Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1 E. 2019/252 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/1
KARAR NO : 2019/252

DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 30/09/2011
KARAR TARİHİ : 26/02/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı ile müvekkili arasında ayçiçek küspesi alım satımı ile ilgili 11/03/2006 tarihli kontrat imzalandığını, bu sözleşme gereğince davalı şirkete 11/03/2006 tarihli 038670 sayılı fatura ile 299.350 KG, 42.028,74 USD bedelli küspe teslim edildiği, ancak davalının taraflar arasındaki sözleşmenin 5. maddesi gereğince edimini yerine getirmediğini, bunun üzerine davalı hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı takip dosyası ile takip yapıldığını, takip tarihi itibariyle müvekkilinin davalıdan 25.352,26 USD ana para, 49.893,23 USD kur faizi olmak üzere 116.893,92 TL alacağı bulunduğunu, ancak davalının hem borca hem de icra dairesinin yetkisine itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı ile yapılan alış veriş neticesinde davacı tarafça 11/03/2006 tarihli 42.028,74 USD bedelli faturanın müvekkiline gönderildiği, bu faturanın karşılığının 20.000 USD ve 13.500 USD bedelli iki adet çekin keşide edilerek teslim edilmesi suretiyle bakiye kısmının da davacının talebi üzerine 24/04/2006 tarihinde 2.107 USD olarak bildirilen davacı hesabına havale yoluyla ödendiğini, yine taraflar arasında yapılan görüşmeler sonucunda bir takım mahsuplaşma faturaları ile hesabın sıfırlandığını, böylece davacının alacağının bulunmadığını, mahkemenin yetkili olmadığını yetkili mahkemenin Bursa Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Dava, ticari alım- satımdan kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonucunda mahkememizin 01/12/2015 gün ve … E- … K. sayılı kararı ile özetle:”Tarafların iddia ve sunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, icra takip dosyası, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsımından anlaşılacağı üzere;
Davacı tarafından davalı aleyhine Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile 39.384,74 TL asıl alacak + 77.509.18 TL işlemiş faiz alacağı toplamı 116.893,92 TL alacak için 11/03/2006 tarihli fatura alacağı açıklaması ile icra takibi yapıldığı, borçlu davalının itirazı üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davalının icra dairesinin ve mahkememizin yetkisine yaptığı itirazlar yerinde görülmeyerek ret edilmiştir.
Tarafların bildirdikleri deliller toplanmış; iddia ve savunmalarının irdelenip değerlendirilmesi bakımından bilirkişi raporu alınmıştır. Bilirkişi raporunda özetle: “davacının incelenen ticari defterlerine göre davalıdan 54.094,42 TL alacaklı bulunduğu, taraflar arasında mal teslimi hususunda uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın ödeme yapılıp yapılmadığı noktasında bulunduğu, davalının yaptığı ödemelerin davacı çalışanlarına yapılmış olması nedeniyle davacıya yapılmış sayılması gerektiği, davalının ticari defterlerine göre davacıya 213,53 TL borçlu gözüktüğü” bildirilmiştir. Alınan rapora itiraz üzerine yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınmıştır. Yeni bilirkişi raporunda özetle: ” davalının yaptığı ödemelerin davacı çalışanlarına yapılmış olması nedeniyle davacıya yapılmış sayılması gerektiği, davacının takip tarihi itibariyle ödemeler düşüldüğünde davalıdan alacağı olmadığını, yapılan ödemelerin davacıya yapılmadığının kabulü halinde takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 23.988,93 TL alacağı ve 49.225,28 TL işlemiş faiz alacağı bulunduğunun kabulü gerektiği” bildirilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından davalının davacıya olan borçlarını ödediğine ilişkin bir takım belge ve çeklere dayandığı, davacının çekleri teslim alan … isimli kişinin davacı şirketi temsil etmediğini ve buna yapılan ödemelerin geçerli kabul edilemeyeceğini