Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1007 E. 2020/166 K. 18.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1007
KARAR NO : 2020/166

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 25/12/2019
KARAR TARİHİ : 18/02/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/02/2020

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne …. sicil numarası ile kayıtlı …. Tekstil Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketinin %30,84 oranında azınlık pay sahibi haklarına sahip ortak olduğunu, müvekkilinin yıllarca emek verdiği ve babasından/aile geleneğinden gelen deri zenaatkarlığı ile bu şirkette ortaklık yapmakta olduğunu, şirketin diğer ortakları, müvekkiline karşı hukuka ve dürüstlük kurallarına aykırı olarak şirketteki haklarını sınırlamaya, onu şirketten uzaklaştırmaya çalışmakta olduklarını, bu anlamda sistematik şiddetli bir geçimsizlik başgösterdiğini, müvekkilinin pay sahipliği hakları, kanunen kendisine tanınan azınlık hakları ve bilgi alma hakkı, şirket bünyesindeki çoğunluğu oluşturan diğer ortaklar tarafından çoğunluk hisselerini kullanmak suretiyle kısıtlanmış olduğunu, müvekkilinin bilgi ve belge talepleri (sözde) yönetim kurulu üyesi olduğu gerekçesiyle reddedilse de şirket yönetimi kötü niyetli ve hukuka aykırı sistematik davranışlarla müvekkilini şirketten uzaklaştırmaya çalışmakta olduğunu, …. Tekstil Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi’nin yönetim kurulu üyeleri olan %33,34 hisse sahibi …., %33,32 hisse sahibi …. ve %30,84 hisse sahibi müvekkil … 19.04.2018 tarihinde aldıkları yönetim kurulu kararı ile “Şirketin ticaret ünvanı veya kaşesi altına üçünün atacakları MÜŞTEREK imzaları ile şirketi her konuda en geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili kılınmış olduklarını, ancak, alınan bu kararın ardından hukuka aykırı/batıl bir şekilde çağrısız şekilde müvekkiline haber verilmeksizin toplanan 12.09.2018 tarihinde …. Tekstil Sanayi Ve Ticaret Anonim Şirketi yönetim kurulu olarak toplanarak “Şirket yönetim kurulu üyelerinden …. ve …’ın şirketin ticaret ünvanı ve kaşesi altında MÜNFERİDEN atacakları imzaları ile şirketi en geniş şekilde temsil ve ilzama yetkili kılınmıştır.” şeklinde karar almış olduklarını, alınan bu karardan 1 hafta sonra 19.09.2018 tarihinde … ve … tarafından Bakırköy …. Noterliğinden …. yevmiye numaralı ihtarname çekilmiş, bu ihtarnamede hiçbir somut gerekçe ve delil gösterilmeksizin ve mesnedi bulunmaksızın müvekkili …’un sözde şirketi zarara uğratan davranışlarının tespit edildiği ve gerekli hukuki işlemlerin başlatılacağının bildirildiğini, bütün somut olaylar çok açık bir şekilde göstermektedir ki Şirket Yönetim Kurulu müvekkilini şirketten uzaklaştırmaya yönelik hareket etmekte ve gereken bilgi verme mükellefiyetini bertaraf etmekte olduğunu, mevcut şartlar altında müvekkilinin pay sahipliği haklarını, bilgi alma ve inceleme haklarını kullanamadığını, bu konuda genel kurula yöneltilen talepler ve özel denetçi tayin edilmesine yönelik talep reddedildiği için azınlık pay sahibine tanınan kanuni haklar kullanılmak suretiyle işbu davayı açtıklarını, bu nedenlerle şirkete verilen tüm zarar ve ziyanı incelemek ve açıklanmayan tüm hususlara ulaşmak amacıyla özel denetçi tayin edilmesini, yargılama giderleri ile ücret-i vekaletin davalı şirket üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili şirket ortakları …. ve …. , …’nin hisse ortakları olduğunu, iş bu ortaklıkta …’un 33,335 , ….’ın 33,33 ve davacı …’un 30,835 oranında hissesi bulunduğunu, davacının müvekkili şirketin hissedarı olup, şirketin bünyesinde alınan kararlarda söz hakkı ve sorumluluğu bulunduğunu, davacının müvekkili şirkettin kurulduğu günden beri hisse ortağı olmakla birlikte istifa ettiği 23.07.2019 tarihine kadar yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını, dolayısı ile tüm bilgi ve belgelere bizzat ulaşabilecek konumda olduğunu, davacının pay sahipliği haklarını kullanmasının engellenmesinin söz konusu dahi olmadığını, davacı yanın dava dilekçesinde pay sahipliği haklarının sınırlandığını, 21.11.2019 tarihinde gerçekleştirilen 2016-2017-2018 dönemlerine ait olağan genel kurul toplantısında bilgi alma, açıklama, özel denetçi tayin edilmesi taleplerinin haksız olarak kabul edilmediğini, 12.09.2019 tarihli yönetim kurulunun kendisine çağrı yapılmadan toplandığını iddia ettiğini, ancak bu hususların gerçeği yansıtmadığı, somut dayanaktan yoksun iddialardan ibaret olduğunu, davacının, müvekkili şirket ortaklarına karşı suç duyusunda bulunup, ilaveten Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. Esas numaralı dosya ile şirketin feshi veya ortaklıktan çıkarılma talepli dava açtığını, 21.11.2019 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararlarların detaylı bir şekilde değerlendirilip münakaşa edilerek alındığını, yeterli olarak müzakere edilmeksizin, davacının sorularına açıklama yapılmaksızın karar alınmasının söz konusu dahi olmadığını. genel kurul toplantısında davacının ret oyu kullanmış olduğunu kararların alınmış olması davacının haklarını kullanmasının engellendiği sonucunu doğurmadığını, zira davacının ilgili kararlara muhalefet şerhi koyması ve bu şerhlerin tutanaklara işlenmiş olması da davacının iddialarını çürüttüğünü, bu nedenlerle davacının taleplerine esas teşkil eden iddialarının kabulünün mümkün olmadığını belirterek iş bu davanın reddini, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı taraf üzerine bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava, özel denetçi atanması isteğine ilişkindir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın getirdiği yeniliklerden biri de azınlığa özel denetçi atanmasını isteme imkanı tanımasıdır. TTK 438 ve devamı maddelerde bu hakkın nasıl kullanılacağına ilişkin kurallar konulmuş bulunmaktadır. TTK düzenlemesi dikkate alındığında her pay sahibi gündemde yer almasa bile, gerekli olması ve daha önce bilgi alma hakkının kullanılmış olması halinde özel denetçi atanmasını genel kuruldan isteyebilir. Bu talep genel kurulca kabul edilirse şirket veya her hangi bir pay sahibi şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir. Fakat bu talep şirket genel kurulu tarafından kabul edilmez ve ret edilir ise TTK 439. maddesi gereğince sermayenin en az onda birini (… AŞ’lerde yirmide birini) oluşturan pay sahipleri veya payların itibari değeri toplamı en az bir milyon TL olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, özel denetçi atanması isteğinin dinlenebilmesi için az yukarıda belirtilen hususlar yeterli olmayıp, TTK 439/2. maddesi gereğince “dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir surette ortaya koymaları” da gerekir. Başka bir anlatımla davacıların şeklen dava açma hakları bulunsa da TTK 439/2. maddesi gereğince talebin kabul edilebilmesi için şirketin kurucuları veya şirket organlarının şirketi zarara uğratmaları şart olduğu gibi, bu zarara uğratma eyleminin de zarar veren bu organların kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal etmeleri suretiyle gerçekleşmiş olması ve bu hususların ikna edici bir surette ortaya konulması gerekir. Buradaki ispat yaklaşık ispat değil, ikna edici ispattır.
Somut davada davalı şirketin 21/11/2019 tarihinde yapılan 2016, 2017 ve 2018 dönemlerine ilişkin yapılan genel kurul toplantısına davacının da katıldığı ve özel denetçi atanması talebinde bulunduğu, talebinin genel kurul tarafından davalının muhalefetiyle ve oy çokluğu ile ret edildiği anlaşılmaktadır. TTK 439. maddesi gereğince bu karar aleyhine 3 ay içinde dava açılabileceğinden dava süresi içinde açılmıştır. Davacının davalı şirketteki mevcut pay oranın da TTK 439/1. maddesinde belirlenen %10 oranının üzerinde bulunduğundan davacının dava takip yetkisi de bulunmaktadır.
Davacının şirket ortağı olarak bilgi alma hakkına sahip olduğu, bu hakkın ihlali halinde hak sahibinin hangi hakları kullanabileceğine ilişkin TTK 437. madde hükmü gözetildiğinde davacının bu nedenle bilgi alma hakkının tanıması için yetkili mahkemeden talepte bulunarak bilgi alma hakkını kullanabileceği, sırf bilgi alma hakkının ihlaline dayanılarak özel denetçi atanmasının talep edilmesinin mümkün bulunmadığı kabul edilmelidr.
Davacı, soyut olarak ” yöneticilerin, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi zarara uğrattıkları” iddia etmiş ise de bu hususta herhangi bir ikna edici bilgi ve belge sunmuş değildir.
Diğer yandan davacının bilgi alma hakkını önceden kullandığı bir an kabul edilse bile, özel denetim hakkının kullanılabilmesi için TTK 438. maddesine göre ikinci şartı pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi ve belli konuların açıklığa kavuşturulması için özel denetimin gerekli olması gerekir. Özel denetim hakkı şirketin genel gidişatı hakkında bilgi edinme amaçlı olamaz. Oysa davacının talebine konu yaptığı hususlar dikkate alındığında şirketin genel gidişatına yönelik olduğu görülmektedir. Diğer yandan davacının genel kurul toplantı tarihinden önceki yıllarda davalı şirketin yönetim kurulu üyesi olduğu, toplantıdan takriben 4 ay kadar önce istifa ettiği, bilgi alma hakkı kapsamında şirketten talep ettiği bilgilere vakıf olması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca davacının özel denetçi atanması talebinin genel kurul tarafından ret edilmesinde yasaya aykırı bir yönü bulunmadığı, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi ve belli konuların açıklığa kavuşturulması için özel denetimin gerekli olması koşulunun gerçekleştiği yönünde mahkememizde bir kanaat oluşmadığı sonucuna varıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 44,40 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,

3-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, kesin olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 18/02/2020

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …