Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/892 E. 2018/1138 K. 03.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/892
KARAR NO : 2018/1138

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 18/05/2016
KARAR TARİHİ : 03/12/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/12/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkilinin davalı …. AŞ’nin müşterisi olup aynı zamanda diğer davalı şirketlerin de abonesi olduğunu, müvekkili şirketin geriye doğru 10 yıllık abonelik dönemleri süresince davalı şirketlerce düzenlenen faturalara elektrik kullanımı ile ilgili olmayan ve herhangi bir hizmetten kaynaklanmayan bazı bedellerin yansıtıldığını, bu bedellerin kayıp kaçak bedeli, perakende satış hizmet bedeli, sayaç okuma bedeli, iletim bedeli ve dağıtım bedeli adıyla nitelendirilerek faturalara yansıtılması nedeni ile müvekkilinden haksız yere kesilen 15.000,00 TL’nin ödemelerin yapıldığı tarihten itibaren işleyecek mevduata uygulanan en yüksek ticari faiziyle birlikte fazlaya dair tüm dava ve talep etmiştir.
CEVAP; Davanın yetkisiz mahkemede açılmış olmakla yetkiye itiraz ettiklerini, davanın …. A.Ş’ye ihbarını talep ettiklerini, davanın, belirsiz alacak davası açılmasına uygun mahiyette olmadığını ve davacının kayıp kaçak bedeli ödediğine dair herhangi bir delil sunmadığını, müvekkilinin elektrik dağıtım şirketi olmayıp, özel sektör mensubu elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle kendi adına tahsil etmediği ”kayıp” ”dağıtım” ”iletim” bedellerinin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olmadığını, kadı ki müvekkilinin sadece üretim yapmakta olduğunu, elektrikteki kayıp ve kaçakta sorumluluğu bulunmadığını, elektrik faturalarına yansıtılan kayıp-kaçak, dağıtım ve iletim bedelleri mevzuat gereğince ve kapsamında tahsil edilmekte olup, keyfi bir uygulama olmadığını, kayıp bedelinin, elektrik sistem altyapı ve iletimi esnasında doğan kayıpların telafisi anlamına gelmediğini, davacının sözleşme ile yükümlendiği taahhüdü ifadan kaçınmasının hukuken mümkün olmadığını, davacının tacir olup, söz konusu faturalara yasal süresi içinde itiraz etmediğini, fatura ve içeriğini kabul ettiğini, davacının aldığı hizmetlerin bedelini ödemekle yükümlü olduğunu, davacının dayanak yaptığı kararların, kanun maddesi olmadığı gibi içtihadı birleştirici bir niteliği de haiz olmadığını, bu nedenlerle öncelikle dosyada yetkisizlik kararı verilmesini, akabinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ;
Adana …Asliye Ticaret Mahkemesin’in …. Esas … Karar sayılı yetkisizlik kararı ile mahkememize gelerek yukarıdaki esas numarasına kaydı yapılmıştır.
Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasıdır.
6719 sayılı Kanun’un 26.maddesi ile 6446 Sayılı Kanun’a eklenen geçici 20.maddesi dikkate alındığında; davaya konu bedeller ile ilgili olarak 6719 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden evvel açılmış ve halen devam eden alacak davalarında da 6446 sayılı Kanun’un 17.maddesine eklenen 10.fıkrasının geçmişe etkili olacak şekilde uygulanması gerektiği, bu hali ile de eldeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır.
Eldeki dava bakımından dava tarihinde yürürlükte bulunan Kanun maddeleri, yerleşmiş Yargıtay içtihatları dikkate alındığında; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunu’nun 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 Karar sayılı kararında; elektrik enerjisinin nakli esnasında meydana gelen kayıp ile kaçak kullanılan elektrik bedellerinin abonelerden tahsili yoluna gitmenin, hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmayacağı; öte yandan, nihai tüketici olan abonenin; kayıp-kaçak bedeli gibi dağıtım şirketi tarafından faturalara yansıtılan; dağıtım bedeli, perakende satış hizmeti bedeli ve iletim bedelinin hangi miktarda olduğunu apaçık denetleyebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödediğini bilmesi, eş söyleyişle şeffaf bir hukuk devletinin vazgeçilmez unsurları olduğu, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunca kanunun verdiği genel ve soyut yetkiye dayanarak çıkarılan yönetmelik, kurul kararları ve tebliğlerinin de, Elektrik Piyasası Kanununun temel amaçları ve ilkelerinden olan, şeffaflık ve düşük maliyetli enerji temini unsurlarını taşıdığının kabulünün mümkün olmadığı, gerekçeleriyle; elektrik enerjisini kaçak kullanmayan abonelerden kayıp-kaçak bedeli alınamayacağı, diğer bir ifadeyle kayıp-kaçak bedelinin faturalara yansıtılamayacağına karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun bahsedilen 21/05/2014 gün, 2013/7-2454 Esas, 2014/679 sayılı kararı ve söz konusu karar benimsenerek verilen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 25/02/2016 tarih, 2015/2474 Esas ve 2016/2637 Karar sayılı, 18/02/2016 tarih, 2015/2292 Esas ve 2016/2177 Karar sayılı ve benzeri nitelikteki birçok yerleşmiş içtihatları da dikkate alındığında faturalara elektrik kullanım bedeli dışında yansıtılan ve davaya konu olan bedellerin alınmasının haksız olduğu ve davacının dava açmakta haklı olduğu, ancak Kanun değişikliği nedeniyle davanın konusuz kaldığı, bu hali ile davanın konusu kalmadığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumluluk bakımından; Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 03/10/2012 tarihli 2012/3820-5658 Esas ve Karar sayılı ilamında yer alan “…dava tarihinde davacının dava açmakta haklı olup olmadığı hususları tartışılarak,..oluşacak uygun sonuç dairesinde vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin hangi tarafa yükleneceğinin belirlenmesi…” gerektiği hükmü ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18/11/2009 tarih 2009/18-421 Esas – 2009/526 Karar sayılı ilamında yer alan “…dava tarihinde davasında haklı bulunan davacının, davadan sonra yürürlüğe giren yasa nedeniyle haksız duruma düşmesi söz konusu olamayacağından, dava davadan sonra yürürlüğe giren yasal değişiklik nedeniyle konusuz kalmışsa davacı lehine vekalet ücreti hükmedilmesi..” gerektiği hükmü dikkate alınarak davacı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri verilmesine karar vermek gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yasa değişikliği nedeniyle davanın konusu kalmadığı anlaşıldığından KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2-492 sayılı harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar harcından daha önce peşin alınan 256,17 TL harçtan mahsubu ile bakiye 220,27 TL harcın karar kesinleşince ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 6.madde gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalı tarafından yapılan yargılama giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından kalan bakiye gider avansının talep halinde ve karar kesinleşince davalıya iadesine,
5-HMK’nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereği talep halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 03/12/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.