Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/164 E. 2019/79 K. 22.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/164 Esas
KARAR NO : 2019/79

DAVA : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/02/2018
KARAR TARİHİ : 22/01/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 06/02/2019
Davacı vekili tarafından açılan Alacak davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; 1 nolu davalının bayisi olan 2 nolu davalı ile davacı arasında ……. marka aracın satışı amacıyla görüşmeler başladığını, bu amaçla davalı çalışanı ……., 18/09/2017 tarihli e-posta ile davacı çalışanı ……..’a aracın özelliklerini ve fiyatını içeren bir teklif göndererek davacıdan uygulamada “kapora” olarak bilinen “bağlanma parası”nı davalının banka hesabına yatırmasını istemiş, ayrıca aracın teslim tarihinin Aralık’ın 20’si ile 30’u arasında yapılacağını belirtdiğini, aracın fiyatı, bahsi geçen teklif formunun son sayfasında …….’in el yazısı ile belirtildiğini, bu e-postadan yaklaşık 3 saat sonra ……. ve davalının bir başka çalışanı …… tarafından birlikte gönderilen e-postada da aracın fiyatı net bir şekilde “1.399.192-TL + trafik sigortası” olarak ifade edildiğini, davacı tarafından davalının banka hesabına aynı gün bağlanma parası yatırıldığını, böylelikle taraflar arasında bir satış sözleşmesi kurulduğunu, zira 6098 sayılı TBK’nın 177. maddesinin şu şekilde olduğunu, “Bağlanma parası, MADDE 177- Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” bu şartlar altında, satıcının 1.399.192-TL üzerinden aracı teslim etme yükümlülüğünün doğmuş olduğunun aşikâr olduğunu, satıcı, sözleşme kurulduktan sonra sözleşme bedelini tek taraflı olarak artıramayacağını, durum böyleyken, davalı çalışanı …….’in yukarıdaki e-postasında belirtmiş olduğu araç teslim tarihi geldiğinde, yani bağlanma parasının yatırılmasından üç ay sonra, ……. tarafından gönderilen bir başka e-posta ve ekindeki proforma fatura ile proforma fatura gönderilerek araç bedelinin 1.470.998-TL olduğu bildirildiğini, aradaki fark işbu dava değeri olan 71.806-TL olduğunu, son aşamada satış bedelinin tek taraflı olarak artırılması nedeniyle zor durumda kalan davacı, bu durumun hukuka ve ahlaka aykırı olduğunu davalılara belirtmiş, ancak bir sonuç alınamadığını, ticari faaliyetinin aksamaması amacıyla ise satış bedeli 1 nolu davalının banka hesabına ihtirazi kayıtla ödenmiş olup haksız bir şekilde tahsil edilen meblağın iadesi için işbu davanın açıldığını, araca ilişkin tüm hakların davacıya devredildiğini, ilgili aracın dava dışı ……. Kiralama A.Ş. ile davacı arasındaki finansal kiralama sözleşmesi kapsamında satın alınmış olup şüpheye mahal vermemek amacıyla ilgili şirket buna ilişkin tüm haklarını davacıya devrettiğini, davacının fazlaya ilişkin tüm talep ve dava hakları saklı kalmak üzere; davanın kabulüyle olması gerekenden fazla bir şekilde tahsil edilmiş olan 71.806-TL’nin ödeme tarihinden itibaren başlayacak avans faiziyle birlikte müteselsilen sorumlu olan davalılardan alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılardan …….ve Tic A.Ş vekilinin mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; davacı şirketin “alacak davası” açabilmek için temsil etme yetkisi bulunmadığından iş bu davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddi gerektiğini, Dava dilekçesi ekinde sunulan faturadan da anlaşılacağı üzere müvekkil şirket aracı dava dışı ……A.Ş.’ye satmış, davacı yan ise araca ilişkin tüm hakların kendilerine devredildiğini beyan ederek iş bu davayı açtıklarını, ancak karşı yanca sunulan belge incelendiğinde davaya konu araç hakkında aracın “ayıplı olmasından” dolayı açılacak davalara ilişkin kendi nam ve hesabına hareket edebileceğine muvafakat edildiğini, mahkemeniz huzurunda görülen dava ise ayıptan kaynaklanan bir alacak davası olmayıp, satım sözleşmesine dayandığını, dolayısıyla her ne kadar davacı tarafından müvekkili aleyhine alacak davası açılmış ise de davaya konu araca ilişkin fatura incelendiğinde aracın dava dışı ……A.Ş.’ye satıldığını, davacının ise aralarında imzalanan protokol/muvafakatnameden anlaşıldığı üzere alacak davası açabilmesi yönünden temsil etme yetkisi bulunmadığından açılan davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddi gerektiğini, taraflar arasında aracın davacının iddia ettiği bedelle satışının gerçekleştirileceğine dair herhangi bir satış sözleşmesinin mevcut olmadığını, davacının davasına dayanak yaptığı ve dilekçesinde açıkça belirttiği teklif formu adı üzerinde olduğu gibi satış sözleşmesi olmayıp, bu anlama da gelmediğini, belgenin düzenlenme amacı gözetildiğinde bu belge ile davacının talebine uygun şekilde aracın ithalinin sağlandığı ve bu aşamadan sonra ise tespit edilecek fiyatlara göre gerekli satım akdinin yapılması amaçlandığının ortada olduğunu, nitekim davacı yanca sunulan müvekkil şirket çalışanının maili incelendiğinde en alt kısmında bir notun yazıldığı göze çarpmakta olup, aynen şu ifadeler yer almaktadır; “otomobilin teslim tarihindeki cari fiyat ve vergileri geçerlidir” buradan anlaşılacağı üzere aracın teslim tarihinde asıl fiyatlandırmanın yapılacağı açıkça izah edilmiştir. Kaldı ki; bu belgenin sözleşme niteliğinde olmayıp ileride yapılacak sözleşmeye esas olmak üzere en fazla sözleşme vaadi niteliğinde olduğuna da kuşku bulunmadığını, Davaya ve siparişe konu araç, halihazırda müvekkil stoklarında bulunan bir araç olmayıp, alıcının özel istemiyle ithal edildiğini, müşterinin özel istekleriyle donanımında farklılıklar olan bu tarz araçlar, fabrikada müşteri isteklerine uygun şekilde yeniden üretilmekte, dolayısıyla yurt dışında sipariş üzerine üretilip ithal edilen bu tip işlemlerde ise aracın tam fiyatını belirlemek imkansız hale geldiğini, bu durumda aracın kesin fiyatı teslim tarihinde belirlenmekte olup, bu husus müvekkil şirket çalışanınca da mail ile açıkça belirtildiğini, söz konusu teklif formları ve proforma faturalar, müvekkil şirketin kendi bünyesindeki alım-satım işlemlerinin daha sistematik ve düzenli bir şekilde takip edilmesini sağlayan, müşteri ile daha kolay iletişim kurularak, gerekli bilgi alışverişinin yapılmasını amaçlayan “sipariş formu” niteliğindeki belgeler olduğunu, Proforma faturalar teklif niteliği taşıyan bir fatura türü olduğunu, herhangi bir mali yükümlülük taşımadığını, ticaret ve vergi hukukunda da proforma fatura ile ilgili herhangi bir düzenleme bulunmadığını, her firma proforma faturayı kendi ihtiyaçlarına uygun şekilde düzenlemekte de serbest oldğuunu, davacı yanca teklif niteliği taşıyan proforma faturanın alt kısmında yer alan “NOT” kısmında aynen: Araç fiyatlarında ve vergi oranlarında teslim tarihine kadar olacak değişiklikler fiyatlara yansıtılacaktır. Araç stoklarla sınırlıdır. Üretici firma Mercedes-Benz’den kaynaklanan teslimat gecikmelerinden firmamız sorumlu değildir, denildiğini, Davanın aktif husumet ehliyeti yönünden reddine, Aksi yönde haksız ve hukuka aykırı olarak açılan iş bu davanın reddine, Yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılardan ……. A.Ş vekilinin mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; davacı tarafın dava takip yetkisinin olmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında bir alım satım ilişkisinin olmadığını, bu nedenle huzurdaki davanın müvekkili şirket yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, sözleşme bedelinin tek taraflı olarak artırılmasının söz konusu olmadığını, araç bedelininteslim tarihindeki Cari Fiyat Ve Vergilere göre belirleneceği sözleşmenin kurulduğu 18/09/2017 tarihinde davacı şirketin bilgisi dahilinde olduğunu, davanın husumet ve esasa ilişkin itirazları dahilinde müvekkili şirket bakımından reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ile davalılardan…… Otomotiv arasında ……. marka araç alımı hususunda anlaşma imzalandığı, araç bedelinin 1.399.192 TL olarak kararlaştırıldığı, ancak dosyadaki e-mailden ” Not: Otomobilin teslim tarihindeki cari fiyatı ve vergileri geçerlidir ” ibaresinin olduğu, davacı tarafın otomobil bedeli olarak davalı şirkete banka yoluyla 1.470.998,62 TL havale yaptığı, davacı vekilinin 71.806 TL fazla ödemeyi davalılardan talep ettiği, aracın teslim tarihindeki liste fiyatının 1.470.998,62 TL olduğuna davacı vekilinin bir diyeceğinin olmadığını beyan ettiği ve gönderilen banka dekontunda fazlaya ilişkin ödeme ile ilgili bir ihtirazi kaydın bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin davalı…… Otomotiv aleyhine açmış olduğu alacak davasının reddine, diğer davalı ……. A.Ş nin ise taraflar arasındaki alışverişde taraf olmadığından bu davalı yönünden de davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalılardan ……. A.Ş aleyhine açmış olduğu alacak davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin davalılardan …….ve Tic A.Ş aleyhine açmış olduğu alacak davasının REDDİNE,
3-Davacının yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılardan ……. A.Ş lehine takdir edilen 8.248,66.-TL.vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılardan ……. A.Ş ye verilmesine,
5-Davalılardan …….ve Tic A.Ş lehine takdir edilen 8.248,66.-TL.vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalılardan …….ve Tic A.Ş ye verilmesine,
6-Alınması gereken 44,40.-TL karar harcından peşin alınan 1.226,27.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.181,87.-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
7-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davacı vekili Av…….., Davalı ……. vekili Av. ……., davalı…… vekili Av. ……. yüzüne karşı verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.22/01/2019

Katip …….
¸e-imzalıdır.

Hakim …….
¸e-imzalıdır.