Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/332 E. 2018/398 K. 06.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/332
KARAR NO : 2018/398

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/06/2017
KARAR TARİHİ : 06/04/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Taraflar arasında Bağcılar da bulunan … ada …. parsel de kayıtlı … blok … nolu bağımsız bölümün 1.270,00 TL karşılığında 03/03/2014 tarihli …. Ticari Ünite Satış vaadi sözleşmesiyle satın alındığını ancak taşınmazın 30/12/2014 tarihinde tesliminin taahhüt edilmesine rağmen bunun gerçekleşmediğini, satışı yapılan taşınmazla ilgili bazı imalatların yapılması gerekirken yapılmadığını ve bu durumu Bakırköy …. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. D.İş sayılı dosyasıyla tespit ettirdiklerini, takip tarihine kadar işlemiş 88.900,00 TL kira alacağının faizi ile birlikte yapılan bu tespit sonrasında Bakırköy …. İcra Müd. …. esas sayılı takibine konu edildiğini, ancak davalının borca itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, söz konusu icra dosyasına yapılan itirazın iptali ve takibin devamına ve %20 oranın da icra inkar tazminatına hükmedilmesi talep ve dava olunmuştur.

HMK 115.maddeye göre Dava şartları bakımından yapılan inceleme sonucunda;
Dava taraflar arasındaki adi yazılı taşınmaz vaadi szöleşmesi kapsmaında geç teslim sebebiyle kira kaybı bedeli alacağına ilişkindir.
Mahkememizce göre hususu dava şartları olması sebebiyle dosya üzerinden HMK 114.madde kapsamında yapılan incelemeye göre dosya mahkememize taşınmazın vasfı sebebiyle görevsizlikle gönderilmiş olması sebebiyle mahkememizce Uyap üzerinden yapılan araştırma ve davacıları sıfatı dikkate alındığında davacının …’ın Kamu çalışanı emeklisi olduğu Uyap sisteminden anlaşılmış olup TTK anlamında Tacir olmadığı görülmüştür. Diğer davalı …’ın ise Bağkur çalışanı kaydı olduğu anlaşılmış olup davacıların tacir olmadığı sırf taşınmazın iş yeri vasfında olması sebebiyle dosyanın mahkememize gönderildiği anlaşılmıştır.
Söz konusu davadaki gibi Nisbi Ticari dava ve işler bakımından bir davanın ticari sayılabilmesi için her iki tarafın da tacir olması şarrtır. 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi bulunduğu takdirde, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve anılan yasanın 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ve özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı da hüküm altına alınmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, işyeri vasıflı taşınmaz vaadi sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir.
Konuyla ilgili emsal İstanbul BAM 7. Hukuk Dairesinin 26/04/2017 gün ve 2017/367 E- 2017/409 K sayılı kararı ile özetle; “Davacının davalı şirketin yapımına başladığı İnnovia 2 adlı projeden 04/03/2012 tarihinde bir adet işyerini KDV hariç 122.000 USD bedelle harici satımla satın aldığı, davacı ile davalı şirket arasında Gayrimenkul Satış ve İnşaat Yapım Sözleşmesi (Ticari Unite) akdedildiği ve imzalandığı sabittir. Dosya kapsamında davacının gerçek kişi tacir kaydı ve gerçek kişi mükellefiyet kaydının bulunmadığı, Uyap sisteminden yapılan vergi kaydı sorgulamasında davacının potansiyel vergi numarası aldığı, potansiyel mükellef olduğu anlaşılmış olup davacının tacir sıfatı bulunmamaktadır. Davacının tacir sıfatı bulunduğuna ilişkin hiçbir kayıt ve belge mevcut değildir. Bu durumda taraflar arasındaki ilişki 6102 ve 6502 sayılı kanunların kapsamı dışında kalmaktadır. Davalı şirket ile davacı arasında akdedilen sözleşme ile davalı tarafından yapılacak binadan işyerinin davacıya satışı vaadedilmiştir. Davacının dayandığı satış sözleşmesi işyeri temlikine ilişkin bir sözleşme olduğundan bu tür uyuşmazlıklara Asliye Ticaret mahkemelerinde bakılamaz. Bu nedenle davanın Asliye Ticaret mahkemesinde değil genel mahkemede görülmesi gerekir. Görev kamu düzeninden olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Görev hususunda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Görevsizlik kararı verilerek davanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi gerekirken çekişmenin esası hakkında karar verilmesi doğru görülmediğinden bahisle mahkeme kararı kaldırıldığı dikkate alındığında Dava 6102 sayılı TTK’dan değil gayrı menkul satış vaadi sözleşmesine dayalı genel hükümler uyarınca her iki tarafın da tacir olması gerektiği gibi her iki taraf ,için de ticari iş sayılması gerektiğinden değer kaybı zararı için genel mahkemelerde dava açılabileceğinden HMK’nın 2/1. maddesinde “Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın mal varlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.” hükmü yer almaktadır. 6335 sayılı Kanun ile 5. maddede değişiklik yapılmış ve asliye ticaret mahkemesi ile asliye hukuk (ve diğer hukuk mahkemeleri) arasındaki ilişki, “işbölümü” ilişkisi olmaktan çıkarılıp, “görev” ilişkisine dönüştürülmüştür. Bilindiği üzere, mahkemelerin görevi, kamu düzenine ilişkin olup yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilmesi gerekir. Bu aşama anılan sebeplerle HMK.’nın Dava Şartları başlıklı 114/c maddesinde sayılan Görev hususu aynı kanunun 137 ve 138 maddeleri uyarınca ön inceleme ile dosya üzerinden karara bağlanabileceğinden Mahkememizin görevsizliğine,dava dilekçesinin görev yönünden reddine dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk mahkemelerine gönderilmesine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Davanın HMK 114. Ve 115. Maddeleri uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin GÖREVSİZLİĞİNE,
3-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere Bakırköy Hukuk Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE, Aksi halde aynı madde gereğince DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5- HMK 331/2 maddesi gereği Harç ve yargılama giderinin görevli mahkemece nazara alınmasına,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 06/04/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.