Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/521 E. 2018/1001 K. 24.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/521
KARAR NO : 2018/1001

DAVA : Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/05/2018
KARAR TARİHİ : 24/10/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/10/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Şirket Yöneticilerinin Sorumluluğundan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin ….AŞ’de %13,77 oranında pay sahibi olduğunu davalıların ise aynı şirkette ortak ve yetkili olduklarını, davalıların müvekkilini son 7 yıldır genel kurul toplantısına çağırmadıkları gibi, alınan kararlardan da bilgi vermediklerini, müvekkilinin bilgi edinmek ve özel denetçi atanması için ihtar gönderdiğini, davalıların taleplerinin değerlendirileceğini bildirmelerine rağmen bilgi vermediklerini, ortaklarının diğer üç şirkette de olduğunu ve yedi yıldır kar dağıtılmadığını, davalı …’in dört şirketi yönetmekten başka işi olmadığını, babalarından mirasen kalan taşınmaza çok lüks inşaat yaptırdığını, şirketlerin bir faaliyetlerinin bulunmadığını, sadece kira gelirlerinin olduğunu, gelirden çok yönetim gideri yapıldığını, şirketin yararları gerektirmediği halde şirkete ait taşınmazın diğer kardeş şirketlerin borçlarına karşı ipotek edildiğini, davalarının 01/04/2016 tarihinden dava tarihine kadar kötü yönetimden kaynaklanan zararlar nedeniyle belirsiz alacak davası olarak açıldığını ileri sürerek davanın kabulü ile 01/04/2016 tarihinden dava tarihine kadarki dönemde …..AŞ’nin kötü yönetildiğinin, aynı tarihler arası …..AŞ’nin uğradığı zararın, gereksiz kefalet nedeniyle uğradığı zararın, davalı …’in malvarlığı artışlarının ve kaynaklarının, verilen zararların ve sorumlularının tespiti ile verilen zararın müvekkilinin şirketteki hissesi oranında davalılardan zarar tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, derdestlik itirazlarının bulunduğunu, iş bu davanın Bakırköy …. ATM’nin …. E sayılı davası ile derdest olduğunu ve bu nedenle reddi gerektiğini, davacının ihtarına olumlu cevap verildiğini, davacının kötü yönetim iddiasının doğru olmadığını, esasen daha önce yönetici olan eşinin şirketi zarara uğrattığını, davacının şirketin feshi için açtığı davanın ret edildiğini, davacının eşinin şirketi zarara sokmasından dolayı kar dağıtımı yapılamadığını, davacının usulünce genel kurul toplantılarına çağrıldığını, şirketin yeni yönetim ile durumunu düzeltmeye çalıştığını, davacının kötüniyetle bu davayı açtığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Dava, Anonim Şirket Yöneticileri hakkında açılmış sorumluluk davasıdır.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davacı ortağı olduğu AŞ. yöneticileri olan davalıların 01/04/2016 tarihinden dava tarihine kadar geçen dönemde yöneticisi oldukları …. AŞ’yi kötü yönettikleri ve bu nedenle ortağı olduğu şirketi zarara uğrattıkları iddiasıyla iş bu sorumluluk davasını açmıştır.
Somut davada iddia edilen zararlandırıcı eylemlerin yapıldığı tarihler dikkate alındığında 6102 sayılı TTK hükümlerinin uygulanması gerekir.
Bilindiği üzere Anonim şirket yöneticilerinin sorumluluğu TTK 553. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu madde hükmüne göre A.Ş. yönetim kurulu üyeleri kanundan, esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihya ettikleri takdirde hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına verdikleri zararlardan sorumludurlar. Diğer yandan TTK 555. maddesi şirkete verilen zarar nedeniyle şirketin uğradığı zararın tazminini, şirketin ve her bir pay sahibinin isteyebileceğini öngörmüş bulunmaktadır. Ne var ki pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler.
Dava dilekçesindeki iddianın ileri sürülüş biçimine göre davalı yöneticilerin yöneticisi oldukları AŞ’yi zarara uğrattıkları iddia edilmekte olmasına göre zarara uğrayanın davacının ortağı olduğu AŞ. olduğunun kabulü gerekir. Davacının doğrudan doğruya bir zarara uğradığı iddia edilmiş değildir. Davacı ortağı olduğu şirketin zarara uğratılmasından dolayı zarara uğradığını iddia etimektedir. Bu nedenle davacının dava konusu yaptığı zarar dolayısı ile zarar niteliğindedir.
TTK 555. maddesi her bir pay sahibine şirketin uğradığı zarar nedeniyle bu zararın tazmini için dava açma hakkı vermekte ve davacı da pay sahibi olarak iş bu davayı açma hakkı var ise de tazminatın kendisine değil şirkete verilmesini isteyebilir. Oysa davacının talebi şirketin uğradığı zararın payı oranında kendisine verilmesi yönündedir. Yargıtayın yerleşik kararlarında pay sahibi tarafından dolaylı zararın tazmini için açılacak davada, tazminatın TTK 555. maddesi gereğince ancak şirkete verilmesi talep edilebilir. Aksi halde, yani zararın pay sahibine verilmesinin istenmesi halinde davacının bu taleple dava açamayacağı ve davanın sırf bu nedenle reddi gerektiği kabul edilmektedir.
Hal böyle olunca, davacının pay sahibi olması nedeniyle şirketin uğradığı zararların tazmini için dava açma hakkı bulunmakta ise de tazmini istediği zararın doğrudan zarar olmaması, dolaylı zarar olması nedeniyle tazminatın ancak şirkete verilmesi isteğinde bulunabileceği, payı oranında kendisine verilmesini isteyemeyeceği, bu şekildeki taleple açılan davanın sırf bu nedenle usulden reddinin gerekmesi karşısında aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın usulden reddine,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 170,78 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talep halinde davacıya iadesine,
3-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davacı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/10/2018 10.47

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …