Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/970 E. 2019/140 K. 31.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2018/970
KARAR NO : 2019/140

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/10/2018
KARAR TARİHİ : 31/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin Türkiye ‘de elektronik sağlık hizmeti veren bir firma olduğunu, müvekkili şirketin aynı zamanda Kazakistan Cumhuriyet Devletinde bir şirketin yabancı sermayeli ortağı olduğunu, davalının ise müvekkil şirketle ve şirket yetkilileri ile hiçbir bağlantısı olmayan bir kişi olduğunu, davalının uhdesinde bulunan ancak sahte olarak düzenlenen bir adet 02/03/2015 düzenleme tarihli, 01/03/2016 vade tarihli, 2.500.000,00 USDU bedelli senet ve bir adet 02/03/2015 tarihli anlaşma tutanağı ile Kazakistanda müvekkili şirket aleyhine yasal yollara başvurarak 484.257,00 USD ödenmesini talep ve dava ettiğini, müvekkili şirketin davalıdan bu şekilde haberdar olduğunu, anlaşma tutanağında müvekkili şirkete ait olduğu iddia edilen kaşenin ve şirket yetkilisi …’in imzasının bulunduğu, imzaların …’e ait olduğu müvekkil şirket tarafından kabul edilmekle birlikte, şirket kaşesinin müvekkili şirkete ait olmadığını, anlaşma konusu ve borçlanma konusu senedin sonradan düzenlendiğini ve doldurulduğunu, şirket yetkilisinin şirket ile ilgili günlük basit işlemlerde kullanmak üzere imzaladıkları boş kağıtların şirket ile daha sonra irtibatı kesilen kişilerce suistimal edilerek bu şekilde sahte olarak düzenlendiğini, bu konuda Küçükçekmece C.Başsavcılığına şikayette bulunulduğunu, davalı tarafın savcılıkta verdiği ifadelerde senet ve anlaşma tutanağının şirket merkezi olan Sefaköy de düzenlendiğini belirtmiş olduğunu, bu nedenle öncelikle haksız tahsil ve takip ihtimaline karşı takdiren teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yurtdışında ikamet etmekte olup bu hususa ilişkin olarak yetkiyi belirleyen HMK.’nun 9. maddesine göre, müvekkilinin Türkiye’deki mutad meskeninin yetkili mahkemeyi belirlediğini, müvekkilinin Türkiye’deki mutad meskeninin davacı tarafından da bilinip bildirildiği üzere …. olduğunu, bu sebeple davanın yetkisiz mahkemede ikame edilmiş olduğundan yetkili mahkemenin Ankara Mahkemeleri olduğunu, Davacı şirketin müvekkili ile herhangi bir bağlantısı olmadığını ileri sürmüş ise de bu durumu gerçeği yansıtmadığını, 2012 yılında davacı şirketin ekonomik açıdan zor bir döneme girdiğini ve finansal desteğe ihtiyaç duyduğunu, belirtilen tarihlerde şirketin ortağı olan ….’in daha önce banka müdürlüğü yapmış olması ve bağlantıları sebebiyle tanıdığı müvekkilinden borç para alınmasına karar verildiğini, 2012-2014 yılları arasında 6 parça halinde müvekkili adına müvekkilinin babası dava dışı …. ‘ten borç para alındığını her seferinde karşılığında bir senet verildiğini, tüm borcun ödenmemesi üzerine müvekkili ile bir sözleşme yapıldığını, tüm senetlerin geri alındığını ve toplam bedel için tek bir senet verildiğini, taraflar arasında ayrıca bir ek protokol yapıldığını ve müvekkiline 2016 yılında borcun ödeneceği, ödenmemesi halinde Kazakistan’da bulunan şirketten hisse devri yapılacağının söylendiğini, ancak borçun ödenmediği gibi hisse devrinin de yapılmadığını, bunun üzerine davalı müvekkilinin hem Kazakistan’da yaşamakta olduğundan hem de davacının Türkiye’de borca batık olduğu duyumunu aldığından Kazakistan’da hukuki işlemleri başlattığını, Kazakistan’da görülen davalarda davacı şirket yine senedin sahteliğini ileri sürmüş ise de hukuki süreç müvekkili lehine sonuçlandığını, işbu davada ispat yükünün davacı tarafta olduğunu, ancak davacının dosyaya davasını ispatlayacak hiçbir yazılı delil sunmadığını, bu nedenle öncelikle yetkisizlik kararı verilerek dosyanın yetkili Ankara Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine, dava konusu alacağın %20’si oranında tazminatın davacıdan alınarak müvekkilime verilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
Dava, icra takibinden önce açılan bonoya dayalı menfi tespit davasıdır.
Davalının süresinde yaptığı ve geçerli olan yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmiştir.
Bilindiği üzere İİK 72/ son maddesi uyarınca menfi tespit davası takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde veya davalının ikametgah mahkemesinde de açılabilir. Taraflar arasında geçerli yetki sözleşmesi bulunması halinde dava, bu sözleşmeyle kararlaştırılan mahkemede de açılabilir.
Somut olayda dava tarihinde başlanılmış bir takip olmadığından ve davadan sonra icra takibi başlatıldığından isteğin, icra takibinden önce açılan bonoya dayalı menfi tespit davası olarak kabulü gerekir. Diğer yandan her ne kadar dava konusu bonoda yetkili mahkeme, İstanbul mahkemeleri olarak gösterilmiş ise de davalının tacir olduğuna ilişkin bir iddia ve delil sunulmadığından bu yetki sözleşmesi HMK 17. maddesi gereğince geçerli olmadığından yetkili mahkemenin tespitinde dikkate alınamaz.
Davalı yurt dışında yaşadığını ve mutad meskeninin davacının dava dilekçesinde bildirdiği gibi Ankara olduğunu bildirerek yetki itirazında bulunmuş olup davanın, İİK 72. maddesine göre yetkili olan bu yer mahkemesinde açılması gerektiğinden davalının süresinde ve usulüne uygun olan yetki itirazının kabulü gerektiği sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca, davalının süresinde olan yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının yetki ilk itirazının kabulü ile davanın mahkememizin yetkisizliği nedeniyle usulden REDDİNE,
2-HMK 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememeze başvurulması halinde dava dosyasının yetkili ANKARA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE,aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin taraflara hatırlatılmasına,
3-Kararın taraflara tebliğine,
4-Yargılama giderleri konusunda HMK 331. maddesi gereğince şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, HMK 138. maddesi gereğince dosya üzende yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakenmeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi.31/01/2019

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …