Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/435 E. 2019/1095 K. 10.12.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/435
KARAR NO : 2019/1095

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 29/06/2011
KARAR TARİHİ : 10/12/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/12/2019

Mahkememizde görülmekte olan Alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin numunelerine bakarak beğendiği kot kumaştan satın alma hususunda davalı ile mutabık kaldıklarını, müvekkilinin satın almak istediği kumaşlara karşılık ayrıntıları dava dilekçesinde belirtilen ve 3 adedi müvekkilince keşide edilen, 2 adeti ise müşterilere ait olan toplam 210.000,00 TL bedelli 5 adet çeki davalıya verdiğini, çek bedellerinin davalı satıcı tarafından tahsil edilmesine rağmen bu çeklere karşılık gönderilmesi gereken kumaşların müvekkiline teslim edilmediğini, bunun üzerine davalıya ihtar çekilerek kumaşları teslim etmeleri veya ödenen paranın iade edilmesi için 7 gün süre verildiğini, ancak davalının temerrüde düştüğünü, seçimlik hak olarak sözleşmenin feshini istediklerinden ödenen satış bedelinden şimdilik 10.000,00 TL’sinin temerrüt tarihi olan 31/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsilini istemiş, bilahare 03/05/2012 tarihli dilekçesiyle talebini ıslah ederek 200.500,00 TL’ye çıkardığı ve bu miktar alacağa temerrüt tarihinden itibaren faiz istemiş ve ıslah harcını yatırmıştır.
Davalı vekili, müvekkilinin satışa konu malı davacıya teslim ettiğini, davalı şirket yetkilisinin bu konuda ikrarda bulunduğunu, davanın haksız açıldığını savunarak davanın reddini ve ihbarını dilemiştir.
Davanın ihbar edildiği … ‘ın davacı şirketin sahibi olan ….in kendisini arayarak … ‘dan alacağı olduğunu alamadığını, bu kişinin para yerine mal vermek istediğini belirterek bu malı alıp alamayacağımı sorduğunu, kendisinin kabul ettiğini, malın davacı şirketin nakliyecisi … isimli şahısla kendisine gönderildiğini, parasınıda 60.000 USD olarak bir gün sonra …. ‘a elden ödediğini, taraflar arasındaki ilişkiden haberdar olmadığını bildirmiştir.
Diğer ihbar edilenin, kendisinin belirtilen malları davacı şirket yetkilisinin isteği üzerine teslim ettiği yönünde beyan dilekçesi vermiştir.
Dava, istirdat isteğine ilişkindir.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonunda davanın reddine ilişkin verilen 28/06/2016 gün ve … E-…. K sayılı kararın temyizi üzerine Yargıtay … H.D.sinin 24/10/2017 gün ve … E- …. K sayılı kararı ile özetle:”Davacı vekili, müvekkili tarafından avans olarak davalıya verilen çeklerin tahsil edilmesine rağmen malların teslim edilmediğini ileri sürerek çek bedellerinin müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, iddianın yerinde olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne yönelik olarak verilen karar, Dairemizin 09/02/2015 gün ve ….-… E.-K. sayılı ilamı ile verilen çeklerin avans çeki olduğunu ve malların teslim edilmediğini ispat yükünün davacıda olduğu gerekçesiyle bozulması üzerine, mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda ispat edilmeyen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizin önceki 09/02/2015 tarihli bozma kararından önce 04/12/2014 ve 08/12/2014 tarihli temlik sözleşmeleri ile dava konusunun davacı şirket tarafından … ve …. isimli kişilere devredilmiş olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK’nun 125/2 maddesine göre; “Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder.”
Hal böyle olunca hükmün dava konusunu devralmakla davacı yerine geçen kişiler …. ve … yönünden kurulması gerekirken dava dışı şirket hakkında hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.” gerekçesiyle bozulmuştur. Mahkememizce Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar temlik nedeniyle mahkememiz kararının bozulmasına karar verilmiş ise de dava konusu alacağın davacı tarafından temlik edildiği hususu önceki yargılama sırasında ileri sürülmediğinden, temlikten mahkememiz haberdar olmamıştır. Hükümden sonra davalı vekilince temlik iddiasıyla tavzih talebinde bulunulmuş ise de bu talep yerinde görülmediğinden ek karar ile ret edilmiştir. Ne var ki, temlik iddiası doğru olduğundan Yargıtay bozma kararı usule ve kanuna uygundur.
Gerçekten de davaya konu alacağın 40.000,00 TL’lik kısmının 08/12/2014 tarihli temlik sözleşmesi ile …’e; 300.000,00 TL’lik kısmı ise aynı tarihli sözleşmesi ile …’ya temlik edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, davaya konu alacağın 40.000,00 TL’lik kısmının 08/12/2014 tarihli temlik sözleşmesi ile …’e temlikine ilişkin temlik sözleşmesi 27/12/2017 tarihli sözleşme ile karşılıklı feshedildiği ve bu şekilde kısmi temlike konu 40.000,00 TL alacağın yine davacı şirkete geçtiği saptanmıştır.
Dava, çekler nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti ve ödenmek zorunda kalınan çek bedellerinin istirdatı istemine ilişkindir.
Davacı, davalıya dava konusu çekleri verdiğini, ancak davalı tarafından mal teslim edilmediğini iddia etmiş, davalı ise davacının iddiasının hayatın olağan akışına uygun düşmediğini, kaldı ki savcılıktaki ifadesinde davacının dava konusu malları teslim aldığını kabul ettiğine dair beyanı bulunduğunu savunmuştur.
Çek bir ödeme vasıtası olup kural olarak mevcut bir borcun tediyesi (tasfiyesi) amacıyla verildiğinin kabulü gerekir. 6098 sayılı TBK’nun 207/2 (818 sayılı BK.182) maddesine göre, “Sözleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça veya aksine bir adet bulunmadıkça satıcı ile alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler”. Görüldüğü gibi satış akdinde aslolan peşin satış olup mal ve bedelin aynı anda verileceğine ilişkin yasal karine mevcuttur. Yukarıda belirtilen ilke ve yasal karinenin aksini iddia eden tarafın bu iddiasını kesin delillerle kanıtlaması gerekir.
Somut olayda davacı verdiği çeklerin ileride teslim edilecek mallara karşılık olduğunu başka bir anlatımla avans çeki niteliğinde bulunduğunu ve daha sonra mal tesliminin gerçekleşmediğini iddia ettiğine ve böylece az önce belirtilen kuralın ve yasal karinenin aksini ileri sürdüğüne göre ispat külfeti davacıdadır. Uyulan Yargıtay bozma kararı gereğince davacı vekiline ispat yükünden kaynaklanan karinenin aksini ispat konusundaki delilleri hususunda beyanda bulunması istenmiş, davacı vekili önceki beyanları gibi beyanda bulunmuştur. Bunun üzerine davacı vekiline davalı lehine oluştuğu Yargıtay kararında belirtilen karinenin aksini ispat etmek için yemin deliline dayanıp dayanmadığını açıklaması için iki hafta kesin süre verilmesine, aksi takdirde yemin deliline dayanmadığının kabul edileceğinin ihtarına karar verilmiş, davacı vekili yemin deliline dayanmadığını bildirmiştir.
Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmalarına, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgelere, davacının davalılar yararına oluşan yasal karinenin aksini ispat edememiş olmasına, davaya konu alacağın kısmen temlik edilmesine, kısmen temlik sözleşmesinin feshedilmiş olmasına ve tüm dosya kapsamına göre aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Kısmi Temlik alan davalı … hakkında temlik sözleşmesinin iptal edilmesi nedeniyle hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına,
2-Kısmi temlik alan … ve davalı …. yönünden davanın ispat edilememesi nedeniyle reddine,
3-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının daha önce yatırılan 148,50 TL peşin harç ile 2.978,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde temlik alan davacı … ‘ya iadesine,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 18.580,00 TL vekalet ücretinin davacı temlik alan … ‘dan alınarak davalıya verilmesine,
5-Temlik alan davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 2.064,50 TL yargılama giderinin davacı temlik alan … ‘dan tahsili ile davalıya verilmesine,
7-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize gönderilecek veya sunulacak dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, temlik alan davacılar ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup tefhim edildi. 10/12/2019 10:34:26

Katip …

Hakim …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVALI
35 Tebligat -342,20 TL
Bilirkişi Ücreti – 1.500,00 TL
Temyiz Gideri – 222,30 TL
Toplam = 2.064,50 TL