Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/912 E. 2019/124 K. 30.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/912
KARAR NO : 2019/124

DAVA : Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
DAVA TARİHİ : 20/04/2017
KARAR TARİHİ : 30/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz davasının yapılan açık yargılaması sonunda,

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketin ortağı bulunduğunu, davalı şirketin atanan kayyımın çağırması nedeniyle 11/04/2016 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığını, bu toplantıda bölünme kararı alındığını,müvekkilinin bu karara karşı Bakırköy ….. ATM’nin …. E sayılı dava dosyası ile iptal davası açtığını, iptal davası açma süresi dolmadan davalı …… ’nin usul ve yasaya aykırı olarak anılan genel kurul kararını tescil edildiğini öğrendiğini, tescil kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek tescil ve terkine ilişkin kararın iptaline ve davalı şirketin ihyasına karar verilmesini istemiştir.
Buna karşılık davalı şirket vekili, müvekkiline husumet düşmeyeceği, TTK 34. maddesindeki 8 günlük sürenin geçirildiğinden davanın bu nedenle reddi gerektiğini, zira davacının Bakırköy ….. ATM’nin …. E sayılı dava dosyası ile açtığı iptal davasında kararı öğrendiğini beyan ettiğini, davacının aynı beyanla Bakırköy ….. ATM’nin …. E sayılı dava dosyası ile de dava açtığından derdestlik itirazlarının bulunduğunu, bölünme işleminin iptali için TTK 192. maddesinde ön görülen 2 aylık hak düşürücü sürenin geçirildiğini ve bu nedenle de davanın reddi gerektiğini, tescil için genel kurul kararının iptali davası açma süresinin geçmesinin gerekmediğini, tescil işleminin yasaya uygun yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı …… vekili, tescil işleminin yasaya uygun yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Dava, TTK 34. maddesi gereğince ticaret sicil müdürlüğünün tescil işlemine itiraza ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davacının pay sahibi olduğu …. VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin 11/04/2016 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığı ve bu toplantıda bölünme kararı aldığı, alınan bölünme kararı gereğince devralan dahili davalı şirketlerin oluştuğu, bölünmeye ilişkin genel kurul kararının ticaret sicil müdürlüğünce tescil ve ilan edilmesi üzerine davacı şirketin bu tescil işleminin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, TTK 34. maddesine dayalı itiraz davalarının 8 günlük hak düşürücü süre içinde açılması gerekir. Hak düşürücü süre ise ilgili işlemin tebliğ tarihinden itibaren başlamaktadır. Dava konusu tescil işleminin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir iddia olmadığı gibi bu hususta herhangi bir delil de sunulmamıştır. Her ne kadar davalılar, davacının Bakırköy ….. ATM’de açtığı iptal davasında tescil işlemini öğrendiğini beyan ettiğini ileri sürmüş iseler de anılan dosya kapsamında davacıya ait böyle bir beyana rastlanmamıştır. Dolayısı ile iş bu davanın hak düşürücü süre içinde açıldığı kabul edilmiştir.
Diğer yandan Bölünme, 6102 sayılı TTK’nın 159 vd maddelerinde düzenlenmiştir. TTK 159/1. maddesi gereğince bir şirket tam veya kısmi olmak üzere iki şekilde bölünebilir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise tam ve kısmi bölünme halinde bölünen şirketin, hukuki durumunun ne olacağına ilişkin hükümler konulmuştur. TTK 160.maddesinde ise geçerli bölünmeler belirtilmiş ve sermaye şirketlerinin ve kooperatiflerin sermeye şirketlerine ve kooperatiflere bölünebileceği belirtilmiştir.
TTK ‘nın bölünmeye ilişkin hükümleri birlikte değerlendirildiğinde gerek tam bölünmede, gerekse kısmi bölünme de mutlaka devralan bir şirketin veya kooperatifin varlığı zorunludur. Tam bölünmede, tam bölünüp devrolunan şirketin tüzel kişiliği devir tarihi itibariyle sona ererken, kısmi bölünmede ise kısmi bölünenen şirket ana şirketi, devir alan şirketler ise yavru şirketi oluşturur. TTK 161. maddesine göre tam veya kısmi bölünme, pay oranlarının korunduğu bölünme ve pay oranlarının korunmadığı bölünme olarak iki şekilde yapılabilir. Diğer yandan TTK 166. maddesi bölünme sözleşmesini ve bölünme planının yapılmasını öngörmüştür. Buna göre bölünme sözleşmesi ve planının yazılı yapılması şarttır. Bununla birlikte bölünme planının ve bölünme sözleşmesinin bölünmeye katılan şirketlerin genel kurulu tarafından onaylanması şarttır. TTK 167. maddesi ise bölünme sözleşmesi ile bölünme planının içeriğinin nasıl olması gerektiği konusunda özel düzenlemeler getirmiştir. TTK 168. maddesi ise bölünme dışında kalan malvarlığının akıbetini düzenlemiştir. TTK 169. maddesinde ise bölünmeye katılan şirketlerin yönetim organlarının bölünme hakkında rapor hazırlamasını ve bu raporun hangi içeriğe sahip olması gerektiğini düzenlemiştir. Yine TTK 170. maddesi ise bölünme sözleşmesi ile bölünme planın ve yönetim organlarınca düzenlenen bölünme raporunun incelenmesine imkan verecek düzenlemeyi getirmektedir. TTK 174. maddesi bölünmeye katılacak şirketlerin alacaklılarına yapılacak ilanın şekil ve içeriğine ilişkin hüküm koymuş; TTK 175. maddesi ise ilan üzerine başvuran alacaklıların talep etmesi halinde alacaklarının teminat altına alınması zorunlu tutulmuştur. Yine TTK 176. maddesinde bölünmeye katılan şirketlerin borçlardan sorumluluğu ve 177. maddesinde ise ortakların sorumluluğu, 178. maddesi ise iş ilişkilerinin geçmesi durumu düzenlenmiş; 179. maddesi ise tescil ve geçerliliği düzenlenmiştir.
TTK’nın bölünmeye ilişkin az yukarıda belirtilen hükümleri birlikte değerlendirildiğinde bölünmenin, bölünmeye katılacak şirketlerin yönetim organlarının bölünme sözleşmesi ve planı düzenlemesi ve bölünme planının ve bölünme sözleşmesinin bölünmeye katılan şirket genel kurullarına sunulması ve TTK 151. maddesinde öngörülen nisaplar ile veya oranın korunmadığı bölünmelerde devreden şirkette oy hakkını haiz ortakların en az %90’ınca onaylanması şeklinde yapılabileceği saptanmıştır.
Dava konusunun dayanağı olan 11/04/2016 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 3 nolu maddesi ile …. VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin tam bölünme yoluyla bölünmesine ilişkin bölünme sözleşmesinin ve planının müzakere ve oylamaya tabi tutulduğu ve pay sahiplerinin %95’inin kabulü ve %5’inin reddi yönündeki oyu sonucu oy çokluğu ile kabul edildiği saptanmıştır. İş bu genel kurul kararı, şirket yönetim kurulunun başvurusu sonucunda…. tarafından 30/06/2016 tarihinde tescil ve ilan edilmiştir. Davacı ise iş bu tescil kararının yasaya aykırı olduğu iddiasıyla iş bu davayı açmıştır. Davacı itirazında, tescil edilen genel kurul kararına karşı iptal davası açtığını, bu dava devam ederken ve iptal davası açma süresi dolmadan tescil işlemi yapılmasının usul ve yasaya ve maddi gerçeğe aykırı olduğunu bildirmiştir. Davacının davanın konusunu oluşturan 11/04/2016 tarihli genel kurul kararına karşı ayrıca Bakırköy …. ATM’de iptal davası açtığı ve davanın halen derdest olduğu saptanmıştır. Dolayısı ile anılan genel kurul kararının usul ve yasaya aykırı olup olmadığı zaten iş bu davada karara bağlanacaktır.
Ticaret sicil müdürlüğünün genel kurul kararını tescil işleminin usul ve yasaya aykırı olup olmadığı ise bu davanın konusudur. Bilindiği üzere Ticaret Sicil Müdürlüğü, bir hususun tescili için kendisine başvurulduğunda tescili istenen hususa ilişkin evrakı inceleyip, tescili için gereken şartları taşıması halinde tescil etmekle mükelleftir. Dolayısı ile iptal davasına konu edilebilecek hususlar yönünden kanuna aykırılık gerekçesiyle tescil işleminden kaçınamaz. Diğer yandan iptal davası açılması ve açma süresinin henüz dolmamış olması, bir genel kurul kararının tescili talebini yerine getirmemeye gerekçe yapılamaz. Tescil edilmiş olsun veya olmasın bir genel kurul kararı aleyhine yasanın ön gördüğü süre içinde hak sahibince her zaman dava açılabilir.
Tescil işlemine esas olan genel kurul kararının tescili işlemine engel olacak herhangi bir yasal neden bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davacın itirazında bildirdiği tescil edilen genel kurul kararı hakkında açtıkları iptal davasının sonuçlanmamış olması ve iptal davası açma süresinin de dolmamış olması tescil işlemine yasal olarak engel olacak bir husus olmadığından bu yöne ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir.

Diğer yandan TTK 34. maddesine dayalı olarak açılacak itiraz davalarında husumet işlemi yapan ticaret sicil müdürlüğüne yöneltilmelidir. Bu tür davada şirkete husumet düşmediği gibi, somut davada davalı olarak gösterilen …. VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ’nin tüzel kişiliği tam bölünme yolu ile 30/06/2016 tescil tarihinde ve davadan önce terkin suretiyle sona erdiğinden kendisine husumet yöneltilemeyeceğinden ve bölünme ile devralan şirketlere ise bu davada husumet yöneltilemeyeceğinden bu davalılar yönünden dava usulden ret edilmiştir.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarı açıklanan nedenlerle;
1-Davalı şirketler yönünden davanın husumet nedeniyle reddine,
2-Davalı…. hakkındaki davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 31,40 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin davacıdan tahsiline,
4-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 30/01/2019 09.47

Başkan….

Üye….

Üye …..

Katip …