Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/13 E. 2019/689 K. 16.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/13
KARAR NO : 2019/689

DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 13/12/2010
KARAR TARİHİ : 16/07/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının davacı ve davacının ağabeyine ait kıraathanede çalıştığını, zamanla aralarında arkadaşlık ilişkisi oluştuğunu, davalının kazancının yetmediğinden bahisle servis minibüsü işine girmeyi istediğini, ortak bir minibüs alarak işletmek hususunda müvekkilini ikna ettiğini, bu hususta davalının kredi için bankalara başvurduğunu, ancak aylık ücretinin kredi kullanımına yetmediğinden, davalının müvekkilinin ağabeyinden aylık ücretini 5.000,00 TL olarak göstererek ….bank …. Şubesine yazı yazmasını istediğini, ağabeyinin de bu isteğini yerine getirdiğini, ancak davalının borcunun fazla olması nedeniyle kredinin verilmediğini, davacının kendi adına kredi çektiğini ve 42.702,90 TL bedelli …. marka … plakalı araç satın alındığını, servis işine başlanıldığını, aracın aylık kazancı ile şoförlerin ücreti ve diğer giderler ile kredi taksitlerinin ödenmesinin planlandığını, fakat planlandığı gibi kazanç elde edilemediğinden müvekkilinin haricen para harcadığını ve köydeki traktörünü dahi sattığını, müvekkili ile davalının sık sık birlikte vakit geçirdiklerini, bir gün birahaneye gittiklerinde davalının aracın ve vergi kaydının davacının üzerinde olması nedeniyle kendini güvensiz hissettiğini, müvekkile bir şey olması halinde ağabeyinin ve amcasının araçtan kendisine pay vermeyeceğini, zorda kalacağını söyleyerek kendini teminat altına almak için müvekkiline boş bir senet imzalattığını, müvekkilinin aralarındaki güven ilişkisi ve samimiyetten dolayı bu olayın üzerinde fazla durmadığını, işlerin istendiği gibi gitmediğini, bilakis daha da kötüye gittiğini, müvekkilinin davalı ile görüşerek aldıkları ortak karara istinaden aracı 18/02/2009 tarihinde … ‘a sattığını ve satış bedeli ile bankaya olan borçlarını kapattığını, müvekkilinin daha sonra imzaladığı boş senede ağabeyine anlattığını, ağabeyinin de bunun üzerine davalıyı çağırarak senedi teslim etmesini istediğini, davalının kıraathaneye gelerek senedi cebinden çıkartarak müvekkiline verdiğini, müvekkilinin de senedin sadece kendi isim ve imzasını taşıyan boş senet olduğunu görerek incelemeden yırtarak imha ettiğini, ancak sonradan gerçek senedin iade edilmediğinin, senedin renkli fotokopi ile çoğaltılarak bir nüshasının müvekkiline verildiğinin anlaşıldığını, davalının daha sonra kendisinde bulunan asıl boş senedi kendi lehine ve 270.000,00 TL bedel yazmak suretiyle Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkilinin itirazı üzerine Bakırköy ….İcra Mahkemesinin…. esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davanın red edildiğini ve temyiz aşamasında olduğunu, icra takibinin devam edeceğinden ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Büyükçekmece C.Savcılığının …soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunulduğunu, açıklanan nedenlerden dolayı davalının gerçekte mevcut olmayan takip konusu bedeli haksız şekilde tahsil etmesinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün esas sayılı dosyasına konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespitine, sahte ve bedelsiz senedin iptaline, takip konusu alacağın % 40 tan aşağı olmamak üzere tazminatına, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının Bakırköy ….İcra Mahkemesinin …. esas sayılı dosyasında müvekkiline vermiş olduğu boş senedi ikrar ettiğini, davacının çaycı olarak çalıştığını, davalının kıraathanede eline geçirdiği yada imzasını da taklit etmek suretiyle bizzat ihdas ettiği senet ile takibe giriştiğini, müvekkili ile hiçbir alacak verecek ilişkisinin bulunmadığı beyan ettiklerinden davacı tarafın senaryolar ürettiğini, dava dilekçesinde davacının minibüs ortaklığını kabul ettiklerini, müvekkilinin davacıya ait olduğu söylenen kıraathaneyi davacı ve ağabeyinin isteği üzerine çalıştırdığını, her hafta davacının ağabeyine ve amcasına 900 TL para verdiğini, kıraathanenin vergi sorumluluğuna karışmayan müvekkilinin ayda 8.000 TL para kazandığını, davacının dava dilekçesinde nakit parasının olmadığını ileri sürdüklerini ancak davacının gayrimenkul zengini olduğunu, müvekkilinin işe başlarken parasının olduğunu, iki binek aracının da bulunduğunu, işe başlanacağı zaman davacının taahhüt ettiği nakit parayı arsa ve tarlalarını satarak temin edeceğini söylediğini ancak ağabeyinin gölgesinde kalarak bu taahhütlerini yerine getirmediğini, bu sebeple müvekkiline borçlandığını, müvekkilininde borca girmesine sebep olduğunu, bu sebeplerden dolayı senedin ortaya çıktığını, senedin ise davacı tarafından pazar günü hesap kitap sonucunda imzalandığını, ayrıca servis işine 3 adet minibüs ile devam edildiğini, iki adet minibüsün müvekkiline, bir minibüsünde ortak olduğunu, ancak ruhsatın davacıya ait olduğunu, bu nedenlerden dolayı iyi niyetten yoksun olarak açılan davanın reddi ile asgari % 40 oranında tazminata, yargılama ve avukatlık ücretinin davacı tarafa yükletilmesini istemiştir.
Dava, menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonunda davanın kabulüne ilişkin verilen 10/03/2015 gün ve ….E-…. K sayılı kararın temyizi üzerine Yargıtay … H.D.sinin 11/12/2017 gün ve … E- …. K sayılı kararı ile özetle:”… Mahkemece;dinlenen tanıkların yeminli anlatımlarına ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu senedin teminat olarak boş olarak verildiğinin tanıklarca beyan edilmesi, taraflar arasında bulunan ortaklığın zarar etmesi nedeniyle tasfiye edildiğinin ve tasfiye sonucu bir malvarlığının kalmadığının anlaşılması, alacağının varlığını ispatla yükümlü olan davalının alacağının varlığını ispat edememesi karşısında davanın kabulü ile,davacının Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı takip dosyasına konu 24/09/2008 keşide tarihli, 10/06/2009 vadeli, 270.000,00 TL miktarlı senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş,hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava;adi ortaklık ilişkisinden kaynaklı menfi tespit istemine ilişkindir.
TMK. nun 6. maddesine göre “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” TMK.’ nun bu hükmü 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 190/1. maddesinde bir başka biçimde yinelenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir.
Adi ortaklık sözleşmesi geçerlilik şekli bakımından herhangi bir şekle bağlı değildir. Ancak, ihtilaf çıktığında ispat bakımından yasal delillerle kanıtlanması gerekir.
Somut olayda; davacının davaya konu edilen senedin davalıya teminat senedi olarak verildiğini, davalı ile aralarındaki ortaklık ilişkisinin sona ermesi üzerine davalının bu senet aslını kendisine iade etmediğini ve elinde bulunan senet aslını 270.000 TL bedel yazmak suretiyle doldurarak icra takibine konu ettiğini ileri sürdüğü;davalının ise ,davacı ile aralarındaki ortaklık ilişkisinden kaynaklı olarak davacının kendisine borçlu olduğunu ve söz konusu senedin ise bu borca istinaden düzenlenip imzalanarak kendisine verildiğini ve bu şekli ile davacının senet bedeli kadar kendisine borçlu bulunduğunu savunarak, davanın reddini istediği anlaşılmaktadır.
Yine, dosya kapsamında yer alan Bakırköy … İcra Hukuk Mahkemesi’nin …. E. …. K. sayılı dosyası incelendiğinde ise,davacısının iş bu dosyanın davacısı …,davalısının ise iş bu dosyanın davalısı … olduğu,davanın davaya konu edilen ve takip dayanağı olan bononun vade kısmında tahrifat yapılmasından kaynaklı kambiyo senedine dayalı takibin iptali talepli olduğu,mahkemece yapılan yargılama neticesinde mahkemenin 30.11.2010 tarihli kararı ile,davanın reddine karar verildiği,ancak iş bu kararın temyiz edilmesi neticesinde ise,Yargıtay 12. H.D.’nin 26.10.2011 tarih ve 2011/5773 E. -2011/20655 K. sayılı ilamı ile ‘’…takip dayanağı senette vade tarihinin, rakamla ‘’12.06.2009’’, yazı ile ‘’On Haziran 2009 ‘’olarak yazıldığının görüldüğü,T.T.K.’nun 690. maddesinin göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken T.T.K.’nun 615. maddesine aykırı olarak çift vadeli olarak düzenlenen senetlerin bono vasfında sayılamayacağı,bu nedenle mahkemece takibin iptaline karar verilmesi gerektiği…’’ gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verildiği,mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne ve Bakırköy …İcra Müdürlüğü’nün …. E. sayılı dosyasında yapılan takibin iptaline karar verildiği ve iş bu kararın temyiz edilmeden 11.12.2012 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Her ne kadar, mahkemece; hatalı değerlendirme ile dava konusu senedin davacıdan alacağına karşılık kendisine verildiği iddiası yönünden, ispat yükünün davalı tarafta olduğu ve davalının bu alacağının varlığını ispat edemediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; yukarıda ifade edilen icra hukuk mahkemesi kararından da anlaşılacağı üzere,davaya konu senedin kambiyo senedi vasfına haiz olmamakla birlikte davacı tarafça imzalanan adi yazılı borç senedi niteliğinde olduğu açık olup, bu kapsamda iş bu senede dayanarak açılan davada, ispat yükünün davacı tarafta olduğunun kabulü gerekmektedir.
Hal böyle olunca, mahkemece; ispat yükünün davacı tarafta olduğu gözetilmeksizin, ispat yükü ters çevrilmek suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkememizce Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilerek yargılama sürdürülmüştür.
Uyulan Yargıtay bozma kararı ve tüm dosya kapsamına göre ispat yükü davacı taraftadır. Davacı taraf iddiasını ispat hususunda yazıl bir delil sunmamıştır. Davanın önceki oturumlarında ispat yükü davacıda kabul edilerek yemin deliline dayanıp dayanmadığı sorulmuş; davacı vekili yemin deliline dayanmayacaklarını bildirmiştir.
Hal böyle olunca uyulan Yargıtay bozma kararı ve dosya kapsamına göre davaya konu senet, kambiyo senedi vasfına haiz olmamakla birlikte davacı tarafça imzalanan adi yazılı borç senedi niteliğinde olduğu, ispat yükünün davacıda bulunduğu, davacının iddiasını usulün ispat edemediği sonucuna varılarak davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
Koşulları bulunmadığından İİK 72. maddesi gereğince tazminata karar verilmesine yer olmadığına,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 4.009,50 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 22.150,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 160,80 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 16/07/2019 11:21:38

Katip …

Hakim …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVALI
7 Tebligat – 81,00 TL
Yargıtay Masrafı- 79,80 TL
Toplam = 160,80 TL