Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/161 E. 2021/1021 K. 10.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/161
KARAR NO : 2021/1021

DAVA : Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/12/2018
KARAR TARİHİ : 10/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı şirket ile Müvekkili şirket arasında … ili … ilçesi, … köyünde kaim, tapuda … ada,… parsel sayısında kayıtlı daha evvel kat irtifakı kurulmuş olan arazi ile ilgili olarak Kadıköy …. Noterliği’nin 19/06/2014 tarih … yevmiye numarası ile düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmeyle tarafların daha evvel davalı şirket tarafından kat irtifakı kurulmuş ve 187 adetten oluşan villanın hasılat paylaşımı esası çerçevesinde inşaatın yapılması, inşa edilen villaların satılması ve hasılatın paylaşılması suretiyle payına düşen bedelin davalıya ödenmesi hususunda anlaştıkları, aynı sözleşme ile 187 bağımsız bölümün bahçe tahsis alanlarının değiştirilerek yeniden kat irtifakının, kurularak projelendirilmesi hususunda da düzenlemeler yapıldığı, 19/06/2014 tarihinde imzalanan ana sözleşmeden sonra tarafların bu defa Kadıköy …. Noterliğinin 23/10/2015 tarih ve … yevmiye numaralı ek sözleşmeyi düzenledikleri bu ek sözleşmeyle ana sözleşmenin hasılat paylaşımı ve ödemelerle ilgili bazı maddelerini tadil ettikleri, tarafların Kadıköy …. Noterliğinin 01/07/2016 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine ek olarak bir sözleşme daha yaptıkları bu sözleşmeden arsa payı ve bağımsız bölüm listelerini olduğu gibi değiştirdikleri, tarafların son olarak Kadıköy …. Noterliği 19/07/2017 tarih ve … yevmiye nolu düzenleme şeklinde ek sözleşmesiyle yine 19/06/2014 tarihli ana sözleşmenin hasılat paylarıyla ilgili yeni düzenlemeler yaptıkları buna göre sözleşmeye konu bağımsız bölümlerin arsa payı brüt satış alanı ve satılacak olan bağımsız bölümlerin satış fiyatlarının belirlenmesiyle ilgili yeni düzenlemeler yapıldığı, Ülkemizde yaşanan olağan dışı ekonomik krizden en fazla etkilenen sektörün inşaat olması sebebiyle gayrimenkul talebinde düşüş meydana geldiği davalı … şirketinin ….’nin önceki etaplarında yer alıp kendi portföyünde bulunan gayrimenkulleri müvekkili şirketin rekabet edemeyeceği şekilde olağandışı yüksek oranlarda indirimli fiyatlarla satmaya başladığı, bu durum üzerine müvekkili şirket yetkililerinin davalı … yetkilileri ile bu durumu değerlendirmek için sürekli olarak görüştüğü ancak bir sonuç alamadığı, Davalı tarafa Bakırköy …. Noterliği’nin 24/10/2018 tarih ve … yevmiye numaralı ve Müvekkili şirket tarafından, Davalı Şirket ile gerçekleştirilen proje ortaklığında tarafların edimleri arasında aşırı nispetsizlik olduğu, Davalı Şirket yönünden aşırı yararlanma halinin ortaya çıktığı, gelinen noktanın kendileri için çekilmez olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin esasında adi ortaklık hükümleri dikkate alınarak tasfiye edilmesi gerektiği, projeden villa satın alan tüketicilere tapu devirlerinin yapılmasının zorunlu olduğu ve hasılat paylarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiği, bu konuyla ilgili bir araya gelinerek çözüm üretilmesi taleplerini içeren ihtarname gönderdiği ihtarnamelere cevap alınamadığı, Müvekkil şirket tarafından Bakırköy …. Noterliğinin 13/11/2018 tarih ve … yevmiye numaraları ile tekrar ihtarname gönderdiklerini, ancak tüm bu yazılı sözlü ihtar ve taleplere rağmen Davacı müvekkili şirket ile Davalı şirketin bir araya gelemediği ve Davalı şirketin bu süreçte dahi akte ve dürüstlük ile iyi niyet kurallarına aykırı tutumlarına devam ederek, haksız rekabete yönelik eylemlerini sürdürerek haksız ve mesnetsiz şekilde muaraza yaratmayı sürdürdüğü, Müvekkili tarafından 19.06.2014 tarihli ana sözleşme ve eklerine dayalı yetkiyi göz ardı ederek üçüncü şahıslara yapılan villa satışları ile ilgili tapu devirlerini yapmayarak Müvekkili yönünden sözleşmeyi çekilmez hale getirdiği ifade edilerek; dava konusu taşınmazların tapu kayıtları üzerine üçüncü kişilere devir ve satışının, ayni ve şahsi hak tesis edilmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulması, 19.06.2014 tarihli ana sözleşme ve bu sözleşmeyi değiştiren ek sözleşmeler ve bu sözleşmelerin eklerinde davalı arsa sahibine yapılacak ödemeler ve hasılat paylarının Davalı şirket … Gayrimenkul Geliştirme A. Ş’ye ödemeleri ile ilgili olarak tahsilata dair ihtiyati haciz dahil tüm icra takip ve tahsil işlemlerinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi, davalı şirketin haksız eylem ve işlemleriyle haksız rekabetinden kaynaklanan nedenlerle ve özellikle de Ülkemizde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle sözleşme paylaşımının ve ödemelerin günün koşullarına göre indirilmesi ve uyarlanması ile müvekkili şirketin sözleşmeden ve paylaşımdan dolayı davalı şirkete borcunun bulunmadığının tespitine, Kadıköy …. Noterliği’nin 19/06/2014 tarih ve … yevmiye numaralı düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin paylaşım miktar ve oranlarının yeni ekonomik koşullara uyarlanarak gerçekleşen hasılat tutarının net değeri üzerinden %75 davacı, %25 davalı arsa sahibi olarak paylaşılması esasının kabul edilmesine, Müvekkili şirketin uğramış olduğu zararlardan dolayı şimdilik kaydıyla 100.000-TL’sının temerrüt tarihinden itibaren uygulanacak avans faiziyle birlikte davalı taraftan alınarak müvekkili şirkete ödenmesine, Davalının taraflar arasında imzalanan sözleşme hükümlerine aykırı olarak müvekkili şirket adına dolayısıyla bağımsız bölüm satın alan tüketiciler adına tescilini sağlamayıp halen uhdesinde bıraktığı dilekçe ekinde detaylarının yazılı olduğu ifade edilen … İli … İlçesi … Köyü … mevkinde … D pafta … ada … parselde kayıtlı 217, 218, 219, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 259, 260, 261, 262, 263, 264, 265, 266, 268, 269, 270, 272, 275, 276, 277, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 293, 294, 295, 296, 297, 298, 300, 301, 302, 303, 304, 305, 306, 307, 310, 311, 312, 314, 315, 316, 317, 319, 331, 340, 343, 349, 356, 360, 361, 364, 371, 381, 388, 397, 398, 400, 418, 426, 427, 428, 429, 431, 432, 433 olmak üzere, toplam 83 adet villa nitelikli bağımsız bölümün Davalı adına olan tapuların iptali ile Müvekkili şirket adına tesciline, Davalı şirket ile akdedilen Kadıköy …. Noterliği’nin 19/06/2014 tarih ve … yevmiye numarası ile düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi hükümlerine göre müvekkili şirket tarafından satışı yapılan ve tapuları halen davalı şirket üzerine bulunan bağımsız bölümlerin tapularının ilgili 3. şahıslar adına tescilini sağlamak için müvekkili şirkete yetki verilmesine davalı tarafın müvekkili şirket ile dolaylı olarak tüketicilere karşı yarattığı haksız ve mesnetsiz muarazanın men’ine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;dava dilekçesinde HMK 119. madde hükmü gereği hukuki sebep belirtilmediğini, davacıya tanınan kesin süre içinde harç tamamlanmamış olmakla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, huzurdaki davanın belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığından davanın usulden reddi gerektiğini, davacı taraf, dilekçesinde taraflar arasında adi ortaklık ilişkisi varmış gibi bir fiili durum yaratmaya çalışmış olsa da bu durum gerçeği yansıtmamakta olup davacının bu yöndeki iddialarına itibar edilmemesi gerektiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedilmiş olduğunu davacının tescil taleplerinin reddi gerektiğini, sözleşmenin haklı nedenle feshi sonucu davacının tescili talep hakkı bulunmadığını, ihtiyati tedbir talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle öncelikle davacının yasal koşullara uygun olmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine, davacının ara karardan rücu edilmesi yönündeki talebinin reddi ile Harçlar Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerince kendisine tanınan yasal süre içinde harç yatırılmadığından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesini, sonuç olarak davacının usul ve yasaya aykırı talepleri ile davanın reddine, yargılama giderleri vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına kararı verilmesini istemiştir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Mahkememizce 13/03/2019 tarihli tensip zaptı ile; davacının taraflar arasındaki düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesinin uyarlanmasını, bu uyarlama nedeniyle davalıya borçlu olmadığın tespiti, davalının haksız eylem ve işlemleri nedeniyle davacıyı uğrattığı zararlardan dolayı şimdilik 100.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren avans faizi ile tahsilini, davalı adına tapuda kayıtlı 83 adet villanın davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline ve davalının yarattığı murazanın men’ine karar verilmesini istediği, 100.000,00 TL üzerinden peşin harç yatırdığı, taraflar arasındaki sözleşmede satış vaadi değerinin 48.780.000,00 USD + KDV olarak belirtildiği ve şimdilik bu değer üzerinden peşin harç alınması gerektiğinden: Davacı vekiline, sözleşme değeri 48.780.000,00 USD +%1 KDV’si 487.800,00 USD olmak üzere toplam 49.267.800,00 USD’nin dava tarihindeki TL karşılığı 261.040.511,52 TL üzerinden alınması gereken 4.457.919,34 TL peşin harcı yatırması için tebliğinden itibaren iki hafta kesin süre verilmesine, aksi halde HK 30. madde gereğince müteakip işlemlere devam edilmeyeceğinin ihtarına karar verilmiştir.
Davacı tarafça harç eksikliğinin giderilmesine ilişkin ara karara itiraz edilmiş; bu kez 03/05/2019 tarihli tensip ara kararı ile; Davacı vekili tensip 2 nolu ara kararı gereğince verilen harç eksikliğinin giderilmesi yönündeki ara kararından 04/04/2019 tarihli dilekçesi ile rücu edilmesini istemiş ise de;
Dava, belirsiz alacak davası olarak açılmamış olup ayrıca davanın niteliği gereğince zarar miktarına yönelik talep dışında diğer talepleri yönünden belirsiz alacak davasının söz konusu olamayacağı, ancak davacı vekilinin sözleşme değeri üzerinden harç alınmasına karar verilmiş olmasına yönelik olarak yaptığı sözleşme konusu villa sayısının 187, dava konusu yapılanın ise 83 adet olduğu yönündeki beyanı ve bu yöndeki neticei talebi dikkate alındığında rücu talebinde kısmen haklı olduğu anlaşıldığından, mahkememizin 13/03/2019 tarihli 2 nolu ara kararından vazgeçilmesine,
Davacı vekiline, a) Sözleşmenin uyarlanması yönündeki talebi yönünden açıklama yapması ve sözleşmenin hangi maddesindeki hangi ibarelerin ve miktarların, hangi şekilde uyarlanmasını talep ettiğini açıklaması için bir hafta kesin süre verilmesine, aksi taktirde eksik harç nedeniyle müteakip işlemlere devam edilmeyeceği ve dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına,
b) a bendi gereğince yapacağı beyanını dikkate alarak davalıya ne miktarda borçlu olmadığının tespitini talep ettiğini açıklaması için bir hafta kesin süre verilmesine, aksi taktirde eksik harç nedeniyle müteakip işlemlere devam edilmeyeceği ve dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına,
c) davacının neticei talebi ile istediği 83 adet villanın tapu iptali ve tescili nedeniyle bu villalara sözleşmede belirtilen değer üzerinden isabet eden harca esas değeri veya bu villaların dava tarihindeki rayiç değerlerini bildirmesi için bir hafta kesin süre verilmesine, aksi taktirde eksik harç nedeniyle müteakip işlemlere devam edilmeyeceği ve dosyanın işlemden kaldırılacağının ihtarına karar verilmiştir.
Davacı vekilinin 15/05/2019 tarihli dilekçesi ile harca esas değer yönünden beyan için ek süre talep etmesi üzerine; 21/06/2019 tarihli tensip ara kararı ile; davacı vekilinin harç eksikliği hususundaki 03/05/2019 tarihli ara kararına yönelik olarak süre talebinin kabulü ile davacı vekiline anılan ara kararına konu hususları yerine getirmesi için gelecek ön inceleme ve hazırlık tarihine kadar kesin süre verilmesine, aksi taktirde eksik harç nedeniyle müteakip işlemlere devam edilmeyeceğinin ve dosyanın işlemden kaldırılacağının davacı vekiline bu tutanağın tebliği suretiyle bildirilmesine karar verilmiş, davacı vekilinin bilahare de 13/09/2019 tarihli dilekçesiyle beyan dilekçesi verdiği, bu dilekçesinde netice-i taleplerini açıkladığı ve kısmen harç ikmali yaptığı anlaşılmıştır.
Davacı vekili bu kez 83 adet villanın tapu kaydının iptali talebine ilişkin davayı atiye bıraktıklarını, bu durumda taşınmazın aynına ilişkin bir dava kalmadığından, dosyanın yetkisizlik kararı ile İstanbul Asliye Ticaret Mahkemelerine yetkisizlik kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkememizce 2. celse ara kararları ile;
1-Davacı vekilinin, tapu iptali ve tescili talebini atiye terk ettiği beyanıyla dava dosyasının yetkisizlik kararı veren mahkemeye gönderilmesine ilişkin talebinin usulen mümkün bulunmaması nedeniyle reddine,
2-Davacı vekilinin 83 adet villanın tapu kaydının iptali talebinin nispi harca tabi bulunduğu, bu husuta önceki ara kararları gereğince bu yönden eksik harcı ikmal etmesi için kesin süre verildiği, davacı vekilinin harç eksikliğine ilişkin ara kararı gereğini yerine getirmediği, davacı vekili bu yöndeki talebini atiye terk ettiğini bildirmiş ise de davalı tarfından karşı konulduğu ve iş bu davada tapu iptali ve tescili talebi yönünden harç eksikliğinin giderilmediği, ancak verilen kesin süreliri ise usulüne uygun bulunmadığı anlaşıldığından dava konusu 83 adet villanın dava tarihindeki rayiç değerinin tespiti için mahallinde uzman bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınmasına, karar verilmiştir.
Bu kez davacı vekili 13/01/2020 tarihli dilekçesi ile; 1-83 adet villa niteliğinde bağımsız bölümün tapu iptal ve tescili talebimiz yönünden feragat istemimiz yönünden dosyanın tefrik edilmesine ve ayrı bir esas verilerek feragat istemi yönünde hüküm kurulmasına karar verilmesini,
2-Taraflar arasındaki yetki sözleşmesi kapsamında 08.01.2020 tarihli duruşma zaptının 1 numaralı ara kararından rücu edilmesini ve Sayın Mahkemece yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi’ ne gönderilmesine karar verilmesini,
3-Tapu iptal ve tescil talebi yönünden feragat nedeniyle keşif yapılarak rapor alınması yönünde verilen 08.01.2020 tarihli duruşma zaptının 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9 numaralı ara kararlarından rücu edilmesine karar verilmesini talep etmiş;
Daha sonra 07/07/2020 tarihli dilekçesi ile; feragat beyanının davacının iradesine uygun olarak verilmemiş olup, davacının hiç bir şekilde feragata ilişkin iradesi bulunmadığı, öte yandan 83 adet villa nitelikli bağımsız bölümün davalı adına olan tapularının iptali ile müvekkil şirket adına tescili talebi yönünden daha önce verilen sürede harç yatırmadıkları için dosyanın işlemden kaldırılması gerektiği, aslen feragat beyanından önce dosyanın işlemden kaldırılması kararı verilmesi gerektiği görüşünde olmaları nedeniyle usul ekonomisini de dikkate alarak; öncelikle 83 adet villa nitelikli bağımsız bölümün davalı adına olan tapularının iptali ile müvekkil şirket adına tescili talebi yönünden dosyanın işlemden kaldırılmasına, bu talebimiz kabul edilmediği takdirde feragate ilişkin irade bozukluğu hususunda beyanda bulunmak üzere tarafımıza süre verilmesini arz ve talep etmiş ve 17/11/2020 tarihli dilekçesi ile taleplerini yenilemiştir.
Davacı vekilinin feragat beyanlarının irade bozukluğu nedeniyle geçersiz olduğuna ilişkin talebi ile tapu iptal ve tescil davasının işlemden kaldırılmasına ilişkin talebi incelenmiş, daha önce verilen harç eksikliğinin giderilmesi hususundaki ara karara itiraz edildiği, mahkememizce ara karardan rücu edildiği, rücu edilen bir karara dayanarak eksik harcın ikmal edilmediğinden bahsetmenin mümkün olmadığı, ayrıca feragat beyanının irade bozukluğu nedeniyle geçersizliği kapsamında ileri sürülen hususların inandırıcı olmadığı gibi ispatına ilişkin delil de sunulamadığı değerlendirilerek, taleplerin reddine karar verilmiştir.
7 nolu celsede taraflar arsındaki uyuşmazlık konularında ve ayrıca harca esas dava değerinin tespiti için bilirkişi incelemesi ara kararı kurulmuşsa da; davacı taraf davalarını tam ıslah edeceklerini beyan ederek bilirkişi incelemesinini ertelenmesini talep etmiş, davacı vekiline tam ıslaha ilişkin dava dilekçesi sunmak üzere bir haftalık süre verilmiş, ve verilen sürede davanın tam ıslahı dilekçesi sunulmuş ve davalıya tebliğ edilmiş, dilekçeler teatisi yeniden işletilerek tamamlanmıştır.
Davanını tam ıslahına ilişkin sunulan dava dilekçesi ile ıslaha karşı cevap dilekçesi, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri incelenmiş ıslah edilen davada; davanın; taraflar arasındaki sözleşme kapsamında davalının sözleşmeye aykırı ve rekabet yasağına aykırılık teşkil ettiği iddia edilen eylem ve işlemleri nedeniyle, sözleşme kapsamındaki taşınmazların tespit edilecek en yüksek satış bedelinin %60′ nın davalıdan tahsili ve ayrıca davacının uğradığı iddia edilen zararlarının tazmini istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; genel hatları ile; öncelikle taraflar arsındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin ne olduğu, bu hukuki nitelemeye göre tarafların edimlerinin neler olduğu, davalının rekabet yasağına aykırılıkta bulunmama yükümlülüğü bulunup bulunmadığı, davacı tarafça iddia edilen davalının … 1. ve 2. Faz da yaptığı taşınmaz satış bedellerinin dava konusu 3. Fazdaki taşınmazlar yönünden rekabet yasağına aykırılık teşkil edecek nitelikte olup olmadığı, davacının bedel tespiti ve tahsili ile zarar tazmini taleplerinin yerinde olup olmadığı, yerinde ise talep edebileceği miktarların ne kadar olduğu, davalının belirsiz alacak davasının açılamayacağı, yetki itirazına ve zamanaşımına ilişkin savunmalarının yerinde olup olmadığı hususlarında olduğu anlaşılmıştır.
Davalı taraf davanını tam ıslahından sonra, sunduğu cevap dilekçesiyle yetki itirazında bulunmuştur. Davanın tam ıslahından sonra yetki itirazında bulunulup bulunulamayacağı, mahkemenin bu aşamada yetki itirazının değerlendirip değerlendirilemeyeceğinin incelenmesi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’ın, Davanın tamamen ıslahı başlıklı 180. maddesine göre; Davasını tamamen ıslah ettiğini bildiren taraf, bu bildirimden itibaren bir hafta içinde yeni bir dava dilekçesi vermek zorundadır. Aksi hâlde, ıslah hakkı kullanılmış sayılır ve ıslah hiç yapılmamış gibi davaya devam edilir.
6100 sayılı HMK’ın, Islahın etkisi başlıklı 179. Maddesine göre; (1) Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren, bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur.
(2) Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz.
(3) Şu kadar ki, ıslahtan sonra yapılacak tahkikat sonucuna göre, bu işlemlerin göz önünde tutulması gerekmiyorsa, bunlar da yapılmamış sayılır.
Konu ile ilgili Yargıtay …. Hukuk Dairesi Esas no : …. Karar no: …. sayılı ilamında ” … Mahkemece, davacının açtığı tereke tespiti davasının ıslah yolu ile mirasta iade davasına dönüştürülmesinin uygun olmadığı, ıslah talebinin reddedilmesi gerektiği, murise ait terekenin tespiti yapılmış olduğu gerekçesiyle terekeden el çekilmesine, kaydın kapatılmasına, davacının diğer taleplerinin reddine, mirasçıların ilgili mahkemede dava açmakta muhtariyetlerine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı temyiz etmiştir.
Islah HMK 176 vd. Maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddelere göre; aynı davada taraflardan her biri ancak bir kez yapmış olduğu usuli işlemlerini kısmen veya tamamen tahkikatın sona ermesine kadar ıslah edebilir. Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren bütün usuli işlemlerin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Ancak ikrar, tanık ifadeleri, bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz yerine getirlmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş olması koşuluyla, yemin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz.
HMK’nın asliye hukuk mahkemelerinin görevi başlıklı 3. maddesinde; ” Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir. Bu kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” hükmü yer almaktadır. HMK 4. maddesinde ise sulh hukuk mahkemesinin görevine giren davalara yer verilmiştir.
Somut olayda; dava terekenin tespiti talebiyle açılmışsa da davacı 22.02.2016 tarihli dilekçesiyle talebini mirasta iade davası olarak ıslah etmiştir. HMK’nın 2. maddesi uyarınca mirasta iade davasına bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken ıslah dilekçesi dikkate alınmadan ıslah öncesi taleple ilgili yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir. ” şeklinde karar verilmiştir.
Yine konu ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2004/4-206 K. 2004/197 T. 7.4.2004 sayılı kararı ile; Davacının yargılaması devam eden tasarrufun iptali davasını, Borçlar Kanununun 18 nci maddesine dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak ıslah etmesi durumunda dava taşınmazın aynına ilişkin hale geldiğinden H.U.M.K.nun 13 ncü maddesi gereğince taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkili olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.
Yasal düzenleme ve Yargıtay kararları nazara alındında görüldüğü üzere; tamamen ıslah edilen dava yeni bir dava, tam ıslah dilekçesi de yeni bir dava dilekçesi olduğundan, yeni dava konusu mahkemenin görev konusu dışında kalmakta ise veya kesin yetki hali varsa mahkemenin bu hususu re’sen değerlendirmesi, yine kesin yetki olmayan hallerde ise ıslah edilen dava dilekçesine karşı süresinde yetki itirazında bulunulmuşsa yetki itirazının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Buna göre davalının yetki itirazı ıslah edilen davanın konusuna göre incelenmiştir.
İş bu dava ilk olarak İstanbul (Çağlayan) Adliyesi’nde açılmış, ancak tapu iptal ve tescil talebinin bulunması ve taşınmazların Bakırköy Adliyesi yargı alanınıda kalması nedeniyle, dosya yetkisizlik kararı mahkememize gönderilmiş ve yargılamaya mahkememizin iş bu esasında devam olunmuştur.
Davacı’nın tam ıslah dilekçesi ile sunduğu yeni dava dilekçesinde yer alan talepler; sözleşmenin aynen ifası ile elde edeceği gelirin kendisine ödenmesi ve zararlarının tazmini istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki sözleşmeye dayandığı gibi, tapu iptal tescil talebi de bulunmamaktadır. Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 13.8. maddesinde, gayrimenkulün aynına ilişkin olmayan ihtilaflarda İstanbul (Çağlayan) Adliyesi’ndeki mahkemelerin yetkili olduğu düzenlenmiştir.
6100 sayılı HMK’nın, “Yetki sözleşmesi” başlıklı 17. maddesine göre; (1) Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler.
Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır.
6100 sayılı HMK’nın, “Yetki sözleşmesinin geçerlilik şartları” başlıklı 18. maddesine göre (1) Tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetki hâllerinde, yetki sözleşmesi yapılamaz.
(2) Yetki sözleşmesinin geçerli olabilmesi için yazılı olarak yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkeme veya mahkemelerin gösterilmesi şarttır.
Davacı’nın ıslah edilen dava dilekçesinde yer alan taleplerinin, gayrimenkulün aynına ilişkin olmadığı, taraflar arsındaki yetki sözleşmesinin HMK 18. maddesinde belirtilen şartları taşıdığı, davalının tam ıslah edilen dava dilekçesine karşı süresinde yetki ilk itirazında bulunduğu anlaşılmakla yetki sözleşmesine göre yetkili mahkemenin İstanbul (Çağlayan) mahkemeleri olduğu, bu nedenle mahkememizin yetkisiz olduğu anlaşılmakla HMK 114 ve , HMK 115 .maddesi gereğince usulden reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davalı taraf her ne kadar davacının daha önce tapu iptal tescil talebinden feragat etmesi nedeniyle mahkememizce bu konuda bir nihai karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüşse de, davanını geçirdiği aşamalar, davacı vekilinin feragat öncesinde davanın açılmamış sayılması gerektiğine yönelik itirazlarının bulunması, feragatin ıslahtan önceki dava dilekçesindeki bir talebe ilişkin olması, verilecek nihai kararın tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirilmek suretiyle verilmesinin gerekmesi ve tüm uyuşmazlığın verilecek nihai kararla birlikte denetlenmesi gerektiği hususları nazara alındığında, bu talebin de dosyanın tüm kapsamı ile birlikte değerlendirilmesinin uygun olacağı kabul edilerek davacının bu talebine ilişkin olarak bu aşamada nihai bir karar verilmemiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının yetki ilk itirazının kabulü ile davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
3-HMK nun 20. Maddesine göre kararın kesinleşmesinden itibaren iki haftalık süre içinde müracaat halinde dosyanın yetkili ve görevli İSTANBUL NÖBETÇİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE gönderilmesine, aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,

4-HMK 331/2 maddesi gereği Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekillerinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/11/2021 10:35

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.