Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/589 E. 2018/684 K. 20.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/589
KARAR NO : 2018/684

DAVA : İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/06/2018
KARAR TARİHİ : 20/06/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Vekalet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı adına dava dilekçesinde bildirdiği dava ve icra takip dosyalarında davalı vekili olarak görev ifa ettiğini, ancak davalının 17/05/2018 tarihli ihtarnamesi ile bu görevinin son bulduğunu, bunun üzerine davalıya karşı ihtarname keşide ederek hak ettiği vekalet ücret alacağının ödenmesini istediğini, ancak ödemenin gerçekleşmediğini, bunun üzerine davalı hakkında Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün …E sayılı icra dosyası ile icra takibi yaptığını, ancak davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20’den az olmamak üzere icra intar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Dava, azil nedeniyle Avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan avukatlık vekalet ücret alacağın tahsiline ilişkin icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır.
Somut uyuşmazlığın çözümünde hangi mahkemenin görevli olduğu, dolayısı ile göreve ilişkin dava şartı hususunun incelenmesi gerekmektedir.
Davanın taraflarından davacı Avukat, davalı ise gerçek kişidir. Davalının tacir olduğuna ilişkin bir iddia ve delil ileri sürülmemiştir.
Davanın taraflarının tacir olmadığı ve somut uyuşmazlığında TTK 4. maddesi kapsamında mutlak ticari dava niteliğinde bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın 6502 sayılı TKHK kapsamında kalıp kalmadığının da değerlendirilmesi gerekir. Ayıntıları İstanbul BAM …. HD. ‘sinin 23/03/2018 gün ve … E-… K sayılı kararında da belirtildiği üzere: “Tüketici işleminin tanımlandığı 6502 sayılı TKHK m. 3/1-L hükmü ile mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan…”vekalet” …dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi tüketici işlemi olarak tanımlamıştır. Bu tanım gereğince avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda da Tüketici Mahkemesinin görevli olabilmesi için sözleşmenin taraflardan birinin 6502 sayılı Kanunu m. 3/1-k hükmü kapsamında tüketici, diğerinin ise m. 3/1-ı hükmü kapsamında sağlayıcı ya da m. 3/1-i hükmü kapsamında satıcı olması ve taraflar arasındaki işlemin de tüketici işlemi niteliğinin bulunması gerekmektedir. 1136 sayılı Avukatlık Kanununa göre, kamu hizmeti olarak icra edilen ve serbest bir meslek olan avukatlık mesleğini icra eden avukatlar, yargılama faaliyetinde bağımsız savunmayı temsil etmektedirler.
Bu durumda, serbest çalışan ve kamu hizmetini ifa eden avukatın, Avukatlık Kanunu m. 163’de düzenlenen avukatlık sözleşmesi ile üstlenmiş olduğu iddia-savunma görevi kapsamında mesleğini icra etmesi bir yargılama faaliyetidir. Yapılan işin yargılama faaliyeti olması, bu faaliyete dayanak olan avukatlık sözleşmesinin tüketici işlemi sayılmamasını gerektirmektedir. Buradan hareketle, avukat TKHK’da tanımlanan “satıcı”, “sağlayıcı”, “girişimci”, “müteşebbis” kapsamına dahil edilemeyeceği gibi, müvekkili de tüketici kapsamına dahil edemez. Zira, avukatlıkla birleşmeyen işlerin sayıldığı 1136 sayılı Avukatlık Kanunun 11 nci maddesinde, avukatlık mesleğinin ticari bir faaliyet olmaması nedeniyle avukatların tacirlik ve esnaflık yapmaları yasaklanmıştır. Ayrıca, 5237 sayılı TCK m. 6/1 de yargı görevini yerine getirenler arasında avukatlarında olduğu belirtilmiştir. Diğer taraftan 6100 sayılı HMK’nın “davaya vekalet hakkında uygulanacak hükümler” kenar başlıklı 72 nci maddesinde, davanın vekil aracılığıyla açılması ve takip edilmesinde, kanunlardaki özel hükümler saklı kalmak üzere, TBK’nın temsile ilişkin hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu maddede belirtilen özel hükümler ifadesi ile belirtilmek istenen, Avukatlık Kanunu hükümleridir. HMK’nın bu hükmü ise TBK’nın vekalet sözleşmesine ilişkin hükümlerine yollama yapılmaması önemlidir. Zira, eğer Kanun Koyucu avukatlık sözleşmesini TBK m. 502 ve devamında düzenlenen vekalet sözleşmesi olarak düşünmüş olsaydı, TBK’nın temsile ilişkin hükümlerine değil, vekalet sözleşmesine ilişkin hükümlerine yollama yapması gerekirdi. Bundan başka, avukatlık sözleşmesini özel bir kanun hükmü ile düzenleme gereği duymazdı. Zira avukatlık sözleşmesi Avukatlık Kanununun 163 ve devamı maddelerinde özel olarak düzenlenmiş ve avukatlık hizmetinin karşılığı ücrete de ayrıca yer vermiştir. Tüm bu nedenlerle avukatlık sözleşmesi tüketici işlemi kabul edilemeyeceğinden avukatlık sözleşmesinden doğan davalara bakmaya Tüketici Mahkemeleri değil, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunun kabul edilmesini gerekli kılmaktadır. “
Hal böyle olunca uyuşmazlığın çözümünde Asliye Hukuk Mahkemeleri görevli olduğundan eldeki davada göreve ilişkin dava şartı eksikliği bulunduğu sonucuna varıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın göreve ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. maddesi gerğğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, aksi halde davanın açılmamış sayalmasına karar verileceğinin taraflara ihtarına,
3-Kararın taraflara tebliğine,
4-Yargılama giderleri hususunda şimdilik karar verilmesine yer olmadığına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tensiben oybirliği ile karar verildi. 20/06/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …