Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/177 E. 2018/383 K. 02.04.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/177
KARAR NO : 2018/383

DAVA : İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 19/02/2018
KARAR TARİHİ : 02/04/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/04/2018

Mahkememizde görülmekte olan İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkilinin … nolu ….A.Ş’nin abonesi olduğunu, davalı tarafın 16/07/2014 ile 07/05/2014 tarihleri arasındaki faturalarda kaçak kullanım bedeli adı altında haksız kazanç elde ettiğini, kötü niyetli kullanıcıların kayıp kaçak bedelinin müvekkiline yüklenemeyeceğini, bir başkasının işlemiş olduğu suçun neticelerinin dürüst tüketiciye yansıtıldığını, işlemediği suçtan ötürü müvekkilinin kişisel onurunun zedelendiği ayrıca maddi olarak kendisinden haksız kazanç sağlandığını, EPDK’nın kayıp/kaçak bedellerinin abone faturalarına yansıtılması hususunda aldığı kararın mevcut yasal hükümlere aykırı olduğunu, sebepsiz zenginleşme teşkil ettiğini, müvekkilinden haksız olarak tahsil edilmiş olan kayıp-kaçak bedelinin davalı firmadan tahsil edilerek müvekkiline verilmesi gerektiğini, bu nedenlerle 16/07/2013 ile 08/10/2014 tarihleri arasında her ay elektrik faturasında tahakkuk edilen toplam 72.631,44 TL kayıp kaçak bedelinin işlemiş ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
…. A.Ş CEVABINDA; Davacının açmış bulunduğu davanın dinlenemeyeceği, yasa gereği davacı kayıtlarına işlenen faturanın içeriğine itiraz etmesinin ön koşul olduğunu, davacı tarafın fatura içeriğine itiraz etmeyerek fatura içeriğini kabul ettiğini, faturanın düzenlediği tarihte yürürlükte olan EPDK tarafından yayınlanan tarife, TRTK gelirleri Yasası ve ilgili yasalar kapsamında fatura düzenlendiğini, kayıp kaçak bedelinin 2011 yılı itibariyle tanımlanmakta ve belirlenmekte olan bir bedel olmadığını, bu bedelin daha önce de perakende satış lisansına da sahip olan dağıtım şirketinden elektrik satın alan tüketicilere aktif enerji bedeli içerisinde 2011 yılı öncesinde de tahakkuk ettirilmiş bir bedel olduğunu, Dağıtım sistemi gelirinin düzenlenmesi hakkında tebliğin EK 2 maddesi gereğince ”Kayıp Kaçak Bedelinin” dağıtım bölgesine girmesi öngörülen elektrik miktarı ile hedeflenen kayıp kaçak oranı sonucunda bulunan enerji miktarı esas alınarak hesaplandığını ve tahakkuk ettirildiğini, dolayısıyla kayıp kaçağın maliyetini dağıtım seviyesinden elektrik şebekesine bağlı olan sanayi tesisleri de dahil tüm elektrik tüketicilerinin ödemekte olduğunu, kayıp kaçak bedelinin elektrik sisteminde ortaya çıkan teknik ve teknik olmayan kaybın maliyetinin kayıp kaçak hedefi oranları ölçüsünde karşılanabilmesi amacıyla belirlenen bir bedel olduğunu, düzenlenen perakende satış tarifesinden enerji alan kullanıcıların 2011 yılındaki aktif enerji bedeliyle kayıp kaçak bedelinin toplamı 2010 yılında uygulanan aktif enerji bedeliyle aynı değeri verdiğini, 6639 sayılı Yasanın 18. Maddesi ile 14/03/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa geçici 18. Madde eklendiğini, yapılan düzenleme ile kayıp kaçak oran belirlenmesinden EPDK’nın yetkili kılındığını, bu bedellerin müvekkili şirkete kalmadığını, doğrudan ilgili kurumlara aktarıldığını, müvekkilinin sadece aracı olduğunu, davanın müvekkili aleyhine sonuçlanması durumunda ilgili kurumlara başvurma hakkının doğması gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilinin davayı temyiz etmesi sonucu Yargıtay …. Hukuk Dairesinin 30/11/2017 tarih …. Esas …. Karar sayılı ilamı ile karar bozulmuştur.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava, elektrik faturalarındaki kayıp/kaçak bedeli, dağıtım bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmet bedeli ve iletim bedeli iadesi istemine ilişkindir.
Davacı ile davalı arasında iş yerine ilişkin elektrik abonelik sözleşmesi bulunduğu, davacının davalı tarafından abonelik sözleşmesine istinaden kullandıkları elektrik enerjisi için düzenlediği faturaları ödediğini, ancak davalının düzenlediği faturalarda tahakkuk ettirdiği alacak kalemlerinin içinde k.k. bedeli, p.s.h. bedeli, i.s.k. bedeli gibi alacakların hukuka aykırı olarak tahakkuk ettirildiği iddiasıyla iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır
Mahkememizce yapılan yargılama sonucunda eldeki davanın 03.11.2014 tarihinde açıldığı ve dava sebebinin kayıp kaçak belinin haksız olduğu iddiası olduğu dikkate alındığında davanın açılmasından sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri kapsamında yapılan değerlendirmeye göre
6719 sayılı yasa sonrasında yapılan değerlendirmeye göre Kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi içinavacı tarafın aboneliklerine ait dosya kapsamına sunulmuş elektrik faturaları incelendiğinde, dava konusu bedellerin EPDK tarafından yayımlanan elektrik faturalarına esas tarife tabloları ile uyumlu olduğu, Dosya kapsamındaki faturalara yansıtılmış olan Trafo Kayıp Bedelinin ise … ve …. sayılı EPDK Kurul Karan ile Elektrik Piyasası Dengeleme Ve Uzlaştırma Yönetmeliği 30. Ve 80. Maddeleri kapsamına uygun olduğu/ yönünde tespitte bulunmuştur.
