Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/477 E. 2018/1000 K. 24.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/477
KARAR NO : 2018/1000

DAVA : Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
DAVA TARİHİ : 12/05/2018
KARAR TARİHİ : 24/10/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin %50 oranında pay sahibi ortakları olduğunu, şirketin 2017 yılı hesap dönemi genel kurul toplantısını 21/04/2018 tarihinde yaptığını, gelir gider hesaplarının genel kurulda şirket ortaklarına detaylı olarak sunulmadığını, harcamaların keyfi ve belgesiz olarak yapıldığını, yönetici genel müdürün tüm mesaisini şirkete harcaması gerekirken başka yerlerden maaş ve ödenti almasının iyiniyete aykırı olduğunu, yönetim kurulunun şirketi sözde kararları ile zarara uğrattığını, davalı şirket yönetim kuruluna 02/02/2018 tarihinde ihtarname keşide edilerek gündemi de belirterek genel kurul çağrısı yaptıklarını, finansal tabloların, bilançonun ve gelir ve gider hesaplarının müvekkillerinin denetimine açık tutulması istendiği halde bunun gereğinin yerine getirilmediğini, bilahare yapılan dava konusu genel kurulda talep ettikleri gündem maddelerinin bir kısmı görüşüldüğünü ancak özel denetçi atanması, yeni yönetim kurulu seçilmesi ve şirket merkezinin taşınması konularında diğer ortakların farklı yöndeki görüşleri uyarınca karar alınamadığını, dava konusu genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulunun ibrasına ilişkin 3 nolu gündem maddesi hakkında da karar alınamadığını, halen ibrası yapılmayan bir yönetimin görev yaptığını ileri sürerek TTK 438. maddesi gereğince özel denetçi atanmasına ve 2015,2016 ve 2017 yılları faaliyet dönemine ilişkin hesapların denetlenmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacılardan özel denetçi atanmasını istedikleri, özel denetçi atanma koşullarının oluşmadığını, dava dilekçesinde açıklanan nedenler dikkate alındığında da özel denetçi atanmasının yerinde olmadığını, davacıların 2015 ve 2016 yılları hesaplarının davacıların da oyu ile tasdik edildiğini, davacıların bu yılları da kapsayacak şekilde özel denetçi atanması talep ettiklerini, dava konusu genel kurulda da oy eşitliği nedeniyle karar alınamadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Dava, Özel Denetçi atanması isteğine ilişkindir.
Davacıların, davalı … ‘nin hissedarı oldukları davalı şirketin muamele merkezinin mahkememizin yetki alanında kaldığı saptanmıştır.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın getirdiği yeniliklerden biri de azınlığa özel denetçi atanmasını isteme imkanı tanımasıdır. TTK 438 ve devamı maddelerde bu hakkın nasıl kullanılacağına ilişkin kurallar konulmuş bulunmaktadır. TTK düzenlemesi dikkate alındığında her pay sahibi gündemde yer almasa bile, gerekli olması ve daha önce bilgi alma hakkının kullanılmış olması halinde özel denetçi atanmasını genel kuruldan isteyebilir. Bu talep genel kurulca kabul edilirse şirket veya her hangi bir pay sahibi şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir. Fakat bu talep şirket genel kurulu tarafından kabul edilmez ve ret edilir ise TTK 439. maddesi gereğince sermayenin en az onda birini (…. ‘lerde yirmide birini) oluşturan pay sahipleri veya payların itibari değeri toplamı en az bir milyon TL olan pay sahipleri üç ay içinde şirket merkezinin bulunduğu asliye ticaret mahkemesinden özel denetçi atanmasını isteyebilir.
Bu bilgiler ışığında somut olaya baktığımızda davacıların şirket genel kurulu toplantısı için davalı şirkete başvurdukları, şirket genel kurulunun 21/04/2018 tarihinde toplandığı, gündemde yer alan özel denetim yapılması talebi hakkında oy eşitliği nedeniyle herhangi bir karar alınamadığı ve davacıların davalı şirkete özel denetçi atanması talebiyle iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davacıların özel denetçi atanması yönündeki talepleri hakkında şirket genel kurulunda oy eşitliği nedeniyle olumlu veya olumsuz bir karar alınamamış olması karşısında iş bu taleple dava açılabileceği kabul edilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki, özel denetçi atanması isteğinin dinlenebilmesi için az yukarıda belirtilen hususlar yeterli olmayıp, TTK 439/2. maddesi gereğince “dilekçe sahiplerinin, kurucuların veya şirket organlarının, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıklarını, ikna edici bir surette ortaya koymaları” da gerekir. Başka bir anlatımla davacıların şeklen dava açma hakları bulunsa da TTK 439/2. maddesi gereğince talebin kabul edilebilmesi için şirketin kurucuları veya şirket organlarının şirketi zarara uğratmaları şart olduğu gibi, bu zarara uğratma eyleminin de zarar veren bu organların kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal etmeleri suretiyle gerçekleşmiş olması ve bu hususların ikna edici bir surette ortaya konulması gerekir. Buradaki ispat yaklaşık ispat değil, ikna edici ispattır.

Davacının bilgi alma hakkını daha önce kullanıp kullanmadığına gelince, davacının şirket ortağı olarak bilgi alma hakkına sahip olduğu, bu hakkın ihlali halinde hak sahibinin hangi hakları kullanabileceğine ilişkin TTK 437. madde hükmü gözetildiğinde davacının bu nedenle bilgi alma hakkının tanıması için yetkili mahkemeden talepte bulunarak bilgi alma hakkını kullanabileceği, bilgi alma hakkının ihlaline dayanılarak özel denetçi atanmasının talep edilmesinin mümkün bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Davacılar, ” yöneticilern, kanunu veya esas sözleşmeyi ihlal ederek, şirketi veya pay sahiplerini zarara uğrattıkları” iddia etmiş iseler de bu hususta herhangi bir ikna edici bilgi ve belge sunmuş değillerdir.
Diğer yandan davacıların bilgi alma hakkını önceden kullandıkları bir an kabul edilse bile, özel denetim hakkının kullanılabilmesi için TTK 438. maddesine göre ikinci şartı pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi ve belli konuların açıklığa kavuşturulması için özel denetimin gerekli olması gerekir. Özel denetim hakkı şirketin genel gidişatı hakkında bilgi edinme amaçlı olamaz. Oysa davacılar, davalı şirketin 2015,2016 ve 2017 yılları faaliyet dönemine ilişkin hesapların denetlenmesini istemişler, belirli konulardan bahsetmemişlerdir. Diğer yandan yönetim kurulunun ibrası hakkında genel kurulda karar alınamamış olması tek başına özel detim isteme hakkını vermez.
Hal böyle olunca, somut olayda özel denetçi atanmasını gerektirir bir iddia bulunmadığı gibi ikna edici belge ve bilgi de sunulmadığından davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
Dair, taraf vekillerinin yüzünde kesin olarak oybirliği ile verilen karar açıkça tefhim edildi. 24/10/2018 12:20

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …