Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/428 E. 2018/999 K. 24.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/428
KARAR NO : 2018/999

DAVA : Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/07/2014
KARAR TARİHİ : 24/10/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/11/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının ortağı, tasfiye memuru ve yetkilisi olduğu … Ltd. Şti’nin müvekkilinden satın aldığı mallara karşılık 1.275.000,00 -TL bedelli 16 adet çeki cirolayarak müvekkiline verdiğini, çeklerin karşılıksız çıktığını, bunun üzerine müvekkili tarafından açılan takibe davalı tarafından itiraz edildiğini, müvekkilinin alacaklı olduğu halde şirket kayıtlarında göstermeyerek borcu yoktur şeklinde gerçeğe aykırı olarak tasfiye kararı aldığını ve tasfiyeyi sonlandırarak ilan ettiğini, bu yolla şirket borçlarını gizleyerek müvekkilinin kesinleşmiş takibini dahi bildirmemek yoluyla pasifini sıfır gösterip bu yolla borçlu şirketi tasfiyeye sokarak münfesih duruma düşürdüğünü, müvekkilinin borçlu şirketten kesinleşmiş alacaklı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … ve ….E.sayılı dosya alacaklının dava tarihi itibariyle hesaplanacak faizi ile birlikte şimdilik 250.000,00 -TL sinin , dava sonunda alacaklarının tahsil imkanının ortadan kalkmasının önlenmesi için davalının sahip olduğu Ankara Mamak …. ada, … parsel İstanbul Bulgurlu …. Ada, …. parsel, İstanbul Fatih Süleymaniye … Ada, …. parsel, …. parsel …., nolu bağımsız bölümler üzerine ihtiyati haciz içerikli ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin ilerleyen yaşı sebebiyle şirketi tasfiyeye soktuğunu, davacının alacaklı olduğunu iddia ettiği çeklerdeki imzanın sahte olduğunu, önceki davalarda da borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini, tasfiye prosedürüne uygun bir şekilde alacaklılara çağrı yapıldığını, sonradan müvekkiline karşı dava açılmasının kötü niyetli ve haksız olduğunu savunmuştur.
Dava, Tasfiye memurunun sorumluluğundan kaynaklanan tazminat isteğine ilişikindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davacı vekili, müvekkilinin davalının tasfiye memuru olduğu …. Ltd. Şti’nden alacaklı olduğu halde davalı tasfiye memurunun müvekkilinin alacağını şirket kayıtlarında göstermeyerek borcu yoktur şeklinde gerçeğe aykırı olarak tasfiye kararı aldığını ve tasfiyeyi sonlandırarak ilan ettiğini, bu yolla borçlu şirketi tasfiyeye sokarak münfesih duruma düşürdüğünü, müvekkilinin borçlu şirketten İstanbul … İcra Müdürlüğünün ….ve …. E.sayılı dosya alacağından dava tarihi itibariyle hesaplanacak faizi ile birlikte şimdilik 250.000,00 -TL sinin tahsili talebiyle iş bu davayı açmıştır.
Davalının, …. Ltd. Şti’nin tasfiye memuru olduğu, tasfiye işlemlerini tamamlamak suretiyle şirketin ticaret sicilinden terkinini bildirdiği ve bu bildirim sonucu şirketin tasfiye nedeniyle sicilden terkin edildiği anlaşılmaktadır. Davada tasfiye memurunun kanun, ana sözleşmeye aykırı davranarak davacının şirketten olan alacağının ödenmesini beklemeden tasfiyeyi bitirmesi nedeniyle sorumluluğu bulunduğu iddia edilmektedir.
Bilindiği üzere, 6102 sayılı TTK 643 ve 644. maddeleri limited şirketlerde tasfiye usulü ile tasfiye memurunun sorumluluğuna ilişkin olarak anonim şirketler hakkındaki hükümleri yollama yapmıştır. Anonum şirketlere ilişkin TTK 553. maddesi gereğince tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde doğan zararlardan sorumludurlar.
Davacının davalının tasfiye memuru olduğu … Ltd. Şti’nden alacaklı olduğu kabul edilse bile tasfiye memurunun sorumluluğunun doğabilmesi için davacının zarara uğraması, zarara uğramasına da tasfiye memurunun kusuru ile yol açmış olması şarttır.
Diğer yandan TTK 547. maddesi gereğince tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde mahkemeden ek tasfiyeye karar verilmesi istenebilir.
Davacının davalınının tasfiye memuru olduğu dava dışı ve tasfiyesini tamamlayarak sicilden terkin edilen … Ltd. Şti’nden alacaklı olduğu kabul edilse bile alacağın ek tasfiye yolu ile tahsili imkanı bulunmaktadır. Dolayısı ile alacaklı davacı tarafından ek tasfiye yoluna başvurulmadan, tasfiyenin tasfiye memuru tarafından eksik yapıldığı nedenine dayalı olarak tasfiye memurunun sorumluluğu yoluna gidilmesi bu aşamada hukuken mümkün olmadığı sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davanın reddine,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcının peşin alınan 4.269,40 TL ‘den mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 20.950,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere davacı vekilinin yüzünde oybirliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 24/10/2018 10.31

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …