Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/527 E. 2019/882 K. 07.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/527 Esas
KARAR NO : 2019/882

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/05/2018
KARAR TARİHİ : 07/10/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, müvekkili şirketin alanında bilinirliğe sahip uluslararası çalışan bir modüler mobilya şirketi olduğunu, müvekkili şirketin fabrikasında 24.06.2017 tarihinde saat 15.30 sıralarında abrikada büyük bir yangın çıkmış ve müvekkil şirket fabrikasının zarar gördüğünü 17.07.2017 tarihinde davalı tarafa müvekkili şirket adına bizzat kendisi tarafından başvurulmak suretiyle müvekkili şirketin durumunu anlattığınığ ve 2018 yılı mobilyacılık fuarına müvekkili şirketin katılamayacağını ve bedel iadesi talebinde bulunulduğunu, Yazılı başvurunun da ardından aylarca müvekkili şirketin oyalanığını defalarca hem sözlü hem de yazılı uyarılara rağmen karşı tarafça müvekkili şirkete herhangi bir ödeme yapılmadğığını, ödeme yapılmayacağına ilişkin bu durum şirket avukatı tarafından da e-posta ile de taraflarına bildirildiğini, bu nedenle müvekkili şirketin alacağı için Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığınış, Karşı tarafça takibe haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz edildiğini ve müvekkiline ödeme yapılmadığını, bu nedenle takibin iptaline karar verilerek davalının icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili dava dilekçesinde özetle, dava dilekçesinde belirttiği iddiaları kabul etmediğini, davacı vekilinin dava dilekçesinde müvekkilinin haksız zenginleştiği iddiasında olduğunu, bu iddiayı kabul etmediklerini, davacı asilin müvekkiline ödemiş olduğu tutarın taraflar arasında imzalanmış olan fuar katılım sözleşmesine karşılık alındığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre davacının sözleşmeyi tek taraflı olarak feshetme hakkı bulunmadığını, bu nedenle davacının fesih bildirimleri geçersiz olduğunu, bu nedenle davacı vekilinin sebepsiz zenginleşme iddiası kabul edilmediğini. bununla birlikte davacı tarafın yaşadığı mağduriyet göz önüne alınarak, müvekkilinin tarafından bir sonraki yılın fuarına katılma hakkı tanındığını, müvekkilinin bu konuda sağlamış olduğu imkan davacı tarafından kabul edilmemiş ve nakit ödeme talep edildiğini, bu durumun müvekkilinin iyi niyetli olduğunu gösterdiğini, davacının sözleşmeden kaynaklı edimlerini yerine getirme zorunluluğu devam ettiğini, tüm bu nedenlerle davanın reddine ve tüm yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini beyan ve talep etmiştir.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Taraflar arasında akdedilen ve kabullerinde olduğu üzere fuar katılım sözleşmesi uyarınca; ,davacı tarafın fabrikasında yangın çıkması sebebi ile 2018 yılı mobilyacılık fuarına katılamaması sebebi ile yaptığı ödemeyi Bakırköy ….İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile takibe koyduğu davalının itirazı üzerine iş bu dava açılmış olmakla ;
Davacının fabrikasında yangın çıktığı hususunun ve bu konuda derdest soruşturma olduğu hususunun tartışmasız olduğu ,
Taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde tek taraflı olarak düzenleyici olan davalıya fesih hakkının tanındığı ,davacıya fesih hakkının tanınmadığının anlaşıldığı ,
Sözleşmenin 2.maddesi uyarınca da ..”katılımcı bu imzadan sonra fuara katılmayı reddetse dahi katılımcının maddi ve manevi yükümlülükleri devam eder “hükmünün taraflarca imza altına alındığı ,
Bakırköy …SHM …. D.İ. Sayılı dosyası ile fuar zamanında davalıya davacıya herhangi bir yer tahsis edilmediğin anlaşıldığı ,ancak İncelen sözleşme uyarınca da davacıya belirli bir yer (konum) tahsis edilmediğinin de anlaşıldığı ,
Davalının yangın sebebi ile geri ödeme yapmadığı ancak bir sonraki yılın fuarına katılmayı teklif ettiği dosya kapsamından anlaşıldığı,
Davacının davalı tarafça fuarda yeri olduğu iddiasının sözlü olması ve davalının kabulünde olmaması sebebi ile dinlenilebilir olmadığı ,

İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/682 Esas
KARAR NO : 2017/760 Karar
“….
Taraflar arasında, imzalan sözleşme , sözleşme içeriği ,olayların gelişimi , davacı tarafça davalıya peşinen yapılan ödeme miktarı konusunda herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, fuar tarihinin güvenlik nedeniyle ertelenmiş olmasının sözleşmenin imkansızlığı nedeniyle ödenen bedelin iadesine cevaz verip vermeyeceği, sözleşmenin 6. maddesinde çelişki olup olmadığı, bilirkişi raporunun ve gerekçenin uyumlu olup olmadığıdır.
01.12.2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda, 6098 sayılı TBK nun 136. maddesi gereğince, karşılıklı borçları içeren sözleşmelerde kusursuz sonraki imkansızlık nedeniyle borçtan kurtulan borçlunun almış olduğu şeyi , yani karşı edimi sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri vermek zorunda olduğu, ancak yasanın emredici olmadığından aksinin sözleşme ile kararlaştırılabilineceğini, borçlunun sözleşme ile imkansızlıktan sorumlu olmayı üstlenmesinin mümkün olduğu, TBK 136/2 nin niteliği itibarı ile emredici değil, düzenleyici bir hüküm olduğunu, taraflar arasında yapılan sözleşme hükmüne göre karşı edim hasarının davacıya bırakılmış olduğunun açıkça anlaşıldığı belirtilmiştir. 21.06.2016 tarihli ek raporda ise, tarafların iddia ve savunmaları, rapora beyan ve itirazları, davacı itirazında belirttiği Yargıtay ilamları yorumlanmış ve sonuç olarak, Dış Ticaret Müsteşarlığının yurt dışında fuar düzenlenmesi ve değerlendirilmesine ilişkin 2010/5 tebliğin 4-1-ğ bendinde organizatörlerin görev ve sorumluluklarının düzenlendiği, organizatörden kaynaklanan sebeplerden ötürü fuar desteklerinden faydalanamaması halinde katılımcının uğrayacağı zararı tazmin edeceğine dair öngörülmesi gereken hususun, organizatörden kaynaklanan bir sebebin varlığını gerektirdiği, davalının sözleşme ile karara bağlanmış olan ve fuar için gerekli olan edimlerini tam ve gereği gibi ifa ettiği, bir tek davacının fuar yerine gitmesi gerekirken Dışişleri Bakanlığının uyarısı geldiği, bunun bir uyarı olup kesin bir yasaklama niteliğinde olmadığı, fuar yapılamayınca davalının fuarı daha sonra tekrarladığı ancak davacının gitmediği, davacının yararlanmamasının kusurunun davalıda olmadığı, tebliğde belirtilen tazmine ilişkin olmadığı, tarafların arasında ki sözleşme hükmünün dikkate alınması gerektiği, karşı edim hasarın davacıya ait olduğu, davalının daha sonra fuarı tekrarladığı ve diğer katılanların katıldığı , davacının katılmamış olması nedeni ile talepte bulunmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir.
Bilirkişi raporu ve ilgili tebliğ hükümleri ile sözleşmeye göre mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Sözleşme , dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK nun birinci kısmında borç ilişkilerinin kaynakları üst başlığı ile 1. vd maddelerinde düzenlenmiştir. 26. maddede, tarafların sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içerisinde özgürce belirleyebileceği düzenlemesi ile sözleşme serbestliğine yer verilmiştir. Somut olayda, tacir olan her iki taraf özgür iradeleri ile yukarıda belirtilen sözleşme hükümleri konusunda anlaşmaya vararak imzalamışlardır. Hatta sözleşmenin belli maddelerinde getirilen düzenlemelerin davacı müşteri yönünden ticari risk olarak belirtilmesine rağmen kabul ve taahhüt edilmiştir. Davalı organizatör sözleşmede kendisine tanınan yetki ile Dışışleri Bakanlığı’nın uyarı yazısına istinaden fuarı iptal etmemiş ancak ertelemiştir. Sözleşmenin 6. maddesinde davalı şirkete bu konuda çok geniş yetki tanınmıştır. Davacı ise sözleşmeyi bilerek imzalamıştır. Bu durumda TBK 136. madde anlamında ifa imkansızlığının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tartışılması gerekecektir. İmkansızlığı, sözleşmenin konusu olan edimin maddi veya hukuki bir nedenden dolayı yerine getirilmesinin mümkün olmaması olarak tanımlamak mümkündür. İmkansızlık nedenleri maddi veya hukuki olabilir. İmkansızlığın objektif olması, sadece borçlu bakımından değil, herkes bakımından söz konusu olan imkansızlık, sübjektif imkansızlık ise, sadece borçlu bakımından söz konusu olan imkansızlığı ifade eder. Kusursuz imkansızlık TBK nun 136. düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasa da, borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkansızlaşırsa borcun sona ereceği belirtilmiştir. İmkansızlık geçici nitelikte ise, kural olarak borcun sona ermesine neden olmaz. Bu hususta tarafların farazi iradeleri esas alınmalıdır.Ancak ifa muayyen bir zamanda yapılacak veya ifa zamanı alacaklı için önem taşıyorsa bu hallerde borcun sona ermesi sonucunu doğurur. Somut olayda, davacı fuar tarihinin ertelenmesi ve yeni tarih belirlenmesinde, iptal edilen tarihin kendisi için taşıdığı öneme dair bir iddiada bulunmamıştır. Karşılıklı akitlerde, alacaklı taraf imkansızlaşmayan edayı kabul etmek zorunda değildir. Ancak Somut olayda ifa imkansızlığına dair hükümlerin uygulanarak tarafların verdiklerini geri isteyebilme haklarının doğduğunu kabul etmek mümkün değildir. Çünkü, yukarıda ayrıntılı şekilde yazılan sözleşme hükümleri ile bu maddenin uygulanması tarafların karşılıklı iradeleri ile adeta ortadan kaldırılmıştır. Bu durumda, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi uyuşmazlığın çözümünde sözleşme hükümleri gözetilecektir. Davalı organizatör sözleşme hükümlerine göre tüm edimlerini gerçekleştirmiş olup, davacı müşterinin sözleşmeyi fes etme veya ödediği ücreti talep hakkı olmadığından ve yeniden belirlenen fuara katılmamakla varsa meydana gelen zarardan kendisi sorumlu olacağından davacı tarafın istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiş olup, aşağıdaki hüküm kurulmuştur….”
Anılan içtihat uyarınca; Davalı organizatör sözleşme hükümlerine göre tüm edimlerini gerçekleştirmiş olup, davacı müşterinin sözleşmeyi fes etme veya ödediği ücreti talep hakkı olmadığından ve yeniden belirlenen fuara katılmamakla varsa meydana gelen zarardan kendisi sorumlu olacağından davacının yangın sebebi ile fuara katılamaması ve de bunun objektif imkansızlık olmaması sebebi ile ödediği ücreti geri isteyemeyeceği anlaşılmakla ;açılan davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 1.079,06 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin davacıya iadesine,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 9.898,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 07/10/2019

Katip …
E-imzalıdır.

Hakim …
E-imzalıdır.