Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/154 E. 2020/193 K. 24.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/154 Esas
KARAR NO : 2020/193

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 30/03/2018
KARAR TARİHİ : 24/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 05/03/2020

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Müvekkil şirketin, davalı ile aralarındaki ticari alım satım ilişkisi gereğince davalı yana birçok kereler mal sattığını, hizmette bulunduğunu ve karşılığında 08.05.2017 tarihinde …. no’lu 177.877,53 TL bedelli fatura, 07.06.2014 tarihinde … no’lu 6.425,73 TL bedelli fatura ve 31,07,2017 tarihinde … no’lu 62.109,12 TL bedelli fatura olmak üzere çeşitli tarihlerde aralarındaki ilişki gereği fatura düzenlendiğini, bu faturaların tamamında satılan malların bedelinin peşin olarak ödeneceği konusu ile gecikmeye düşülmesi halinde aylık S£3 vade farkı işletileceği hususunun şerh edildiğini, yani davalı yanın söz konusu malları bu şartlar altına aldığını ve bu şartlar altında ödemeyi kabul ettiğini, işbu davanın da konusu olan faturanın ise … no’lu ve 04.01.2018 düzenleme tarihli e-fatura olduğunu, bu faturanın da açıklamalar kısmında davalı yana ilk kesilen faturaya ilişkin şerh düşüldüğünü, bu şerhte de “PEŞİN OLARAK FATURA EDİLEN …. NOLU FATURALARIN AYLIK %3’DEN VADE FARKIDIR” şekLinde belirtildiğini, durumu gösterir e-faturanın müvekkil tarafından düzenlenerek alıcı-d avali ya 15.01.2018 tarihinde teslim edildiğini, ayrıca müvekkil ve davalının 04.01.2018 tarihli e-faturanın açıklamalar kısmına şerh düşülen faturaları ticari defterlerine işlemiş olup malın ne şekilde satıldığı, ödemelerin nasıl yapılacağı ve usulüne uygun kayıtlar ve peşin ödemelerde geciken durumlarda %3 vade farkı uygulanacağının davalı yana bildirildiğini ve bu hususun taraflar arasında bu suretle kabul edildiğini, bu şartları bilmesine rağmen davalı yanın emtianın satış bedelini aralarındaki cari hesapilişkisi gereği ödeme şartlarına uymadığını müvekkil firmaya iLk kesilen faturalar karşılığı olarak çok ileri tarihli çekler teslim ettiğini, satış şartlarına uymayan bu ödemeler neticesinde davalı yana dava konusu 04.01.2018 tarihli e-fatura kesildiğini, ancak davalı yanın bu faturayı da kendi defterlerine kaydetmediği gibi 04.01.2018 tarihinde düzenlenen e-fa tu raya avukatı aracılığı ile itiraz ettiğini, söz konusu faturayı geri gönderdiğini, fatura ve muhteviyatını kabul etmediğini ve tarafa itiraz ettiğini, Neticeten; açıklanan sebeplerle … No’lu ve 04.01.2018 düzenleme tarihli e-fatura da gösterilen emtia bedelinin müvekkile ödenmemesinden doğan müvekkilin 138.208,68 TL alacağının faiziyle birlikte giderilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle,
İşbu davanın İstanbul’da açıldığını, ancak müvekkilin adresinin dava dilekçesinde belirtilen adres olduğu gibi davalının işyeri adresinin de …. ilçesinde olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, müvekkil ile davacı şirket arasında 08.05.2017 tarihli 177.877,53 TL bedelli, 07.06.2017 tarihli 6.425,73 TL bedelli ve 31.07,2017 tarihli 62.109,12 TL bedelli 3 adet faturaya konu mal alışverişi olduğunu, söz konusu mal atımından kaynaklanan borca karşılık davacı şirkete muhtelif çeklerin teslim edildiğini, çeklerin vadelerinin şifahi görüşmeler neticesinde belirlendiğin, bahsi geçen fatura ve çeklerin tarafların defterlerine işlendiğini, davacının önce vadeli çekleri kabul etmesine rağmen sonradan vade farkına ilişkin 04.01.2018 tarihli e-faturayı düzenlediğini ve müvekkile gönderdiğini, müvekkilin de yasal 8 günlük süre içerisinde işbu faturaya itiraz ettiğini ve kabul etmediğini, her ne kadar davacı tarafça düzenlenen faturalarda peşin ödenmeyen satış bedelleri için aylık %3 gecikme faizi tahakkuk edeceği matbu olarak yer almış olsa da bu şerh tek taraflı bir işlem olarak faturaya eklenmiş olup taraflar arasında buna ilişkin bir sözleşme akdedilmediğini, taraflar arasında bu yönde oluşmuş bir teamül de bulunmadığını, kaldı ki müvekkilin fahiş oranda vade farkı içeren bu şerhi hiçbir zaman kabul etmediğini, şifahi görüşmelerde dahi bu konunun gündeme gelmediğini, davacının iddia ettiği gibi faturayı teslim almanın, hatta defterlere işlemenin vade farkını otomatikman kabul etmek anlamına gelmediğini, Neticeten; izah edilen nedenlerle davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin de karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

-13/01/2019 tarihli bilirkişi …. Davacı taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak talimat ile düzenlenen raporuna göre;

2-İncelenen davacıya ait ticari defter ve kayıtlarına göre 29/12/2018 tarihi itibari ile davalıdan cari hesap bakiyesi 140.637,06 TL alacaklı olduğu bu alacağın 138.208,68 TL sinin dava konusu vade farkından kaynaklandığı,
3-Dava konusu davacının davalıya düzenlemiş olduğu 138.208,68 TL vade farkına faturasına dayanak sözleşme ve mutabakat bulunmadığı gibi ,taraflara ait ticari defterlerde vade farkı uygulamasına ilişkin teamül kaydı bulunmadığından davacının talebinin yerinde olmadığı ,şeklinde rapor düzenlediği;

-29/11/2019 tarihli bilirkişi …. Davalı taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılarak düzenlenen raporuna göre;
…..
Davalı ticari defterlerine göre; dava tarihi (30*03*2018) itibariyle davalının davacıya 236.984,41 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
4.3. Nihai Değerlendirme;
Sayın Mahkemenin 14.10.2019 tarihli ara kararı ile “davalının defterleri üzerinde davacının iddiası, davetlinin savunması, icra dosyası ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalıdan alacaktı olup olmadığı, atacaktı ise ne miktarda ofacokfı olduğu, fer’i nitelikteki talepleri, faiz türü ve oranı konusundaki talepleri ile birlikte tespiti için tarafların ticari defter ve belceleri W ı/e dosya üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına” karar verilmesi üzerine yapılan inceleme ile bunların değerlendirme sonuçlan aşağıda arz edilmiştir.
Davalı ticari defterlerine göre; dava tarihi (30*03*2018) itibariyle davalının davacıya 236.984,41 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın dava konusu iadeye konu vade farkı faturasından kaynaklı davacının alacaklı olup olmadığı* aralarında vade farkı teamülü olup olmadığının tespiti olduflu anlaşılmaktadır.
T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU
Esas : 2004/19-470 Karar; 2004/462 Tarifi : 06.10.2004
Taraflar arastadaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye ¿.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 07.02.2002 SÜn ve …. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Da iresi’nin 13.06.2003 gün ve 2002/9075-2003/6290 sayılı ilamıyla; (….Davacının, davalıya 30.7.1999 tarihli fatura ile mal sattığı ve /atura ödeme vadesi de belirtilerek vadesi geçen ödemelere her ay için % 15 temerrüt faizi işletileceği hususunun yazılı olduğu ve bu faturanın davalıya tebliğ edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davacı, davalı hakkında yaptığı icra takibinde 1,695.155.775.-TL.asıl alacak 1.134.000.000.-TL. % 15 temerrüt faizi olmak üzere toplam 2.829.155.775.-TL. alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Dava, 1.597.000.000.-TL.lık kısma yönelik itirazın iptali ve % 40 icra inkar tazminatı istemine yöneliktir.

Davalı asil, 1.260.455.775.-TL.lık fatura bedelinin Ödendiğini, vade farkı faturasının ise tebliğ edilmediğini, vade farkı ödenmesi konusunda aralarında anlaşma olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında vade farkı ödenmesi konusunda uygulama bulunmadığı ve davalının temerrüde düştüğü de kanıtlanamadığmdan davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Bir ticari ilişki sebebiyle vade farkı talep edilebilmesi için bu bononun taraftar arasında bağıtlanan sözleşmede yer alması veya bu yönde yanlar arasında bir uygulamanın mevcut olması ya da mal satışı ile ilgili olarak düzenlenen faturada vade farkı talep edileceğine dair kayda itiraz edilmemiş olması gerekir.
Davacının davalıya gönderdiği ve itiraza uğramadığı anlaşılan 30.7.1999 tarihli faturada, faturanın 30 gün Ödemeli olduğu ve geç ödeme halinde aylık % 15 faiz uygulanacağı yazılıdır. Bu durumda davalı geç ödeme hatinde aylık Si 15 faiz uygulanacağını kabul etmiş sayılmalıdır. Mahkemece yapılacak iş 30.7.1999 tarihti faturanın ödendiği tarih saptanarak vade tarihinden itibaren oluşan vade farkı atacağı saptanıp vade farkının temerrüt faizi niteliğinde olmadığı fiili ödeme tarihinde mal bedeline ekleme yapılmak suretiyle alacacın ulaştığı miktarı ifade ettiği de gözetilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir….) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekte, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnümiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra sereyi görüşüldü:
Dava, İcra ve iflas Kanununun 67. maddesine dayalı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece “Taraftar arasında vade farkı ödenmesi konusunda uygulama olduğu ve dava imin temerrüde düştüğü hususları kanıtlanamamıştır. Bu nedenlerle vade farkı bedelinin ve temerrüt faizinin istenemeyeceği anlaşılmıştır.” Gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Özel Dairece; davacının davalıya gönderdiği /oturanın 30 gün ödemeli olduğu ve geç Ödeme halinde % 15 faiz uygulanacağı kaydını içerdiği ve davalı yanın itirazına da uğramadığı, bu durumda davalının fatura içeriğini kabul etmiş soyrlmosı gerektiği, Ala/ıkemece yapılacak işin 30.7.1999 tarihti faturanın ödendiği tarih saptanarak vade tarihinden itibaren oluşan vade farkı alacağı saptanıp vade farkının temerrüt faizi niteliğinde olmadığı fiili ödeme tarihinde mal bedeline ekleme yapılmak suretiyle alacağın ulaştığı miktarı ifade ettiği de gözet ilerek uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi olduğu, gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiş; Mahkemece önceki kararda direnilmiştîr.
Direnme hükmünü davacı vekili temyize getirmektedir.
Öncelikte belirtmekte yarar vardır ki, taraflar arasındaki bu bukufci ilişkinin alrm satıma ilişkin olduğu; davacının, davalıya 30.07.1999 tarihli fatura ile mal sattığı ve teslim ettiği; düzenlenen faturada 30 günlük ödeme vadesi de açıkça belirtilerek vadesi geçen ödemelere her ay için %15 temerrüt faizi işletileceği hususunun yazılı olduğu ve davalıya tebliğ edildiği; bu faturada yer alan açıklamaya dayanılarak da ödemedeki gecikme nedeniyle ayrıca 434.700.000 TL vade farkı alacağını içeren 02.11.1999 tarihti /oturanın düzenlenerek, takibe konu edildiği; borçlunun takibe vade farkı ve ayrıca İşlemiş faiz atacakları yönünden itiraz ettiği; eldeki davanın bu kısmi itirazın iptali istemiyle açıldığı hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Taraftar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakta birlikte, geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıkta, faturaya “bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödeneceği” ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebliği ve karşı tarafça TTK. nun 23/2.maddesi uyarınca 8 gün içinde itiraz edilmemiş olması halinde, bu durumun vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelip gelmeyeceği, noktasında toplanmaktadır.
Yerel mahkeme ite Özel Dairenin kararlarından sonra çıkmış bulunan eldeki somut olayla ilgili Yargıtay İçtihattan Birleştirme Hukuk Genel Kurulu’nun ” Taraflar
8u nedenle; davacı, vade farkı talebi açısından Türk Ticaret Kanunu’nun 23/2 maddesindeki karineden yararlanamayacaktır.
Durum bu olunca; alacaktı /davacının faturadaki vade farkı kaydına itiraz edilmediğinden kesinleştiği savıyla giriştiği takip teksiz ve buna itiraz eden borçlu da itirazında baktı olduğundan, mahkemenin bu itirazın iptaline yönelik davayı reddetmesi usul ve yasaya uygun olup, direnme kararının onanması gerekir.
SONUÇ; Davacı/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ite direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç adamasına mahal olmadığına, 6.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Davacı her ne kadar faturalar üzerindeki vade tarihlerine ve vade farkı tutarına dayanarak vade farkı alacağının doğduğunu iddia etmiş olsa da, yukarıda arz edilen Yargıtay Hukuk Gene! Kurulu Kararında da arz edildiği üzere, salt faturalar üzerindeki vade farkı uygulanacağı ifadesinin vade farkı talebine dayanak teşkil edemeyeceğinin karara bağlandığı, bu itibarla salt fatura üzerindeki vade tarihinin vade farkı talebi için yeterli olmadığı kanaatine varılmıştır.
Bununla birlikte Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda fatura Üzerindeki vade ile takip tarihi arasında vade farkı hesaplaması aşağıdaki gibi yapılmıştır.
Sıra Fatura Tutarı Faiz Başlangıç Tarihi Faiz Biti; Tarihi Gün Yıllık Faiz Oram ijlemlş Faiz
1 177.877,536 8,5.2017 4.1.2018 241 36,00% 42,281,251
2 6.425,731 7.6.2017 4.1.2018 211 36,00% 1.337,26 6
3 62.109,121 31,7,2017 4.1.2018 157 36,00% 9.617,55 6
Toplam 246.412,386 İslemiş Faiz Toplamı 53.236,06 fc
Dava konusu taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu vade farkının doğru düzenlenip düzenlenmediğinin incelenmesi neticesinde davacının davalıya düzenlemesi gereken vade farkı tutarının 53.236,06 TL olarak hesap edilmiştir.
Ancak dosya içerisinde taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme, sipariş formu, cari hesap sözleşmesi vb bulunmadığı gibi dava tarihi Öncesinde davacının davalıya düzenlemiş olduğu herhangi bir vade farkı faturasına davalı ticari defterlerinde rastlanılmadığından teamül oluşmadığı, bu itibarla dava konusu davacının davalıya düzenlemiş olduğu 04.01.2018 tarihli … no’lu “PEŞİN OLARAK FATURA EDİLEN …. NOLU FATURALARIN AYLIK %3’DEN VADE FARKIDtR” açıklamalı KDV Dahil 138.208,68 TL tutarlı faturanın davalıya yansı ulamayacağı kanaatine varılmakla birlikte nihai takdir Sayın Mahkemeye aittir.
SONUÇ:
Yukarıda yapılan açtklamaLar muvacehesinde, dosyaya mübrez belge, bilgi, davalı yan ticari defter-belgeleri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;
a) Dava konusunun, 04,01.2018 tarihinde taraflar arasındaki ticari alım-satım ilişkisi gereğince düzenlenen e-fatura uyarınca davalı şirketin fatura bedelinde gösterilen tutarı ödememesi sonucu doğan alacağın tahsili talebinden ibaret olduğu,
b) Davalının 2017 ve 2018 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu,
c) Davalı ticari defterlerine göre; dava tarihi (30/03/2018) itibariyle davalının davacıya 236.984,41 TL borçlu olduğu,
d) Davacı her ne kadar faturalar üzerindeki vade tarihlerine ve vade farkı tutarına dayanarak vade farkı alacağının doğduğunu iddia etmiş olsa da, yukarıda arz edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında da arz edildiği üzere, salt faturalar üzerindeki vade farkı uygulanacağı ifadesinin vade farkı talebine dayanak teşkil edemeyeceğinin karara bağlandığı bu itibarla salt fatura üzerindeki vade tarihinin vade farkı talebin yeterli olmadığı
e) Bununla birlikte Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda; fatura üzerindeki vade ile takıp tarihi arasında davacının davalıya düzenlemesi gereken vade farkı tutarının 53.236,06 TL olarak hesap edildiği,
f) Dosya içerisinde taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme, sipariş formu, cari hesap sözleşmesi vb bulunmadığı gibi dava tarihi öncesinde davacının davalıya düzenlemiş olduğu herhangi bir vade farkı faturasına davalı ticari defterlerinde rastlanılmadığından teamül oluşmadığı, bu itibarla dava konusu davacının davalıya düzenlemiş olduğu 04*01,2018 tarihli … no’lu “PEŞİN OLARAK FATURA EDİLEN ….% NOLU FATURALARIN AYLİK %3*DEN VADE FARKIDIR” açıklamalı KDV Dahil 138.208,68 TL tutarlı faturanın davacı her ne kadar faturalar üzerindeki vade tarihlerine ve vade farkı tutarına dayanarak vade farkı alacağının doğduğunu iddia etmiş olsa da, yukarıda arz edilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararında da arz edildiği üzere, salt faturalar üzerindeki vade farkı uygulanacağı ifadesinin vade farkı talebine dayanak teşkil edemeyeceğinin karara bağlandığı* bu itibarla salt fatura üzerindeki vade tarihinin vade farkı talebi Idn yeterli olmadığı*
e) Bununla birlikte Sayın Mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda; fatura üzerindeki vade ile takıp tarihi arasında davacının davalıya düzenlemesi gereken vade farkı tutarının 53.236,06 TL olarak hesap edildiği,
f) Dosya içerisinde taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme, sipariş formu, cari hesap sözleşmesi vb bulunmadığı gibi dava tarihi öncesinde davacının davalıya düzenlemiş olduğu herhangi bir vade farkı faturasına davalı ticari defterlerinde rastlanılmadığından teamül oluşmadığı, bu itibarla dava konusu davacının davalıya düzenlemiş olduğu 04*01,2018 tarihli … no’lu “PEŞİN OLARAK FATURA EDİLEN ….% NOLU FATURALARIN AYLİK %3*DEN VADE FARKIDIR” açıklamalı KDV Dahil 138.208,68 TL tutarlı faturanın davalıya yansılamayacağı kanaatine varılmakla birlikte nihai takdir Sayın Mahkemeye ait olduğu,
g) Neticelen, dava konusu davacının davalıya düzenlemiş olduğu 138*208,68 TL tutarlı vade farkı faturasına dayanak sözleşme, sipariş formu, cari hesap sözleşmesi vb bulunmadığı gibi dava tarihi öncesinde vade farkına teamülün de bulunmadığından davacı alacağının ispata muhtaç olduğu, kanaatine varılmıştır.

Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Davacı ile davalı arasında ticari ilişki olduğu ve de davacının 08.05.2017 tarihinde … no’lu 177.877,53 TL bedelli fatura, 07.06.2014 tarihinde … no’lu 6.425,73 TL bedelli fatura ve 31,07,2017 tarihinde …. no’lu 62.109,12 TL bedelli faturaları düzenlediği bu faturaların davalının kabulünde olduğu ve çek ile ödeme planı yapıldığı savında bulunduğu,
Davacı yanın vade farkına dayanak 3 faturaya dayalı … No’lu ve 04.01.2018 düzenleme tarihli 138.208,68 TL lik e-faturaya dayalı alacak talebi ile açılan davada ;
Davalı yanın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda ;
Taraflar arasında düzenlenmiş bir sözleşme, sipariş formu, cari hesap sözleşmesi vb bulunmadığı gibi dava tarihi öncesinde davacının davalıya düzenlemiş olduğu herhangi bir vade farkı faturasına davalı ticari defterlerinde rastlanılmadığından teamül oluşmadığı,
Salt faturalar üzerindeki vade farkı uygulanacağı ifadesinin vade farkı talebine dayanak teşkil edemeyeceğinin karara bağlandığı bu itibarla salt fatura üzerindeki vade tarihinin vade farkı talebi için yeterli olmadığı davacı alacağının ispata muhtaç olduğu,
Davalı yanın ticari defterleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda ;
Dava konusu davacının davalıya düzenlemiş olduğu 138.208,68 TL vade farkına faturasına dayanak sözleşme ve mutabakat bulunmadığı gibi ,taraflara ait ticari defterlerde vade farkı uygulamasına ilişkin teamül kaydı bulunmadığından davacının talebinin yerinde olmadığı ,şeklinde rapor düzenlediği;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının vade farkı talep zedip edemeyeceği noktasında toplanmakla;
Bilindiği üzere vade farkı talep edilebilmesi için taraflar arasında bu konuda bir sözleşme bulunması veya taraflar arasında vade farkına ilişkin uygulamanın benimsenmiş olması gerekeceği, taraflar arasında yazılı şekilde yapılmamış olmakla birlikte geçerli sözleşme ilişkisinden doğan uyuşmazlıklarda faturalara ” bedelin belli bir sürede ödenmemesi halinde vade farkı ödenir ” ibaresinin yazılarak karşı tarafa tebligi ve karşı tarafça TTK.nun 23/2. maddesi uyarınca sekiz gün içinde itiraz edilmemesi halinde bu durum sadece fatura münderecatının kesinleşmesi sonucunu doğurup vade farkının davalı yanca kabul edildiği ve istenebileceği anlamına gelmeyeceği 27.06.2003 tarihli ve E:2001/1-K: 2003/1 sayılı İctihadı Birleştirme Kararı ile karara bağlanmıştır.
Bu bilgiler ışığı altında somut olaya gelince taraflar arasındaki sipariş formunda ödemelerin nasıl yapılacağı ve usulüne uygun kayıtlar ve peşin ödemelerde geciken durumlarda %3 vade farkı uygulanacağının davalı yana bildirilmiş ise de;
Yukarıda sözü edilen İBK gereğince bu kayda dayanılarak vade farkı istenemeyeceği sonucuna varılmıştır.Diğer yandan alınan bilirkişi raporları ile taraflar arasında vade farkına ilişkin bir uygulamanın da benimsenmiş olmadığının bildirilmesi karşısında davacının vade farkı talep edemeyeceği sonucuna varılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 54,40 -TL karar harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiye 753,60 -TL’ sinin davacıya iadesine,
4-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
5-Davalı tarafından yapılmış olan 5,20 TL vekalet harç giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
8- Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen nispi 17.080,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.24/02/2020

Katip ….
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.