Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/480 E. 2022/32 K. 10.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/480 Esas
KARAR NO : 2022/32

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/03/2017
KARAR TARİHİ : 10/01/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 01/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP;Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tekirdağ’ın Muratlı ilçesinde bulunan ve mülkiyeti davalı … Elektrik’e ait arsayı 1.906,500 TL bedelle satın aldığını, satım sırasında … Elektrik’in arsanın içerisinden geçen yüksek gerilim hattının arsanın imar alanı dışında kalam kısmına nakledilmesine ilişkin olarak kendilerine şifahi ve yazılı olarak taahhütte bulunduğunu ancak arsayı satın almalarına karşılık … Elektrik tarafından bu taahhüttün yerine getirilmediğini belirterek ilgili nakil işleminin kendileri tarafından yapıldığını, bu nedenle yapılan 171.911,31 TL masrafın davalı … Elektrik’ten tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP;Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açılmış olup dosyanın yetkili mahkeme olan Muratlı mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, müvekkili şirkete ait arsanın davacı şirkete satımı öncesinde arsa üzerindeki yüksek gerilim direğinin nakledilmesi hususunda verilen taahütün, müvekkili şirketi temsil ve ilzama tek başına yetkili olmayan çalışan tarafından verildiğini, kabul etmemekle birlikte bir an için taahhüdün geçerli olduğu varsayılsa dahi, müvekkilinin bu taahhüde uygun olarak edimlerini yerine getirmediğini, davacının ispat edilememiş davanın reddini talep ettiklerini, müvekkili şirketin davacıya olan taahhüdü uyarınca elektrik direğinin nakli için ödemiş olduğu toplamda 24.402,40 TL’nin mahsubuna, davanın bütün olarak reddine karar verilmesini talep etmiştir.
20/06/2019 Tarihli Bilirkişi Raporunda özetle;
1-Dava konusu parselde tarafların birlikte imza ettikleri taahhüt ummca “Sanayi arsası üzerinden geçmekte olan viiksek gerilim hattının arsanın imar alanı dısmda kalan kısmına nakli ibaresinin nasıl yorumlanacağı ve Kaç sekılda bu taahhüdün verine oetiniebıteceâi sorulmuştur.
Dosya içerisindeki mevcut 28.11.2016 tarihli Muratlı Organize Bölge Müdürlüğü’ nün verdiği imar durumuna göre ön bahçeden 25 m, komşu mesafesi 10 m, arka bahçe mesafesi 15 m olmak kaydıyla arsanın içerisine ara alarmın % 70’ire kadar oturum alanlı ve yüksekliği serbest olan bina yapabileceği belirtilmiştir. Tanımlanan bu sınırın dışı arsa imar alanı dışı kabul edilir. Bahsi geçen taahhüt 3 şekilde yerine getirilebilir. Şöyle kı;
1.Aitemalif. Hattın güzergahının değiştirilmeden mevcut direkler 2 m daha uzun seçilmek kaydıyla 21 m’ lik direğin 2,20 m’ si temel olarak toprak altında kalacak ve direk üst kotunda aşağıya 3 sıra konsolun ineceği mesafe 3,60 m izalatörboyu û,B0 m olmak üzere toplamda (2,20+3,60+0,8 = 6,60 metre) 21-6,60 -14,40 metre yükseklik kalmaktadır Burada telden düz damlı yapılarda 3,5 m eğik damlı ve kimse tarafından çıkılamayan damlarda 3,0 m yaklaşma mesafesi olduğu belirtilmiştir. 14,40-3,00 = 11.40 m’ vi asmayan ve doğrudan toprak kotuyla başlayan bina yapıldığı takdirde aynı havai hal güzergahı kullanılabilir Maliyet tablosu aşağıda sunulmuştur.
2.Alternatif: Yine İmar alanı dışına nakledilmesi kapsamında fabrika ön tarafındaki imar sınırına 7 adet çift direk dikmek suretiyle havai hattın deplasesi mümkündür.
3 Alternatif: Yine İmar alanı dışına nakledilmesi kapsamında fabrika arka tarafındaki imar sınırına 4 adet çift diıek dikmek suretiyle havai hattın deplasesi mümkündür.
Bu alternatif güzergahlar aşağıdaki uydu görüntüsü üzemde kroki olarak gösterilmiştir.
– Hanai şekilde verine getirilmesinin otadan olduöu?
Masraf açfsından irdelendiğinde 3. Alternatif olan arta taraftan havai hat ve direk ite yapılacak deplase daha az masraflı olacaktır. 2. Alternatif olan ön taraftan havai hat ve direk ile yapılacak deplase daha masraflı olacak fakat daha sonra yapılacak fabrikanın elektrik alması için datıa uygun olacaktır. Hattın yükseltilerek güzergahının değiştirilmeden işlem yapılması kurulacak bina yüksekliğini sınırlandıracaktır. Bu sebep ile en son tercih olarak düşünülmesi gerekir.
– Yüksek genlim hattı ibaresinin direk ve telleri birlikte mi kapsadığı, sadece direk/direklerin yüksek gerilim hattı olarak nitelendirilip nitelendirilemeveceâi ?
Yüksek Gehlim hattı ibaresi direk, travers, teller ve izolatörleri birlikte ve tamamını kapsamaktadır.
– Davalının iddiası a’ıbi direklerin nakli ite taahhüdün verine getirilip cıetınlemevecedi getirilmesi halinde ne kadar maliyet tutacağı (isçilik ve malzeme giderleri birlikte gflsterilecek) ?
Dosya içerisindeki mevcut 28.11.2016 tarihli Muratlı Organize Bölge Müdürlüğü’ nün verdiği imar durumuna göre ön bahçeden 25 m, komşu mesafesi 10 m, arfca bahçe mesafesi 15 m otmak kaydıyla arsanın içerisine ara alanının % 70’i ne kadar oturum alanlı ve yüksekliği serbest olan bina yapabileceği belirtilmiştir. Hattın güzergahının değiştirilmeden mevcut direkler 2 metre daha uzun seçilmek kaydıyla 21 metrelik direğin 2,20 m si temel olarak toprak altında kalacak ve direk üst kotunda aşağıya 3 sıra konsolun ineceği mesafe 3,60 m izalatör boyu 0,80 m olmak üzere toplamda (2,20+3,60+0,8 = 6,60 metre) 21-6,60 – 14,40 metre yükseklik kalmaktadır. Burada telden düz damlı yapılarda 3,5 m, eğik damlı kimse tarafından çıkılamayan damlarda 3,0 m yaklaşma mesafesi olduğu belirtilmiştir. ( Rapor Sonunda sunulan Elektrik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği Çizelge 8’ e göre ) 14,40-3,00 = 11,40 m’ yi aşmayan ve doğrudan toprak kotuyla başlayan bina yapıldığı takdirde aynı güzergah kullanılabilir. Kanaati ile rapor düzenlenmiştir.
09/09/2020 Tarihli Bilirkişi Raporunda özetle;
İşin davacının iddiası gibi yapılması durumunda dava tarihi itibariyle malzeme ve işçilik maliyetleriyle toplam, 168.371,29 TL KDV dahil olarak hesaplanmış olup görüş ve kanaattir.
26/05/2021 Tarihli Bilirkişi Raporunda özetle;
Davalının iddiası gibi, 1.Seçenekteki şekilde imalatın tesis edilmesi 2016 yılı fiyatları ile KDV dahil 56.456,39 TL dava dilekçesi tarihi (01/03/2017) fiyatları ile 65.275,25 TL,
Davacının iddiası gibi 2.Seçenekteki şekilde imalatın tesis edilmesi 2016 yılı fiyatları ile KDV dahil 167.368,31 TL dava dilekçesi tarihi (01/03/2017) fiyatları ile 193.512,35 TL,
Seçenekteki şekilde imalatın tesis edilmesi ise 2016 yılı fiyatları ile KDV dahil 214.105,82 TL dava dilekçesi tarihi (01/03/2017) fiyatları ile 247.550,58 TL olarak hesaplanmış olup,kanaati ile rapor düzenlenmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİİLMESİ VE GEREKÇE;

İş bu dava ,davalı tarafa ait taşınmazı tapuda devir sureti ile mülkiyetine geçiren davacının şartlı devir -hukuki ayıp iddiasına dayalı tazminat davasıdır.
Davalı adına kayıtlı iken 23/12/2015 tarihinde “… İli, …. İlçesi, …. Köyü, …. Mevkii, … Parsel sayılı” arsanın davacıya devredildiği anlaşılmıştır.
Söz konusu taşınmazın organize sanayi bölgesi içerisinde yer aldığı ve de arsanı içerisinden yüksek gerilim hattının geçtiği taşınmazın devri esnasında da hattın arsa içerisinde mevcut olduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan davalının devir yapılmadan önce iş bu yüksek gerilim hattının arsadan çıkartılacağı ancak henüz çıkartılmadan davalının yazılı taahhüdü çerçevesinde satışın yapıldığını beyan etmiştir.
Davacı davalı tarafa edimini yerine getirmesi ihtarında bulunmuş davalı taraf ise cevabi ihtarında ise taşınmazın bu hali ile satın alındığı ayrıca yükümlülüklerinini sadece iki adet direğin arsa dışına çıkartılması gerilim hattına yönelik taahhütlerinin olmadığı şeklinde olmuştur.
Taşınmazın devir tarihi 23/12/2015 tarihi ile aynı günde davalının kabulünde olan taraflarca imza altına alınan taahhütnamede “… parsel şirketimize ait sanayi arsası üzerinden geçmekte olan yüksek gerilim hattının arsanın imar alanı dışında kalan kısmına nakledilmesi ile ile ilgili tüm masrafalar AC elektrik taarfından karşılanacakatır” ibaresi yer almakla;
Davalı tarafın henüz tapu devri yapılmadan önce taşınmazdaki hukuki ayıp nedeni ile tekeffülde bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı yan ….’a başvurarak deplase protokolü kapsamında yüksek gerilim hattının yer altından geçirilmesine onay verilemesi ile tüm bu işlemlerin yapılması için beş adet fatura karşılığında ödediği toplam 171.911,31 TL nin dava tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte davalıdan tazmini talep etmiştir.
Taraflar tacir olup, uyuşmazlığın ticari nitelikteki satım sözleşmesinden kaynaklanması nedeniyle olaya 6098 sayılı Borçlar Kanunu (TBK) ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nun satım sözleşmesine dair hükümlerinin (TBK m. 207 vd) esasen tacirler arasında yapılan satım sözleşmelerine de uygulanması benimsenmiştir. Bununla birlikte satım sözleşmesinde malın ayıplı olması halinde özel hükümler öngörülmüştür (TTK m. 25/1, 3). Dolayısıyla tacirler arası satım sözleşmelerine Borçlar Kanunu hükümleri ile birlikte TTK m. 25/I hükmü de uygulanacaktır.

Bu noktada uyuşmazlığın temelini oluşturan “ayıp ve ayıba karışı tekeffül” kavramları üzerinde durmakta yarar vardır:
Ayıba ilişkin hukuki düzenleme davaya konu uyuşmazlık açısından ;dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu ve 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
,
Düzenlemede “Satıcı alıcıya karşı satılanın zikir ve vaadettiği vasıflarını mütekeffil olduğu gibi maddi veya hukuki bir sebeple kıymetini veya maksut olan menfaatini izale veya ehemmiyetli bir surette tenkis eden ayıplardan salim bulunmasını da mütekeffildir. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan mesuldür” denilmektedir.
Öğretide ayıp satılanda, hasarın geçtiği anda, vaad edilen nitelikleri bir diğer ifade ile bulunması gereken bir özelliğin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bir kusurun ya da eksikliğin bulunması ya da dürüstlük kuralı gereğince ondan beklenen lüzumlu vasıfları taşımaması hali olarak tanımlanmakta ve maddi, hukuki ya da ekonomik ayıp şeklinde sınıflandırılmaktadır. Maddi ayıp bir malda madden hata bulunmasıdır (örneğin malın yırtık, kırık, bozuk, lekeli olması gibi). Hukuki ayıp malın kullanımının hukuken sınırlandırılmış olmasıdır (malın üzerinde rehin, haciz, intifa hakkı gibi kısıtlamalar bulunması gibi). Ekonomik ayıp ise malın iktisadi vasıflarında eksiklik olmasıdır.
Ayıba ilişkin diğer sınıflandırma, ayıbın açık ve gizli olup olmamasına göre yapılmaktadır. Açık ayıp hemen ilk bakışta ya da yüzeysel bir muayene ile tespit edilebilen ayıptır. Durumun gerekli kıldığı, muayene ile anlaşılamayan ayıplar, gizli ayıptır. Alıcı gizli ayıpları araştırmakla yükümlü değilse de ayıp meydana çıkar çıkmaz hemen ihbar etmelidir (Domaniç, H.: Türk Ticaret Kanunu Şerhi, C.I, İstanbul 1988, s.155; Yavuz, N.: Ayıplı İfa, 2.b., Ankara 2010, s. 107; Karakaş, C.F.: Ticari Satımda Ayıp İhbarının Süresi ve Şekli, XXII. Ticaret Hukuku ve Yargıtay Kararları Sempozyumu, Ankar 2006, s.172). Derhal kavramı, halin icabına uygun fazla vakit geçirmeden bildirim olarak anlamak gerekir. Ancak TTK 25/4’de zamanaşımı süresi altı ay olduğunun belirlenmesi nedeniyle gizli ayıplarda azami ihbar süresi altı aydır. Eğer alıcı iğfal edilmiş, yani maldaki ayıp ondan bilerek saklanmış ise Kanunun öngördüğü çözüm satıcı bakımından ağırlaştırılmış bir sorumluluğu gerektirmektedir. Nitekim 818 sayılı Borçlar Kanununun 200. maddesine (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 225. maddesine) göre alıcıyı iğfal etmiş olan satıcı, ayıbın kendisine vaktinde ihbar edilmemiş olduğunu ileri sürerek sorumluluktan kurtulamaz.
Ayıba ilişkin bu genel açıklamadan sonra belirtmek gerekir ki satıcının ayıptan sorumluluğuna da “ayıba karşı tekeffül” denmektedir. Ayıba karşı tekeffül şartlarının gerçekleşmesi durumunda alıcının kendisine tanınan hakları kullanabilmesi için Kanun tarafından kendisine yükletilmiş olan külfetleri yerine getirmelidir. Külfet, alıcının satın aldığı malı muayene etmesi ve bir ayıbın ortaya çıkması halinde bunu satıcıya ihbar etmesidir. Alıcı külfetleri yerine getirmediği takdirde ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamaz.
Külfet teknik anlamda bir yükümlülük veya borç değildir. Külfet, mülkiyetten farklı olarak herhangi bir borç yaratmayan, yerine getirilmediği takdirde o konuda sağlanmış olan hakların kaybedilmesi sonucunu doğuran bir davranış olarak tanımlanabilir. Burada muayene ve ihbar külfetini yerine getirilmemesi halinde alıcının satılanı kabul etmiş sayılacağına dair yasal bir karine söz konusudur. Dolayısıyla külfetlerin yerine getirilmemesi seçimlik hakların kullanılmasına engel olur, alıcı malı o haliyle kabul etmiş sayılır.
Ticari satımlarda muayene ve ihbar külfeti TTK 25/3. maddede düzenlenmiştir. Bu hükme göre “ Emtianın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde keyfiyeti satıcıya bildirmeye mecburdur. Açıkça belli değilse alıcı emtiayı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde muayene etmeye veya ettirmeye ve bu muayene neticesinde emtianın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını muhafaza için keyfiyeti bu müddet içinde satıcıya bildirmeye mecburdur.” Ancak ayıp ihbarının bu süre içinde satıcıya ulaşması şart değildir. Bu süre içinde satıcıya ulaşmasa bile alıcı haklarını korumuş olur. TTK 25/3. maddede gizli ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde Borçlar Kanunun 198. maddesinin uygulanacağı belirtilmiştir. Borçlar Kanunun 198/3. maddesinde ayıbın sonradan ortaya çıkması halinde bildirimin derhal yapılması aksi halde alıcı malı ayıp ile beraber kabul edilmiş sayılacaktır.
Davacı yanın satın almış olduğu arsanın hukuki ayıplı olduğu ,kullanımın hukuken sınırlandırılmış olduğu ve de bu durumu bilerek açık ayıplı hali ile taşınmazı satın aldığı anlaşılmıştır.
Davacı yanın ,taşınmazın devir tarihi 23/12/2015 tarihi ile aynı günde davalı tarafın taahhüdünü içerir belgenin varlığı aynı zamanda davacının usulüne uygun ayıp ihbarı niteliğindedir.
Kaldı ki her iki taraf da tacir olup basiretli iş adamı gibi davranma mecburiyetinde olduğu 23/12/2015 tarihli taahhüt içerikli metinden kaynaklı davalı tarafın sözleşmesel yükümlülük altına girdiği anlaşılmıştır.
Burada çözüme kavuşturulması gereken husus davalının yüksek gerilim hattının arsa imar planı dışarısına çıkartılması taahhüdünün nasıl yorumlanması ve uygulanması gerektiği, hakkaniyetli çözümün ve maliyetinin nasıl olması gerektiğidir.
Bilirkişi heyetinden ek ve kök raporlar alınmış yüksek gerilim hattı kavramından “direk,travers,teller ve izolatörleri birlikte kapsadığı” bu hali ile davalı iddiası gibi iki tane direği kapsamadığı ve taahhüdün de bu şekilde yorumlanamayacağı anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyetinden gerilim hattının naklinin kaç farklı yöntem ile yapılabileceği ve de maliyet hesaplaması istenilmiştir.Üç ayrı yöntem ile hattın nakledilebileceği anlaşılmış ,birinci yöntem en az maliyetli olup arsa üzerine yapılabilecek muhtemel binanın Elektik Kuvvetli Akım Tesisleri Yönetmeliği doğrultusunda sınırlandırılmalara tabi tutulabileceği bu ihtimal doğrultusunda naklin taşınmasının zaten hukuki ayıp iddiası ile iş bu davayı açan davacıya hukuki ayıplı başka bir çözüm üretmekten öte gidemeyeceği, üçüncü yöntemin beklenen faydayı aşar mahiyette ve de maliyette olduğundan itibar edilmediği ,ikinci seçenek ile ulaşılan çözümün hali hazırda davacının kendi iradesi ile ulaştığı çözüme uygun-yakın olduğu belirlenen maliyetin de davacı talebinden fazla olduğu bu hali ile ispat edilen davanın kabulü ile 171.911,31 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM;Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-171.911,31 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,
3-492 Sayılı Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 11.743,26 TL karar harcı peşin alınan 2.935,82- TL harcın mahsubu ile 8.807,44- TL bakiye harcın davalıdan alınarak hazineye irad kaydına,
4-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 2.935,82- TL peşin harç ve 4,60 TL vekalet harcı olmak üzere 2.971,82‬-TL toplam harç nedeniyle yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-6100 sayılı HMK’nın 326/2 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan tebligat ve müzekkere,bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 7.003,67‬- TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 20.281,57 TL- vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 10/01/2022

Katip …
✍e-imzalıdır

Hakim …
✍e-imzalıdır