Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/336 E. 2018/667 K. 11.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/336
KARAR NO : 2018/667

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 10/12/2014
KARAR TARİHİ : 11/06/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkili şirketin … numaralı …. A.Ş abonesi olduğunu, 30/04/2012, 31/05/2012, 30/06/2012 tarihleri arasında faturalarından kaçak kullanım bedeli adı altında haksız tahsilat yapıldığını, bu faturalarda herhangi bir hizmet bedeli karşılığı olmadığı açıkça belli olan kötü niyetli diğer kullanıcıların kaçak kullanımı ve tedarikçi elektrik dağıtım firmasının ağır ihmal ve kusurları ile alt yapısının eksiklerinden kaynaklanan kayıp ve kaçak tüketimlerinin bedeli karşılığı olarak müvekkili şirket gibi dürüst abonelere yansıtılmasının kabul edilemeyeceğini, üstelik kayıp ve kaçak oranlarının bölgeler arasında oransal olarakta farklılık oluşturduğunu, ayrıca uygulama kayıp ve kaçakla mücadeleyi de gereksiz kılmakta böylelikle enerjiyi kaçak kullananlar lehine bir alan oluştuğunu, K/K bedeli adı altında yaklaşık %15 oranında veya daha üzeri oranlarda kayıp kaçak bedeli adı altında bir ücret yansıtıldığını, elektrik tedarikçisi firmaların bu bedelin ”EPDK”nın kararı ile faturalara yansıtıldığını emsal davalarda şöyle belirttiklerini ”Bahse konu elektrik faturalarında yer alan kayıp kaçak bedeli şirketimizin kendi insiyatifi ile düzenlenmiş bir bedel olmadığı, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu dahilinde tüm yurtta ulusal tarife olarak uygulandığını, söz konusu tarifelerin ise EPDK tarafından belirlendiği, 01/04/2011 tarihinden geçerli olmak üzere uygulanmakta olan tarifeler ise 28/12/2010 tarih ve 2999 sayılı EPDK kararı ile belirlenmiş, ”….gov.tr” internet adresinde yayınlandığı, bu tarifeler kapsamında uygulanmatak olan enerji bedeli, dağıtım bedeli, perakende satış hizmet bedeli, iletim bedeli, kalemlerine ilave olarak kayıp kaçak bedeli ve perakende satış hizmeti bedelleri belirlendiği, söz konusu bedellerin 2011/Nisan ayından itibaren elektrik faturalarında yer aldığını, bahse konu bedel, EPDK tarafından belirlendiği ve uygulamaya konulmuş olup, şirketin alınan bedelle ilgili bir kararı söz konusu olmadığını” belirtildiğini, ilgili yasal hükümler gereğince EPDK’nın kayıp kaçak bedellerinin abone faturalarına yansıtılması hususunda aldığı karar mevcut yasal hükümlere aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki alınan kararın hiçbir surette yürürlükle bulunan yönetmelik ve kanunların önüne geçerek uygulanamayacağını, nitekim söz konusu uygulamanın Anayasaya aykırı olduğunu, ayrıca uygulamanın hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı Yargıtay’ca da kabul edildiğini, bu nedenle davalı kurumca kesilen dağıtım bedeli, iletim bedeli, psh sayaç okuma bedeli adı altında kesilen toplamda 49.951,703 TL’nin de iadesinin talebiyle davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Müvekkilinin 4628 sayılı Mülga EPK uyarınca EPDK tarafından toptan satış lisansı verilerek yetkilendirilmiş bir elektrik toptan satış şirketi olduğunu, elektrik toptan satış şirketinin herhangi bir bölge sınırlaması olmaksızın serbest tüketicilere toptan satış faaliyetlerinde bulunabildiğini, davacı şirketin ise elektrik piyasasındaki bir serbest tüketici olduğunu, davacı şirketin de serbest tüketici olduğundan tedarikçisini kanunun verdiği yetki kapsamında seçmiş ve elektrik enerjisi satın almak amacıyla müvekkili şirket ile 01/03/2012 tarihli Enerji