Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/389 E. 2022/274 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/389 Esas
KARAR NO : 2022/274

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/05/2019
KARAR TARİHİ : 15/03/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH :25/04/2022
Davacı vekili tarafından açılan itirazın iptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında ticari satımdan kaynaklanan ilişki neticesinde doğan alacağına binaen Bakırköy … İcra Müdürlüğü ….. Esas numarası ile ilamsız icra takibi başlattığını, davalı vekili vasıtası ile icra takibinde alacaklı tarafa borçlu bulunmadığından bahisle alacağın tamamına itiraz etttiğini ve takibin durduğunu, bu itiraza istinaden vekilin yasal süresi içerisinde itirazın iptali davası açmış olduğunu, müvekkil şirket tarafından davalı şirkete mal satılmış olup bedelini tahsil edemediğini, müvekkil şirket tarafından icra takibi ile davalı şirketten 46.924,11 TL talep edildiğini, davalı şirket ödeme emrini tebellüğ ettikten sonra müvekkili ile irtibata geçerek ödeme yaptığını ve bir takım mal iadesinde bulunduğunu, bu itibarla müvekkil şirketin icra takibine konu ettiği alacak sebebiyle kalan alacağı 33.953,88 TL olduğunu, bu sebeple 33.953,88 TL üzerinden müvekkil şirket tarafından itirazın iptalini talep ettiğini, taraflar arasındaki ihtilaf davalı şirketin müvekkil şirkete kesmiş olduğu 2 adet 15.000,00 TL bedelinde toplam 30.000,00 TL tutarındaki ürün kalite problemi tazminatı olarak tanzim edilen faturalardan kaynaklandığını bu faturaların müvekkil şirket tarafından kabul edilmediğini ve sistem üzerinden davalı şirkete ürün kalite problemi tazminatı iadesi faturası tanzim edildiğini, davalı şirkete iletildiğini, davalı şirket daha sonra yeniden aynı faturaları ikinci kez tanzim ederek sistem üzerinden müvekkil şirkete ilettiğini, müvekkil şirket ise yeniden ürün kalite problemi tazminatın iadesi faturası ile iade faturaları tanzim ederek sistem üzerinden davalı şirkete ürün kalite problemi tazminatı iadesi faturasını ilettiğini, müvekkil şirketçe 28/05/2019 tarihinde arabulucuya başvurulduğunu, taraflar arasındaki uyuşmazlık hususunda müzakere yapıldığını, ancak Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyasına konu alacak hakkında itirazın iptali ve icra inkar tazminatı hakkındaki uyuşmazlık konusunda görüşme sırasında anlaşamadıklarını, müvekkil şirket Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyasının 33.953,88 TL olan kısmına yapılan itirazın iptali ile takibin 33.953,88 TL olan asıl alacak üzerinden ve takip tarihinden itibaren işleyecek avans faizi üzerinden devamına karar verilmesini davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, masraf ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkiline davacı tarafın delil olarak gösterilen hiçbir belgenin tebliğ edilmediğini bu sebeple dürüstlük kuralına ve HMK’ a aykırı bir şekilde iddia ve savunma hakkının kısıtlandığını, davacı tarafından dava konusu varlığı iddia edilen faturalı ticari mal satışlarından kaynaklanan ticari alacağa ilişkin olarak Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. Esas sayılı dosyasıyla takibin başlatıldığını, yasal süresi içerisinde takibe, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiğini, aralarında ticari ilişkinin var olduğunu ancak yapılan icra takibine itirazının sonrasında ikame olunan dava ile ileri sürdüğü iddiaların aksine, şirket kayıtlarında davacı yanın alacağı bulunmadığını, dava tarafından başlatılan ilamsız takibe konu olan alacak iddiasının gerçek dışı olduğunu kanıtlamak adına davalı şirkete ait ticari defter ve kayıtların incelenmesinin talep ettiğini, taraflar arasında akdedilen Ticari Şartlar Anlaşması uyarınca ticari ilişkinin devam ettiği davacı tarafın işbu sözleşmeye binaen müvekkil şirkete satışını gerçekleştirdiği ürünlerin DNA karışımlarında usul ve mevzuata uygun hareket etmediğinin ilgili Bakanlığa bağlı laboratuvarlar tarafından tespitinin akabinde müvekkil şirketin telafisi mümkün olmayacak risk ile karşı karşıya kaldığını, taraflar arasındaki sözleşme uyarınca müvekkili tarafından ceza tazminatı faturaları düzenlendiğini, söz konusu faturaların ilgili ürünlerin DNA karışımlarının uygunsuz olması nedeniyle yaptırılan analiz sonuçları doğrultusunda kesilmiş cezalar olduğunu, davacı taraf ile müvekkilinin yetkililerinin yazışmaları ile müvekkilinin bu duruma ilişkin olarak Türk Akreditasyon Kurumu tarafından TS EN ISO/IEC 17025 standartına uygun ve yetkilendirilmiş laboratuvara yaptırılan ve ürünlerde kontaminasyon olduğu tespitine ilişkin analiz sonuçlarını dosyaya sunduğunu, davacı tarafın takip talebinde somutlaştırmadığı, müvekkiline tebliğ etmediği ve ispatı mümkün olmayan ve inceleme sırasında resen öngörülecek nedenlerle fazlaya ilişkin tüm haklarının saklı kalmak kaydıyla haksız ve mesnetsiz işbu davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taraflar arasındaki ticari ilişkiden dolayı cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.
Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün ….. esas sayılı takip dosyası aslı celp edilmiş, incelenmesinde; davacı takip alacaklısı tarafından davalı takip borçlusuna karşı toplam 46.924,11 TL’nin tahsili için ilamsız takip talebinde bulunulduğu, süresinde itiraz üzerine takibin durduğu anlaşılmıştır.
Davalı tanığı …. duruşmadaki beyanında; ” Ben yaklaşık 12 yıldır davalı iş yerinde Kalite Güvence müdürü olarak görev yapıyorum, marketimize gelen satın aldığımız ürünlerden riskli olan gıda ürünlerine analiz yaptırıyoruz, davacıdan teslim aldığımız ürünlerden sucuk gıdasına analiz yaptırdık, sadece sığır etinden yapılması gerekirken, içinde tavuk eti olduğu tespit edildi, biz de bunları reyondan toplayıp davacı tarafa iade ettik, iade faturası düzenlenip düzenlenmediğini bilmiyorum, davacı taraf iadeyi kabul etti, malları gönderdik, ayrıca analizlerde bir firmanın ürünlerinde iki kez bu şekilde uygunsuzluk çıktığı zaman ceza kesiyoruz, sözleşmemizde hüküm vardır, tanıklık ücreti talep etmiyorum.” demiştir.
Tarafların 2017, 2018 ve 2019 yılı ticari defter kayıt ve belgeleri üzerinde mali müşavir bilirkişi ve ekonomist bilirkişi ile inceleme yapılarak tarafların iddia ve savunmaları, tüm deliller birlikte değerlendirilerek dava konusu alacak hususunda gerekçeli denetime ve hükme elverişli rapor alınmasına karar verilmiş, 13/11/2019 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; davacı taraf ile davalı tarafın aralarında yapmış oldukları Ticari Şartlar Anlaşması uyarınca herhangi bir tazminat ödemesi kararlaştırılmaması sebebiyle ürün kalite problemi olarak kesilen tazminat bedelinin bir karşılığının bulunmadığı, gelir vergisi kanunu 40 ncı maddesi gereği işle ilgili olmak şartı ile mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların faturaya konu olabileceği, bu sebeple zarar, ziyan ve tazminat içeriğinde fatura kesilmesinin mümkün olduğu, davalının cevap dilekçesinde dayandığı Ticari Şartlar Anlaşmasının 7. Maddesi, bir tazminat ödemesi dayanağı teşkil etmeyip, yapılan inceleme, analiz ve denetim bedelinin satıcıya yükletilmesine yönelik olduğu, davalı şirket tarafından yasal süresi içerisinde herhangi bir üründe kalite probleminin bulunduğuna ilişkin ihbarının varlığı tarafların dosyaya mübrez belgelerinden tespit edilemediği, ihtilaf konusu olan tazminat faturalarına ilişkin olarak 30.000,00 Tl nin karşılıklı mutabık kalınarak davalı tarafından resmi kayıtlara kaydedilmesi durumunda, davacı tarafı davalı taraftan alacağının var olacağı kanaati bildirilmiştir, dava tarihi itibariyle tarafların ticari defter kayıt ve belgelerinin dökümü yapılarak davacı ticari defterinde davalıdan ne kadar alacaklı olduğu, davalı ticari defterinde ise davalının davacıya borçlu olup olmadığı hususlarında ek rapor alınmasına karar verilmiş olup, 05/01/2021 havale tarihli alınan bilirkişi ek raporunda özetle; davalı taraf, 22/08/2017 tarih ve …. nolu 15.000,00 TL lik iade faturası ile 22/08/2017 tarih ve …. nolu 15.000,00 TL lik iade faturasını muhasebe kayıtlarına alınmamış olup, ilgili faturaları ilgili dönem beyannamelerine yansıtmamıştır. Faturanın kabul edilmemesi ile kayıtlara alınmaması davalı tarafın sorumluluğunda ve takdirinde olduğu, hesaplar arasında belirttikleri mutabakat farkları tek tek fatura ve ödeme kalemleri bazında incelenmiş, neticesinde bulunan farklar taraflarınca tespit etilmiş ve bu farkların sebeplerini oluşturan unsurların önemli kısmının iade konusu 2 adet faturanın oluşturduğunun tespit edildiği, farkın diğer sebepleri ise davalı taraf ile davacı tarafın kayıt mantığı ve tutarlarının birbirinden farklılık göstermesi sebebiyle tam olarak belirlenmesinin mümkün olmadığı, uzmanlık alanlarına girmeyen ürün kalitesine yönelik 2 adet faturanın karşılığının bulunması durumunda davacı tarafın ilgili faturaları kabul etmesine, davalı tarafın iddialarının kabul edilebileceği, uzmanlık alanlarına girmeyen ürün kalitesine yönelik 2 adet faturanın karşılığının bulunmaması durumunda davalı tarafın ilgili faturaları kabul etmesine, davacı tarafın iddialarının kabul edilebileceği Mahkemenin takdiri kaldığı, kanaati bildirilmiştir.
Davacı vekili tarafından 2004 Sayılı İİK’nun 67. Maddesi uyarınca yasal bir yıllık hak düşürücü süre içinde davalının itirazının iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.
Taraflar arabuluculuk görüşmelerinde anlaşamamış ve arabuluculuk son tutanağı dosyamıza sunulmuştur.
6100 Sayılı HMK’nun “Ticari defterlerin ibrazı ve delil olması” başlıklı 222. Maddesinde; “(1) Mahkeme, ticari davalarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden veya taraflardan birinin talebi üzerine karar verebilir.
(2) Ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için, kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması şarttır.
(3) İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.) Diğer tarafın ikinci fıkrada yazılan şartlara uygun olarak tutulan ticari defterlerinin, ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi hâlinde ticari defterler, sahibi lehine delil olarak kullanılamaz. Bu şartlara uygun olarak tutulan defterlerdeki sahibi lehine ve aleyhine olan kayıtlar birbirinden ayrılamaz.(1)
(4) Açılış veya kapanış onayları bulunmayan ve içerdiği kayıtlar birbirini doğrulamayan ticari defter kayıtları, sahibi aleyhine delil olur.
(5) Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir; ancak, karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut davamızda; taraflar arasında mal alım satım sözleşmesi olduğuna ve bu sözleşme kapsamında faturaya konu malların davacı tarafından davalıya teslim edildiğine ilişkin bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı vekili tarafından dava konusu faturalara konu ürünlerin davalıya teslim edildiği, ancak davalı tarafça davaya konu bedelin ödenmediği ileri sürülmüştür. Davalı tarafça davacının teslim ettiği ürünlerin DNA karışımlarında usul ve yasaya uygun hareket edilmemesi sebebiyle kendileri tarafından 30.000,00-TL lik ceza tazminatı faturaları düzenlendiğini ve bu nedenle davacıya borçlu olmadıklarını ileri sürmüştür.
Mahkememizce taraflar tacir olup delil olarak ticari defterlere dayanıldığından 6102 Sayılı TTK’nun 83 ile 85 ve 6100 Sayılı HMK’nun 222’nci maddeleri uyarınca tarafların ticari defter ve belgeleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş ve tarafların ticari defter ve kayıtlarının yasal şartları taşıdığı ve taraflar lehine delil niteliğinin olduğu tespit edilmiştir. Davacının ticari defter ve kayıtlarına göre davalıdan 39.128,87-TL alacaklı olduğu, davalının ticari defter ve kayıtlara göre ise davacıya 273,76-TL borçlu olduğu tespit edilmiştir. Tarafların defter ve kayıtları arasındaki bu farkın davalı tarafça düzenlenen ve davacı defter ve kayıtlarına alınmayan iki adet 15.000,00-TL lik faturalardan kaynaklanmaktadır. Davalı tarafça söz konusu faturalar davacının teslim ettiği ürünlerin DNA karışımlarının yasal ve mevzuata uygun olmaması sebebiyle düzenlenen ceza tazminatı faturalarından kaynaklanmıştır. Davalı bu ceza tazminatı faturalarını düzenlerken taraflara arasındaki sözleşmenin 7. maddesine dayanmıştır. Ancak söz konusu sözleşmesinin 7. maddesi incelendiğinde davacı tarafından teslim edilen ürünlerin davalı tarafça inceleneceğini ve incelemeye ilişkin bedellerin davacıya ait olduğunu belirtmiş ve davacıya yansıtılacak ceza tazminatlarından bahsetmemiştir. Davalı tarafça ürünlerin yasal mevzuata uygun olmadığı beyan edilmiş, ancak söz konusu ürünlerde tespit yaptırılarak davacıya iade edilmemiştir. Dava konusu ürünlerin davalının ileri sürdüğü gibi yasal mevzuata uygun olmadığının tespiti halinde davalının ceza tazminatı düzenleme yetkisinin yasal ve taraflar arasında sözleşme ile belirlenen bir dayanağı yoktur. Bu ürünler sebebiyle davalı taraf zarara uğramış ise bunu tespit ettirip ayrı bir davanın konusu olarak ileri sürebilir. Ancak iş bu dosyamızda cevap dilekçesinde süresinde takas mahsup talebinde de bulunulmamıştır. Bu nedenle davalının savunmalarına Mahkememizce itibar edilmemiş ve davacının alacağı tarafların ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğundan açılan davanın kabulüne, davacının alacağı tarafların ticari defter ve belgeleri ve faturaları ile belirli ve likit olduğu anlaşılmakla davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Davalı borçlunun Bakırköy … İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı icra takip dosyasındaki takibe yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin 33.953,88-TL asıl alacak üzerinden kaldığı yerden aynen devamına,
-Hüküm altına alınan asıl alacağın % 20 oranında (6.790,77-TL) icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 2.319,38 TL nispi karar harcından daha önce mahkememiz dosyasına yatırılan 345,23 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 1.974,15 TL karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükteki bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar ve tarifenin 13/1 maddesi dikkate alınarak takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından mahkememiz dosyasına yatırılan 345,23 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 389,63 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 1.622,00 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
8-Mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakiben dosyamız arasında bulunan Bakırköy 4. İcra Dairesi’nin ….. esas sayılı dosyasının mercine İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin ve davalı vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.15/03/2022

Katip ….
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır