Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/634 E. 2019/223 K. 20.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/634
KARAR NO : 2019/223

DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
DAVA TARİHİ : 26/09/2014
KARAR TARİHİ : 20/02/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/03/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl dava yönünden davacı vekili, davalı …… şirketi adına kayıtlı ……. plakalı aracın, diğer davalı sigorta şirketine kaza tarihi itibariyle ZMM sigortası ile sigortalı olduğunu, bu aracın diğer davalı sürücünün sevk ve idaresinde iken 14/03/2014 tarihinde müvekkillerinin destekçisi olan …….’ın kullandığı …… plakalı araca arkadan çarpmak suretiyle müvekkillerinin destekçisi ……’ın ölümüne yol açtığını, davalı sürücünün asli kusurlu olduğunu, müvekkillerinin eş ve babası olan murislerinin ölümü ile müvekkillerinin destekten mahrum kaldıklarını, davalılardan sigorta şirketinin limit dahilinde olmak üzere tüm davalılarını müteselsilen sorumlu bulunduklarını ileri sürerek davacılardan …… için eşinin desteğini kaybettiğinden 1.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi, davacı …… ve …. i için 100.000,00’er TL manevi olmak üzere maddi tazminatın tüm davalılardan 300.000,00 TL manevi tazminatın da sigorta şirketi dışındaki davalılardan müteselsilen 14/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Birleşen dava yönünden ise davalı sigorta şirketinin müvekkillerinin desteğinin kullandığı …… plakalı aracın ZMM sigortacısı olduğunu ileri sürerek aynı iddialarla müvekkili …..’ın eşinin desteğini kaybettiği gerekçesiyle şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın 14/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsilini istemiştir.
Buna karşılık davalı sigorta şirketi vekili, ……. plakalı aracın, müvekkili sigorta şirketine kaza tarihi itibariyle 268.000,00 TL limit ile ZMM sigortası ile sigortalı olduğunu, davacının müvekkiline sigortalı araç sürücüsünün kusurunu ispat etmesi gerektiğini, destek durumunun da ispatı gerektiğini., tazminat hesabı yapılması halinde Hazine müsteşarlığının aktüerya hesabına göre yapılması gerektiğini, davacıların elde ettiği gelirlerin mahsubunun gerektiğini, sorumluluklarının limitle sınırlı olduğunu, tazminatın paylaştırılması gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Diğer davalılar vekili, müvekkili …….’e yüklenen kusuru kabul etmediklerini, ölen ……’ın müvekkilinin aracına arkadan çarptığını, kazanın onun kusurundan kaynaklandığını, davacı …….’ın tazminat talebinin haksız olduğunu, davacıların maddi tazminat talebinin de haksız ve fahiş olduğunu, ceza dosyasının bekletici mesele yapılmasını istediklerini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Asıl ve birleşen dava, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.
Taraflar arasındaki davanın daha önce yapılan yargılaması sonucunda mahkememizin 25/01/2017 gün ve …… E- ……. K. Sayılı kararın istinafı üzerine BAM …… HD.sinin 10/05/2018 gün ve ….. E- …. K sayılı kararı ile özetle:”İlk Derece Mahkemesi’nce, her ne kadar davalı sürücü ……. … ‘ın kusursuz olduğunu tespit eden 29/11/2016 tarihli rapora dayanılarak manevi tazminat davanın reddine karar verilmiş ise de; gerek ceza dosyasındaki bilirkişi raporları, gerek hukuk dosyasındaki bilirkişi raporları ve trafik kazası tespit tutanağı birlikte değerlendirildiğinde, meydana gelen olayda, araç sürücülerinin kusur oranlarını belirleyen raporlar arasında çelişkiler olduğu, sürücülerin kusur durumlarının netliğe kavuşmadığı, dolayısıyla dosyadaki raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmıştır.

O halde yapılması gereken, kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve kusur oranının tespiti bakımından İstanbul Teknik Üniversitesi ya da Karayolları Trafik Fen Müdürlüğü’nden 3 kişilik heyetten rapor alındıktan sonra tarafların delillerinin değerlendirilerek bir karar verilmesidir.
Bu bağlamda, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için, dava dosyasının mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesi gerektiği kanısına varılmıştır. ” gerekçesiyle mahkememiz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
Mahkememiz kararının İstinaf Dairesince kaldırılması üzerine istinaf kaldırma kararı gerekçesi dikkate alınarak uzman bilirkişi kurulundan yeni bir rapor alınmıştır. Uzman bilirkişi kurulu 12/12/2018 tarihli raporlarında özetle: “Olayın meydana gelmesinde tek nedenin ölen otomobil sürcüsünün hatalı sevk ve idaresi olduğu, kamyon sürücüsü davalının olaya etkili herhangi bir hatalı davranışının bulunmadığı, davalı sürücü ……….’ın olayda tamamen kusursuz olduğu, olayın meydana gelmesinde %100 oranında davacıların murisi sürücü …….’ın kusurlu bulunduğu” bildirilmiştir. Bilirkişi kurulu raporu gerekçesine ve dava dosyası içeriğine göre kabulü şayan bulunarak hükme esas alınmış; davacı vekilinin rapora yönelik itirazları yerinde görülmemiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler, ceza dosyasında alınan raporlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davalı …… şirketi adına kayıtlı ……. plakalı aracın, diğer davalı sigorta şirketine kaza tarihi itibariyle ZMM ve İMM sigortası ile sigortalı olduğu, bu aracın diğer davalı sürücünün sevk ve idaresinde iken 14/03/2014 tarihinde davacıların eş ve babası olan …….’ın kullandığı …… plakalı aracın arkadan çarptığı, bu kazada ……’ın öldüğü, davacıların da iş bu davayı açtıkları anlaşılmaktadır.
Davanın yapılan yargılaması sırasında davacılar vekili maddi tazminat davalarından davalı sigorta şirketince yapılan ödeme nedeniyle feragat ettiklerini bildirmiştir. Davacılar vekilinin davadan feragate yetkili olduğu saptanmıştır.
Davacılar vekili maddi tazminat davasından feragat etmiş ise de manevi tazminat yönünden davaya devam ettiğini bildirmiştir.
Davacıların manevi tazminat talebi incelenmiştir. Tarafların olaydaki kusur durumlarının tespiti için bilirkişi raporu alınmıştır. Alınan uzman bilirkişi kurulu raporunda kazanın meydana gelmesindeki tüm kusurun ölen sürücü ……’da olduğu, davalı sürücünün ise olayın meydana gelmesinde kusursuz olduğu bildirilmiştir.Yine İstinaf aşamasından sonra istinaf kaldırma kararı gereğince alınan bilirkişi kurulu raporunda da aynı görüş tekrarlanmıştır. Gerek istinaf aşaması öncesi, gerekse istinaf aşaması sonrası alınan bilirkişi kurulu raporunun ceza yargılamasında alınan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi raporu ile aynı sonuca ulaştığı, gerekçesine nazaran kabule şayan bulunduğu sonucuna varılarak hükme esas alınmıştır. Her ne kadar davacı vekili alınan rapora itiraz etmiş ise de bu itirazı kabul edilebilir bulunmamıştır
Bilindiği üzere manevi tazminat için kusur şarttır. Somut olayda davalı sürücünün kusursuz olduğu sonucuna varılmış olmakla beraber hakkaniyet gereğince de davalıların sorumlu tutulmasını gerektiren bir husus bulunmadığı sonucuna varıldığından davacıların manevi tazminat istekleri yerinde görülmemiştir.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
A-Asıl dava yönünden:
1-Davacı …….’ın maddi tazminat davasının vaki feragat nedeniyle reddine,
2-Davacıların manevi tazminat davasının Reddine,
3- Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacılara iadesine,
4-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince maddi ve manevi tazminat yönünden ayrı ayrı hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalı …….. … A.Ş. ve davalı ……. . ‘a verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
B-Birleşen dava yönünden:
1-Davacı …….’ın maddi tazminat davasının vaki feragat nedeniyle reddine,
2- Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin harçtan mahsubu ile bakiyesinin davacıdan tahsiline,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
C-Asıl ve birleşen dava nedeniyle kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhak….eri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 20/02/2019 09:55

Başkan ….

Üye …

Üye …

Katip …