Alım Satım Sözleşmesi imzaladığını, anılan sözleşme uyarınca müvekkili şirketin davacı şirkete 6446 sayılı EPK ve ilgili mevzuat çerçevesinde elektrik tedarik ettiğini ve bu çerçevede davacı şirketten kayıp kaçak bedeli tahsil ettiğini, davacı şirketin ise müvekkili şirketin hukuka aykırı olarak kendisinden kayıp kaçak bedeli tahsil ettiği iddiasıyla müvekkili şirket aleyhine huzurdaki davayı ikame ettiğini ve haksız tahsil edildiğini ileri sürdüğü44.691,733 TL’nin faiziyle birlikte iadesini talep ettiğini, müvekkili şirketin bir toptan satış şirketi olduğunu kayıp kaçak bedellerinin dağıtım şirketlerinin uhdesinde yer aldığını, EPDK tarafından yayımlanan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliğin uyarınca müvekkili şirketin, abonelerinden tarife ile belirlenen ”Dağıtım Sistemi Kayıp Bedeli” gibi bedelleri tahsil etmek ve bu bedelleri ilgili dağıtım şirketi ve diğer yerlere aktarmakla yükümlü olduğunu, dağıtım sistemi kayıp bedellerinin müvekkili şirket tarafından yasal mevzuata uygun olarak tahsil edildiğini ve yine mevzuata uygun olarak ilgili dağıtım şirketlerine aktarıldığını, bu nedenle müvekkili şirketin kayıp bedellerinin tahsili anlamında sadece aracı olup abonelerinden tahsil ettiği dağıtım sistemi kayıp bedellerini mevzuat uyarınca abonesinin bağlı bulunduğu bölgenin dağıtım şirketine aktardığını, 18/12/2012 tarih ve 4193 sayılı EPDK kararı ile onaylanmış olan ”Dağıtım Lisansı Sahibi Tüzel Kişiler ve Görevli Perakende Satış Şirketlerinni Tarife Uygulamalarına ilişkin Usul ve Esasların 26. Maddesinin 4. Fıkrasında da dağıtım sistemi kullanıcılarına uygulanan kayıp kaçak bedelinin dağıtım şirketi tarafından tüketicilerin tedarikçilerine fatura edildiğinin açıkça düzenlendiğini, dava dilekçesinde bahsi geçen Yargıtay kararlarının basiretli bir tacir olan davacı lehine bir hak doğurmayacağı gibi bu kararlar dikkatle incelendiğinde tüketicilerin geçmişe dönük olarak tahsil edileceği kayıp kaçak bedellerine ilişkin muhataplarının dağıtım şirketleri olduğu hususunun izahtan vareste olduğunu, sonuç olarak davanın müvekili şirkete yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını işbu nedenle huzurdaki davanın husumet yönünden reddi gerektiği, bu kapsamda ayrıca davanın dava konusu kayıp kaçak bedellerini uhdesinde bulunduran …. ihbar edilmesi gerektiğini, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava, elektrik faturalarındaki kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedeli iadesi istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında iş yerine ilişkin elektrik abonelik sözleşmesi bulunduğu, davacının davalı tarafından abonelik sözleşmesine istinaden kullandıkları elektrik enerjisi için düzenlediği faturaları ödediğini, ancak davalının düzenlediği faturalarda tahakkuk ettirdiği alacak kalemlerinin içinde k.k. bedeli, p.s.h. bedeli, i.s.k. bedeli gibi alacakların hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirildiği iddiasıyla iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda eldeki davanın 10/12/2014 tarihinde açıldığı anlaşılmış olup davacı davalı kurumca kesilen dağıtım bedeli, iletim bedeli, psh sayaç okuma bedeli gibi kalemlerin EPDK’nın kayıp kaçak bedellerinin abone faturalarına yansıtılması hususunda aldığı karar mevcut yasal hükümlere aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki alınan kararın hiçbir surette yürürlükle bulunan yönetmelik ve kanunların önüne geçerek uygulanamayacağını mevzuata aykırı olduğunu iddia edere işbu ledeki dvaayı açtığı anlaşılmıştır.
Davacı taraf fazladan bedel tahakkuku yönünde itirazda bulunmayıp söz konusu alacak kalemlerinin mevzuat gereği talep edilemeyeceği gerekçesiyle eldeki davayı açmış olması sebebiyle bilirkişi incelemesi hususuna gerek görülmemiş olup çünkü davanın mahkememizde yapılan yargılaması sırasında 17.06.2016 tarihinde 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda değişiklik yapılmıştır. 6719 sayılı değişik 6446 sayılı kanunun 17. ve geçici 20 maddesi hükümleri ve anılan yasal düzenlemeler incelendiğinde dava tarihi yasadan önce veya sonra olmasının önemi olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, tedarikçi dağıtım (perakende satış) şirketlerinin Kayıp/Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli ve İletim Bedeli gibi isimler altında muhtelif ücretleri elektrik hizmet bedeline ilave olarak faturalara yansıtabileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Tarifelerin uygulanması 4628 sayılı Kanunun 4. ve 5. maddeleri ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine göre lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluk olduğu sabittir. 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un özellikle 15., 21. ve 26. Maddelerinde, dava konusu kayıp kaçak bedelleri ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Özellikle, 6719 sayılı yasanın 21. maddesi ile; 6446 sy. Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinde tanımlanan Kurul’ca belirlenecek tarife türlerine ilişkin 6. bendin a, ç, d ve f bentlerinde bağlantı tarifeleri, dağıtım tarifeleri, perakende satış tarifeleri ve son kaynak tedarik tarifeleri mevcut tanımlama şeklindeki hükümleri ayrıntılı olarak tanımlanmış, kayıp-kaçak bedeline ilişkin EPDK tarafından hedef oranı geçmemek üzere kaydı düşülerek dağıtım tarifelerine konu tüm maliyet unsurlarının tüketicilere yansıtılması hüküm altına alınmış ve bu husustaki yetki Kurul’a (EPDK) verilmiştir. Söz konusu talep edilen kalemler yasal düzenleme sonucu oluşan kalemler olup söz konusu Tarifelerin uygulanması 4628 sayılı Kanunun 4. ve 5. maddeleri ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine göre lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluktur. Gelen bilirkişi raporunda da ve toplanan belgelere yürürlüğe giren ve hali hazırda geçerli olan yasaya göre 07.06.2016 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 15. Maddesinin ise elektrik faturalarına dava konusu Kayıp/Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli ve İletim Bedeli yansıtılmasına kanuni bir dayanak oluşturduğu anlaşılmış olup dava sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı değişik 6446 sayılı kanunun 17. ve geçici 20 maddesi hükümleri dikkate alındığında yerinde görülmeyen talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davacı 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliğin anayasaya aykırılığı iddiaasıyla yapılan başvuru da AYM tarafından 15.02.2018 tarihli kararla ilgili hükümlerin iptal talebi reddedilmiştir.
Öte yandan davaya konu talepleri 6719 sayılı yasa öncesinde istenebilir nitelikte olduğu Yargıtay uygulamaları ve mevzuat uyarınca mümkün olmasına rağmen davanın açılmasından sonra yapılan yasa değişikliği ile talep edilmesi mümkün bulunmadığı ve mahkemelerin yetkisinin söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu yönündeki değişiklik de dikkate alındığında davanı açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinin değerlendirilmesi gerekmiş nitekim 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı’nda, “her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesine yer verilerek bu hususa vurgu yapmış sonuç olarak iş bu davanın açılmasından sonra yapılan yasa değişikliği mahkememiz red gerekçesini oluşturmuş olup dava açıldığı tarihteki davacının haklılık durumu ve sonradan yürürlüğe gire yasa değişikliği karşısında davacı tarafın yargılama giderleri vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması ve davacının yaptığı yargılama giderlerinin davalıdan tahsili kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davanın açılış tarihi dikkate alınarak gerekçeli kararda hesaplanacak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-492 sayılı harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar harcından daha önce yatırılan peşin harçtan mahsubu ile bakiye harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadeisne
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 2180 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 25,20+35,90 ve 3,80 TL toplam 64,90 TL harç ve 732,65 TL tebligat bilirkişi yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
-HMK’nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereği talep halinde gerekçeli kararın tebliğine
-Davalı yararına vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi. 1/06/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.