iddia ettiği, taraflar arasındaki esas uyuşmazlığın da …. adlı kişiye 20.000,00 USD ve 15.500,00 USD miktarlı iki adet çek ile yapılan çek ödemeler noktasında bulunduğu, ancak davacı şirketin bu kişinin ödeme alma, kabul etme, hesap mutabakatı düzenleme gibi konularda davacı şirketi temsil ettiği yönünde davalı tarafa güven telkin ettiği, davalının davacı tarafça uyandırılan bu güven duygusunun ve iyi niyetinin korunması gerektiği, dolayısı ile uyandırılan bu güven duygusu içinde davalı tarafından yapılan çek ödemelerinin davacıya yapılmış sayılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan davalının kendi ticari defterlerinde davacı yana 213,53 TL borçlu gözüktüğü” anlaşıldığından kendi ticari defter kayıtları aleyhe delil kabul edilerek bu miktar borçlu olduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay … H.D.sinin 08/12/2016 gün ve …. E- …. K. sayılı kararı özetle”Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında ayçiçek küspesi alım-satımı ile ilgili 11/03/2006 tarihli kontrat imzalandığını, davalıya malın satılıp teslim edildiğini, bedelin ödenmediğini bunun üzerine icra takibine geçildiğini itiraz üzerine takibin durduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline, takibin devamına, icra inkar taziminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, faturaya ilişkin bedelin ödendiğini, savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davalının davacıya olan borçlarını ödediğine ilişkin bir takım belge ve çeklere dayandığı, davacının çekleri teslim alan …isimli kişinin davacı şirketi temsil etmediğini ve buna yapılan ödemelerin geçerli kabul edilemeyeceğini iddia ettiği, taraflar arasındaki esas uyuşmazlığın da … adlı kişiye 20.000,00 USD ve 15.500,00 USD miktarlı iki adet çek ile yapılan ödemeler noktasında bulunduğu, ancak davacı şirket bu kişinin ödeme alma, kabul etme, hesap mutabakatı düzenleme gibi konularda davacı şirketi temsil ettiği yönünde davalı tarafa güven telkin ettiği, davalının davacı tarafça uyandırılan bu güven duygusunun ve iyi niyetinin korunması gerektiği, dolayısıyla uyandırılan bu güven duygusu içinde davalı tarafından yapılan çek ödemelerinin davacıya yapılmış sayılması gerektiği sonucuna varıldığı, diğer yandan davalının kendi ticari defterlerinde davacı yana 213,53 TL borçlu gözüktüğü anlaşıldığından kendi ticari defter kayıtları aleyhe kabul edilerek bu miktar borçlu olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün ….E. sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın ve dava konusu alacağın 213,53 TL’lik kısmına yönelik olarak iptaline, takibin bu miktar alacak üzerinde devamına, fazlaya ilişkin iptal isteğinin reddine, 213,53 TL alacak üzerinden %20 icra inkar tazimantının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dava itirazın iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasında mal alım satımı hususunda uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık ödeme hususundan kaynaklanmaktadır. Davalı ödemelerin 2 adet çek ile yapıldığını ileri sürmektedir. Dosya içerisindeki çeklerde davacı lehtar davalı keşideci konumundadır. Davacı çeki teslim alan …. isimli kişinin şirket çalışanı olmadığını ayrıca çeklerdeki lehdar imzasının sahte olduğunu belirtmiştir. Mahkemece davacının itirazları konusunda yeterince araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Mahkemece her iki çek arkasındaki lehdar cirosunun davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığı, çeki teslim alan …’nun davacı şirket adına daha önce çek-bono kıymetli evrak alıp almadığı, makbuz düzenleyip düzenlemediği, ayrıca dosya içerisinde bulunan davalı tarafın ödemelerle ilgili belgelerde bulunan imzanın davacı şirket adına temsile yetkili kişilere ait olup olmadığı hususları araştırılarak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur. Karar düzeltme talebi ise ret edilmiştir.
Mahkememiz kararının Yargıtayca bozulması üzerine, taraflara usulüne uygun tebligat yapılarak duruşmaya davet edilmiştir. Davacı vekili Yargıtay bozma kararına uyulmasını, davalı vekili ise önceki kararda direnilmesini istemiştir.
Mahkememiz kararı ile Yargıtay bozma kararı dikkate alındığında mahkememizle özel daire arasındaki uyuşmazlık, eksik soruşturma olup olmadığı noktasındadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık ise … adlı kişiye davalı tarafından 20.000,00 USD ve 15.500,00 USD miktarlı iki adet çek ile yapılan ödemeler noktasında bulunmaktadır. Davacı, …. adlı kişinin davacı şirketi temsil etmediğini ve buna yapılan ödemelerin geçerli kabul edilemeyeceğini iddia etmiş, davalı ise … adlı kişinin davacı adına ödeme alma, kabul etme, hesap mutabakatı düzenleme gibi konularda davacı şirketi temsil ettiği yönünde davacı şirketin davalı tarafa güven telkin ettiğini savunmuştur.
Mahkememizce dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere bağlı olarak ” … adlı kişinin ödeme alma, kabul etme, hesap mutabakatı düzenleme gibi konularda davacı şirketi temsil ettiği yönünde davalı tarafa güven telkin ettiği, davalının davacı tarafça uyandırılan bu güven duygusunun ve iyi niyetinin korunması gerektiği, dolayısı ile uyandırılan bu güven duygusu içinde davalı tarafından yapılan çek ödemelerinin davacıya yapılmış sayılması gerektiği kabul edilerek önceki hüküm kurulmuştur. Davalının savunmasında geçen çekleri davacı adına alan … ‘nin Bakırköy … Ağır Ceza Mahkemesinin … E sayılı dava dosyasında verdiği ifade ” Dava konusu çekleri davacı şirketin yetkililerinin bilgisi ve onayı ile aldığını, çeki aldığına ilişkin makbuz altındaki imzanın da kendisine ait olduğunu, kendisinin … AŞ’nin ortağı olduğunu ve davacı şirket ile aynı adreste faaliyet gösteren bu iki şirketin kardeş şirket olduklarını” bildirdiği gibi, dosya içinde bulunan 20/03/2006 tarihli yazıdan da davacı şirketin daha önce … adlı kişiye davalı tarafından yapılan ödemeleri kabul ettiğini bildirdiği görülmektedir. Yine dosyadaki ticaret sicil kayıtları, savcılık soruşturma evrakı kapsamından da bu davacı şirket ile … adlı kişi arasında bağlantı bulunduğu anlaşılmaktadır.
Her ne kadar Yargıtay bozma gerekçesinde her iki çek arkasındaki lehdar cirosunun davacı şirket yetkilisine ait olup olmadığının araştırılması istenmiş ise de cironun davacı şirkete ait olup olmamasının bu dava yönünden fazla bir önemi yoktur. Önemli olan dava konusu çeklerin davacıya verilmek üzere davacının bilgi ve isteği ile … adlı kişiye verilip verilmediği ve verilmiş ise bu ödemelerin davacıya yapılmış sayılıp sayılmayacağıdır. Dava konusu çekler davacı şirket emrine düzenlenmiş olup, davacının isteği ile … adlı kişiye teslim edildiği, davacının cirosunun sonradan sahte olarak atılmış olması ve tahsil edilen bedelinin davacıya verilmemiş olması davacı şirket ile … adlı kişi arasındaki bir sorundur. Bundan davalıyı sorumlu tutmak hukuken mümkün değildir. Dolayısı ile çeklerdeki cironun davacı şirket yetkililerine ait olup olmadığının tespiti yoluna gidilmemiştir. Bu nedenledir ki Yargıtay özel dairesinin bu yöndeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.
Az yukarıda yapılan tespitler dikkate alındığında Yargıtay bozma kararında belirtilen “çeki teslim alan ….’nun davacı şirket adına daha önce çek-bono kıymetli evrak alıp almadığı, makbuz düzenleyip düzenlemediği, ayrıca dosya içerisinde bulunan davalı tarafın ödemelerle ilgili belgelerde bulunan imzanın davacı şirket adına temsile yetkili kişilere ait olup olmadığı hususları araştırılarak” şeklindeki bozma gerekçesine de katılmak mümkün olmamıştır. Zira, gerek dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden gerekse bilirkişi raporlarından davacı şirketin bu kişinin ödeme alma, kabul etme, hesap mutabakatı düzenleme gibi konularda davacı şirketi temsil ettiği yönünde davalı tarafa güven telkin ettiği, davalının davacı tarafça uyandırılan bu güven duygusunun ve iyi niyetinin korunması gerektiği, dolayısı ile uyandırılan bu güven duygusu içinde davalı tarafından yapılan çek ödemelerinin davacıya yapılmış sayılması gerektiği sonucuna varıldığından bu hususta ayrıca bir araştırma yapmaya da gerek görülmemiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından davalının davacıya olan borçlarını ödediğine ilişkin bir takım belge ve çeklere dayandığı, davacının çekleri teslim alan …. isimli kişinin davacı şirketi temsil etmediğini ve buna yapılan ödemelerin geçerli kabul edilemeyeceğini iddia ettiği, taraflar arasındaki esas uyuşmazlığın da …. adlı kişiye 20.000,00 USD ve 15.500,00 USD miktarlı iki adet çek ile yapılan çek ödemeleri noktasında bulunduğu, ancak davacı şirketin bu kişinin ödeme alma, kabul etme, hesap mutabakatı düzenleme gibi konularda davacı şirketi temsil ettiği yönünde davalı tarafa güven telkin ettiği, davalının davacı tarafça uyandırılan bu güven duygusunun ve iyi niyetinin korunması gerektiği, dolayısı ile uyandırılan bu güven duygusu içinde davalı tarafından yapılan çek ödemelerinin davacıya yapılmış sayılması gerektiği, davacının çek bedelini …’den alamamış olması halinde kendisi aleyhine hukuki yollara başvurması gerektiği sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan davalının kendi ticari defterlerinde davacı yana 213,53 TL borçlu gözüktüğü anlaşıldığından kendi ticari defter kayıtları aleyhe delil kabul edilerek bu miktar borçlu olduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca Yargıtay bozma kararına uyulmayarak önceki kararda direnilmesine karar verilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Usul ve yasaya uygun olmayan Yargıtay bozma kararına karşı mahkememizin 01/12/2015 gün ve ….E -…. K sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2- Davanın kısmen kabulü ile davalı borçlunun Bakırköy … İcra Müdürlüğünün …. E sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın itiraz ve dava konusu alacağın 213,53 TL’lik kısmına yönelik olarak iptaline, takibin bu miktar alacak üzerinden devamına, fazlaya ilişkin iptal isteğinin reddine,
213,53 TL alacak üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline,
3-Alınması gereken 44,40 TL karar harcından daha önce yatırılan peşin harcın mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 213,53 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 12.101,51 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 18,40 TL başvurma harcı ile 27,70 TL peşin harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 3.581,40 TL yargılama giderinin ret kabul oranına göre 71,62 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 58,00 TL yargılama giderinin ret kabul oranına göre 56,84 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde mahkememize gönderilecek veya sunulacak dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı açıkça okunup tefhim edildi. 26/02/2019 10:55:05

Katip …

Hakim …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVACI DAVALI
31 Tebligat – 267,00 TL 7 Tebligat – 58,00 TL
4 Müzekkere – 27,60 TL
Bilirkişi Ücreti – 3.200,00 TL
Talimat Masrafı- 35,00 TL
Yargıtay Dosya Masrafı – 51,80 TL
Toplam = 3.581,40 TL