Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/895 E. 2018/921 K. 02.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/895
KARAR NO : 2018/921

DAVA : Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı)
DAVA TARİHİ : 24/09/2018
KARAR TARİHİ : 02/10/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tasarrufun İptali (İİK 277 Ve Devamı) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin kömür satımından dolayı davalı …LTD.ŞTİ’den ilama bağlanan alacağı olduğunu, yapılan haciz işleminde borçluya ait haczi kabil mal bulunamadığını, davalının alacaklı bulunduğu 3. kişi ….AŞ’ye İİK 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini, haciz ihbarnamesine verilen cevapta davalı borçlunun alacağının bulunduğunu, ancak bu alacağın diğer davalıya temlik edildiğinin bildirildiğini, her iki davalı arasında organik bağ olduğunu, davalıların kötüniyetle hareket ettiğini ve temlikin muvazaalı bulunduğunu ileri sürerek ihtiyati haciz ile TBK 18. maddesi gereğince muvazaalı olarak yapılan temlik tasarrufunun alacaklarını karşılayacak miktarının iptaline ve alacaklarının tahsili için temlik tasarrufuna konu alacak için kendilerine cebri icra yetkisi verilmesini istemiştir.
Dava, TBK 18. maddesi delaletiyle İİK 277 vd maddelere dayalı Tasarrufun İptali davasıdır.
Somut uyuşmazlıktaki davada, davacı alacaklı ile davalı borçlular ticari şirket ise de 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesi gereğince somut uyuşmazlıkta ticari dava söz konusu olmadığından TTK 5. maddesi gereğince de Ticaret Mahkemesi’nin görevli olduğunun kabulü mümkün değildir.
Bilindiği üzere; ayrıntıları HGK’nun 10/02/2016 gün ve 2014/17-2389 e_2016/129 K sayılı kararında açıklandığı üzere “Ne tasarrufun iptali davası, ne de TBK m. 18. (BK19.m) gereğince İİK’nin 277 vd. maddesinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davası TTK’nın 4. maddesinde belirtilen mutlak ya da nispi ticari dava niteliğine haiz olmadığından” genel görevli Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanında kalmaktadır.
Hal böyle olunca TBK 18.m gereğince İİK’nin 277 vd. maddelerinin kıyasen uygulanması istemli muvazaa davalarında Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan iş bu davada göreve ilişkin dava şartı eksikliği bulunduğu anlaşıldığından davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına,
3-Davacının ihtiyati haciz talebinin görevli mahkemece karara bağlanmasına,
4-Kararın taraflara tebliğine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/10/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …