Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/304 E. 2018/793 K. 11.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/304
KARAR NO : 2018/793

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/03/2018
KARAR TARİHİ : 11/07/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/07/2018

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Davalı şirket ile 16/02/2015 tarihinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi imzalandığını, bağımsız bölümün KDV hariç satış bedelinin 381.356 TL, %18 KDV oranına göre düzenlenmiş toplam satış bedelinin ise 450.000 TL olduğunu, 08/09/2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı ile satın aldığı taşınmazların KDV oranının %18 den %8e düşürüldüğünü, ancak davalının düzenlediği faturada bağımsız bölüm birim fiyatı sözleşmeye aykırı olarak 416.666,67 TL, KDV tutarı ise 33.333,33 TL olarak belirtildiğini böylelikle müvekkilinden fazla para tahsil ettiğini, bu nedenle fazladan ödenen 35.310,73 TL’nin iadesi gerektiğini, iddia ve beyanla bu tutarın 16/02/2016 tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile birlikte müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
SAVUNMA; Öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemelerin İstanbul Mahkemeleri ve İstanbul İcra Dairelerinin yetkili olduğunu, davacının müvekkili şirketi kesin olarak ibra ettiğini, KDV’nin hem sorumlusu hem de yükümlüsünün müvekkili şirket olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin tahakkuk tarihindeki KDV oran ve tutarı kaç olursa olsun tahakkuk eden KDV’yi ödemekle yükümlü olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki sözleşme tarafların iç ilişkisi niteliğinde olup yasanın emredici hükmüne etkili olmadığını, dava konusu olayda davacı ile müvekkili arasında anahtar teslim satış bedeli olarak kararlaştırılan tek ve nihai bedelin içinde KDV de olduğunu, fakat oranı ve tutarının belli olmadığını, bu doğrultuda KDV oranı ve tutarının kaç olursa olsun müvekkilinin ödeyeceğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizce ön inceleme duruşmasında davalının usüli, itirazları bakımından yapılan incelemede,
Davalının iki haftalık cevap süresi içinde yetki şartı sebebiyle yapmış olduğu ilk itirazı değerlendirilmiş buna göre taraflar Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi’nin “Tebligat Adresleri ve Uyuşmazlıkların Çözümü” başlıklı 15. maddesi Taraflar arası ihtilaflarda İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğu belirtilmiştir. İş bu eldeki davanın da sözleşme kapsamında fazla alındığı iddia edilen KDV tutarının iadesi talebinden kaynaklı olduğu sabit olup taraflar arasındaki sözleşmenin yetki şartı incelendiğinde taraflar akdedilen 16.02.2015 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi’nin “Tebligat Adresleri ve Uyuşmazlıkların Çözümü” başlıklı 15. maddesi ile her türlü uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Merkez (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkili olacağı kararlaştırılmıştır denmiştir.
Bilindiği üzere icra takibinde icra müdürlüğünün yetkisine itiraz etmeyen borçlu, itirazın iptali davasında mahkememin yetkisine itiraz edebilir. 6100 sayılı HMK’nin 17. maddesinde tacirler ve kamu tüzel kişilerinin aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşme ile yetkili kılabilecekleri, taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça davanın sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılabileceği yönünde düzenleme bulunduğu anlaşılmaktadır. Bunun yanında yetki sözleşmesi ancak kesin yetki bulunmayan ve tarafların tacir veya kamu tüzel kişisi olmaları halinde geçerli olarak yapılabilir.
Taraflar arasındaki sözleşmeyle kararlaştırılan bu yetki şartının HMK 17. madde koşullarını sağladığı ve bu nedenle geçerli olduğu, HMK 19. maddesi gereğince yetki ilk itirazının yasal sürede ve cevap dilekçesi içinde ileri sürüldüğü anlaşılmaktadır.
Her iki tarafın da tacir olduğu anlaşılmıştır. Bu bakımından öncelikle sözleşmedeki yetki şartı geçerlidir
Taraflar arasında akdedilen 16.02.2015 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi ve İnşaat Yapım Sözleşmesi’nin “Tebligat Adresleri ve Uyuşmazlıkların Çözümü” başlıklı 15. maddesi ile her türlü uyuşmazlığın çözümünde İstanbul Merkez (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkili olacağı kararlaştırılıp taraflarca imazalandığı, mahkemenin yetkisine yönelik yapılan itiraz öncelikle incelendiğinde HMK 17.madde kapsamında her iki tarafın da tacir olduğu ve yetki sözleşmesi yapabilecekleri dikkate alındığında İstanbul mahkemeleri ibresinin İstanbul Çağlayan adliyesinin olduğu açık olup davacının tüm isytanbul mahkemeleir yetkili olduğu itirazı yerinde görülmemiştir. Nitekim Yargıtay 19. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/15616 Karar No: 2018/96 emsal sayılı içtihadında da Mahkemece, taraflar arasında imzalanan 16/04/2014 tarihli sözleşmenin uzlaşmazlıkların çözümü ve yetkili merci başlıklı 9. maddesinde sözleşmeden doğan anlaşmazlıkların çözümünde İstanbul Mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olarak belirlendiği gerekçesiyle davanın yetkili mahkemede açılmadığından usulden reddine karar verilmiş ve onanmasına …karar verdiği dikkate alındığında davalının da cevap dilekçesinde süresi içinde yetki itirazında bulunduğu gözetilerek söz konusu münhasıran yetkili mahkeme taraflar arasında kararlaştırıldığından davanın münhasıran belirlenen yetkili mahkemede açılmadığından, somut olayda uyuşmazlığın her iki yanı tacir olup, yetki sözleşmesi de yazılı yapıldığından geçerlidir ve tarafları bağlar. Bu durumda taraflar arasındaki yetki sözleşmesine istinaden davanın İstanbul Ticaret mahkemesi yerine Bakırköy ATM’de açılmış olması karşısında davalının yetki ilk itirazının kabulü gerekir. Sonuç olarak HMK 17. maddesi gereğince davaya bakma yetkisinin yetki sözleşmesi gereğince İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde bulunması nedeniyle davalının mahkememizin yetkisine yaptığı yetki ilk itirazı yerinde olup kabulüne ve HUMK 22 maddesi ile 6100 sayılı HMK 17/2 ye göre yetki sözleşmesi koşulları mevcut olup açılacak dava sözleşmede aksi belirtilmedikçe taraflar arasında bağlayıcı niteliktedir. Davalı vekilinin yasal cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğu, HMK’nın 17. maddesi gereğince yetkili mahkemenin İstanbul Mahkemeleri olduğu anlaşılmakla; HMK’nun 114/1-ç maddesi hükmü gereğince mahkemenin yetkisinin kesin olduğu hallerde yetki dava şartları arasında sayılmıştır. HMK.’nun 115/2. maddesi hükmüne göre, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit etmesi halinde, davanın usulden reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalının davaya yönelik olarak yaptığı yetki itirazının kabulü ile HMK 115.madde uyanca davanın mahkememizin yetkisizliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Mahkememizin YETKİSİZLİĞİNE,
3-HMK 20.madde gereği kararın kesinleştiği tarihten 2 hafta içinde mahkememize başvuru yapıldığında dava dosyasının İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA KARAR VERİLECEĞİNE,
-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesi’ne tevzi edilmek üzere İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri Tevzi Müdürlüğü’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-Mahkememizce verilen yetkisizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
5-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 11/07/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.