Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/496 E. 2019/679 K. 12.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2019/496
KARAR NO : 2019/679

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/07/2019
KARAR TARİHİ : 12/07/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkillerinin davalı şirket ve çalışanları tarafından verilen garantilere inanarak davalı şirkete 01/01/1999 tarihinde 1.100 DM. 29/10/2000 tarihinde 9.600 DM. yatırdığını, kendisine ”…” ibaresi bulunan ”Tahsilat Makbuzu” ve ”…” ibaresi bulunan ”Teslim-Tesellüm Belgesi” adlı iki ayrı belge verildiğini, müvekkillerine her an parasını geri çekebileceklerini, yüksek oranda faiz getireceğinin garanti edileceğini, ancak daha sonra parasını geri tahsil edemediklerini, davalılar tarafından yürütülen faaliyetin açıkça kanuna aykırı olması sebebiyle tahsil edilmiş olan paraların iadesi gerektiğini, Bankalar Kanununun ihlal edildiğini, davalılar tarafından SPK’ya aykırı şekilde izinsiz aracılık faaliyetinde bulunulduğunu, davalıların TTK.ya aykırı olarak basiretli bir iş adamı gibi davranmadıklarını, davalı şirket ve yetkilileri tarafından yürütülen faaliyetlerin usulsüz olduğu Resmi Kurumlar tarafından yayınlanan belgeler ile sabit olduğunu, müvekkiline verilen iki ayrı belgenin bir banka makbuzu olmaktan öte hukuki bir değeri bulunmadığını, davalı şirket yönetim kurulu başkanı … ‘in de müvekkillerinin zararından ayrıca sorumlu olduğunu, bu nedenlerle davalı şirket tarafından hukuka aykırı faaliyetlerin resmi kurumlar tarafından yayınlanan verilerle de ortada olması ve müvekkili gibi pek çok mağdurun mevcut alacakları nedeniyle davalı şirketin iflas etmesi olasılığı göz önüne alındığında mal kaçırma tehlikesi bulunduğundan, şirketin mal varlığı üzerine alacak miktarı kadar TEDBİR KONULMASINA, TTK. SPK. BankK ve diğer mevzuata aykırı şekilde kurulan ilişkinin hükümsüzlüğüne, müvekkillerinden tahsil edilen 10.700 DM. (5.766 EUR) karşılığı 23.064,00 TL’nin fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydıyla ve tahsil tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte İADE edilmesine, yargılama masrafları ve avukatlık ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Dava, finans işlemlerinden kaynaklı alacak davasıdır.
6102 Sayılı TTK’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın TTK veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesi’nin bakılacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Aynı yasanın 19/2 maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir.
6102 sayılı TTK hükümlerine göre; ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir (TTK 11/1). Ticari işletme ile esnaf işletmesi arasındaki sınır, Bakanlar Kurulunca çıkarılacak kararnamede gösterilir (TTK 11/2). Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa, kendi adına işleten gerçek kişiye tacir denir (TTK 12/1).

Davacının tacir olmadığı, ticari işletmesi adına da hareket etmediği dosyaya ibraz edilen tahsilat makbuzlarından da anlaşılmakla ;
Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun incelenmesin de ise;
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır.
Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.
4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un “Amaç” başlıklı 1 .maddesinde; bu kanunun amacının, kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmek olduğu, açıklanmış; ” Kapsam” başlıklı 2. maddesinde de aynen; “Bu Kanun, 1 inci maddede belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir.
Bilindiği üzere mahkemenin görevi HMK 114. maddesi gereğince dava şartı olup, mahkemece kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gereken bir husustur.
6502 sayılı Kanuna göre, Davacı ise kanunun 3. maddesinin (k) bendinde sayılan tüketici vasfındadır.
Yukarıda açıklandığı üzere Mahkememiz’in görevsizliğine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK nun 20. Maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli Bakırköy Nöbetçi Tüketici Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-HMK 331/2 maddesi gereği Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/07/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır