Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/443 E. 2020/185 K. 20.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/443 Esas
KARAR NO : 2020/185

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/03/2014
KARAR TARİHİ : 20/02/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/03/2020
Davacı vekili tarafından açılan Alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında 2010 yılının 3.ayında müvekkilinin işletmesine Yastık Dolum Ünitesi Kurulması hakkında bir sözleşme yapıldığını, sözleşmeye göre işin bedelinin 45.000 TL olduğunu, en geç 20/05/2010 tarihinde müvekkiline teslim edileceğini, karşılığında da müvekkili, sözleşme tarihinde 10.000 TL lik kısmını ise nakit ödeyeceğini, 30/06/2010 tarihine toplamda 15.000 TL lik çek vereceğini, bakiye 20.000 TL lik kısmını ise makinenin kurulumu tüm kalibrasyon ayarlarının da yapılmasından sonra nakit ödeyeceğini, müvekkili tarafından davalıya 03/03/2010 tarihinde 10.000 TL nakit ödendiğini ve 30/06/2010 keşide tarihli ….’ ya ait ….-….-….-….-… numaralı toplamda 15.000 Tl lik çek de verilmiş olup tüm çeklerin davalı tarafça tahsil edildiğini ve ayrıca 27/07/2010 tarihinde 2.000 TL banka havalesi ile gönderildiğini, davalı tarafın makineyi süresinde teslim etmediğini, bir kısmını müvekkiline getirdiğini ancak eksik parçalar yüzünden kullanılamaz halde müvekkilin işletmesinde atıl durumda durduğunu, müvekkilinin kendi edimlerinin hepsini süresinde yerine getirmesine rağmen makineyi kullanamadığını, bu nedenle işinde zarar ettiğini, kendi makinesi ile yapabileceği işleri hiç yapamadığını, defalarca davalıdan eksiklerin giderilmesi veya alınanların karşılıklı iadesi istenmişse de davalının bu güne kadar ne eksiklerini tamamladığını ne de aldıklarını iade ettiğini, tüm bu nedenlerle öncelikli sözleşmenin feshi ile müvekkili tarafından davalıya ödenen toplam 27.000 TL nin ticari temerrüt faizi ile iadesine, ayrıca ünitenin geç teslim edileceği her gün için taraflar arasında kararlaştırılmış olan 250,00 TL cezai şartın da davalıdan tahsilini isteme zorunluluğunun doğduğunu, sözleşme konusu işin 45.000 TL lik bir iş olup bunun geç teslimi halinde günlük 250,00 TL ( aylık 7.500 TL) cezai şart istenmesinin fahiş olmadığını zira müvekkilinin yurtdışına kontratlı işler yaptığını, taahhüdünü yerine getirememesi halinde zararının kat kat fazla olduğunu, ancak aradan geçen 3 yıl 9 ay göz önüne alındığında davalı yanın gerçekte ödemesi gereken cezai şartın 340.000 TL gibi bir rakama ulaştığını, bu rakamın tacirin yıkımına yol açabilecek bir rakam olması sebebi ile sadece 100.000 TL cezai şartın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile tahsilini, taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşmeye aykırılık nedeni ile feshini, müvekkilinin davalıya ödemiş olduğu 27.000 TL nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsilini, davalının ayrıca dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte 100.000 TL cezai şarta mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; Davalı müvekkili adresinin …., ….. ilçesi olup, bu sebeple yetkili ve görevli mahkemenin de Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, Yetki itirazlarının kabulü ile dosyanın yetkili Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini, Davacı, davalı müvekkil ile aralarında 2010 yılının 3.ayında biz sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilin edimini geç ifa ettiğini ifade ederek sözleşmenin feshini, ödemiş oldukları 27.000,00 TL Ana para ile 100.000,00 TL cezai şartın müvekkil davalıdan tahsilini talep etmiş ve huzurdaki davayı açtığını davacının açmış olduğu bu davanın kötü niyetli olduğunu, haksız ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, Davalı müvekkili, davacı ile imzalamış olduğu sözleşmeye binaen söz konusu makinayı hazırladığını ve süresi içerisinde makineyi tam ve eksiksiz bir şekilde davacıya teslim ettiğini, ancak, karşılığında işin bedeli olarak eksik kalan bakiyesini tahsil edemediğini, buna ilişkin, karşı taraf ile yapmış olduğu görüşmelerde, davacı taraf ‘makineye artık ihtiyaç duymadıklarını ve bu sebeple makineyi satmaya çalıştıklarını, müvekkilinin de kendilerine yardımcı olup alıcı bulması için yardımcı olmasını istediğini, makinenin satışı sonrasında elde edecekleri satış bedeli ile bakiye borçlarını ödeyeceklerini beyan ettiklerini, Müvekkilinin davacı ile aralarındaki ticari ilişki nedeniyle alacağı için henüz bir hukuki süreç başlatmamış, davacıyı beklemiş ancak huzurdaki kötü niyetli dava müvekkilini şaşkınlığa uğrattığını, davacının artık bu makineye ihtiyaç duymadığı için iş bu davayı açtığını, davacı tarafın, makinenin gecikmesi sebebiyle zor duruma düştüklerini bu sebeple sözleşmeyi fesih etmek istediklerini beyan etmişlerse de, makine süresi içerisinde davacıya teslim edildiğini, müvekkillerine karşı 4 seneden fazla bir zaman geçmesine rağmen bu hususta bir ihtar, vs bir tebligat gönderilmemiş olması, söz konusu makinenin süresi içerisinde teslim edildiğine dair en büyük karine olduğunu, Cezaî şart taraflardan birinin edimini ifa etmemesi halinde veya eksik ifa etmesi hâlinde hak sahibine karşı belli bir edimi ceza veya tazminat olarak ödemeye zorlayan anlaşma olduğunu, davacı tarafın cezai şart talebinde bulunması haksız ve kötü niyetli olduğunu, biran için karşı tarafın söylediği gibi makinenin geç teslim edilmiş olduğunu düşünsek dahi, talep edilen cezai şart miktarı fahiş olduğunu, sözleşmede cezai şart belirlenmediğini, sözleşmedeki ‘her gün için 250 TL istenecektir’ ibaresini cezai şart olarak kabul ettiklerinde ise bu cezai şart miktarının fahiş olduğunun ortada olduğunu, davacının davasını ispatla mükellef oldğunu, davacının, makinenin ne kadar geç teslim edildiğini ispat etmek zorunda olduğunu, ancak buna dair hiçbir ihtar vs.bir tebligat müvekkiline gönderilmediğini, bunun da makinenin süresinde teslim edildiğine dair bir karine olduğunu, biran için süresinde teslim edilmemiş olduğunu düşünsek dahi, ne kadar geç teslim edildiğinin belli olmadığını, karşı tarafın talep ettiği 100.000,00 TL nin neye göre hesaplandığı, kaç günlük olduğu ve gününün ne kadardan hesaplandığı anlaşılmadığını, bu sebeple kabulü taraflarınca mümkün olmayıp, davacının haksız ve kötü niyetli bir şekilde sanki hiç teslim edilmemiş gibi düşünerek uzun süreli ve fahiş cezai şart uygulaması kötü niyetini ayrıca ortaya koymakta olduğunu, davacının açmış olduğu bu davanın haksız kazanç elde etmeye yönelik olup davacı tarafın kötü niyetini ortaya koyduğunu, müvekkilinin, sözleşmeden doğan edimini yerine getirdiğini ancak işin bedelinin tamamını davacıdan tahsil edemediğini, iş bu sebeple, kendi edimini yerine getirmeyen davacının sözleşmeyi fesih etmek istemesi haklı olmayıp, davacının davasının reddi gerektiğini, haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini beyan etmiştir.
Dosya İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas …. karar sayılı yetkisizlik kararı ile mahkememize gönderilmiştir.
Mahkememizce davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay …. Hukuk Dairesi … esas …. karar sayılı ilamıyla, ……1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle geç teslim halinde ödenmesi kararlaştırılan ceza koşulu sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 158/II. dava tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 179/I. maddesinde düzenlenen ifaya ekli ceza olup, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış olması sebebiyle sözleşmenin feshi halinde istenmesinin mümkün bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Taraflar arasında imzalanan sözleşme ile davalı yüklenici yastık dolum ünitesini sözleşmenin 1, 2, 3 ve 4. maddelerinde belirtilen şekilde ve 27.05.2010 tarihine kadar yapıp davacı iş sahibine teslim etmeyi üstlenmiştir. Dosya kapsamı ile talimat yoluyla makineleri bulunduğu yerde yapılan inceleme sonucunda makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 30.11.2017 tarihli bilirkişi raporundan davalı yüklenicinin makine imalâtını tamamlamadığı montaj ve kurulumu ile senkronize ayarlarını yapmadığı ve sözleşme konusu makinenin davacı tarafça hiç kullanamadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede kesin vade (teslimi gereken tarih) kararlaştırılmış olduğunda davacı iş sahibi Türk Borçlar Kanunu’nun 123. maddesi hükmünce yeniden süre verilmesine gerek olmaksızın aynı Yasa’nın 125/son fıkrası uyarınca sözleşmeden dönme ve ifa ettiği edimi geri isteme hakkını kazanmıştır. Davacı iş sahibinin bu hakkı zamanaşımı süresi içerisinde kullanması mümkün olup geç kullanmasının TMK’nın 2. maddesine ve dürüstlük kuralına aykırı hareket olarak nitelendirilmesi ve kabulü mümkün değildir.
Bu durumda mahkemece davalı yüklenici sözleşmede kararlaştırılan süre geçmesine rağmen eseri tamamen monte ederek çalışır vaziyette teslim etmek şeklindeki edimini yerine getirmediği ve davacı iş sahibi sözleşmeden dönme ve ödediği bedeli geri istemekte haklı olduğundan davalı tarafından teslim ve monte edilip kullanılmayan makinelerin davalı yükleniciye iadesi koşuluyla davacının kanıtladığı ödemelerin davalıdan istirdadına karar verilmesi gerekirken dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçe ile davanın tümden reddi doğru olmamış, …….gerekçesiyle bozulmuş, mahkememize usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuş, Yargıtay …. Hukuk Dairesi bozma ilamında açıklandığı üzere, davalı yüklenicinin taraflar arasındaki sözleşmede belirtilen süreye rağmen makinaları tamamen monte edip çalışır vaziyette davacıya teslim etme edimini yerine getirmediği, TBK 125/son fıkrası uyarınca davacının sözleşmeden dönme ve ödediği bedeli geri istemekle haklı olduğu, bu nedenle davacı tarafından yastık dolum ünitesi makinelerinin davalıya iadesi şartıyla davacının davalıya ödemiş olduğu toplam 27.000 TL nin davalıdan istirdatı ile davacıya verilmesi gerektiği, davacının talep ettiği 100.000 TL cezai şartın ise davacının sözleşmeden dönmesi nedeniyle cezai şart talep edemeyeceğinden bu talebin reddine karar vermesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu alacak ve cezai şart davasının KISMEN KABULÜ ile, davalı tarafından davacıya satılan yastık dolum ünitesi makinalarının davacı tarafından davalıya iadesi koşuluyla 10.000 TL nin 03/03/2010, 15.000 TL nin 30/06/2010, 2.000 TL nin 27/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
2-Davacı vekilinin davalıdan talep ettiği 100.000 TL cezai şartın alınmasına ilişkin talebin reddine,
3-Davacı lehine takdir edilen 4.050,00.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafça sarf edilen ilk dava açılış harç gideri 2.197,85.-TL ile 1.227,30.-TL yargılama gideri olmak üzere toplam 3.425,15.-TL yargılama giderinin kabul(%21) red(%79) oranına göre hesaplanan 719,28.-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı lehine takdir edilen 13.450,00.-TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
6-Alınması gereken 1.844,37.-TL karar harcından peşin alınan 2.168,85.-TL harcın mahsubu ile bakiye 324,48.-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
7-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize gönderilecek veya sunulacak dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, Davacı vekili Av. …, Davalı vekili Av. … yüzüne karşı açıkça okunup tefhim edildi.20/02/2020
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Davacı Yargılama Giderleri
2.197,85.-TL İlk masraf
1.000,00.-TL Bilirkişi ücreti
+ 227,30.-TL Yargılama gideri
3.425,15.-TL