Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/474 E. 2018/553 K. 14.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/474
KARAR NO : 2018/553

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/05/2016
KARAR TARİHİ : 14/05/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, elektrik bedelleri için düzenlenmiş olan faturalarda elektrik bedeli dışında kayıp kaçak bedeli, iletim sistemi kullanım bedeli, sayaç okuma bedeli, dağıtım bedeli vb. adı altında müvekkilinden tahsilat yapıldığını, belirtilen bu ek tahsilatların faturada ayrı bir kalem olarak gösterilmediğini ve bunların aktif tüketim bedeli adı altında müvekkilinden karşılandığını, bu tahsilatların kanuni dayanağının bulunmadığını belirterek davanın kabulü ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilden tahsil edilen 10.000,00 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiz üzerinden tahsiline, vekalet ücreti ve yargılama giderinin davalıya tahmiline karar verilmesinin talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açılmış olması nedeniyle öncelikle yetkiye itiraz ettiklerini, elektrik piyasası kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapıldığını, yapılan değişiklik sonucunda kayıp ve kaçak bedelleriyle ilgili tüm maliyet ve hizmet bedellerini içeren kurul onaylı tarifelerin tüm kişi ve kurumları bağladığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının uygun olmadığının, davacının kayıp kaçak bedellerini ödediğine dair dosyaya delil sunmadığını, müvekkilleri şirketin elektrik dağıtım şirketi olmadığını, özel sektör mensubu elektrik satış şirketi olduğunu, bu nedenle müvekkili adına tahsil edilmeyen kayıp kaçak elektrik, dağıtım ve iletim bedellerinin müvekkilinden talep ve tahsil edilmesinin mümkün olamayacağını, ayrıca tahsil edilen bedellerin mevzuat gereğince tahsil edildiğinin keyfi bir uygulama olmadığını belirterek davanın yetkisizlikle Bakırköy Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini ile haksız davanın reddine, ayrıca davanın ilgili dağıtım şirketine ihbarına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, elektrik abonelerinden tahsil edilen kayıp-kaçak vs. bedellerin istirdatı istemine ilişkindir.
Dava dosyası İstanbul …Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas, … karar sayılı yetksizlik kararı ile geldiği, davacı vekili tarafından 26/03/2018 tarihinde yetkisizlik kararı veren mahkemeye feragat dilekçesi verildiği, yetkisiz mahkemece feragat talebi hakkında karar verilmeyerek dosyanın kesinleştirilip mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere, dava tarihinden sonra yürürlüğe giren 17.06.2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu’nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve aynı maddeye eklenen 10. bend ile; “Kurum tarafından gelir ve tarife düzenlemeleri kapsamında belirlenen bedellere ilişkin olarak yapılan başvurularda ve açılan davalarda; tüketici hakem heyetleri ile mahkemelerin yetkisi, bu bedellerin, Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.” hükmü getirilerek,Tüketici Hakem Heyetlerinin ve Mahkemelerin bu konularda açılacak davalarda inceleme ve araştırma yetkileri sadece bu dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedellerinin Kurumun bu konulardaki düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlanmış, bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’na eklenen; Geçici madde 19; “Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmünü,Geçici madde 20; “Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklanan bu yasa değişiklikleri birlikte değerlendirildiğinde; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kararlarına dayanılarak alınmış olan ve dava konusu yapılan bedeller ile ilgili olarak açılan (ve halen derdest olan) davalar, (açıklanan yasa değişikliklerinin yürürlüğe girmesiyle birlikte) konusuz kalmıştır.
Bu noktada değinilesi gereken diğer husus; davalının, davanın açılmasına sebebiyet verip vermediği, bu bağlamda davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
Yargılama harç ve giderleri, kural olarak davada haksız çıkan tarafa, eş söyleyişle aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HMK m. 326/I). Bu cümleden olarak, davayı kazanan taraf, davayı bir vekil aracılığı ile takip etmişse, haksız çıkan taraf, yargılama gideri olarak vekalet ücreti ödemeye de mahkum edilir (HMK m. 323/1-ğ).Bir tarafın, dava açıldığı andaki mevzuata veya içtihat durumuna göre davasında veya savunmasında haklı olup da, dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren yeni bir kanun hükmü veya yeni bir içtihadı birleştirme kararı gereğince davada haksız çıkmış olması halinde, yargılama giderlerine mahkum edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Burada önemle vurgulanmalıdır ki, bir kimseye diğer tarafın dava giderlerinin yükletilmesinin nedeni, o kimsenin diğer tarafın gider yapmasına haksız olarak sebebiyet vermiş olmasıdır. İşte bu nedenledir ki, dava açıldığı anda haklı durumda bulunan tarafın, yargılama sırasında meydana gelen mevzuat değişikliği sonucu haksız duruma düşmesi halinde yargılama giderlerinden sorumlu tutulması olanaklı değildir.(Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 günlü ve 2009/18-421 E.-2009/526 K. sayılı ilamında da aynı ilkeye yer verilmiştir.)
Somut olayda; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir. Davacı tarafından, davalıdan kayıp-kaçak, dağıtım, iletim, perakende satış hizmeti ve sayaç okuma bedellerinin tahsilinin talep edildiği davada, “karar verilmesine yer olmadığına” dair verilen karar, yargılama sırasında yürürlüge giren yasa değişikliğinin bir sonucudur. Bu itibarla, dava açıldığı tarihte, yapılan yasa değişikliği henüz ortada bulunmadığından, dava tarihi itibariyle davacının dava açmakta haklı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Bu durumda; somut olayda dava açıldıktan sonra hasıl olan yasa değişikliği nedeniyle, davanın konusuz kaldığından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm tesisi ve yine davacının dava açmasında haksız sayılamayacağı cihetle davacı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi ve yapmış olduğu diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi gerekmekte ise de davacı vekili 26.03.2018 tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirdiğinden davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili 26.03.2018 tarihli dilekçesinde davanın konusuz kaldığından bahisle davadan feragat ettiğini bildirmiş ise de davadan feragat nedeninin bir önemi bulunmamaktadır.
Bilindiği üzere, MHK’nın 307. maddesine göre davadan feragat; “Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragatin davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
Öte yandan davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmıştır.
Hal böyle olunca aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Davadan feragatin gerçekleştiği safhaya göre alınması gereken 2/3 oranındaki 23,93 TL karar harcının alınan peşin harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğine hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 92,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda karar verildi. 14/05/2018

Katip …

Hakim …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVALI
8 Tebligat – 92,00 TL