Davacı taraf fazladan bedel tahakkuku yönünde itirazda bulunmayıp söz konusu alacak kalemlerinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle eldeki davayı açmış olması sebebiyle bilikrişinin fatura inceleyemediği hususuna gerek görülmemiş olup Davanın mahkememizde yapılan yargılaması sırasında 17.06.2016 tarihinde 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda değişiklik yapılmıştır. 6719 sayılı değişik 6446 sayılı kanunun 17. ve geçici 20 maddesi hükümleri ve anılan yasal düzenlemeler incelendiğinde dava tarihi yasadan önce veya sonra olmasının önemi olmadığı göz önünde bulundurulduğunda, tedarikçi dağıtım (perakende satış) şirketlerinin Kayıp/Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, Sayaç Okuma Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli ve İletim Bedeli gibi isimler altında muhtelif ücretleri elektrik hizmet bedeline ilave olarak faturalara yansıtabileceği sonucuna ulaşılmaktadır. Tarifelerin uygulanması 4628 sayılı Kanunun 4. ve 5. maddeleri ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine göre lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluk olduğu sabittir. 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un özellikle 15., 21. ve 26. Maddelerinde, dava konusu kayıp kaçak bedelleri ile ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Özellikle, 6719 sayılı yasanın 21. maddesi ile; 6446 sy. Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesinde tanımlanan Kurul’ca belirlenecek tarife türlerine ilişkin 6. bendin a, ç, d ve f bentlerinde bağlantı tarifeleri, dağıtım tarifeleri, perakende satış tarifeleri ve son kaynak tedarik tarifeleri mevcut tanımlama şeklindeki hükümleri ayrıntılı olarak tanımlanmış, kayıp-kaçak bedeline ilişkin EPDK tarafından hedef oranı geçmemek üzere kaydı düşülerek dağıtım tarifelerine konu tüm maliyet unsurlarının tüketicilere yansıtılması hüküm altına alınmış ve bu husustaki yetki Kurul’a (EPDK) verilmiştir. Söz konusu talep edilen kalemler yasal düzenleme sonucu oluşan kalemler olup söz konusu Tarifelerin uygulanması 4628 sayılı Kanunun 4. ve 5. maddeleri ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 17. maddesine göre lisans sahibi şirketler bakımından yasal bir zorunluluktur. Gelen bilirkişi raporunda da ve toplanan belgelere yürürlüğe giren ve hali hazırda geçerli olan yasaya göre 07.06.2016 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun 15. Maddesinin ise elektrik faturalarına dava konusu Kayıp/Kaçak Bedeli, Dağıtım Bedeli, Perakende Satış Hizmet Bedeli ve İletim Bedeli yansıtılmasına kanuni bir dayanak oluşturduğu anlaşılmış olup dava sırasında yürürlüğe giren 6719 sayılı değişik 6446 sayılı kanunun 17. ve geçici 20 maddesi hükümleri dikkate alındığında yerinde görülmeyen talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Her ne kadar davacı 6719 sayılı kanun ile 6446 sayılı kanunda yapılan değişikliğin anayasaya aykırılığı iddiaasıyla yapılan başvuru da AYM tarafından 15.02.2018 tarihli kararla ilgili hükümlerin iptal talebi reddedilmiştir.
Öte yandan davaya konu talepleri 6719 sayılı yasa öncesinde istenebilir nitelikte olduğu Yargıtay uygulamaları ve mevzuat uyarınca mümkün olmasına rağmen davanın açılmasından sonra yapılan yasa değişikliği ile talep edilmesi mümkün bulunmadığı ve mahkemelerin yetkisinin söz konusu bedellerin kurumun düzenleyici işlemlerine uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu yönündeki değişiklik de dikkate alındığında davanı açıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinin değerlendirilmesi gerekmiş nitekim 28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı Yargıtay içtihadı Birleştirme Kararı’nda, “her davada açıldığı tarihte tespit edilen vaziyet hükme ittihaz olunması iktiza eylemesine…” gerekçesine yer verilerek bu hususa vurgu yapmış sonuç olarak iş bu davanın açılmasından sonra yapılan yasa değişikliği mahkememiz red gerekçesini oluşturmuş olup dava açıldığı tarihteki davacının haklılık durumu ve sonradan yürürlüğe gire yasa değişikliği karşısında davacı tarafın yargılama giderleri vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması ve davacının yaptığı yargılama giderlerinin davalıdan tahsili kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın REDDİNE,
2-Davanın açılış tarihine göre hesaplanacak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesine yer olmadığına,
3-Davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama gideri hükmedilmesine yer olmadığına,
4-492 sayılı harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar harcından daha önce yatırılan peşin harçtan mahsubu ile bakiye harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 8.339,46 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarfaından yapılan 25,20 TL peşin harç 1240,40 TL karar 3,80 TL vekalet harcı ve 823,10 TL tebligat bilirkişi yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine
-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
-HMK’nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereği talep halinde gerekçeli kararın tebliğine
Dair, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere davalı vekilinin yüzüne karşı karar verildi. 02/04/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.