Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1006 E. 2022/55 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1006 Esas
KARAR NO : 2022/55

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/12/2019
KARAR TARİHİ : 14/01/2022
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/01/2022
Davacı vekili tarafından açılan menfi tespit davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 18.03.2016 düzenleme 30.05.2016, 30.062016, 30.07.2016, 30.08.2016, 30.09.2016, 30.10.2016, 30.11.2016, 30.12.2016, 30.01.2017 ve 20.02.2017 vade tarihli senetlere istinaden davalı tarafa toplam 104.000 TL borçlu bulunduğunu, 30.05.2016, 30.06.2016, 30.07.2016 ve 30.08.2016 vade tarihli senetlere ilişkin davalı tarafça müvekkili hakkında İstanbul …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07.12.2016 tarih … D.ş sayılı ilamı ile ihtiyati haciz kararı alınarak İstanbul ….. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında icra takibine başlandığını, müvekkili tarafından anılan icra dosyasına itiraz edilmeyerek takibin kesinleştiğini, yine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …. E. sayılı dosyası ile 30.11.2016, 30.12.2016, 30.01.2017 ve 20.02.2017 vade tarihli senetlere ilişkin icra takibine başlandığını, 30.09.2016 ve 30.10.2016 vade tarihli senetlere ilişkin ise henüz icra takibi başlatılmadığını, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası kapsamında başlatılan icra takibinden sonra müvekkili tarafından gerek takip konusu edilen gerekse takibe konu edilmeyen tüm senetlere ilişkin davalı tarafa ve davalı tarafın avukatına farklı tarihlerde banka aracılığı ile ödeme yapıldığını, müvekkilinin yapmış olduğu 15.02.2017, 11.04.2017, 23.05.2017, 15.06.2017, 27.07.2017, 31.10.2017 ve 04.12.2017 tarihli ödemeleri davalının avukatı olan …’ın banka hesabına yapmış olup dava konusu senetlere ilişkin yapmış olduğu ödemelerde yapılan ödemenin, senet borcuna binaen yapıldığı hususunu şerh düştüğünü, dolayısıyla dava konusu senetlerin borçlusu olan müvekkili tarafından borca istinaden toplamda 97.500 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemelerin davalı ve davalının avukatı olan … tarafından İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına bildirilmeyerek ve hatta Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası kapsamında bir kısım senetler için tarafça henüz icra takibine konu edilmemiş olan 30.09.2016 ve 30.10.2016 vade tarihli senetlerin de senet borcu ödenmesine rağmen müvekkiline iade edilmediğini, dava konusu uyuşmazlık hakkında İstanbul Arabuluculuk Bürosunun …. Arabuluculuk Numaralı dosyası kapsamında zorunlu arabuluculuk yolunun tüketildiğini ve arabuluculuk görüşmelerinin 23.12.2019 tarihli son tutanak ile anlaşamama sureti ile sonuçlandığını öne sürerek dava konusu 30.05.2016 vade tarihli 7.000 TL bedelli, 30.06.2016 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 30.07.2016 vade tarihli 7.000 TL bedelli, 30.08.2016 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 30.09.2016 vade tarihli 10.000 TL bedelli, 30.10.2016 vade tarihli 12.000 TL bedelli, 30.11.2016 vade tarihli 12.000 TL bedelli, 30.12.2016 vade tarihli 12.000 TL bedelli, 30.01.2017 vade tarihli 12.000 TL bedelli ve 20.02.2017 vade tarihli 12.000 TL bedelli 10 adet senedin ve bu senetlerin bir kısmının konu edildiği İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. ve Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı icra dosyalarının 97.500 TL’nin farklı tarihlerdeki ödemesi oranında iptaline, bu oran üzerinden müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine ve haksız ve kötü niyetli hareket eden davalı tarafın dava değerinin %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın yaptığını iddia ettiği ödemeleri hangi tarihte hangi icra dosya borcuna konu hangi senet veya senetlerin borcuna mahsuben yaptığını ve hangi icra takibinde ne kadar borcu olduğunu veya olmadığını açıklaması ve somutlaştırması gerektiğini, dava dilekçesinin soyut ve genel anlatımlar içerdiğini, öncelikle davacıdan yaptığını iddia ettiği ödemelerin hangi tarihteki kısmının hangi borca veya hangi takibe konu senede mahsuben yaptığını ve hangi icra dosyasından ayrı ayrı ne kadar borçlu olmadığının Tespitini talep ettiğinin açıklattırılarak oluşacak sonuç dairesinde hüküm kurulması gerektiğini, davacı taraf hakkında başlatılan 2 ayrı icra takibi bulunması nedeniyle bu takiplere konu senetler ve takibe koyulmayan senetler yönünden davacı tarafça ayrı ayrı dava açılması gerektiğini, takipten önce menfi tespit davası açılabilmesi için borçlunun borcu olmadığının hemen tespitinde korunmaya değer bir hukuki yararı bulunması gerektiğini, dolayısıyla hâlihazırda icra takibine konu edilmemiş olan, davacı taraftan ödemesi talep edilmiş olmayan, davacı borçlunun da ödediğini öne sürdüğü ve dava tarihi itibariyle de zamanaşımına uğramış olan 30.09.2016 vade tarihli 10.000 TL bedelli ve 30.10.2016 vade tarihli 12.000 TL bedelli bonolar yönünden davacı tarafın menfi tespit davası açmasında korunmaya değer bir hukuki yarar bulunmadığını, davacı tarafın takipten önce veya sonra banka havalesi yoluyla yapmış olduğunu belirttiği ödemelere ait dekontların açıklama kısmında açıkça takibe dayanak yapılan senetlere mahsuben ödeme yapıldığı belirtilmediğinden bonolarda bulunan borç meblağına mahsuben ödeme yapıldığının sabit kabul edilemeyeceğini, davacı tarafın davalı müvekkiline dava ve takip konusu bonolar haricinde de başkaca bonolar tanzim ederek vermiş olup davacı tarafın ödemelerinin bu bonolara mahsup edilerek bonoların herhangi bir işleme konulmadığını, diğer yandan kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafça “senetlerime istinaden” açıklaması ile yapıldığı belirtilen toplam ödeme miktarının 59.500,00 TL olduğunu öne sürerek somutlaştırılmayan davanın ispat edilemediğinden reddine, davacı tarafın davasının tefriki ile ayrı ayrı harçlandırılmasının sağlanmasına, 30.09.2016 vade tarihli 10.000 TL bedelli ve 30.10.2016 vade tarihli 12.000 TL bedelli bonolar yönünden hukuki yarar yokluğundan davanın reddine, davanın esastan reddine ve davacı tarafın alacağın 9020’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahküm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 13/01/2022 havale tarihli feragat dilekçesi ile davasından feragat ettiğini, müvekkili ile davalı tarafın arasında anlaşma sağlandığını, işbu davadan feragat ettiklerini, feragat beyanlarının kabulü ile dosya kapsamında verilen ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, yatırmış oldukları teminatın taraflarına iadesine karar verilmesini, davalı vekili de 10/01/2022 havale tarihli dilekçesi ile, davacı tarafça davadan feragat edilmesi halinde davacı taraftan herhangi bir yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin bulunmadığını, davada davacı tarafça dava konusu icra dosyalarına yatacak paranın alacaklıya – davalıya ödenmemesine dair teminat yatırılarak tedbir kararı alındığını, davacı tarafça belirtilen tedbirin kaldırılmasının talep edilmesi ve mahkemece de bu tedbirin kaldırılması halinde davacı tarafça tedbir için yatırılan teminatın davacıya iadesine muvafakat ettiklerini beyan etmiştir.
Bilindiği üzere, 6100 Sayılı HMK’nun 307. maddesine göre davadan feragat ” Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı, davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmış olup davanın feragat nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu menfi tespit davasının feragat nedeniyle REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.665,06 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.605,76 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin talebi gibi kendi üzerinde bırakılmasına, talebi olmadığından davalı lehine vekalet ücretine takdirine yer olmadığına,
5-Tarafların talepleri dikkate alınarak Mahkememizin 22/01/2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, davacı tarafından yatırılan teminatın davacıya iadesine,
6-7155 Sayılı Kanun ile değişik 6325 sayılı Hukuki Uyuşmazlıklarda Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesinin 14. fıkrası uyarınca arabulucuk ücreti olan 1.320,00 TL’ nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
7-Taraflar tarafından yatırılan gider avansının 6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi uyarınca kararın kesinleşmesine müteakiben yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi ve İİK 263. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi.14/01/2022

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.