Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/566 E. 2021/1136 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/566
KARAR NO : 2021/1136

DAVA : Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
DAVA TARİHİ : 26/07/2019
KARAR TARİHİ : 08/12/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacıların davalı kooperatif üyesi olduklarını, kooperatif tarafından kendilerine … (sonradan …..) … Ada, … Parsel, (… İmar adası … imar parseli) sayılı taşınmazların tahsis edildiğini, bölgede yapılan imar uygulamaları nedeniyle tahsis konusu taşınmazlardan … adına olanın parsel numarası … Ada … parsel ve … adına olanın parsel numarası … Ada … parsel olarak değiştirilerek bu şekilde tapuya tescil edildiğini, bu taşınmazların başlangıçta … Belediyesi ile davalı kooperatif arasında 18.03.1992 tarihinde düzenlenen tahsis protokolü uyarınca davalı kooperatife tahsis edildiğini, tahsis bedeli olan 389.204.800.00.TL nin davalı kooperatif tarafından 20.05.1992 tarihinde …. Bankası … Şubesine yatırıldığı, davacılara tahsis edilen parsel ile birlikte diğer bir kısım parsellerinde davalı kooperatif tarafından kooperatif ortağı olan üyelere tahsis edildiğini, … Belediyesi tarafından bu şekilde bölgede kurulu olan kooperatiflere binlerce dönüm arsa tahsisi yapıldığından ve arsaların tapu devirlerinin ilgili kooperatiflere yapılmamış olması nedeniyle … Belediye Başkanlığınca 28.01.1992 tarihinde tahsis konusu parsellerin tümü hakkında toplu olarak tek tip yapı ruhsatının düzenlendiği ve ilgili kooperatif üyelerinin bu ruhsat kapsamında kendilerine tahsis edilen arsa üzerinde kendi binalarını yine kendileri yapıp tamamladığını, davacıların da bu şekilde kendi binasını kendileri yapan üyelerden olduğu, davalı kooperatif üyeleri, üye sıfatı ile kendilerine düşen vecibeleri yerine getirmiş arsa tahsisi karşılığı arsa bedelini ödemiş, davalı kooperatifte üyelerinden tahsil ettiği arsa katılım payı ve aidatlarla … Belediyesine olan arsa tahsis bedeli karşılığı borcunu ödediği, davalı …ı Kooperatifinin 27.06.1992, 27.05.1995, 21.04.1996, 31.01.1997, 19.06.1999, 30.06.2001, 29.06.2003, 27.06.2004 ve 06.02.2011 tarihli genel kurul toplantılarında tapuların m2 si 10.00.TL üzerinden harç bedeli ile üyelere dağıtılmasına ve bu konuda yönetime yetki verilmesine dair kararların alındığını, ancak alınan bu genel kurul kararlarına rağmen yönetim kurulunca tapuların üyelere devri konusunda, uzunca süre herhangi bir işlem yapılmadığı, Beylikdüzü Belediyesince yapılan imar uygulaması sırasında davacılara tahsis edilen arsalar ile diğer bir kısım arsalarla birlikte davalı kooperatif adına tescil ettirildiğini, o tarihte tapu kayıtlarına göre tapu maliki görünen … Kooperatifinin var sanılan haklarının bedele dönüştürüldüğünü, ancak bu bedel karşılığı …. Belediyesi lehine ipotek tesis ettirildiğini, bu arsaların … Belediyesi tarafından doğrudan doğruya davalı …… Yapı Kooperatifine tahsis edildiği ve bedeli bu kooperatif tarafından ödendiği halde, hangi gerekçe ile … Yapı Kooperatifi adına tapuya tescil edildiğinin anlaşılamadığını, davalı kooperatif üyelerinin adına tahsis edilen tapularını almak için talepte bulundukları nitekim davacılarında tapu almak için müracaat eden üyelerden olduğunu, davacıların yoğun ısrarı neticesinde kooperatif yönetimi tarafından kendilerine tapuların devredildiği, davalı kooperatifin 27.06.2019 tarihinde genel kurul toplantısını yaptığı ancak bu toplantının yapılması sırasında geçmiş genel kurullarda olduğu gibi bir takım usulsüzlüklerin yapıldığını, bunların başında bir kısım üyelere genel kurul toplantı çağrısının yapılmadığını, çağrı yapılmasına rağmen toplantıya katılmak üzere gelen bir kısım üyelerin hazirun cetvelinde isminin bulunmaması nedeniyle toplantıya alınmadıklarını, yetkisiz bir kısım kişilerin ise toplantıya dahil edildikleri, kooperatif yönetimi imar işlemleri ile haksız yere tapu kayıtlarına konulan karşılıksız ipoteklerin kaldırılması konusunda herhangi bir işlem yapmadığı gibi bu konuyu dile getiren üyeleri susturmak için çeşitli yollara başvurdukları, davacıların üyelikten istifası söz konusu olmadığı gibi usulsüz de olsa kendilerinin üyelikten ihraç edildiğine dair herhangi bir karardan haberlerinin de bulunmadığını, üyelik devam ettiği müddetçe her bir üyenin genel kurul toplantılarına katılma haklarının mevcut olup kısıtlanamayacağını, dava konusu 27.06.2019 tarihli genel kurul toplantısına baskı ile usulsüz ihraç kararları sonucu katılamayan çok sayıda üye bulunduğu, davacılarında bunlardan sadece ikisi olduğunu bu nedenlerle usul ve esas bakımından yasal düzenlemeye açıkça aykırı olan genel kurul kararlarının iptali için huzurdaki davanın açılmasının zorunlu hale geldiğini bu nedenlerle usul ve esasa ve hukuka aykırı bulunan 27.06.2019 tarihli genel kurul kararının iptaline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların iptalini talep ettikleri 27.06.2019 tarihli genel kurul toplantısının usulüne uygun yapıldığını, 30.06.2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında üyelikten çıkarılma konusunda yönetim kuruluna yetki verildiğini, nitekim 30.06.2015 tarihli genel kurulda alınan karar gereğince yönetim kurulunun bir kısım kooperatif üyelerini üyelikten çıkardığını, davacıların da bu sebeple davalı kooperatif üyesi olmadıkları, açıklanan sebeplerle davacıların 27.06.2019 tarihli genel kurul kararlarının iptalini dava etme hak, sıfatı ve menfaatlerinin bulunmadığını, davalı kooperatifin tasfiye halinde bulunduğunu, tasfiye halindeki kooperatiflerde toplantı ve karar nisabının aranmadığını, davacıların asıl taleplerinin genel kurul kararlarının iptali olduğunu bunun dışındaki beyanlarının ise bu davanın konusu ile ilgili olmayıp gerçek dışı itham ve iddialar içerdiğini, davacıların tapuların devrine kadar kooperatifle yıllar boyu çok iyi ilişki içinde olmalarına rağmen, tapuların devir alınmasından sonra bu tarz itham ve beyanlarının gerçeği yansıtmadığını beyanla davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraflara yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
Dava, Kooperatif genel kurul kararının iptaline ilişkin olup, uyuşmazlığın; dava konusu genel kurul toplantısının iptali koşullarının bulunup bulunmadığı hususlarındandır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında Kooperatif Bilirkişisi … ve Prof. Dr. ….’den rapor alınmasına karar verilmiş, 09/11/2021 tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle;1. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. mad hükmüne göre, genel kurulun iptali ve mutlak butlanla batıl olduğu iddiası ile tespit davasını açmaya hakkı olan kişilerin kooperatif ortağı olması gerektiği ve bu ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak genel kurul kararları aleyhine iptal ve mutlak butlanla batıl olduğunun tespitinin talep edilebileceği (dava şartı),
2. Davacı … ve …’ın, davalı kooperatifin 30.06.2018 tarihinde yapılan 2017 hesap yılı genel kurulunda kooperatif ortağı oldukları, üyelikleri gereğince kendilerine … ada … ve …. parsellerin tahsis edildiği, daha sonra tescilinin adlarına yapıldığı, her ne kadar davalı kooperatif yönetim kurulunun davaya konu 27.06.2019 tarihli genel kurulundan önce 04.05.2019 tarih 304 sayılı kararı ile davacı ve davacı konumundaki diğer bir kısım üyeler ile birlikte sadece kooperatiften tapularını aldıklarından bahisle üyelikten çıkarılmalarına dair yönetim kurulunca karar alınmış ise de alınan bu kararın 1163 sayılı kanunun 16. mad. ve ana sözleşmenin 14. maddesine açıkça aykırılık teşkil ettiği, 1163 sayılı kanun ve ana sözleşmede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarma işleminin yapılamayacağı, bu nedenle davacıların davalı kooperatif ortağı bulunduklarının kabul edilmesi gerekeceği,
3. Davalı Kooperatifin ortağı bulunan davacıların, bu ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak huzurdaki iptal davasını açabilecekleri,
4. İstanbul Çevre Şehircilik İl Müdürlüğünün davalı kooperatife hitaben yazılan 10.07.2019 tarihli” yazısıyla tevsik edildiği üzere “ Bakanlık temsilcisinin gelmemesi durumunun mahalli idare amirine bildirildiğini gösterir herhangi bir evrakın olmadığı ve genel kurul toplantı tutanağında da mahalli idare amirine bildirilmesi ile ilgili herhangi bir ifade bulunmaması nedeniyle anılan durumun 1163 sayılı kooperatifler kanununun 87. Maddesine uygun olmadığından “ 27.06.2019 tarihli genel kurul kararlarının tescil edilemeyeceği tescil ile ilgili evrak verilemeyeceğinin davalı kooperatife yazılı olarak bildirildiği,
5. Davaya konu 27.06.2019 tarihinde yapılan 2018 hesap yılı genel kurul kararlarının iptali talep edilmiş ise de genel kurul toplantısına Bakanlık temsilcisinin katılmadığı, bakanlık temsilcisinin toplantıya katılmaması durumunda durumun mahalli mülki idare amirliğine bildirilmediği, bildirildiğine ilişkin gerek 27.06.2019 tarihli genel kurul tutanağında, gerekse dosya kapsamında belge sunulmadığı gibi bu husus ayrıca davalı kooperatife hitaben yazılan Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 10.07.2019 tarihli yazısı ile de sabit olduğundan bu bağlamda davaya konu iptali istenen 27.06.2019 tarihli genel kurulda alınan kararların tümünün yok hükmünde geçersiz olduğunun kabul edilmesi gerekeceği,” kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir.
Davacıların iş bu davayı açabilmeleri için öncelikle davalı kooperatif ortağı olmaları gerekmektedir. Davalı kooperatif davacıların kooperatif ortağı olmadıklarını savunmuştur. Bilirkişi raporunda Davalı kooperatifin 2015, 2016, 2017 ve 2018 yıllarında yapılan genel kurul toplantılarının hazirun cetvellerinde davacılar kayıtlı olup, toplantıya katıldıkları ve kooperatif üyesi olarak kayıtlı oldukları anlaşılmaktadır.
Davalı kooperatif yönetim kurulunun 04.05.2019 tarih 304 sayılı kararında; içlerinde davacı … ve …’ın da bulunduğu 140 kişiden oluşan üyelerin, tapularını almış olmaları nedeniyle üyelikten çıkarılmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nu 16. maddesine göre; Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler ana sözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.
Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir.
Haklarındaki çıkarma kararıkesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hakve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.

Kooperatif Ana Sözleşmesinin, ortaklıktan çıkarmaya ilişkin 14. maddesine göre;
Durumları aşağıda gösterilen hallere uyanlar yönetim kurulu kararı ile ortaklıktan çıkarılır.

1) 10 uncu maddede yazılı ortaklık şartlarını kaybedenler.
2) Parasal yükümlülüklerini 30 (Otuz) gün geciktirmeleri üzerine, yönetim kurulunca noter aracılığı ile yapılacak ihtarı takip eden 10 (On) gün içinde bu yükümlülüklerini yerine getirmeyenlere yine aynı kurulca ikinci ihtar yapılır. İkinci ihtarı takip eden 1 (Bir) ay içerisinde de yükümlülüklerini yerine getirmeyenler.
3) Kura çekimi sonunda kendilerine düşen konutları kabul etmeyenler.
4) Tapuda kendi adlarına tescilinden önce konutlarında yaptıkları tahribat veya tadilatı yazılı ihtara rağmen düzeltmeyenler.
5) Kooperatifin para, mal ve belgeleri üzerinde işledikleri suçlardan dolayı mahkum olanlar.
4)Çıkarma kararı gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defteri ile ortaklar defterine kaydedilir. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere 10 (On) gün içinde notere verilir. Ortak, çıkarma kararının tebliğ tarihinden itibaren 3 (Üç) ay içinde iptal davası açabilir veya genel kurula itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine iptal davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı iptal davası hakkı saklıdır.
3 (Üç) aylık süre içinde genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarma kararları kesinleşir.
Ortaklar, bu maddede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. 2 nci fıkrada belirtilen koşullar birden fazla ortaklık payına sahip ortağın paylarından herhangi birine ve/veya payların toplamına ait parasal yükümlüklerini geciktirmesi halinde de geçerlidir.
Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.
Kooperitfler Kanununun yukarıda belirtilen 16.maddesi ile davalı kooperatifin ana sözleşmesinin 14. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; 1163 sayılı kooperatifler kanunu ve ana sözleşmede gösterilmeyen sebeplerle kooperatif üyelerinin ortaklıktan çıkarılmalarının mümkün olmadığı, üyelikleri gereği adlarına tahsis edilen taşınmazlar tescil edilse bile kooperatifin tasfiye edilip dağılıncaya kadar tüm üyelerin kooperatif borçlarından genel gider ödemelerinden sorumluluklarının bulunduğu, bu nedenle alınan bu yönetim kurulu kararı gereği davacıların kooperatiften tapularını aldıklarından bahisle üyelikten yönetim kurulu kararı ile çıkarılmalarının 1163 sayılı kanun ve ana sözleşmeye aykırı olduğu, usulüne uygun olarak alınan bir ihraç kararının varlığından bahsedilemediğinden, davacıların halen davalı kooperatifin ortağı olduğunun kabul edilmesi gerekeceği anlaşılmaktadır. Bu durumda; söz konusu yönetim kurulu kararına dayanılarak davacıların davaya konu 27.06.2019 tarihinde yapılan 2018 hesap yılı genel kurul toplantısına çağrılmamaları da hukuka aykırıdır. Bu itibarla kooperatif ortağı bulunan davacılarında bu ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak huzurdaki genel kurul kararlarının iptali istemi ile dava açma hak ve sıfatının bulunduğu anlaşılmaktadır.Yine aynı nedenle davacıların alınan kararlara muhalefet şerhinin konulması şartı aranmayacağından davaya konu genel kurul kararlarının iptal isteminde bulunabilmeleri gerekmektedir.
