Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/277 E. 2018/341 K. 20.03.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/277
KARAR NO : 2018/341

DAVA : Şirketin ve davacı hissesinin değerinin tespiti
KARAR TARİHİ : 20/03/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Tespit davasının yapılan tensibi sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin değerinin tespitini talep ettikleri şirketin ortağı olduğunu, şirketin 16/10/2017 tarihinde sermeye azalma kararı aldığını, şirketin karının bulunduğunu, sermaye azaltmanın ticari uygulama dışında olduğunu, şirketin taşınmazları, binek araçları, kamyonları ve stokta malları bulunduğunu ileri sürerek ileride açacakları davaya esas olmak üzere şirketin deposunda bulunan malların tespiti ile ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak şirketin ve müvekkilinin %7 oranındaki hissesinin değerinin tespitine karar verilmesi istemiştir.
Dava, davacı vekilinin dava dilekçesindeki anlatımı esas alındığında davanın tespit davası olarak açıldığı anlaşılmıştır,
Bilindiği üzere dava tarihinde yürürlükte olan HMK’nın 106. maddesinde düzenlenen tespit davaları, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır ve eda davasının öncüsü durumundadır. Henüz koşulları tamam olmadığı için açılamayan eda davası için ilerdeki hukuki ilişkinin açıklığa kavuşturulması bakımından, kesin delil olarak kullanılmak üzere tespit davası güncel bir yarar var ise açılabilir. Tespit davasının konusu maddi vakıalar değil, yalnız hukuki ilişkiler olabilir ve hukuki ilişkinin var olup olmadığının hemen tespitinde davacının güncel bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yararın varlığı, dava koşulu niteliğinde olup; mahkemece, kendiliğinden gözönünde tutulur. Dava, hakkın ihlâli nedeniyle mahkemeden hukuki korunma istemidir. Dava hakkı da, hukuki yarar ile sınırlıdır. Davacı, ihlâl edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunmalıdır. Bu bağlamda, hukuki korunmada (davada), zorunluluk olmalıdır. Tespit davası ile istenen hukuki korunma, eda davası ile tamamen elde edilebilecekse o zaman davacının ayrı bir tespit davası açmasında hukuki yararı yoktur. Îdeal veya geleceğe dönük bir yarar yeterli değildir. Kural olarak, eda davalarında hukuki yararın varlığı asıldır ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğü yoktur. Eda davası ile aynı zamanda davanın dayandığı hakkın veya hukuki ilişkinin var olduğunun tespiti de hüküm altına alınır ve buna bağlı olarak eda emrini kapsar. O halde eda davası açmak mümkün ise tespit davası açılamaz. Tespit davalarında ise; hukuki ilişkinin varlığının, hemen tespit edilmesinde davacının korunmaya değer bir hukuki yararının bulunması gerekir. Bu da, üç şartın birlikte varlığına bağlı bulunduğu, bu şartların:
a)Davacının bir hakkı veya hukuki durumu, güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olmalı;
b)Bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumu tereddüt içinde olmalı ve bu husus davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunmalı;
c)Yalnız kesin hüküm etkisine sahip olup, cebri icraya yetki vermeyen (icraya konulamayan) tespit hükmü, bu tehlikeyi ortadan kaldırmaya elverişli bulunması olduğu, (Bkz. Yargıtay 23. HD.sinin 05/10/2015 gün ve 2015/299 E_6288 K sayılı kararı)
Diğer yandan HMK 106/3. maddesinde maddi vakıaların tek başına tespit davasına konu olamayacakları belirtilmiştir. Somut olayda davacının talebi maddi vakıaların tespitine ilişkin bulunduğu sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki karar oluşturulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere tensiben oybirliği ile karar verildi. 20/03/2018

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …