Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/872 E. 2018/1031 K. 06.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/872
KARAR NO : 2018/1031

DAVA : Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 07/06/2013
KARAR TARİHİ : 06/11/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı tarafından Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası ile müvekkili aleyhine takibe konan senedin müvekkilinin temyiz kudretinden yoksun olmasından yararlanılarak teminat amaçlı alındığını, ayrıca senette tahrifat olduğunun ve teminat amaçlı alındığının davalının savcılık ifadesinde de ikrar edildiğini, davalının müvekkiline ait taşınmaza talip olduğunu, başkalarına satmaması için de dava konusu senedi teminat amacı ile onun temyiz kudretinden yoksun olmasından istifade ederek imzalattığını, müvekkilinin okuma yazma da bilmediğini, müvekkilinin davalıdan para almadığını ve dava konusu senetten dolayı davalıya borçlu bulunmadığını ileri sürerek ihtiyati tedbir ile takip konusu senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline ve davalının %40 kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, yetkili mahkemenin İstanbul mahkemesi olduğundan yetki ilk itirazları bulunduğunu, davacının kısıtlanmış olduğundan bu davayı açamayacağını, tedbir talebi ile tayin edilen teminat miktarına itiraz ettiğini, davacının tanık dinletme talebine muvafakatlarının bulunmadığını, davacı kısıtlı ise de akli melekelerinin yerinde bulunduğunu, dava konusu senedin davacıya ait taşınmazdaki ½ hissesinin müvekkiline satılması için müvekkilinden aldığı 250.000,00 TL nakit para için verildiğini savunarak davanın reddi ile %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Dava,menfi tespit davasıdır.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonucunda mahkememizin 21/05/2015 gün ve …. E- … K. sayılı kararı ile özetle:” Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, icra dosyası ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davalının Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası ile davacı hakkında 15/09/2009 tanzim, 05/05/2009 ödeme tarihli ve 250.000,00 TL bedelli davalı … emrine düzenlenmiş ve keşidecisi davacı … olan bonoya istinaden icra takibi yaptığı, takibin kesinleşmesi üzerine davacı tarafça iş bu menfi tespit davasının açıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık takip ve dava konusu bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalı tarafın yetki ilk itirazı ön inceleme duruşmasında yerinde görülmeyerek ret edilmiştir
Takip ve dava konusu bono incelendiğinde ihdas nedeni olarak “nakten” kaydını taşıdığı anlaşılmaktadır. Davacı taraf, dava konusu senedin davacının sahibi olduğu taşınmazı başkasına satmaması için teminat amacı verildiğini, davacının temyiz kudretinden yoksun olmasından istifade ederek imzalattığını ve davacının okuma yazma da bilmediğini, davalıdan senet karşılığında para almadığını iddia ederek dava konusu senetten dolayı davalıya borçlu bulunmadığını iddia etmektedir. Senetteki imzanın davacıya ait olduğu hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacının senedin teminat amacıyla verildiği ve para alınmadığı iddiası senedin ihdas nedenini değiştirdiğinden bu iddiayı ispat yükümlülüğü davacıya düşmektedir. Ne var ki davacı vekili aynı zamanda müvekkilinin okuma yazma bilmediği ve tanzim anında temyiz kudretinden yoksun olduğu iddiasında da bulunmuştur.
Mahkememizce öncelikle davacının okuma yazma bilmediği iddiasının araştırılması yoluna gidilmiştir. Gerek dinlenen tanıkların anlatımı, gerekse Beylikdüzü Milli Eğitim Müdürlüğünün cevabı yazıları, gerekse Büyükçekmece … Noterliğinden getirtilen 27/07/2012 gün ve …. yemiye sayılı vekaletname ve tüm dosya kapsamından davacının okuma yazma bilmediği, bir takım işlemleri parmak basmak suretiyle düzenlediği, bir kısım işlemleri ise önüne konan yazıyı taklit etmek suretiyle yazıp imzaladığı saptanmıştır. Davalının da davacı ile olan akrabalığı nedeniyle bu durumu bildiği, en azından bilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Saptanan bu durum karşısında öncelikle dava konusu senedin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 297. maddesi hükmü gereğince değerlendirme yapılmak gerekir. Davacı okuma yazma bilmediğinden ve imza vaz’ına muktedir bulunmadığından ancak HUMK 297. maddesi gereğince tazim edilecek bir senetle sorumlu olabilir. Takip ve dava kosunu senet HUMK 297 maddesine uygun düzenlenmediğinden geçerli olarak kabul edilemeyeceği ve bu senetten dolayı sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılmıştır.
Diğer yandan davacının vesayet altında olduğu anlaşılmış olup kısıtlama tarihinin senet tanzim tarihinden sonra olduğu saptanmıştır. Her ne kadar davacı, sonradan kısıtlanmış ise de senet tanzim tarihinde de ayırt etme gücününün bulunup bulunmadığı hususunun da saptanması gerekirse de az yukarıda saptanan ve değinilen durum karşısında bu hususta ayrıca bir araştırmaya gerek görülmemiştir. Aynı nedenle davacı vekilinin diğer iddialarınının da araştırılmasına da gerek görülmemiştir. Davacının kıstlı olması nedeniyle vesayet makamından husumete izin kararı alınmış ve usulü eksiklik tamamlattırılmıştır.
Hal böyle olunca tarafların iddia ve savunmalarına, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgelere ve tüm dosya kapsamna göre davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davanın kabulüne ilişkin verilen kararın temyizi üzerine Yargıtay …. HD.sinin 15/03/2016 gün ve …. E- … K sayılı kararı ile öztele:”Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre, davacının okuma yazma bilmediği, bir takım işlemleri parmak basmak suretiyle düzenlediği, bir kısım işlemleri ise önüne konan yazıyı taklit etmek suretiyle yazıp imzaladığı, davalının da davacı ile olan akrabalığı nedeniyle bu durumu bildiği, en azından bilmesi gerektiği, senedin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan HUMK’nın 297. maddesi hükmü gereğince tanzim edilecek bir senetle davacının sorumlu olabileceği ancak takip ve dava konusu senedin anılan Yasa hükmüne uygun düzenlenmediğinden geçerli kabul edilemeyeceği ve bu senetten dolayı davacının sorumlu tutulamayacağı, vesayet altına alınan davacının kısıtlama tarihi senet tanzim tarihinden sonra olup, senet tanzim tarihinde de ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hususunun saptanması gerekir ise de senet HUMK’nın 297. maddesi gereğince tanzim edilmediğinden bu durumun ve davacının diğer iddialarının araştırılmasına gerek görülmediği vesayet makamından husumete izin kararı alınarak usuli eksikliğin giderildiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, bonodan dolayı borçlu olunulmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dava konusu bono altındaki imzanın davacının eli mahsulü olduğu icra hukuk mahkemesince yaptırılan bilirkişi incelemesi ile saptanmıştır. Her ne kadar icra hukuk mahkemesince verilen karar takip hukuku ile ilgili olup, menfi tespit davasına bakan bu mahkemeyi bağlamaz ise de iş bu menfi tespit davasında imza inkarına dayanılmamış, davacının okuma yazma bilmediği ve temyiz kudretinden yoksun olduğu iddialarına dayanılmıştır.
Bir kimsenin okuma yazma bilmemesi, imza kullanması halinde kambiyo senedi düzenlemesine engel değildir. Bu itibarla yerel mahkemenin özellikle, bu çerçeve etrafında oluşturduğu gerekçede isabet bulunmamaktadır. Ne varki, dava dilekçesinde davacının medeni hakları kullanma ehliyetinden yoksun olduğu iddia edilmiş ve yargılama sırasında davacının vesayet altına alındığı görülmüştür. Bu husus mahkemece re’sen gözetilmesi ve değerlendirilmesi gereken hususlardan olup, dava konusu senedin tanzim tarihi itibariyle davacının medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönündeki iddia üzerinde durulup, yeterli araştırma ve inceleme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş, tashihi karar taleplerinin de reddine karar verilmiştir.
Yargıtay bozma kararı nedeniyle taraflar duruşmaya çağrılmış ve bozma kararına karşı beyanları alınmıştır. Davacı vekili bozmaya konu kararda direnilmesini, davalı vekili ise bozmaya uyulmasını istemiştir.
Mahkememiz ile özel daire arasındaki uyuşmazlık “davanın dayanağı kambiyo senedinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği, davacıyı bağlayıp bağlamayacağı ” hususunda toplanmaktadır. Özel daire ” Bir kimsenin okuma yazma bilmemesinin, imza kullanması halinde kambiyo senedi düzenlemesine engel olmayacağı” gerekçesine dayanmış; mahkememiz ise okuma yazma bilmeyen kişinin geçerli bir kambiyo senedi düzenlemesi için düzenleme tarihinde yürürlükte olan HMK 297. maddesine uygun düzenleme yapması gerektiği, aksi halde düzenleyeni bağlamayacağı” görüşündedir.
Bilindiği üzere her belge düzenleme tarihindeki yasaya uygun olarak düzenlenmelidir. Dava konusu bono 15/09/2009 tanzim tarihli olması nedeniyle o tarihte yürürlükte olan TTK ve HUMK hükümlerine uygun olarak düzenmiş olup olmadığının incelenmesi gerekir. Dava konusu bono, düzenleme tarihindeki TTK hükümlerine uygun düzenlemiş bir kambiyo senedi olduğunda kuşku yoktur. Ne var ki, HUMK 297. maddesi hükmüne uygun düzenlenip düzenlemediği de tartışılmalıdır.
Bilindiği üzere dava konusu senedin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 297. maddesin de okuma yazma bilmeyen ve imza atmaya muktedir olmayanların nasıl senet düzenlemeleri gerektiği açıklanmıştır. HUMK 297. maddesinin getirilmesindeki amaç senet muhtevasının borçlu tarafından bilinmesini sağlamaya yöneliktir. Yasa koyucu bu hükümlerle okuma yazma bilmeyen bir kimsenin içeriğini bilmediği bir belge ile borç altına sokulması tehlikesinden korunmasını sağlamak istemiştir. Dava konusu senedi imzalayan davacının da okuma yazma bilmediği, imza atmaya muktedir bulunmadığı dosyadaki deliller ile sabittir. Her ne kadar dayanak belgedeki imza davacıya ait ise de gerek dinlenen tanıkların anlatımı, gerekse Beylikdüzü Milli Eğitim Müdürlüğünün cevabı yazıları, gerekse Büyükçekmece 6. Noterliğinden getirtilen 27/07/2012 gün ve …. yemiye sayılı vekaletname ve tüm dosya kapsamından davacının okuma yazma bilmediği, bir takım işlemleri parmak basmak suretiyle düzenlediği, bir kısım işlemleri ise önüne konan yazıyı taklit etmek suretiyle yazıp imzaladığı saptanmıştır. HUMK 297. maddesi okuma yazma bilmeyenler ile herhangi bir nedenle imza atamayanları ayrı ayrı dikkate almıştır. Bir kimsenin okuma yazma bilmemesi imza atmasına engel değilse de o kişinin imza kullanmasını alışkanlık haline getirmiş olması gerekir.
Hal böyle olunca dava konusu senedin tanzim tarihinde yürürlükte bulunan HUMK 297. maddesi hükmü gereğince davacı okuma yazma bilmediğinden ve bu nedenle imza vaz’ına muktedir bulunmadığından takip ve dava kosunu senet HUMK 297 maddesine uygun düzenlenmediğinden geçerli olarak kabul edilemeyeceği ve bu senetten dolayı sorumlu tutulamayacağı, davalının da davacı ile olan yakın akrabalığı nedeniyle bu durumu bildiği, en azından bilmesi gerektiği sonucuna varılmış ve özel daire bozma kararındaki bozma gerekçesi mahkememizce benimsenmediğinden önceki kararda direnilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Mahkememizin Yargıtay bozmasına konu 21/05/2015 gün ve….E-… K. sayılı kararında DİRENİLMESİNE,
2-Davanın kabulü ile davacının davalı tarafından Büyükçekmece 2. İcra müdürlüğünün 2011/3047 E sayılı takip dosyasına konu edilen keşidecinin davacı, lehtarının davalı olduğu, 15/04/2009 tanzim ve 05/05/2009 vadeli 250.000,00 TL bedelli senetten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine,
250.000,00 TL üzerinden %20 oranında kötüniyet tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 17.077,50 TL karar harcından daha önce yatırılan 4.269,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 20.950,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 24,30 TL başvurma harcı ile 4.269,40 TL peşin harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 466,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde mahkememize gönderilecek veya sunulacak dilekçe ile Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere verilen karar, hazır taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup tefhim edildi. 06/11/2018 11:13:59

Katip …

Hakim …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVACI
24 Tebligat – 240,00 TL
3 Müzekkere – 30,00 TL
Tanık Ücreti – 120,00 TL
Temyiz Gideri – 76,70 TL
Toplam = 466,70 TL