Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/433 E. 2020/95 K. 28.01.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/433
KARAR NO : 2020/95

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 03/09/2014
KARAR TARİHİ : 28/01/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında tekstil ürünleri alım- satımı hususunda şifahi anlaşma bulunduğunu, bu anlaşma kapsamında müvekkilinin davalıya muhtelif tekstil ürünleri satıp teslim ettiğini, bu şekilde aralarında cari hesap oluştuğunu, müvekkilinin muhtelif tarihli faturalardan dolayı davalı şirketten 102.756,68 TL alacaklı hale geldiğini, davalının müvekkiline olan borcunu ödemediği gibi 48.600,00 TL miktarlı reklamasyon faturası kesip gönderdiğini, bu faturaya noter aracılığı ile itiraz ve iade edildiğini, ayrıca alacağın ödenmesinin istendiğini, davalının karşı ihtarla reklamasyon faturasının ödenmesi istediğini, davalının borcunu ödemeyeceğini anlayan müvekkilinin Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. E sayılı takip dosyası ile davalı hakkında icra takibi yaptığını, davalının bu takibe itiraz ettiğini, ancak davalının icra takibinden sonra 21/08/2014 tarihinde müvekkili şirketin hesabına 49.836,60 TL havale göndermek suretiyle ödeme yaptığını, davalının icra takibine haksız ve kötüniyetle itiraz ettiğini, reklamasyon faturasının kötüniyetle kesildiğini, ayıp iddiasının süresinde yapılmadığını ve ispat edilmesi gerektiğini ileri sürerek itirazın iptali ile kısmi ödemeden sonra kalan 52.919,98 TL alacağın avans faiziyle davalıdan tahsiline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Buna karşılık davalı vekili, taraflar arasında 18/02/2014 tarihli bir sözleşme olduğunu,bu anlaşma ile davacının müvekkilinin sözleşmede belirtilen şekilde sipariş ettiği kumaşları üretip teslim etmeyi üstlendiğini, davacının üreteceği kumaşları 18/03/2014 tarihine kadar müvekkiline teslim etmesi gerektiğini, ancak davacının teslim tarihine uymadığı gibi kalite ve standartlara uygun üretim yapmadığını, bu hususta taraflar arasında bir çok e- mail yazışmaları bulunduğunu, müvekkilinin bu nedenle ceza ödemek zorunda kaldığını, davacının ayıplı mal ürettiğini ikrar ettiğini, ayıp ihbarının süresinde yapıldığını, davacının teslimi mayıs ayında yaptığını taraflar arasındaki uyuşmazlığın geç teslimden dolayı müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı cezadan kaynaklandığını ve müvekkilinin ödediği cezadan davacının sorumlu bulunduğunu, ayrıca davacının ürettiği kumaşların 2. kalite olduğunu ve müşterisine gönderemediklerini,davacının borcun vadesi dolmadan takip başlattığını, haklı olarak itiraz edildiğini, davacının kestiği faturaların 60 gün vadeli olduğunu, bu nedenle takip tarihinde vadenin gelmediğini, müvekkilinin vadesi gelince ödeme yaptığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Dava, itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonunda mahkememizin 09/05/2017 gün ve …. E-…. K sayılı kararın İstinafı üzerine BAM … H.D.sinin 29/05/2019 gün ve …. E- … K sayılı kararı ile özetle:”Mahkemece, davacının davalıya teslim ettiği ürünler yönünden taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, eserin ayıplı olduğu ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, davacının davalının yansıtma bildirimine karşı koymadan ürün teslimine devam ettiği, davalının bu kestiği reklamasyon faturalarının davacıdan kaynaklanan gecikme ve ayıplara ilişkin olduğu, davalının ayıp ve gecikme nedeniyle uğradığı zararların bir bölümünü reklamasyon faturasına konu ettiği, bu faturaların davacı alacağından mahsup edilmesinin makul olduğu, mahsup sonucu bakiye borcu da takibe itirazdan sonra davacının banka hesabına ödediği ve davacıya bir borcunun kalmadığı gerekçesiyle, davanın reddine, koşulları bulunmadığından kötüniyet tazminatı hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, süresinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığını, sözleşmeyi imzalayan ….’ın müvekkili şirket yetkilisi olmadığını, teste tabi tutulan malların, kesilip dikilme aşamasına gelmişse bu halde ortada ayıplı mal olmayacağını, dikim sonrası ütüleme halinde may dönmesinin ortadan kalkabilecek iken davalının ütüleme istemediğini, son fatura ile davalının borç bakiyesinin 102.756,58 TL’ye ulaştığını, davalının takibe itirazla birlikte haricen 49,836,60 TL ödeme yaptığını, bilirkişi raporunda kâr kaybının dar kapsamlı bu inceleme ile belirlenemeyeceğini bildirmesine rağmen, bu kısım için de davanın reddine karar verildiğini, davalının kabul ettiği 49.836,60 TL yönünden mahkemece yasal vekalet ücreti konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediğini, müvekkilinin malların ayıplı olduğu yönünde bir ikrarının bulunmadığı gibi ayıp olmadığına ilişkin beyanlarda bulunduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Dava, iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine kısmi itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında yazılı olmayan eser sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı tarafından Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı takip dosyası ile, 102.756,68 TL asıl alacağın %11,75 oranında avans faizi ile tahsili istenmiş olup, davalının itirazı ile takibin durduğu, davalı tarafından 13/06/2014 tarihinde 48.600,00 TL reklamasyon ve 17/06/2014 tarihli 4.320,00 TL bedelli yansıtma faturası düzenlendiği ve davacıya 49.836,60 TL kısmi ödemenin haricen yapıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 17/06/2014 tarihli noter ihtarında, 48.600,00 TL bedelli faturayı kabul etmediklerini, itiraz ve ekte iade ettiklerini belirterek, 102.756,58 TL alacağın 3 gün içinde ödenmesi istenmiş, ihtarnamenin 20/06/2014 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece mahallinde keşif icra edilmiş olup, bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen 18/01/2016 tarihli raporda, incelenen tişörtlerin kenarlarında may dönmesi denilen dönme problemi olduğu, bunun kumaşların görünüm kalitesini etkileyen ve üretimden kaynaklanan açık ayıp niteliğinde olduğu, kumaş üreticisi firmanın üretilen kumaşlara sanfor işlemi uygulamadığından bu sorunun devam ettiği ve tişört haline gelen kumaşlarda dönme meydana geldiği, ürünlerin üzerine ihraç edilen firmanın baskısı yapıldığından ikinci el olarak satılmasının mümkün olmadığı ve davalı firmanın elinde kaldığı, yapılan defter incelemesinde davalının 11/06/2014 takip tarihi itibariyle davacı şirkete 102.756,60 TL borcu göründüğü, 13/06/2014 tarihinde reklamasyon bedeli olarak 48.600,00 TL ve 17/6/2014 tarihinde 4.320,00 TL tutarlı 2 fatura düzenlendiği ve 22/08/2014 tarihinde davacı şirkete 49.836,60 TL gönderildiğini, 31/12/2014 itibariyle davacı şirkete borcunun sıfırlandığı, en son 23/05/2014 ve 30/06/2014 tarihli yazışmalarda davalının davacıya malların ayıplı olduğunu bildirdiği belirtilmiştir.
Mali müşavir bilirkişiden alınan 18/01/2016 tarihli raporda da, davacı tarafın ticari defterlerine göre davalıdan 31/12/2/14 tarihi itibariyle 52.919,97 TL alacaklı olduğu, davalının düzenlemiş olduğu 48.600,0 0TL reklamasyon faturasının gider olarak kayıtlara işlendiği, karşılığında aynı tutarlı fatura düzenlendiği, belgeler sunulmadığından cari hesap bakiyesinin doğruluğunun teyit edilemediği belirtilmiştir.
Bilirkişi kurulundan alınan 12/12/2016 tarihli ek raporda ise, taraflar arasındaki yazışmalara göre iş sahibinin ayıp bildirimi yaptığının kabulü gerektiği, davalı tarafın 15.000,00 TL kâr kaybı talebi yönünden de, şirketin bu mallarla ilgili olarak ne kadar maliyete katlandığı ve bu mallar için ve ne kadar oranda kar elde edileceğinin tespitinin dar kapsamlı yapılan incelemeden kesin sonuca ulaşılamayacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı yüklenici tarafından iş bedelinin tahsili istemiyle yapılan icra takibine kısmi itiraz üzerine, itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istenmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemece mahallinde keşif yapılıp, bilirkişi incelemesi yaptırılmış olmasına rağmen, bilirkişilerce ayıplı malların miktarı ve değeri tespit edilmediği gibi, defter ve belgelerin dayanaklarının da incelenmediği anlaşılmaktadır. Davalı tarafından düzenlenen reklamasyon faturaları davacı tarafça kabul edilmeyerek 17/06/2014 tarihli ihtarname ekinde iade edilmiştir. Bu durumda yüklenici tarafından üretilen ve ayıplı olduğu belirlenen ürünleri görüp inceleyen bilirkişi kurulundan ek rapor alınmak suretiyle, dayanakları incelenmeyen taraf defterlerinin dayanakları da getirtilerek incelenip, ayıplı ürünlerin miktar ve değerinin belirlenmesi, davacı alacağı belirlenerek, bu alacaktan ayıp nedeniyle düşülmesi gereken bedel ile yapılan ödemeler de düşüldükten sonra, varsa davacının bakiye alacağının tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Bu hususlar üzerinde durulmadan, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda belirtilen şekilde inceleme yapılıp, sonucuna uygun bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
İstinaf kaldırma gerekçesi dikkate alınmak suretiyle istinaf kaldırma gerekçesini karşılayacak şekilde bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi kurulu raporlarında özetle:” Ayıplı ürünlerin 3.351 adet olduğu, 3000 adet üzerinden hesaplanan 37800,00 TL+KDV bedelinin reklamasyon faturası olarak yansıtılmasının uygun olduğu, davacının davalıdan talep ettiği 52.929,98 TL tutar ile davalının ayıplı mallar sebebiyle oluşan 52.920,00 TL alacağı karşılıklı alacak borç bulunmadığı”bildirilmiştir.

Davacının davalıya teslim ettiği ürünler yönünden taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, eserin ayıplı bulunduğu ve ayıp ihbarının süresinde yapıldığı, davacının davalının yansıtma bildirimine karşı koymadan ürün teslimine davam ettiği, davalının ayıp ve gecikme nedeniyle uğradığı zararların bir bölümünü reklamasyon faturasına konu ettiği, bu faturaların davacı alacağından mahsup edilmesinin makul olduğu, mahsup sonucu bakiye borcu da takibe itirazdan sonra davacının banka hesabına ödediği ve davacıya bir borcunun kalmadığı, İstinaf kaldırma gerekçesine göre alınan bilirkişi raporu ile ayıplı ürünlerin miktar ve değerinin belirlendiği, belirlenen davacı alacağından ayıp nedeniyle düşülmesi gereken bedel ile yapılan ödemeler de düşüldükten sonra davacının bakiye alacağının kalmadığı saptandığından önceki gibi davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın Reddine,
Koşulları bulunmadığından kötüniyet tazminat talebinin reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 390,05 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 7.679,60 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 46,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 28/01/2020 10:05:47

Katip …

Hakim …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVALI
5 Tebligat – 46,00 TL