Dava konusu Genel Kurulun 27.06.2019 tarihinde yapıldığı, iş bu davanın 26.07.2019 tarihinde açılmış olduğu, buna göre davacıların iş bu davayı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesinde belirtilen bir aylık hak düşürücü sürede açtıkları anlaşılmaktadır. Diğer taraftan iptali kabil kararlar yönünden 1 aylık hak düşürücü süre ile toplantıya katılıp, karara muhalif kalma şartının varlığı aranması gerekirken, mutlak butlanla batıl olan kararlar yönünden ise alınan kararlar baştan beri yok hükmünde olacağından hak düşürücü süre ile toplantıya katılıp, katılmadığı ve muhalefet şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmamaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun “Ticaret Bakanlığı temsilcileri ve kararların yürürlük şartı” başlıklı 87. maddesinin 2. fıkrasında, “Genel Kurul toplantıları Bakanlık temsilcisinin huzuru ile açılır ve devam eder” hükmüne; son fıkrasında ise “Ancak usulüne uygun müracaat yapıldığı halde, temsilci toplantıya gelmez ise toplantı icrasını temin etmek üzere, mahalli idare amirine durum bildirilir. Temsilci yine gelmez ise bir saat sonunda toplantıya başlanır” hükmüne, aynı Kanun’un 87/6. maddesi uyarınca temsilcinin niteliği ve görevi ile ilgili olarak 24.04.1969 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe konulan “Kooperatif ve Üst Kuruluşların Genel Kurullarında Bulundurulacak Ticaret Bakanlığı Temsilcisinin Nitelik ve Görevleri Hakkında Tüzük”ün 4. maddesince “Ancak, usulüne uygun şekilde istemde bulunulduğu halde temsilci toplantıya gelmezse, durum, o yerin mülkiye amirine bildirilir ve temsilci onun tarafından atanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Ayrıca aynı Kanun’un 98. maddesi yollamasıyla TTK’nın uygulanması gereken anonim şirketler ile ilgili “Sermaye Şirketlerinin Genel Kurul Toplantıları ve Komiserleri Hakkında Yönetmelik” hükümleri kooperatifler hakkında da kıyasen uygulanması gerekmekte olup, “Komiser Bulundurma Zorunluluğu” başlıklı 8. maddesinde, genel kurul toplantılarında komiser bulundurulmasının zorunlu olduğu, komiserin yokluğunda yapılan toplantılarda alınan kararların muteber olmadığı ve 16. maddesinde de genel kurul toplantılarında Bakanlık Komiserinin bulundurulması için; toplantının yer, gün ve saati bildirilmek suretiyle toplantı tarihinden en az 10 gün önceden şirketi temsil ve ilzama yetkili kişilerce imzalanmış bir dilekçe ile müracaat edilmesi gerektiği düzenlenmiştir.

Yargıtay …. Hukuk Dairesi E. …. K. …. T. 10.9.2014 sayılı kararında da belirtildiği üzere; bu prosedür uygulanmadan alınan kararların mutlak butlan ile malül sayılacağından dolayısıyla genel kurul kararlarının iptalini talep ve dava etmek için anılan Kanun’un 53. maddesinde aranan red oyu kullanılması ve muhalefet şerhi yazdırılması koşullarının aranmayacaktır.
Davaya konu 27.06.2019 tarihinde yapılan 2018 hesap yılı genel kurul toplantısına Bakanlık temsilcisinin katılmadığı , bakanlık temsilcisinin toplantıya katılmaması durumunda durumun mahalli mülki idare amirliğine bildirilmediği, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 10.07.2019 tarihli yazısı ile de sabit olduğundan bu bağlamda davaya konu iptali istenen 27.06.2019 tarihli genel kurulda alınan kararların batıl olduğu anlaşılmıştır.
Davacıların 27.06.2019 tarihli genel kurul kararının iptali talebiyle iş bu davayı açtıkları anlaşılmakla beraber; Yargıtay HGK 02.04.2014 tarihli ve … E, …. K sayılı kararında da belirtildiği üzere; mutlak butlanla batıl kararlar, baştan beri hükümsüz olan, sonradan geçerlilik kazanma olanağı olmayan, emredici kurallara, kamu düzenine veya ahlaka ve adaba aykırı veyahut konusu olanaksız olan kararlar olup bu tür kararlar, baştan beri hüküm ifade etmezler ve mahkemece, re’sen üzerinde durulması da gerektiğinden; mahkememizce dava konusu genel kurulda alınan kararların yukarıda açıklanan nedenlerle butlanla malul olduğu anlaşılmakla, bu husus re’sen nazara alınarak davanın kabulü ile, Davalı kooperatifin 2018 hesap yılına ilişkin 27/06/2019 tarihli olağan genel kurulunda alınan kararların butlan ile malül olduğunun tespitine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın kabulü ile, Davalı kooperatifin 2018 hesap yılına ilişkin 27/06/2019 tarihli olağan genel kurulunda alınan kararların butlan ile malül olduğunun tespitine,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar harcının peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin davalıdan tahsiline,
3-Davacılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
4-Davacılar tarafından yatırılan 44,40 TL başvurma harcı ile 44,40 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
5-Davacılar tarafından yapılan 3.102,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
6-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.08/12/2021 10:02

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.