Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/229 E. 2022/899 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/229
KARAR NO : 2022/899

DAVA : Tapu İptali ve Tescil veya Alacak(Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/04/2019
KARAR TARİHİ : 12/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/11/2022

Mahkememizde görülmekte olan tapu iptali ve tescil veya alacak davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin konu olan projeden … tipli …. no’lu villayı satın almış ve bu satışa ilişkin olarak da Bakırköy …. Noterliğinin 30.05.2018 tarih ve … yevmiye nolu sözleşmenin düzenlenmiş olduğunu, sözleşmede taşınmaz bedeli olarak 2.800.000 TL’nin belirlenmiş olduğunu, bu bedelin tamamının davalı …. Yapı şirketine ödenmiş olduğunu, ayrıca müvekkilinin davalı … Yapı şirketine iskan harcı ödemesini de yapmış olduğunu, yukarıda açıklandığı üzere müvekkilinin sözleşme gereği olan tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine rağmen davalı tarafından dava konusu taşınmazın tapuda müvekkili adına devrinin yapılmamış olduğunu, bu şekilde sitede bir çok kişinin mağdur durumda olduğunu, müvekkilinin konu olan taşınmazın anahtarını 2018 yılının başında fiziki olarak teslim almış olduğunu, tapunun devri konusundaki belirsizlik nedeniyle müvekkili tarafından davalılara Kadıköy …. Noterliğinin 12.02.2019 tarihli ….. yevmiye no’lu ihtarnamesinin çekilmiş olduğunu belirtmişler ve de açıklanan tüm bu sebepler ile davalı ….. şirketi adına kayıtlı dava konusu … nolu bağımsız bölüm villa nitelikli taşınmazın tapu kaydı üzerine davalıdır şerhi tesisine, haklı davalarının kabulü ile tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesine, bunun mümkün olmaması durumunda müvekkili tarafından yapılan ödemelerin müvekkilinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP; Davalı …… Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin diğer davalı şirket ile yapmış olduğu sözleşme çerçevesinde davacıya dava konusu villanın satılmış ve davacıya yer tesliminin de yapılmış olduğunu, ancak diğer davalı şirketin yarattığı haksız ve mesnetsiz muaraza nedeni ile tapu devrinin yapılamamış olduğunu, müvekkili şirketin ve diğer davalının projenin lansmanını yani tanıtımını proje ortaklığı olarak birlikte yaptıklarını, diğer davalının yarattığı haksız ve mesnetsiz muarazanın giderilmesi için müvekkili şirket tarafından diğer davalı şirket aleyhine dava açıldığını, dava konusu villanın tapusunun diğer davalı şirket üzerinde olup esasında davacıya devri gerektiğini, davalı taraflar arasındaki sözleşmenin karma nitelikte olmakla birlikte adi ortaklık unsuru öne çıkan bir sözleşme olduğunu, bu sebeple tarafların hak ve yükümlülüklerinin adi ortaklık hükümleri çerçevesinde belirlenmesi belirtmişler, 22/02/2021 tarihli dilekçesinde davaya bakma görevinin Tüketici mahkemelerine ait olduğunu, görevsizlik kararı verilmesini talep etmişler ve de sonuç ve istem olarak da davacı taleplerinin müvekkili şirket yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP; Davalı ……. A.Ş.(eski Unvanı: …… A.Ş) vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket ile diğer davalı şirket arasında bir adi ortaklığın kesinlikle söz konusu olmadığını ve bu sebeple müvekkilinin diğer davalının müşterileri ile yaptığı sözleşmeden dolayı sorumlu tutulamayacağının açık olduğunu, mevcut uyuşmazlıkta müvekkili tarafından herhangi bir mal veya emek koyma amacının asla söz konusu olmadığını, davalılar arasında asla bir kar ve zarar paylaşma ilişkisi oluşmadığını, diğer davalının söz konusu villaları satın almayı riski tamamen kendi üzerinde olmak üzere taahhüt ettiğini, şirketler arasında adi ortaklık ilişkisi bulunmadığının diğer bir kanıtının da adi ortaklığın zorunlu unsuru olan müşterek amaca ulaşmak için çaba harcama unsurunun bulunmaması olduğunu, müvekkilinin hiçbir zaman diğer davalıya müşterileri nezdinde müvekkilini temsil etme yetkisi vermemiş olup, diğer davalının da mevcut olmayan bir ortaklığı temsil ettiğinden bahsedemeyeceğini, üçüncü kişilerle yapılan sözleşmelerin diğer davalı ile kendi adına yapıldığını, müvekkilinin hiçbir ortak sıfatı bulunmadığını, bu sebeple davacının korunacak hiçbir haklı menfaati bulunmadığını, davacı taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacı taleplerinin kendi içinde hukuken çelişkili olduğunu, bu taleplerin bir arada ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davalı sıfatı bulunmadığını, müvekkili ile diğer davalı arasında bir adi ortaklık ilişkisi bulunmadığını, ortada diğer davalının yapacağı satışlara bağlı bir kar zarar paylaşımı bulunmadığını belirtmişler ve de sonuç ve istek olarak da açıklanan sebepler ile maddi ve hukuki dayanaktan yoksun davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi gereğince tapu iptali ve tescili, olmadığı taktirde ödenen bedelin istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık hakkında Ekonomi ve Finans Uzman Bilirkişisi …., SMMM …… ve İnşaat Mühendisi …..’den rapor alınmasına karar verilmiş, 23/11/2020 tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; “Davacı tarafça incelemeye ibraz edilen; 2018 yılı yasal defterlerinin açılış ve kapanış tasdiklerinin yasal süresinde yaptırıldığı, 2019 yılı yasal defterlerinin E-Defter’e tabi olduğu E-Deftere tabi yasal defterlerin E-beratlarının yasal süresinde verildiği, tasdike tabi Envanter Defterinin açılış tasdikinin ise yasal süresinde yaptırıldığı, davalı …. Şirketince incelemeye ibraz edilen; 2018 ve 2019 yılları yasal defterlerinin E-Defter’e tabi olduğu E-Deftere tabi yasal defterlerin E-beratlarının yasal süresinde verildiği, tasdike tabi Envanter Defterlerinin açılış tasdiklerinin ise yasal süresinde yaptırıldığı, Davalı …. şirketince incelemeye ibraz edilen; 2018 ve 2019 yılları yasal defterlerinin E-Defter’e tabi olduğu E-Deftere tabi yasal defterlerin E-beratlarının yasal süresinde verildiği, tasdike tabi Envanter Defterlerinin açılış tasdiklerinin ise yasal süresinde yaptırıldığı, davacı …. Kozmetik ile davalılardan … Yapı arasında akdedilen 29.05.2018 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile …. Vadisi ….Faz …. Villa … nolu Villa ile ilgili olarak davacının KDV dahil toplam 2.800.000 TL ödeyeceği bu tutarın 100.000 TL’sinin peşin olarak 2.700.000 TL sinin ise çek verilmek suretiyle ödeneceğinin kararlaştırıldığı, bu kapsamda davacı tarafça davalı …. şirketine İskan bedeli dahil toplamda 2.877.883,19 TL ödeme yapıldığının taraf yasal defter kayıtları ile davacı tarafça dosyaya sunulan ödeme dekontlarından anlaşıldığı, davacı ile davalılardan ….. şirketi arasında herhangi bir hukuki ılışki bulunmadığından, bir başka deyişle …… şirketinin davacıya karşı herhangi bir ifa taahhüdü bulunmadığından, davacı ile davalı …… Yapı arasındaki sözleşme, sözleşmelerin nisbiliği ilkesi gereği, sadece tarafları bağladığı, … şirketin pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı taraf üstlenmiş olduğu ödeme yükümlülüğünü tam ve gereği gibi yerine getirdiğinden, davalı …. Yapı’nın sözleşmeye konu gayrimenkulü her türlü kayıttan ari olarak davacıya devretme yükümlülüğünün doğduğu, Davalı … şirketi, diğer davalı … Yapı ile olan sözleşmesini feshettiğinden, dava konusu gayrimenkulün tapusu davalı …. üzerinde bulunduğundan, davacının davalı … şirketine karşı ileri sürebileceği bir alacak hakkı olmadığından, davacıyla sözleşme yapan ve tapu devir yükümlülüğü bulunan davalı … Yapı’nın elinde devredebileceği bir tapu bulunmadığından, fiili imkansızlık nedeniyle, tapu tescil talebi yerine davacının ödemiş olduğu bedelin iadesine karar verilmesi gerektiği, açıklamalar neticesinde davacının davalı tarafa ödemiş olduğu bedelin davacının talebi doğrultusunda ödeme tarihlerinden itibaren ticari faiz orani uygulanmak suretiyle değerinin asıl alacak olarak 2.877.883,19 TL işlemiş faiz olarak 457.475,42 TL olmak üzere toplamda 3.335.358,61 TL olarak hesaplandığı, hesaplanan bu bedelin davalı … Yapı tarafından davacıya ödenmesi gerektiği, davaya konu 219 nolu TI7 villanın 04.04.2019 dava tarihi itibariyle rayiç değerinin 5.000.000 TL kadar olabileceğinin değerlendirildiği” kanaati bildirilmiştir.
Mahkememiz 28.04.2021 tarihli celsesinde “Davalıların sorumluluğuna ilişkin hukuki değerlendirme mahkemeye ait olmak üzere; sebepsiz zenginleşme iddiaları kapsamında tazminat taleplerinin denkleştirici adalet ilkesi gözetilerek değerlendirilmesi gerektiği hususu mahkemece resen nazara alınması gerektiğinden bu hususta değerlendirme ve hesaplama yapılması için mali müşavir bilirkişi … ‘dan rapor alınmasına” karar verilmiş, 22/02/2022 tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; Tarafların 2018-2019 yılı ticari defterlerinin usulüne uygun bir şekilde açılış kapanış tasdiklerinin yaptırıldığı, ticari defter kayıtlarının birbirini teyit eder şekilde tutulduğu, ticari defterlerinin yanların lehine delil niteliğinin Mahkememizin taktirinde olduğu, yanlar arasında, Davacı …. A.Ş. -Davalı … Yapı arasında 29.05.2018 tarihinde akdedilen Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile …… Vadisi ….Faz …. No’lu Bağımsız Bölüm Villanın satışı hususunda ticari ilişki kurulduğu; davacı ticari defterlerinde, dava konusu … no’lu bağımsız bölüm villanın alımına ilişkin davalı … … Şirketi’ne 2.877.883,19 TL ödeme yaptığı ve karşılığında Davalı … Yapı tarafından dava konusu villanın satış faturasının 2.800.000,00 TL olarak tanzim edildiği; davacı … A.Ş.”nin davalı … Yapı A.Ş. Ye ödemiş olduğunu beyan ettiği ve tarafınca doğruluğu belgeler üzerinden tespit edilen 2.877.813,99 TL bedelin Denkleştirici Adalet İlkesi gereğince dava tarihi olan 04.04.2019 tarihi itibarı ile güncellenmiş değeri 3.501.890,09 TL olduğu” kanaati bildirilmiştir.
Davacı ile davalı … Yapı San. Ve Tic. A.Ş. Arasında Bakırköy ….. Noterliğinin 30/05/2018 tarih ve …. yevmiye numaralı gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile davalı … Libadiye Gayrimenkul Geliştirme A.Ş. adına kayıtlı olan …. İlçesi …. Mevkii … ada … parsel sayılı taşınmazdaki …. tipli …. nolu bağımsız bölüm villanın satışı vaad edilmiştir. Ancak taşınmaz davalı … tarafından fiilen davacıya teslim edilmesine rağmen tapu kayıtları incelendiğinde dava konusu taşınmaz halen davalı … … Gayrimenkul Geliştirme A.Ş. adına kayıtlıdır.
Davalılar arasındaki yapılan sözleşmeler incelendiğinde; İstanbul İli …. İlçesi, … Köyünde kaim, tapuda …. ada, …. parsel sayısında kayıtlı taşınmazda 187 adet villanın yapılması ve satışı için davalılar arasında Kadıköy …. Noterliğinin 19.06.2014 tarih … yevmiye numarası ile “Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi” imzalandığı, 19.06.2014 tarihli ana sözleşmenin imzalanmasından sonra davalılar arasında Kadıköy … Noterliğinin 23.10.2015 tarih ve …. yevmiye numaralı ek sözleşmeyi düzenlendiği, bu ek sözleşme ile ana sözleşmenin hasılat paylaşımı ve ödemelerle ilgili bazı maddelerinin tadil edildiği, daha sonra davalılar arasında Kadıköy … Noterliğinin 01.07.2016 tarih … yevmiye numaralı “Düzenleme Şeklinde Kadıköy … Noterliğinden 19 Haziran 2014 tarih ve …. yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesine ek olarak sözleşme yapıldığı, daha sonra davalılar arasında Kadıköy …. Noterliğinin 19.07.2017 tarih … yevmiye nolu “Düzenleme Şeklinde Ek Sözleşmesi” ile yine 19.06.2014 tarihli ana sözleşmenin hasılat payları ile ilgili yeni düzenlemeler yapıldığı buna göre sözleşmeye konu bağımsız bölümlerin arsa payı brüt satış alanı ve satılacak olan bağımsız bölümlerin satış fiyatlarının ilgili belirlenmesiyle ilgili yeni düzenlemeler yapıldığı görülmüştür.
Davalı … vekili tarafından iş bu somut uyuşmazlıkta Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu ve Mahkememizin görevsiz olduğu gerekçesi ile görevsizlik dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddine karar verilmesinin talep etmiştir.
6102 sayılı TTK’nun 4/1. maddesinde, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın, maddede öngörülen hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayılacağı, yine TTK’nın 5/1. maddesinde aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalara bakmakla görevli olduğu hüküm altına alınmıştır.
6502 sayılı TKHK 3/1. Maddesinin k bendinde, tüketici, ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, olarak; ı bendinde tüketici işlemi ise, mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan ve kanunda belirtilen her türlü sözleşme ve hukuki işlemini ifade eder şeklinde tanımlandığı ve Kanunun 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu düzenlenmiştir. Buna göre, bir davanın tüketici mahkemesinde görülebilmesi için taraflardan birinin satıcı-sağlayıcı, karşı tarafın ise tüketici olması ve uyuşmazlığında tüketici işleminden kaynaklanması gerekir.
Somut uyuşmazlığımızda davacı taraf anonim şirket olup bu vasfı itibariyle 6102 sayılı TTK’nun 124. Maddesi uyarınca sermaye şirketi olan bir ticaret şirketidir. TTK’nun 16. maddesi uyarınca ticaret şirketleri tacir sayılırlar. TTK’nın 19/1. Maddesine göre ise, bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır. Maddede getirilen istisna gerçek kişi tacirlere ilişkin olup, tüzel kişi tacirlere ilişkin bir istisna tanınmamıştır. Davacı vekili tarafından taşınmazın çalışanlarının lojman ihtiyacının karşılanması için dava konusu taşınmazı satın aldığını belirtmiş ve bu beyanı karşısında da dava konusu taşınmazı ticari faaliyetine ilişkin olarak aldığı sabittir. Tarafların tacir olması, tarafların tüm işlerinin ticari sayılması, dava konusu taşınmazı ticari faaliyetleri kapsamında alım satımının yapılması, taşınmaz bedelinin davacının bütçesinden karşılanması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde davacının tüketici konumunda olmadığı ve dava konusu uyuşmazlığın tüketici işlemi olmayıp ticari iş olduğu ve yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri gereğince Mahkememizin iş bu yargılamada görevli olduğu sabit olduğundan görevsizlik dava şartı sebebiyle davanın reddine karar verilmesi taleplerine itibar edilmemiş ve Mahkememizce yargılamaya devam olunmuştur.
… …. Gayrimenkul Geliştirme A.Ş. Vekili tarafından, davacı ile davalı … arasında yapılan sözleşmeye taraf olmadıklarını, bu sebeple davada pasif husumetlerinin bulunmadığını ve davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Ancak davalılar arasında yapılan sözleşme ve ek sözleşmeler ve dava konusu taşınmazın davalı … adına kayıtlı olduğu dikkate alındığında davalı …’ın iş bu yargılamada pasif husumeti bulunduğundan ve … ile birlikte davacıya karşı sorumlu olduğunda bu savunmalarına Mahkememizce itibar edilmemiştir.
Davalı … vekili tarafından davalı … ile aralarındaki hukuki ilişkinin adi ortaklık ilişkisi olduğunu ve uyuşmazlığa adi ortaklık hükümleri çerçevesinde bakılması gerektiğini, davalı … vekili ise davalı ile aralarındaki hukuki ilişkinin adi ortaklık değil, satış vaadi sözleşmesi olduğunu ve uyuşmazlığa bu çerçevede bakılarak davanın kendileri aleyhine pasif husumetten ve esastan reddine karar verilmesni savunmuştur.
Davalılar arasındaki sözleşmeler ve ek sözleşmeler incelendiğinde; davalılar arasında Kadıköy … Noterliğinde akdedilen 19/06/2014 tarihli sözleşme ile dava konusu taşınmazda henüz inşaatına başlanmamış arsanın hisse devrinin bedel karşılığı kararlaştırıldığı, sözleşmenin 23/10/2015 ve 19/07/2017 tarihlerinde revize edildiği, 19/07/2017 tarihli ek sözleşmede hasılat paylaşımının öngörüldüğü, asgari hasılat payının ne şekilde paylaşılacağının da kararlaştırıldığı anlaşılmıştır. Arsa sahibi …, bahsi geçen arsayı yüklenici …’a teslim ederek adi şirket ilişkisine taşınmaz sermayesi koyduğu, sözleşmenin diğer tarafı olan … ise, yapım, tanıtım ve satış işlerini üstlenerek emek ve nakdi sermayesini koymuştur. Davalı arsa sahibi …, arsasını ortaya koyarak diğer davalı şirket … ise yapım işini üstlenmiş ve elde edilen hasılatı paylaşmayı hedeflemişlerdir. Taraflar sözleşmedeki oran dahilinde, %40 arsa sahibi %60 yüklenici olmak üzere hasılatın paylaşılacağı kabul edilmekle taraflar ortak bir gayeyi gerçekleştirmek amacıyla bir araya geldikleri adi ortaklık ilişkisinde ortak bir gayenin gerçekleştirilmesi amacı vardır. Bu şekilde yapılan bir sözle
karşı devir yükümlülüğü altında bulunmaktadır. Davalı … şirketi taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu ileri sürmüşler ise de yukarıda açıklanan ek sözleşme ile taraflar arasında hasılat paylaşımı öngörülerek eser ve ortaklık sözleşmelerinin bir araya geldiği hasılat paylaşımı sözleşmesi akdedilmiştir. Sözleşme ve ek sözleşmeler dikkate alındığında taraflar arasında hasılat paylaşımı esasına dayalı konut yapım ve satımı konusunda adi ortaklık kurulduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklıkta iştirak halinde mülkiyet hükümleri söz konusu olup ortaklar dışa karşı da müşterek ve müteselsilen sorumludurlar. Sözleşme hükümleri dikkate alındığında davalı … vekilinin davalılar arasında satış vaadi sözleşmesi olduğuna ve davacıya karşı sorumlu olmadıklarına dair savunmasına Mahkememizce itibar edilmemiştir. Dava konusu İstanbul ….. Çiftliği …. ada …. parselde kayıtlı, …. villa ….. numaralı bağımsız bölüm taşınmazın satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satıldığı, bedelinin ödendiği ve davacının taşınmazın tapuda devrinin talep etmesinde hukuki yararının bulunduğu, satış sözleşmesinin geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, aksi durmun TMK’nun 2.maddesine aykırılık teşkil edeceği, davalı … ile … Yapı arasındaki sözleşmenin adi ortaklık olması sebebiyle de tapu maliki olan …’ın 3.kişi konumunda bulunan davacıya karşı … Yapı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, açılan davanın kabulüne, davalı … adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın KABULÜ İLE;
-Dava konusu İstanbul … … ada …. parselde kayıtlı, ….. villa …. numaralı bağımsız bölümün davalılardan … … … Geliştirme A.Ş.(Yeni unvanı:…… Gayrimenkul Geliştirme A.Ş.-VKN:…) adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuda kayıt ve tesciline, tescil yönünden her iki davalının müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine,
-2004 Sayılı İİK’nun 28.maddesi uyarınca hüküm özetinin iligili Tapu Müdürlüğüne gönderilmesine,
-6100 Sayılı HMK’nun 397/2 maddesi uyarınca Mahkememizce verilen tedbir kararının hüküm kesinleşinceye kadar devamına,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan harçlar tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden alınması gereken 341.550,00-TL nispi karar ve ilam hacından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 1.707,75-TL harç ve tamamlama harcı olarak yatırılan 83.680,25-TL harcın mahsubu ile 256.162,00-TL bakiye harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL başvuru harcı, 1.707,75 TL peşin harç ve 83.680,25-TL tamamlama harcı olmak üzere toplam 85.432,4‬-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilli ile davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan toplam 3.654,25‬TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 288.000,00-TL nispi vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansının 6100 Sayılı HMK 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesinden sonra yatırana iadesine,
7-6100 Sayılı HMK’nun 397/2 maddesi uyarınca Mahkememiz kararının kesinleşmesine müteakiben dava konusu taşınmaz üzerine konulan ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacağından bu hususta ilgili Tapu Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına,
8-Davacı tarafından yatırılan teminatın 6100 sayılı HMK’nın 392/2’nci maddesi uyarınca asıl davaya ilişkin hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren bir ay içinde tazminat davasının açılmaması hâlinde yatırana İADESİNE,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekilinin, davalı … vekilinin ve davalı … vekilinin yüzlerine karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi İlgili Hukuk Dairesi nezdinde İstinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile verilen açıkça okunup usulen anlatıldı.12/10/2022

Başkan ……
e-imzalıdır.
Üye …….
e-imzalıdır.
Üye …….
e-imzalıdır.
Katip ……
e-imzalıdır.