Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/326 E. 2019/903 K. 09.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/326
KARAR NO : 2019/903

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 27/06/2012
KARAR TARİHİ : 09/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile davalının devraldığı şirket arasındaki 05/12/2008 ve 04/12/2008 tarihli iki adet sözleşme yapıldığını,müvekkilinin bu sözleşmeler gereğince taahhüt etiği edimleri yerine getirerek davalıya teslim ettiğini, doğan alacağı için fatura kesip davalıya tebliğ ettiğini, faturalara bir itiraz yapılmadığını, hak ediş ve kabul belgelerinin birlikte imza altına alındığını,müvekkilinin davalının talebi ile ekstra işler de yaparak teslim ettiğini, bunların tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu, tarafların hesap mutabakatı yaptıklarını ve imzaladıklarını, davalının devraldığı şirketten müvekkilinin 843.400,02 TL alacağı olduğunu ve bu alacağın TTK 451. maddesi gereğince davalıya ihtarname ile kaydedilmesinin istendiğini, bu ihtara bir cevap verilmediğini, bunun üzerine bu alacağın ihtar ile istendiğini,ancak davalının bu ihtara da cevap vermediğini, görüşmelerden de sonuç alınamaması üzerine davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün ….. E sayılı takip dosyası ile takip yaptıklarını, takipte 843.400,02 TL asıl alacak ve 14.765,00 TL işlemiş faiz olmak üzere 858.165,02 TL talep edildiğini,davalının kötü niyetle itiraz ettiğini, ayrıca ihtar çektiğini, bu ihtara cevap verildiğini,davalının ayıp ihbarında bulunduğunu, ihbarın süresinde yapılmadığını,davalının ihtarında nakit borcu olmadığını, daire olarak ödeme yapmayı savunduğunu,bunun hukuken mümkün bulunmadığını ileri sürerek davacının davalıdan 05/01/2012 tarihi itibariyle 843.400,02 TL alacaklı olduğunun tespitine, taraflar arasındaki barter protokolünün geçersiz olduğunun tespitine, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, 858.165,02 TL alacağın davalıdan tahsiline, icra inkar tazminatına, barter sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti talebi kabul edilmez ise dava dilekçesinde belirtilen bağımsız bölümlerin müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin dava dışı şirket ile birleştiğinin doğru olduğunu, taraflar arasında davacının bildirdiği istisna sözleşmelerinin var olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davacının üstlendiği işler bedeli olarak davacıya 1.104.952,00 TL ödenmesinin kararlaştırıldığını, yine bu bedelinin 374.392,00 TL’si karşılığı yapılan projeden daire verileceğinin kabul edildiğini, müvekkilinin bakiye 730.392,00 TL’yi senetlerle ve çek ile ödediğini, dairenin devrinin ise işin bitirilmesine müteakip yapılmasının kabul edildiğini, davacının yaptığı işlerin ayıplı olduğunu, bu hususta davacıya ihtar gönderildiğini ve gidermesinin istendiğini, ayıp ve noksanlıklar nedeniyle davacı alacağından tenzil gerektiğini, icra inkar tazminatı talep edilemeyeceğini, ayıp ihtarının süresinde yapıldığını savunarak davanın reddi ile %20 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali veya tapu iptali ve tescili isteğine ilişkindir.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne ilişkin verilen 08/04/2015 gün ve ….. E-….. K sayılı kararın temyizi üzerine Yargıtay 15. H.D.sinin 05/02/2018 gün ve 2016/2273 E- 2018/362 K sayılı kararı ile özetle:”Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. İş bedelin bir bölümünün daire verilmek üzere kararlaştırıldığı da tartışmasızdır. Mahkemece daire verilmesine ilişkin sözleşmenin geçersiz olmakla birlikte tarafların edimlerini buna rağmen ifa etmiş iseler artık sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması olarak nitelendirilip geçersizlik iddiasının dinlenemeyeceğinden bahisle tapu iptâl ve tescil kararı verilmiştir.
HMK’nın 33. maddesi uyarınca resen gözetilmesi ve uygulanması gereken sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga 818 sayılı BK’nın 213. maddesinde “Gayrimenkul satımı muteber olmak için resmi senede raptedilmek şarttır. Gayrimenkule dair satım vaadi ve bey’i bilvifa ve istimlak mukavelesi resmi senede raptedilmedikçe muteber değildir. Mukaveleden mütevellit şuf’a hakkı için tahriri şekil kafidir.” denilmiştir. TMK’nın 706. maddesinde de; (sözleşme tarihinde 818 sayılı Kanun’un 634. maddesine paralel); aynen “.(1)..Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmi şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır.” (2) Ölüme bağlı tasarruflar ve mal rejimi sözleşmeleri, kendilerine özgü şekillere tabidir.” düzenlemesi ile tapulu taşınmazlarının devrinin ne şekilde yapılacağı açıklanmıştır. Öte yandan, Tapu Kanunu’nun 26. maddesinde de, görevli yerin “tapu sicil muhafızları veya tapu sicil memurları” olduğu açıklanmıştır. Diğer taraftan noterlerin tapulu taşınmazların satışına ilişkin satım akti düzenlemesi mümkün olmayıp, sadece “gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi” yapabilirler. Noterlik Kanunu’nun 60. maddesinin 3. bendi gereğince bunun dışında yapılan her türlü sözleşme geçersizdir.
Taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu uyuşmazlık konusu değildir. Sözleşmeler uyarınca davacı hak ettiği iş bedelini istemiş, öncelik 07.05.2009 tarihli “barter protokolü”nün geçersizliği ve bu nedenle takibe yönelik itirazın iptâline ilişkindir. Bu nedenle davada istenen talepler terditli olup, ilk istemi itirazın iptâline ilişkindir. Öte yandan az yukarıda açıklandığı üzere eser sözleşmeleri geçerli ise de, tapu devrini içerdiğinden daire verilmesine yönelik sözleşme geçerli değildir. Diğer yandan davalı yüklenici olmadığından BK’nın 162. maddesi anlamında geçerli bir temlik işleminden de bahsetmek mümkün değildir. Burada hakkın kötüye kullanılması kuralının uygulanması somut olay itibariyle mümkün değildir.
Geçersiz sözleşme nedeniyle taraflar ancak verdiklerini geri alabilirler. Gerek dairemizin, gerekse Yargıtay’ın uygulamaları bu yöndedir. Davacı taraf dava açarken terditli talepte bulunmuş ve sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespitini de istemiş, ayrıca iş bedeli için başlattığı takibe de itiraz edildiğini ileri sürerek takibe yönelik itirazın iptâlini istemiştir. Davacı yüklenici iş bedeline hak kazandığına göre hesaplanacak iş bedeli üzerinden ve kararı davacının temyiz etmemesi nedeniyle kazanılmış hak kuralı uyarınca nefaset yönünden yapılan kesinti de gözetilerek iş bedeli hesaplanıp itirazın iptâline karar verilmesi zorunludur.
Bu nedenlerle mahkemece davacının tespit istemini reddedip, davacı tarafça başlatılan takibe yönelik itirazın iptâline ilişkin istem incelenerek sonuca uygun bir karar verilmelidir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkememizce Yargıtay bozma kararına karşı tarafların beyanları alınmış; davacı vekili eski kararda direnilmesini, davalı vekili de uyulmasını istemiştir. Mahkememizce Yargıtay bozma kararı usul ve yasaya uygun bulunmuş ve uyulmasına karar verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Taraflar arasındaki sözleşmeler gereğince davacının edimlerini yerine getirdiğinden bahisle davalı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. E sayılı takip dosyası ile 843.400,02 TL asıl alacak ve 14.765,00 TL işlemiş faiz olmak üzere 858.165,02 TL alacak için takip yaptıklarını, borçlu davalının itirazı üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı dava dilekçesiyle davalıdan 05/01/2012 tarihi itibariyle 843.400,02 TL alacaklı olduğunun tespitine, taraflar arasındaki barter protokolünün geçersiz olduğunun tespitine, icra dosyasına yapılan itirazın iptaline, 858.165,02 TL alacağın davalıdan tahsiline, icra inkar tazminatına, barter sözleşmesinin geçersiz olduğunun tespiti talebi kabul edilmez ise dava dilekçesinde belirtilen bağımsız bölümlerin müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemesi nedeniyle ön inceleme duruşmasında davacı vekiline davasını hasretmesi bildirilmiş davacı vekili verdiği dilekçesiyle davasının itirazın iptali ve icra inkar tazminatı bunun mümkün olmaması halinde tapu iptali ve tescili isteğine hasretmiştir. Bu şekliyle dava, terditli bir dava niteliğindedir.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış, tanıkları dinlenmiş ve bilirkişiden keşifli rapor alınmıştır.
Tüm dosya kapsamından davacı ile davalı ile birleşen ……….AŞ arasında 04/12/2008 tarihli ve 05/12/2008 tarihli iki ayrı ” iç kapılar sözleşmesi” başlıklı sözleşme imzalandığı, taraflar arasında bu konuda bir uyuşmazlık bulunmadığı saptanmıştır.
Taraflar arasındaki 04/12/2008 tarihli sözleşmenin konusunun davalıya ait taşınmazda inşa edilen B1, B2 ve B3 bloklardaki 465 adet dairenin iç kapıları ve bodrum kat tuvalet kapılarının malzeme, işçilik ve KDV dahil 1.254.139,40 TL götürü bedelle imali ve montajına ilişkin bulunduğu saptanmıştır.
Taraflar arasındaki 05.12.2008 tarihli sözleşmenin konusunun ise B4, B5, B6 numarafı bloklardaki 456 adet dairenin iç kapıları ve bodrum kat tuvalet kapılarının, malzeme ve işçilik dahil KDV dahil 1.104,952,00 TL götürü bedelle imalatının ve montajına ilişkin bulunduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca sözleşmelerin ekinde yer alan listelerde de yapılacak imalatların teknik şartlarının belirlendiği görülmektedir.
04.12.2008 tarihli ilk sözleşmede “Bartere” konu dairelerin numarası belirtilmeksizin sözleşme konusu işlerinin tamamının teslim edilmesini müteakip işveren tarafından yükleniciye devir edilmesinin kabul edildiği, daire verilmek suretiyle ödenecek bedelin 424.000,00 TL olduğu saptanmıştır.
05.12.2008 tarihli ikinci sözleşmede ise Barter’e konu iki daireden birincisinin B4 ve B5 bloğun montajının bitirilip teslimin sonrasında, 2. sinin ise B6 blokun montajının bitirilip teslimi sonrasında devir edileceğinin kararlaştırıldığı, dairelerin toplam değerinin ise 374.560,00TL olduğu kararlaştırılmıştır.

Yine davalı ile birleşen “……. ……. Yatırım Hizmetleri Ticaret A.Ş.” ile davacı yüklenici arasında 04.01.2010 tarihli, “B 7 bloktaki” benzer işlerin yapılması konusunda KDV dahil toplam 418.428,00 TL bedelli başka bir sözleşme imzalandığı uyuşmazlıklı değildir.
Yine davalı ile birleşen “……. İnşaat ve Yapı Düzenleme ve Pazarlama Tic. A.Ş.” ile davacı yüklenici arasında 07.05.2009 tarihinde adi yazılı olarak hazırlanan ve imzalanan “Barter Protokolü” başlıklı sözleşmeye göre yüklenicinin 04.12.2008 ve 05.12.2008 tarihli sözleşmelerden kaynaklanan 814.200,00 TL+KDV alacağının “Barter karşılığı daire” olarak ödenmesinin kabul edildiği, buna göre; B6, B Blok, kat 1 deki, 2 numaralı bağımsız bölümdeki dairenin KDV hariç 265.200.00 TL, B 6, B Blok, kat 1 deki, 6 numaralı bağımsız bölümdeki dairenin KDV hariç 274.500.0TL, B1, A Blok, kat 1 deki, 8 numaralı bağımsız bolümdeki dairenin KDV hariç 274.500.00 TL bedelle yükleniciye devir edilmesinin karşılıklı olarak kabul edildiği de saptanmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlıklı değildir.
Davalı şirketin 05.01.2012 tarihi cari hesap mutabakat metninde 31.12.2011 tarihi itibariyle 843,400,02 TL, alacak bakiyesi verildiğinde “mutabık” olunduğuna ilişkin el yazısının yanında imza ve davalı şirket kaşesinin yer aldığı saptanmıştır.
Davacı yüklenici vekilinin davalı şirkete 19.03.2012 tarihinde Ankara ….. Noterliğinden gönderdiği ……. yevmiye sayılı uyarı ile cari hesap borcu olan 843.400,00 TL nin ticaret sicil gazetesinin 28.03.2011 tarihinde yapılan ilan uyarınca kaydının yapılmasını istenildiği, uyarının davalı şirkete 22.03.2012 tarihinde ulaştığı; aynı gün aynı noterlikten gönderilen ……. yevmiye sayılı uyarı ile 843.400,01 TL nin uyarının tebliği tarihinden itibaren 7 gün içinde avans faizi ile birlikte ödenmesini istediği, uyarının 26.03.2012 tarihinde davalı şirkete ulaştığı, davalı şirketin 27.04.2012 tarihinde Beyoğlu …. Noterliğinden gönderdiği ……. yevmiye sayılı uyan ile sözleşmeye uygun yapılmayan imalatlar nedeniyle yapılan işin kesin kabulünün yapılmadığı, kesin kabul yapılmayan ve bu nedenle muaccel hale gelmeyen alacağın istenilmeyeceği ve miktarının da doğru olmadığı, kesinleşen alacak kısmı için yükleniciye dairelerin devir ve teslim edileceğinin bildirildiği; davacı şirketin bu uyarıya Ankara …. Noterliğinden gönderdiği 08.05.2012 tarihli uyarıda, işlerin eksiksiz ve mükemmel bir şekilde teslim edildiği, bugüne değin şartnameye aykırı imalat ihbarında bulunulmadığı, projenin büyük oranda son alıcılarına teslim edildiği vb. gerekçelerle itiraz ettiği; davacı şirketin bundan önce 25.04.2012 tarihinde Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. E. Sayılı dosyasında 843.400,02 TL. asıl alacak ve 14.765,00 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 858.165,02 TL için ilamsız takip başlattığı, davalı şirkete 27.04.2012 tarihinde ulaşan ödeme emrine karşı davalı şirket vekili vasıtasıyla 03.05.2012 tarihinde ” borcun tamamına, işlemiş faizine ve faiz oranına ve davaya yanıt dilekçesinde açıklanan gerekçelerle itiraz edilerek takibin durmasının sağlandığı, gelen tapu kayıt örneklerinden davacı yükleniciye iş karşılığı verilecek dairelerin halen davalı şirket adına tapuda kayıtlı olduğu, 18.06.2012 tarihinde kat mülkiyetine geçildiği saptanmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının yapmayı üstlendiği işleri tam ve kesiksiz olarak yapıp yapmadığı, taraflar arasındaki barter protokolünün geçerli olup olmadığı, davacının davalıdan ne kadar alacak talep edip edemeyeceği, protokol gereğince taşınmazın devrini mi istemek zorunda olduğu hususlarında toplanmaktadır.
Davacının yapmayı üstlendiği işleri tam ve kesiksiz olarak yapıp yapmadığı hususunda mahallinde bilirkişi incelemesi yaptırılıp bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi kurulu raporlarında özetle:”Dava konusu B1-B2-63-B4-65 ve B6 numaralı blok inşaatlar ile yapılan sözleşmelere konu işlerin 24.04.2010 tarihinden önce tamamlandığı, davalı şirketin yaptığı inceleme sonucu Bl, B2 ve B3 Bloklar için toplam 93.137,38 TL, B4- 5ve B6 bloklar için ise 84.011,31 TL. tutarında bir ayıplı imalat belirlediği, davacı yüklenicinin bu ayıpları giderdiği ve işin geçici kabulünün yapılması için davalıya başvurduğunda ise davalı çalışanların sadece B4-B5 ve B6 bloklardaki ayıplı imalatı bu kez 11.650.00 TL. lik bir ayıplı imalat belirleyerek bu ayıpların geçici kabul tarihine değin giderilmesini istedikleri, diğer bloklar için bir belirleme yapılmadığı, yapılan keşifte ayrıntıları raporda belirtilen bir kısım eksik ve kusurlu işlerin varlığının belirlendiği, bunlar karşılığında işin bedelinden %1 oranında nefaset farkı kesilmesinin uygun olacağı, bu oran üzerinden hesaplanan nesafet kesinti miktarının da 23.590,91 TL olduğu” bildirilmiştir. Bilirkişi raporu gerekçesine nazaran kabule şayan bulunarak hükme esas alınmıştır.
Bu durumda davacı yüklenicinin yükümlendiği işleri tamamlayıp teslim ettiği, ancak yaptığı işlerde bir takım eksiklikler ve ayıplar bulunduğu, bu eksik ve ayıpların giderilmesi için hak ediş tutarından %1 oranında 23.590,91 TL kesilmesi gerektiği, bu ayıp ve eksikliklerin eserin kabulünden kaçınmayı gerektirecek nitelikte bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Davalı vekili bilirkişi tarafından belirlenen nesafet oranına itirazda bulunmuş ise de bu itirazı yerinde bulunmamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta belirlenmesi gereken yapılan iş ve bedelinin tespitinden sonra diğer uyuşmazlık konusu olan davacının para mı, yoksa daire mi talep edebileceği sorununa gelince;
Mahkememizce Yargıtay bozma kararına konu olan kararda ” Bilindiği üzere bir taşınmazın devrini ön gören sözleşmeler resmi şekilde yapılmadıkça geçerli değildir. Dolayısı ile taraflar arasında yapılan sözleşmeler taşınmaz devrini öngördüğü halde resmi şekilde değil, adi yazılı şekilde yapıldığından geçersizdir. Ancak yine bilindiği üzere şekil şartına uyulmadığından geçersiz olan sözleşmelerin geçerli olarak kabul edilmesi mümkündür. Bunlardan bir tanesi şekil gerekçesiyle sözleşmenin geçersizliğin ileri sürülmesinin hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiği durumlardır. Bu anlamda olmak üzere bir sözleşmenin resmi şekilde yapılması gerekmesine ve bu şekilde yapılmamasına rağmen taraflar edimlerini buna rağmen ifa etmiş iseler artık sözleşmenin geçersizliğini ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması olarak görülür ve bu savunmaya itibar edilemez. Nitekim somut olayada taraflardan davacı edimlerini yerine getirmiş, davalı da para borcunun bir kısmını ödemek suretiyle kısmi ifada bulunmuştur. Bu aşamadan sonra geçersizliğin ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanmasından başka bir şey değildir. Bu nedenle davacının taraflar arasındaki barter sözleşmesinin geçersiz olduğu yönündeki iddiası mahkememizce kabul edilmemiştir.
Bu durumda davacı taraflar arasındaki barter sözleşmesine uygun olarak edimlerini yerine getirdiği oranda sözleşmeyle kendisine devredileceği taahhüt edilen dairelerin devrini isteyebilir. Bu nedenle davacının para alacağına ilişkin itirazın iptali davasının dinlenmesi mümkün bulunmayarak diğer terditli talebi dikkate alınmıştır.
Davacı taraflar arasındaki sözleşmeye göre devri gereken dairelerin devrini isteyebilir ise de ediminde eksiklik bulunduğu, ancak bu eksikliğin eserin reddini gerektirecek boyutta bulunmadığı da dikkate alınarak eksik kısım bedelinin de dikkate alınması gerekmiştir. Bilindiği üzere iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan birinin edimini eksik yerine getirmiş olması halinde eksik kısım için birlikte ifa veya karşı edim konusu üzerine taşınmaz ise rehin tesisi suretiyle uyuşmazlığın giderilmesi gerektiğinden taraflardan bu hususlardaki talepleri sorulmuş ve ancak taraflarca bu konuda beyanda bulunulmamıştır. Bu durum karşısında birlikte ifa kuralı uygulanarak hüküm kurma yoluna gidilmesi gerekmiştir.” gerekçesiyle davacının bedel değil, tapu iptali talep edilebileceği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de Yargıtay bozma kararı gerekçesine göre davacı yüklenicinin bedel talep edebileceği kabul edilmiştir. Bu durumda alınan bilirkişi raporuna uygun olarak davacı yüklenicinin isteyebileceği bedelden %1 oranındaki 23.590,91 TL nefaset farkı kesilmesi sonucu davacının isteyebileceği alacak 774.969,09 TL olarak kabul edilmiştir. Yine alınan bilirkişi raporuna göre davacının 8.406,26 TL de işlemiş faiz alacağı bulunduğu kabul edilmiştir.
Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmalarına, sunulan ve sağlanan belge ve bilgilere, bilirkişi raporu, Yargıtay bozma kararı ile tüm dosya kapsamına göre davacının iş bedeline hak kazanmasına göre önceki hükmün davacı tarafından temyiz edilmemesi nedeniyle nesafet kesinti miktarı yönünden kazanılmış hak da dikkate alınarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın Kısmen Kabulü ile davalı borçlunun Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün ….. E sayılı icra takip dosyasına yaptığı itirazın takip konusu asıl alacağın 774.969,09 TL’si ile işlemiş faiz alacağının 8.406,26 TL’si yönünden iptaline, takibin bu miktar asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans fazi yürütülmek suretiyle devamına, fazlaya ilişkin iptal isteğinin reddine,
Koşulları bulunmadığından icra inkar ve kötüniyet tazminat taleplerinin reddine,
Önceki hüküm özünün şerhinin kaldırılması için tapu müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,
2- Alınması gereken 53.512,37 TL karar harcından daha önce yatırılan 8.453,00 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 45.285,01 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 8.576,086 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvurma harcı ile 8.453,00 TL peşin harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 2.587,80 TL yargılama giderinin ret- kabul oranına göre 2.354,89 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 73,00 TL yargılama giderinin ret- kabul oranına göre 6,57 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
8-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, Yargıtay ilgili Hukuk Dairesi nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 09/10/2019 11:25

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVACI DAVALI
T.Ö.- 2.418,80 TL Temyiz Masrafı – 63,00 TL
16 Tebligat – 157,50 TL 1 Tebligat – 10,00 TL
2 Müzekkere – 11,50 TL Toplam = 73,00 TL
Toplam = 2.587,80 TL