Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/339 E. 2018/537 K. 09.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/339
KARAR NO : 2018/537

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 04/01/2011
KARAR TARİHİ : 09/05/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 17/05/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, dava dışı … ile davalılardan …’nun davacı şirketin yarı yarıya ortağı ve ayrı ayrı münferit imzaya yetkili müdürü olduklarını, …’in bu davalı ile anlaşarak hissesini devretmek suretiyle şirketten ayrılmak istediğini ve bu iş karşılığı 23.700,00-TL bedelli senet düzenlendiği, ancak senet karşılığı bedel ödenmeyince senede dayanarak yapılan icra takibine karşın menfi tespit davası açıldığı ve bu senetten dolayı …’nun …’e borçlu olmadığının tespit edildiği, dolayısıyla …. şirketteki hissedarlığının ve yükümlülüğünün devam ettiği ancak her iki davalının davacı şirketin adresinde TTK 57 ve devamı maddelerine aykırı biçimde iş yeri kurup davacı ile aynı ticari faaliyet konusunda çalışmaya başladıkları ve …’nun diğer davalıya davacı şirketin müşteri portföyünü, iletişim imkanlarını, ünvan ve markasını kullandırıp ticaret yapmasını sağlayıp haksız kazanç elde ettikleri, Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu belirtilerek her iki davalının belirtilen biçimde haksız rekabetleri sonucu elde ettikleri kazançlarla davacı şirkete verdikleri 10.000,00-TL’lik zarar ve ziyanın davalılardan tazminini istemiştir.
Davalılar vekili, öncelikle usuli zaman aşımı itirazında bulundukları, öte yandan davacı şirketin iki ortaklı olduğu, şirket adına bu dava açılmışsa da şirketi temsile yetkili …’in tek başına diğer ortak …’na bu davayı açamayacağı gerekçesiyle husumet yönünden davanın reddini istedikleri, esas yönünden de davayı kabul etmedikleri şirket ana sözleşmesinde ortakların benzer konularda faaliyette bulunmasını önleyen bir yasak bulunmadığı, diğer davalının baldızı olduğu ve davacı şirkette diğer ortakla yaşadıkları uyumsuzluk sebebiyle baldızı ile farklı bir adreste yazıcı kartuşu ve fotokopi toneri dolum işlemi çalışması yaptıkları, davacı şirkete ait herhangi bir marka ve ünvanın kullanılmadığı belirtilerek davanın reddini istemiştir.
Dava, haksız rekabetten kaynaklanan tazminat davasıdır.
Dava, Bakırköy …. ATM7de açılmış ve mahkemece verilen 15/05/2012 gün ve …. Esas- …. K sayılı birleştirme kararı ile mahkememizin …. E sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Mahkememizin …. E sayılı dava dosyası ile birleşen davanın mahkememizde yapılan yargılaması sonunda mahkememizce 24/02/2016 gün ve…. E- ….K. Sayılı kara ile asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir. İş bu kararın temyizi üzerine Yargıtay …. HD.sinin 15/01/2018 gün ve …. E-… K sayılı kararı ile özetle:”Asıl davada davacı, tarafların, dava dışı … Ltd. Şti.’nin %50’şer hisse ile ortağı ve münferit imza yetkilileri olduğunu, davalının görevlerini ihmal ettiğini, şirket merkezini habersiz taşıdığını, kâr payının ortaklara intikalini engellediğini, şirket malvarlığının kaybolmasına sebebiyet verdiğini, şirketin banka hesaplarından elde ettiği hak ve alacakları şirkete teslim etmediğini, şirket adına yaptığı tahsilatları karşılıksız 3. kişilere aktardığını, şirket hesaplarından şahsi borçlarını ödettiğini, şirket adına alınan motorlu araçları düşük bedelle sattığını, yakınlarının kiralarını şirkete ödettiğini, böylece şirketin gayri faal hale gelmesine yol açtığını, şirketi ve kendisini zarara uğrattığını ileri sürülerek açıklanan kalemlerde verilen zarar toplamı 77.080,92 TL’nin faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile …Ltd. Şti’ye verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, kuruluştaki adresin kirasının çok olması ve ihtiyaçlara yetmemesi nedeniyle davacının teklifi ile babasının bir dükkanına taşındığını, buranın ara sokak ve bodrumda olması, su basması nedeniyle de son adresine taşındığını, tüm bunlardan davacının haberinin olduğunu, şirketin zaten masa, sandalye, bilgisayardan ibaret demirbaşının ortaklar arasındaki sorunlar nedeniyle şirket çalışamaz hale gelince boşu boşuna kira ödememek için …’e ait depoya taşındığını, şirket kayıtlarında bir adet motosiklet görülmekteyse de bunun davacının şirketten fiilen ayrılmasından sonra ve dava dışı bir şahsın kredi kartıyla alındığını, sonra bu şahsa müvekkilince ödeme yapıldığını, bu motosikletin sonradan düşük bedelle satılmasının sebebinin de kazalı olmasına bağlı olduğunu, satılsa da haciz nedeniyle halen şirketin göründüğünü, şirketin kâr elde etmediğini, her ne kadar banka hesaplarında müvekkile ait bir kısım faturaların şirket tarafından ödendiği görünmekteyse de bu tutarların daha sonra şirket kasasına girdiğini, hiç bir yakının kirasının şirket tarafından ödenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davacı vekili, dava dışı … ile davalı …’nun davacı şirkette eşit hisse ile ortak ve münferit imzalı temsilci olduklarını, davalıların müvekkili şirketin faaliyet gösterdiği adreste TTK’nin 57, 58, 335. maddesine aykırı olarak işyeri kurup müvekkili ile aynı alanda iştigal ettiklerini, davalıların, müvekkilinin müşteri portföyüne mal ve hizmet satışları yaptıklarını, müvekkilinin faks, telefon gibi iletişim olanaklarını, unvan ve markasını kullanarak ve bu şekilde müşterileri yanıltarak haksız kazanç elde ettiklerini ileri sürerek haksız rekabetin men’ini, şimdilik 10.000 TL’nin yasal faiz ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada, davalılar vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, karar defterinde bu davanın açılmasına ilişkin bir karar bulunmadığından husumet nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, …’in hisselerini devir yükümünü yerine getirmeden senedi takibe koyduğundan menfi tespit davası açıldığını, bu davada müvekkilinin haklı bulunduğunu, davacının kayıtlı adresi ile müvekkili …’ın işyeri adresinin farklı olduğunu, anılan davalı tarafından davacının herhangi bir unvan ya da markasının kullanılmadığını, davacı şirketin atıl kalması sebebiyle müvekkili ….’in baldızı olan diğer davalıya yardım ettiğini, zaruri ihtiyaçlarını bu şekilde temin etmeye çalıştığını, bu işin haksız rekabet teşkil etmeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, asıl davada, davalı … tarafından müdürü olduğu şirketin banka hesaplarından çekilen ve şirket için harcandığı ispatlanamayan 42.547,49 TL ile özel harcama niteliğindeki 632.26 TL ve birleşen davada davalı olan …’a ait iş yerinin kirası için şirket hesaplarından ödenen 1.400 TL olmak üzere toplam 44.425,77 TL’nin davacının ortağı bulunduğu şirkete iadesinin gerektiği, davalı …’nun asıl davada müdürü olduğu şirketin bankadaki hesabından çektiği paraları, şirket için harcadığını ispat edemediği gibi şirket ile ilgili olmayacak şekilde sarf ettiği, birleşen davada ise davalıların haksız rekabet ettiğine ilişkin sorumluluklarını gerektirecek delillerin davacı tarafından sunulmadığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, 44.247,74 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle davalıdan tahsili ile davacının ortağı olduğu davacı … Tic. Ltd. Şti.’ye verilmesine, fazlaya ilişkin isteğin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, birleşen davanın davacısı vekili ve asıl davanın davalısı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, asıl davanın davalısı … vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Birleşen davanın davacısı … Ltd. Şti. vekilinin birleşen davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; birleşen dava, davacı şirket müdürünün rekabet yasağına aykırı davranışları nedeniyle rekabetin men’i ve tazminat istemine ilişkindir. Somut olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nin 547. maddesi “Müdür olan bir ortak, diğer ortakların muvafakati olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında ne kendi ve ne de başkası hesabına iş göremiyeceği gibi başka bir işletmeye mesuliyeti tahdidedilmemiş ortak, komanditer ortak veya limitet şirketin azası sıfatiyle iştirak dahi edemez. Bu yasak, mukaveleye konacak hükümle bütün ortaklara teşmil edilebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. Olayları açıklamanın taraflara hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu da gözetilerek mahkemece, davalıların sorumluluklarının 6762 sayılı TTK’nin 547. maddesi uyarınca değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken birleşen davanın 6762 sayılı TTK’nin 56 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet davası olarak nitelendirilmesi ve davalıların haksız rekabet ettiğine ilişkin sorumluluklarını gerektirecek delillerin sunulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, birleşen davada verilen hükmün davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.” gerekçesiyle asıl davaya yönelik temyiz itirazların reddi ile asıl davaya ilişkin hükmün onanmasına, birleşen davada verilen hükmün ise davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.
Asıl davaya ilişkin mahkememiz kararı yargıtay tarafından açıkça onandığından ve süresi içinde tashihi karar yoluna da gidilmediğinden kesinleşmiştir. Bu nedenle bozma kararından sondra düzenlenen tensip tutanağı 1 nolu ara kararı ile “Mahkememizden verilen 15/05/2012 tarih ve …Esas … sayılı karar asıl dava yönünden Yargıtayca onandığından ve süresinde tashihi karar talebinde de bulunulmadığından kesinleşmiş olmakla, asıl dava yönünden kesinleşme işlemlerinin yapılmasına ” karar verilmiş ve yargılama birleşen dava yönünden sürdürülmüştür.
Davacı vekili, bozmaya uyulmasına, davalılar vekili ise eski kararda direnilmesini istemiştir.Mahkememizce usul ve yasaya uygun olan Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar Yargıtay bozma kararına uyulmasına karar verilmiş ise de Yargıtay bozma kararı gerekçesi yerinde değildir. Davacı davasını açıkça 6762 sayılı TTK’nin 56 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabet davası olarak nitelendirmiş ve davalıların bu maddelere göre haksız rekabet ettiğine ilişkin vakıaları bildirmiştir. Davacının iddiası şirket yöneticisi olan davalı ile şirket ile bir bağlantısı bulunmayan diğer davalının birlikte davacı şirketin adresinde TTK 57 ve devamı maddelerine aykırı biçimde iş yeri kurup davacı ile aynı ticari faaliyet konusunda çalışmaya başladıkları, şirket yönetici olan davalının diğer davalıya davacı şirketin müşteri portföyünü, iletişim imkanlarını, ünvan ve markasını kullandırıp ticaret yapmasını sağlayıp haksız kazanç elde ettikleri yönündedir. Bu anlatım 6762 sayılı TTK’nin 56 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabetin maddi unsurlarını teşkil etmektedir. Oysa Yargıtay bozma kararında sözü edilen 6762 sayılı TTK’nin 547. maddesi ortağın rekabet yasağına ilişkin bir hükümdür. Bu hükümler dikkate alındığında şirket ortağı için iki tür rekabete aykırılık söz konusu olabilir. Bunlardan biri TTK 56 vd maddelerde düzenlenen genel rekabet yasağı, ikincisi ise 6762 sayılı TTK’nin 547. maddesinde yer alan şirket müdürlüğünden kaynaklanan rekabet yasağıdır. Dolayısı ile dava açan bir paydaş bu sorumluluk hallerinden birine veya hepsine dayanabilir. Nitekim davacı da seçimlik hakkını kullanarak 6762 sayılı TTK’nin 56 vd. maddelerinde düzenlenen haksız rekabetten kaynaklanan sorumluluğa dayanarak iş bu davayı açmıştır. Bilindiği üzere bir maddi vakıa birden çok sorumluluk halini gerektiriyorsa, davacı hangi sorumluluk nedenine dayanıyorsa o sorumluluk nedeni veya nedenleri hükme esas alınır. Bu taleple bağlılık ilkesinin bir sonucudur. Dayanılmayan diğer sorumluluk nedeni dikkate alınamaz. Bu hallerde Yargıtay bozma kararında sözü edilen “Olayları açıklamanın taraflara, hukuki nitelendirmenin hakime ait olduğu” kuralı da işletilemez. Buna bir örnek verilmesi gerekirse trafik kazalarında işletenin aynı zamanda ev başkanı olması durumudur. Trafik kazasına dayalı olarak açılan tazminat davasında işleten sıfatına dayanılmış ise ev başkanlığı sorumluğu bulunduğu gerekçesiyle bu hususta sorumluluğu yoluna gidilemez. Dolayısı ile Yargıtay bozma gerekçesindeki aksine görüşe katılmak mümkün değilse de uyma kararı verildiğinden bu hususun eleştirilmesi ile yetinilmiştir.
Bu kısa eleştiriden sonra somut olaya gelince davalı ortak … dava tarihine göre somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nin 547. maddesi hükmüne aykırı olacak şekilde diğer ortağın muvafakati olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında akrabalığı bulunan diğer davalı hesabına iş gördüğü, müdürü olduğu şirketin merkezinin bulunduğu yerde faaliyetini devam ettirdiği dinlenen tanık anlatımları, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşıldığından davalı … hakkındaki davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Her ne kadar davacı şirket müdürü veya şirket ortağı olmayan diğer davalı hakkında dava açmış ise de bu davalı hakkında 676 sayılı TTK 547. maddenin uygulanmasının mümkün bulunmadığı, davacının açıkça dayandığı sorumluluk nedeni dikkate alındığında ise bozmaya konu kararda da belirtildiği üzere bu davalının TTK 56 vd maddelerine göre haksız rekabet ettiğine ilişkin sorumluluğunu gerektirecek delillerin sunulmadığı ve bu yöndeki iddianın ispat edilemediği anlaşıldığından bu davalı hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Hal böyle olunca uyulan Yargıtay bozma kararı gerekçesi dikkate alınarak davalı …’in tüm dosya kapsımı itibariyle 6762 sayılı TTK’nin 547. maddesi hükmüne aykırı olacak şekilde diğer ortağın muvafakati olmadan şirketin uğraştığı ticaret dalında akrabalığı bulunan diğer davalı hesabına iş gördüğü, müdürü olduğu şirketin merkezinin bulunduğu yerde faaliyetini devam ettirdiği ve bu şekilde rekabet yasağına aykırı davrandığı anlaşıldığından davanın kabulüne, diğer davalı hakkındaki davanın ise reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı … hakkındaki davanın REDDİNE,
2-Davalı … hakkındaki davanın kabulü ile aynı iş yerinde ve aynı konuda faaliyette bulunmak suretiyle 6762 sayılı TTK’nın 547. maddesine aykırı dayanarak haksız rekabette bulunduğunun tespitiyle bu şekildeki haksız rekabetin önlenmesine, 10.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsili ile davacı şirkete verilmesine,
3-Alınması gereken 683,10 TL karar harcından daha önce yatırılan 148,50 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 534,60 TL harcın davalı …den tahsiline,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalı … ‘den alınarak davacıya verilmesine,
5-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … ‘a verilmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 18,40 TL başvurma harcı ile 148,50 TL peşin harcın davalı … ‘den tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 43,10 TL yargılama giderinin davalı … ‘den tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, temyiz yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oybirliği ile karar verildi. 09/05/2018 11:00

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVACI
3 Tebligat – 18 TL
4 Müzekkere – 25,10 TL
Toplam = 43,10 TL