Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/392 E. 2021/1176 K. 16.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
K A R A R
ESAS NO : 2019/392 Esas
KARAR NO : 2021/1176

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/05/2019
KARAR TARİHİ : 16/12/2021
YAZIM TARİHİ : 16/01/2022

Mahkememizde görülmekte olan Borçlu Olunmadığının Tespiti (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin, müvekkilinin mütaahhitlik yaptığını ve dava dışı … ile aralarında kat karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmenin teminatı olarak dava dışı …’a 150.000,00-TL miktarlı bono verdiğini, müvekkilinin inşaatın birinci katını tamamladığında … iş bu bonoyu müvekkilinin kardeşi olan ve müvekkilinin işlerini takip eden davalı …’ye teslim ettiğini, ikinci katı çıkan müvekkilinin …’a bu bonoyu sorduğunu ve onun da bonoyu davalı kardeşi …’ye teslim ettiğini söylediğini, kardeşi …’nin müvekkilinin vekaletini kötüye kullandığını tespit eden müvekkilinin kendisini vekaletten azledip hakkında dava açtığını, davayı kazandığını, bunun üzerine davalı …’nin kendisine … tarafından teslim edilen bononun boş kısımlarını doldurmak suretiyle diğer davalı …’e verdiğini, bu davalının da iş bu bonoya dayalı olarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyası ile icra takibi yaptığını, davalıların birlikte hareket ederek muvazaalı işlemler yaptıklarını, icra takibinde …’nin gerçek adresine ödeme emri gönderilmediğini ileri sürerek müvekkilinin davalılara takip ve dava konusu bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptali ile %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini istediği,
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; dava ve takip konusu bononun davacıdan olan alacağına karşılık verildiğini, diğer davalıya ciro edildiğini, davacının teminat iddiasıyla senedi …’a teslim ettiğine ilişkin ididasının doğru olmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ile diğer davalı arasında daire satışı konusunda anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin bu davalıya 200.000,00-TL peşinat verdiğini, ne var ki kararlaştırılan dairenin teslim edilmediğinden ödediği paranın bir kısmı nakit ve bir kısmı için de dava konusu senedi aldığını, davacının ididalarının doğru olmadığını savunarak davanın reddini ve kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılamada taraf teşkili sağlanmış, Bakırköy …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyası, Gaziosmanpaşa … Asliye Hukuk Mahkemesinin …. Esas sayılı dosyası, Bakırköy CBS’nin …. Soruşturma sayılı dosyası, UYAP aracılığıyla dosyamız arasına alınmış, davacı tanıkları dinlenmiştir.
Tanık …, ” Ben arsam üzerinde inşaat yapılmak üzere … ile anlaştım, toprak sahibi olduğum için iş yapılamaz ise zararım karşılansın diye teminat olarak 150.000 TL lik senet aldım, senet üzerinde … yazıyordu, onun imzası vardı, benim elimde iken lehtar kısmı boştu, sonra inşaat bitti ben teminat senedini … ye verdim, kendisinin … ‘nin kardeşi olduğunu biliyordum, inşaat alanında … olduğu için senedi ona verdim, ama taraflar arasında bir ortaklık olup olmadığını, varsa nasıl olduğun bilmiyorum, ben inşaatın yapılması işini … ‘nin oğlu … ile … ‘ye verdim, fakat bana senedi düzenleyen veren ise … ‘dir, daha sonra senedi … bana sordu vermemi istedi, ben senedi kardeşine verdiğimi kendisine ilettim, inşaat 2014 yılında teslim edildi, yaklaşık 4 yıl sonra 2018 yılında … senedi bulamadığını senetten sorumluluğu olmaması için bir yazı vermemi istedi ben de kendisine bana gösterdiğiniz yazıyı düzenleyip verdim, birlikte imzaladık.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Tanık …, ” Toprak sahibinin … olduğu inşaat işini ben ve babam … üstlendik, … bu işte yoktu, inşaat işinde güvence olsun diye babam … ‘a 150.000 TL lik senet verdi, inşaat bittikten sonra … senedi amcama vermiş, ben bunu …dan da duydum, babam ile birlikte senedin ne olduğunu amcama sorduğumuzda senedi kaybettiğini söyledi, … senedi amcama babama iletmesi için vermiş, daha sonra senedin icra takibine konu edildiğini öğrendik, konu ile ilgili başka bilgimde yoktur.” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Mahkememizce yapılan yargılama süreci ve değerlendirmede; dava, icra takibine konu bonodan dolayı borçlu olunmadığının saptanması ile kötü niyet tazminatları istemlerine ilişkindir.
Borçlu olunmadığının tespiti davasının lehtar ile hamil aleyhine açılması halinde, usul hükümlerine göre davacı-borçlu önce lehtara karşı senedin bedelsiz kaldığını kanıtlayacak, daha sonra hamile karşı bedelsiz senedin bile bile kendisi zararına hareketle kazanıldığını TTK’nin 778/1-a maddesi hükmü yollamasıyla 687. maddesi uyarınca kanıtlaması gerekecektir.
Dava konusu bononun unsurlarını taşıdığı, Bakırköy … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine konu edildiği, 15/02/2015 düzenleme, 30/05/2016 ödeme tarihli, ciro silsilesinin düzgün, düzenleyenin davacı-borçlusunun …, davalı-lehtarının …, hamili-alacaklısının davalı …, 150.000,00-TL bedelli olduğu anlaşılmaktadır.
Bono, nedenden soyut, kamu güvenine mazhar, kurucu nitelikte bir alacak senedidir. Bono yasal olarak emre yazılı olup, doğumuna neden olan ilişkiden bağımsız ve soyuttur. Bono bir defa düzenlendikten sonra, doğumuna neden olan ilişkideki bir aksaklık veya bozukluk bononun geçerliliğine etkili olmaz. Bono aslında belli bir nedene dayanmakla birlikte, bononun düzenlenmesine neden olan asıl borç ilişkisinin bonodan anlaşılmasına olanak bulunmayan kıymetli evraktır. Temel ilişki herhangi bir sözleşme olmakla, bono bu temel ilişkiden doğan alacağı içerdiğinde ona tedavül kabiliyeti vermektedir. Ancak, bonodan bu bononun düzenlenmesine yol açan asıl borç ilişkisinin ne olduğunun bilinmesine olanak yoktur. Bu nedenle, herhangi bir uyuşmazlık durumunda, hamil, hakkını yalnızca bonoya dayandırabilir, yani temelde yatan asıl borç ilişkisinin varlığını ve içeriğini kanıtlamak zorunda değildir. Geçerli bir temel ilişkinin bulunmadığını kanıtlama yükü ve bundan doğacak defilerin ileri sürülmesi borçlu üzerindedir. Bononun lehtarı tarafından devir edilmesiyle, borçlu, asıl borç ilişkisindeki eksikliklerden/aksaklıklardan ve bu ilişkinin tarafları arasındaki işlemin amacına yönelik olarak varılmış bulunan anlaşmalardan kaynaklanan veya bedelsizliğe ilişkin defilerin ileri sürülmesi üçüncü şahıs olan iyiniyetli hamillere karşı, görünüşe güven ilkesi gereği olanaklı olmayacaktır.
Davacı … ile davalı … kardeştirler. Bir dönem birlikte çalışmışlar, bu kapsamda davacının işlerinin yürütümü için davalı …’ye Gaziosmanpaşa …. Noterliğinin 07/06/2012 tarihli … yevmiye sayılı düzenleme şeklinde vekaletname ile yetki verdiği anlaşılmaktadır. Söz konusu vekaletnamedeki yetkilerden davacı Gaziosmanpaşa …. Noterliğinin 27/05/2015 tarihli … yevmiye sayılı düzenleme şeklindeki azilname ile davalı …’yi azletmiştir. Davalı …’nin davacının kendisine verdiği vekalet görevini kötüye kullandığından bahisle başkalarına devri yapılan iki adet bağımsız bölüm yönünden Gaziosmanpaşa … Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/06/2018 tarihli ….-… E-K sayılı kararıyla tapu kaydının iptaline ve davacı … adına kayıt ve tesciline karar verildiği dosya kapsamından anlaşılmakla, bu iki taraf arasında bir güvensizlik, husumet olduğu sonucuna varılmaktadır. Diğer yandan dosya kapsamında dinlenen tanıklar anlatımlarında, davacının iddiasını doğrulamakta, savcılık dosyasında da benzer beyanda bulunmaktadırlar. Davalı …’nin Mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesinde davacının ortak yaptıkları müteahhitlik döneminde alacağına karşılık dava konusu bonoyu, yine kendi borcuna karşılık davalı …’e verdiğini savunmuş, bu sefer savcılıkta vermiş olduğu beyanında ise cevap dilekçesinden farklı olarak davacı ile birlikte iş yaptıkları dönemde davalı …’e ortak işten dolayı kaynaklı daire alacağına karşılık vermek üzere dava konusu bononun bizzat kendisine davacı tarafından verildiğini savunmuştur. Ayrıca bononun ön yüzündeki yazıları hatırlayamadığı dükkan komşularından birine davacının yazdırdığını, imzayı davacının attığını da beyan etmiştir. Dosya arasında bulunan bilirkişi raporuna göre, bononun ön yüzünde bulunan yazıların birden fazla kişiye ait olduğu sonucuna varılmaktadır. Bir diğer husus da, her ne kadar davalı … davacı ile ortak olduklarından bahsetmişse de, Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen Gaziosmanpaşa …. Asliye Hukuk Mahkemesinin …-… E-K sayılı kararında davacı ile davalı …’nin ortaklıklarını ve hak sahipliğini gösterir herhangi bir kanıt bulunmadığı da açıkça belirtilmiştir. Bu kanıtlar ve saptamalar ışığında, davalı …’nin birbiriyle çelişen savunmalarının kabulü olanaklı görülmeyerek, davalı …’nin davacı tarafından dava dışı …’a verilen dava konusu bonoyu, davacı ile birlikte çalışmalarından kaynaklanan güvenle dava dışı …’ın kendisine vermesiyle aldığı ve söz konusu bonoyu davacıya vermeyerek davacının bilgisi dışında davalı …’e cirolayarak tedavüle soktuğu kanaatine varılmaktadır. Bu itibarla, davacının davalı …’ye borçlu olmadığı sonucuna varılmış, davacının bu davalı yönünden davasının kabulüne karar vermek gerekmiş, bu davalı tarafından başlatılan bir takip olmadığından davacının tazminat istemi kabul edilmemiştir.
Şahsi defilerin, bonoyu ciro ile ele geçiren yetkili hamile karşı ileri sürülebilmesi için, yetkili hamilin bu durumu bile bile sırf borçlunun zararına lehtar ile işbirliği içinde bonoyu aldığını, borçlunun kanıtlaması gerekir. Her ne kadar davacı taraf davalı … yönünden icra takibinin kesinleştirilmemesinin, her iki davalının avukatlarının aynı olmasının, dava konusu bononun bedeline göre uzunca bir süre icra takibine konu edilmemesinin açıkça hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davalıların davacı …’den haksız kazanç elde etme amacıyla birlikte hareket ettiklerinin göstergesi olduğunu iddia etmişse de; bu iddiaların her biri başlı başına değerlendirildiğinde, bu iddialar davalı …’in bonoyu kazanımında kötü niyetli veya borçlunun bile bile zararına ya da her iki davalının birlikte hareket ettiklerini gösterir, davalının savunmasının aksine, kanıtlamaya yarar bulunmamış, dolayısıyla davalı …’in diğer davalı ile birlikte borçlunun bile bile zararına hareket ettiklerini kanıtlamaya yönelik herhangi bir kanıtın dosyaya yansımadığı sonucuna varılmış, bu nedenle davacının hayatın olağan akışına aykırılık iddiasına itibar edilmemiştir. TTK’nin 687. maddesi hükmüne göre, poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi, düzenleyen veya önceki hamillerden biri ile, kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan defileri başvuran hamile karşı ileri süremez; meğer ki hamil, poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmiş olsun. Davacı ile davalı … arasındaki kişisel ilişkiden doğan defiler, ancak bu defilerin doğumuna etken olan kişiler arasında ileri sürülebilir. Bu bağlamda davacı-borçlu bonoyu devredene yani lehtara karşı sahip olduğu şahsi defileri iyi niyetli devralana yani hamile karşı ileri süremez. Bedelsizlik defi de, şahsi defilerden olup, ancak asıl alacaklıya karşı ileri sürülebilir. Hamilin kötü niyetli olarak kazanımı kanıtlanmadıkça düzenleyen ile lehtar arasındaki şahsi defi hamile karşı ileri sürülemez. Açıklanan bu nedenlerle, davalı …’in kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından bu davalı yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiş, her ne kadar Mahkememizce teminat karşılığı ihtiyati tedbir kararı verilmişse de, tedbir kararı uygulanmadığından davalı … lehine tazminata hükmedilmeyerek, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜNE KISMEN REDDİNE,
a-Davacının, 15/02/2015 düzenleme tarihli, 30/05/2016 ödeme tarihli, 150.000,00-TL bedelli, düzenleyeni …, lehtarı … olan bonodan dolayı davalı …’ye borçlu olmadığının tespitine,
b-Davalı … aleyhine açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 10.246,50-TL karar harcından peşin alınan 3.428,49-TL peşin harcın indirilmesi ile geriye kalan 6.818,01-TL eksik harcın davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 3.428,49-TL peşin harcın davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 6,40-TL vekalet harcı, 10,10-TL vekalet pulu, 270,60-TL posta ve davetiye gideri olmak üzere toplam sarf edilen 331.50-TL yargılama giderinin kabul ve redde göre 271,50-TL’sinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı … tarafından yapılan 6,40-TL vekalet harcı ve 10,10-TL vekalet pulu olmak üzere toplam 16,50-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
6-Davacı kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 18.200,00-TL vekalet ücretinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … kendisini davada vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 22.503,24-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine,
8-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan avansların karar kesinleştikten sonra yatıran taraflara geri verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nde istinaf yasa yolu açık olmak üzere davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı …’nin yüzlerine karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.
16/12/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır