Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1315 E. 2020/506 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1315 Esas
KARAR NO : 2020/506

DAVA : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
DAVA TARİHİ : 28/12/2018
KARAR TARİHİ : 01/10/2020
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 27/10/2020
Davacı vekili tarafından açılan İtirazın İptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; müvekkili şirket tarafından, dava dışı … Pres Döküm Valf San.ve Tic.Ltd.Şti.’nin taşınacak valf emtiasının … no’lu Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesi ile teminat altına alındığını, sigortalıya ait valf cinsi emtianın ….’dan ….’a nakliye işinin davalı tarafından üstlenildiğini, nakliye sırasında hırsızlık nedeniyle malın bir kısmının çalındığını, çalınma nedeniyle müvekkili şirket tarafından ekspertiz raporunda tespit edilen zarar miktarı olan 53.404,85 TL nin sigortalıya ödendiğini, davalıya karşı söz konusu rücu alacağının ödenmesi için K.Çekmece …İcra Müdürlüğünün … esas sayısı ile icra takibi başlatıldığını davalının haksız itirazı ile takibin durdurulduğunu bu nedenle itirazın iptali ile % 20 icra ve inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; müvekkilinin taşıyıcı olmadığını, yalnızca yönlendirici konumunda olduğunu bu nedenle sorumlu olmadığını ayrıca hırsızlık nedeniyle taşıyıcının sorumlu olamayacağını beyan etmiştir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Küçükçekmece ..İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 53.404,85 TL asıl alacak için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalının davacıya takibe konu miktardan dolayı borcunun olup olmadığı hususunda olup, ( TTK 1472 maddesinde düzenlenen rücuen tazminat yönünden ) dosyada deliller toplandıktan sonra sigortacı bilirkişi ile inceleme yaptırılmış, bilirkişinin 24/12/2019 havale tarihli raporunda; ………Dosyada mübrez CMR Taşıma senedi, dikkate alındığında davaya konu taşımanın İstanbul’dan Bulgaristan’a Karayolu ile eşya taşınması şeklinde kararlaştırıldığı görülmüştür. Yani olayda iki farklı ülke arasındaki bir taşıma söz konusudur. Karayolu ile Uluslararası Eşya taşımalarına ilişkin kuralların yekneseklaştırılmasına yönelik olarak hazırlanmış olan CMR Konvansiyonu 19 Mayıs 1956 yılında ECE ( Avrupa Ekonomik Komisyonu) tarafından; Özel Hukukun Birleştirilmesi Enstitüsü (UNIDROIT), Uluslararası Ticaret Odası (ICC) ve Uluslararası Karayolu Taşıma Birliği’nin (IRU) ön çalışmalarından yararlanılarak Cenevre’de hazırlanmıştır. Konvansiyon 02.07.1961 tarihinde Avusturya, Fransa, İtalya, Hollanda ve Yugoslavya’nın onay belgelerini tevdi etmeleri ile yürürlüğe girmiş ve 05.07.1978 tarihli bir protokolle değişikliğe uğratılmıştır. Türkiye ise 07.12.1993 tarihli ve 3939 sayılı Kanunla CMR’ye katılmayı uygun bulmuş ve fiili katılma için BM Genel Sekreterliğine onay belgesi tevdi edilerek 31.10.1995 tarihinden başlamak üzere Konvansiyona ve ek protokole taraf olmuştur.
T.C. Anayasasının 90 ncı maddesinin son fıkrası hükmünde “Usulüne uygun yürürlüğe konulmuş Milletlerarası Antlaşmalar kanun hükmündedir.” düzenlemesi mevcuttur. TTK.nun taşımaya ilişkin hükümleri halen yürürlükte ise de, uluslararası taşımalar bakımından daha sonra yürürlüğe giren ve bir iç hukuk kuralı haline gelen CMR Konvansiyonu’nun öncelikli olarak uygulanması gerekmektedir.
CMR Konvansiyonunun 1/1 hükmüne göre, “Bu sözleşme, Sözleşmede belirtildiği gibi yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her mukaveleye uygulanacaktır”. CMR m.1 hükmü dikkate alındığında bir taşımada CMR hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların varlığı gereklidir, taraflar arasında bir taşıma sözleşmesinin bulunması, taşımanın taşıt aracılığı ile karayolundan yapılması, eşyanın teslim alındığı yer ile teslim edileceği yerin iki ayrı devletin sınırları içinde olması ve bu ülkelerden birinin CMR’ye taraf olması, taşıma sözleşmesinin konusunun eşya taşımacılığı olması, taşıma işinin ücret karşılığında yapılması.
Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler çerçevesinde dava konusu taşımanın İstanbul’dan Karayolu ile Bulgaristan’a karayolu ile yapılması, taşımanın yapıldığı ülkelerin CMR’ye taraf olmaları, taşımanın konusunun valf ürünleri şeklinde eşya taşımacılığı olması da dikkate alındığında dava konusu uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümleri uygulanacaktır.
B.HUSUMET YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
1.AKTİF HUSUMET YÖNÜNDEN
Dosyada mübrez davaya konu taşımaya ilişkin davacı tarafından tanzim edilen … nolu Nakliyat Emtea sigorta poliçesi incelendiğinde, poliçenin düzenleme tarihinin 02.03.2018 tarihli yani çalınma olayının gerçekleştiği 01.03.2018 tarihinden bir gün sonra olduğu, taşımayı yapan aracın sigorta poliçesinde belirtilen araç olduğu, sigorta bedelinin 104.487,55 TL olduğu, sigorta poliçesinin düzenleme tarihi itibariyle taşımayı kapsamadığı, davacı tarafından doayada mübrez banka ödeme dekontuna göre dava dışı sigortalı … Pres Döküm Valf San.ve Tic.Ltd.Şti’ne 11.4.2018 tarihinde riziko ödemesi yapıldığı, yine sigortalı tarafından 04.04.2018 tarihinde “Hasar tazminatı Makbuzu ve İbraname” başlıklı belgeye göre dava haklarının davacıya temlik edildiği görülmektedir.
Yargıtay uygulamasında ex gratia ödeme halinde sigortalıdan alınmış hakların davacıya devri ve temlik edildiğine dair bir ibraname varsa bu halde davacı sigortacının alacağın temliki hükümleri çerçevesinde sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkının bulunduğu kabul edilmektedir. Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 07.01.2014 tarih, E.2012/8130, K.2014/197 sayılı kararında da şu hususlar belirtilmiştir; “… Dava, emtia taşıma sigorta poliçesi uyannca ödenen tazminatın rucuan tahsili istemine ilişkindir. Davacı nezdinde taşıma rizikolarına karşı sigortalı emtianın davalı tarafından Fransa’dan Türkiye’ye taşındığı, taşıma sırasında hasar meydana geldiğinden bahisle davacının sigorta ettirene tazminat ödediği, halefiyet ilkesi uyannca davalıdan rucuan tazmini için eldeki davayı açtığı hususu uyuşmazlık konusu değildir. Aynca, davacı ile dava dışı sigorta ettiren arasında ….. numaralı taşıma abonman sözleşmesi imzalandığı, dava konusu taşımaya yönelik olarak …. numaralı spesifik poliçenin de bu abonman poliçeye bağlı olarak düzenlendiği, her ne kadar poliçe 27.06.2006 tarihinde tanzim edilmiş ise de sigorta teklifnamesinin yükleme başlamadan 20.06.2007 tarihinde yapıldığı, davacı ile sigorta ettiren arasında geçerli sigorta sözleşmesi akdedildiği hususları da dosya kapsamıyla sabittir. Mahkemece, emtiadaki hasann yeterli şekilde sabitlenmemesi ve gereği gibi istiflenmemesinden kaynaklandığı kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Ancak, davacının dava dışı sigorta ettirene ödemesine mesnet abonman sigorta poliçesinin ‘Sigorta Teminatı’ kısmında ambalaj ve istifleme yetersizliği veva uygunsuzluğundan kaynaklanan ziva. hasar ve masrafların teminat harici olduğu hükme bağlanmıştır. Davacının sunduğu tazminat makbuzu ve ibraname içeriğinde, dava dışı sigorta ettirenin tahsil ettiği miktarlar itibariyle haklannı davacıya devir ve temlik ettiğine dair bir açıklamaya ver verilmediği gibi, davacı da somut olava uygulanması gereken mülga BK’nın 162 ve devamı maddeleri uyarınca sigorta ettirenin davalıya yönelik haklarını kendilerine temlik ettiklerine dair temlikname de sunmamıstır. Taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, davacının rucu hakkı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Bu durum karşısında, davacının davacısını halefıvet ilkesi uvannca açtığı, ödemelerini kapsar şekilde dava dışı sigorta ettirenden verilme temlikname sunmadığı, zararın tasman emtianın istifleme yetersizliği ve uygunsuzluğundan kaynaklandığı, yapılan ödemenin hatır ödemesi (ex gratia) olduğu, davacıya rücu hakkı vermeyeceği dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir..”
Bu çerçevede dosya kapsamı incelendiğinde davacının sigortalısından işbu davaya konu tazminata ilişkin ibraname ve temlik belgesini aldığı, sigortalısına yaptığı ödemeyi gösteren dekontu ibraz ettiği, TBK anlamında yazılı ve hakların davacıya temlik ettirildiğine dair temliknamenin sunulması dikkate alındığında davacının davalıya rücu hakkını haiz olduğu kanaatine kanaatine varılmıştır.
2.PASİF HUSUMET YÖNÜNDEN
Davalı taraf her ne kadar taşıyıcı olmadığını yönlendirici oldğunu bu nedenle sorumlu olmadığını iddia etmiş ise de dosyada mübrez CMR taşıma senedinde taşıyıcı olarak belirtilmiştir. Davalının taşımayı fiilen yapmasa başkasına alt taşıma yaptırsa dahi göndericiye karşı taşıma işinin organizasyonunu üstlenmesi halinde dahi taşıyıcı gibi sorumlu olacaktır. Zira TTK mn 917’inci maddesi hükmüne göre de, “Taşıma işleri komisyonculuğu sözleşmesi ile komisyoncu eşya taşıtmayı üstlenir. Bu sözleşme ile gönderen, kararlaştırılan ücreti ödeme borcu altına girer. (2) Taşıma işleri komisyonculuğu bir ticari işletme faaliyetidir. (3) Bu Kısımdaki özel hükümler saklı kalmak üzere, komisyonculuk sözleşmesi ve eşyanın taşınmasına ait konularda taşıma sözleşmesine ilişkin hükümler taşıma işleri komisyonculuğuna da uygulanır”.
Taşıma işleri komisyoncusunun sorumluluğu TTK nun 928.maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre Taşıma işleri komisyoncusu zilyetliğinde bulunan eşyanın ziyamdan ve hasarın sorumludur. Ancak zilyetliğinde bulunan malın hasarından kendisine düşen bir yükümlülüğü ihlal etmesi halinde sorumludur. Nitekim Yargıtay’ın bir kararına göre3; “Dava, nakliyat rizikolarına karşı sigortalı emtianın çalınması sebebiyle sigortalıya ödenen sigorta tazminatının rücuen tahsili istemine dair olup, davalı vekili cevap dilekçesinde müvekkili kooperatifin taşıma ilişkisinin tarafı olmadığını, davacının sigortalısı tarafından araç talebinde bulunulduğunu, müvekkilinin de kooperatif üyelerine ait araçların müsait olmaması sebebiyle hiçbir yükümlülüğü olmadığı halde Bursa Nakliyeciler Sitesi’nde faaliyet gösteren Kalyoncu Nakliyattan araç talebinde bulunularak Kalyoncu Nakliyat tarafından temin edilen aracı sigortalıya yönlendirildiğini, müvekkilinin maddi kazanç elde etmediğini, sevk fişi düzenlemenin müvekkilini sözleşmenin tarafı yapmayacağını, kaldı ki müvekkilinin araç temini noktasında basiretli bir tacir gibi hareket etmediği söylenemeyeceğini savunmuş, mahkemece de yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, davalının taşıma işleri komisyoncusu olduğu anlaşılmaktadır. Tasıma isleri komisyoncusu, taşıyıcı gibi sorumlu olup maddi olayın bu esas dahilinde değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış,bozmayı gerektirmiştir”.
Bu çerçevede davalının davaya konu taşıma nedeniyle Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyla pafıs husumet ehliyetini haiz olduğu kanaatine varılmıştır.
C. HERHANGİ BİR HASARIN OLUŞUP OLUŞMADIĞI VE TAŞIYICININ SORUMLU OLUP OLMADIĞI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
1. Dava dosyasındaki ifade tutanağı tutanak ve ekspertiz raporundan dava konusu 2276 kg valf emtiasının İstanbul’dan Bulgaristan’a taşınması sırasında Edirne yakınlarında aracın yol kenarında durdurulduğu ve şoförün araç içerisinde gece uyurken hırsızlık neticesinde 2 kap 86 koli emtianın çalındığı görülmektedir.
Konvansiyonu’nun 17 inci maddesi hükmüne göre;
“1. Taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumludur.
2. Eğer kayıp, hasar veya gecikme istek sahibinin hatası veya ihmalinden, taşımacının hatasından değil de, istek sahibinin verdiği talimattan, yüke has bir kusurdan yahut da taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.
3. Taşımacı taşımayı yapmak için kullandığı kusurlu taşıtları, bu taşıtı kiraladığı kişinin veya vekilinin yahut çalışanlarının hata ve veya ihmallerinden dolayı sorumludur.
4. Madde 18 paragraf 2 ila 5’e uygun olmak üzere kayıp veya hasar durumları aşağıda belirtilen koşullardan bir veya bir kaçının doğal sonucu olan özel risklerden doğmuş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz.
a) Kullanılmasında anlaşmaya varılmış ve sevk mektubunda açıkça belirtilmiş olduğu üzere, madeni levha ile kaplanmamış açık taşıtlar kullanılması,
b) Ambalajlanmadıkları veya kötü ambalajlandıkları zaman, özellikleri gereği fire veren veya hasara uğrayan malların ambalajlanmaması veya hatalı ambalajlanmış olması,
c) Yükün gönderici, alıcı veya bunlar adına hareket eden kişiler tarafından alınması, taşınması, yüklenmesi, yığılması veya boşaltılması,
d) özellikle kırılma, paslanma, çürüme, kuruma, normal fire yahut da güve ve haşerattan kısmen veya tamamen zarar görebilecek malların özelliği,
e) Sandık veya paketlerin üzerindeki marka veya numaraların yetersiz veya hatalı oluşu,
f) Canlı hayvan nakli,
5. Kayıp, hasar ve gecikmeye neden olan faktörlerden bazıları bakımından bu maddeye göre sorumlu olduğu faktörlerin kayıp, hasar ve gecikmeye yaptıkları katkı oranında sorumlu olacaktır”.
CMR.m.17/H’ye göre; “eğer kayıp, hasar veya gecikme … taşımacının önlenmesine olanak bulunmayan durumlardan ileri gelmiş ise, taşımacı sorumlu tutulamaz”. Bu nedenle taşıyıcının sorumluluktan kurtulabilmesi için, ziya, hasar ve/veya gecikmeyi doğurabilecek ortam ve koşulları öngörebilmeli, buna göre beklenen hukuken tanınan ve alınmasında hukuka aykırılık bulunmayan tedbirleri almalı ve taşımacılık sektörüne hakim bilgi ve tecrübeyi uhdesinde barındırmalıdır Taşıyıcının kaçınamayacağı ve sonuçlarına engel olamayacağı haller, somut olayın özelliklerine göre tespit edilecektir. Taşıyıcıdan beklenen özen, taşımanın özelliklerine, eşyanın niteliğine, taşıma güzergahının gerekliliklerine göre farklılaşacaktır. Ancak genel olarak kabul edildiği üzere aşağıdaki haller, kaçınılmaz ve önlenemez hal olarak görülmezler.
Taşıma konusu eşyanın çalınması halinde taşıyıcı kaçınılmaz nedenlerin var olduğuna dayanıp sorumluktan kurtulamaz. Taşıyıcının şoförünün gece aracının güvenli bir parka çekmesi ve aracın başında bulunması gerekir. Bu nedenle davalının davaya konu hırsızlık nedeniyle CMR Konvansiyonu 17 inci madde çerçevesinde sorumlu olduğu kanaatine varılmıştır.
D. TAZMİNAT MİKTARI YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
Taşımaya konu olayda taşıyıcının sorumlu olacağının kabul edilmesi ihtimalinde ise tazminat miktarı yönünden aşağıdaki değerlendirmelere ulaşılmıştır.
1.CMR.m.29 hükmüne göre, hasar, taşımacının kendi kötü hareketinden veya davaya bakan mahkemenin kararı ile isteyerek kötü harekete eşdeğer sayılan kusurundan ileri gelmiş ise taşımacı, sorumluluğunu kaldıran veya sınırlayan yahut da kanıt yükünü karşı tarafa yükleyen bu maddenin hükümlerinden yararlanamaz. Dosyada taşıyıcının kasti veya kasta yakın kusurunun olduğuna dair herhangi bir delil olmadığından sorumluluğunun CMR m.23 çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
2.CMR.m.23’e göre, “…Bu Sözleşmenin hükümleri gereğince bir taşıyıcı, yükün kısmen veya tamamen kaybından dolayı tazminat ödemekle sorumlu tutulduğundan, bu tazminat yükün taşınmak üzere kabul edildiği yer ve zamandaki kıymetine göre hesaplanır. Malın kıymeti, ticaret borsası fiyatına göre saptanır. Eğer
4.Y.ll.HD., T. 20.4.2000, E. 2000/2114, K. 2000/3241 sayılı kararma göre; “…Gasp, kişiye karşı şiddet ve cebir kullanılarak eşyanın çalınması olduğuna göre, TIR’ın başında şoförün bulunmadığı sırada camın kırılarak ve düz kontak yaptırılarak kaçırılması şeklinde meydana gelen hırsızlık olayı, mücbir sebep olarak kabul edilemez. Öte yandan, TIR’ın gümrük sahasında iken şoförün sahaya geçişinin kısıtlı olduğu bir ortamda aracın başında yokken kaçırıldığı şoförün tek taraflı beyanına dayanılarak İtalyan polisinin düzenlediği tutanak ile belirlenmiş olup, bu konuda tarafsız sayılabilecek gümrük idaresinin düzenlediği resmi bir tutanak bulunmamaktadır. Bilirkişi raporunda, ikinci şoför bulundurulmasının maliyeti arttıracağı bu nedenle de taşıyıcı firmaların tercih edilemeyeceği dolayısıyla bu yöndeki tedbirin alınmasının beklenemeyeceği yönünde belirtilen kanaate katılmak mümkün değildir…” Yine Y.ll.HD, T. 23.3.1998, E. 1998/430, K. 1998/1942 sayılı kararında ise “Urların tır parkına bırakılıp kilitlendikten sonra her iki sürücünün tır mahallini terk ettikleri sırada çalındığı, parkın korumalı ve bekçili bir park olmadığının anlaşıldığı, sürücülerin asgari emniyet tedbiri olarak birisi tır mahallini terk ederken birisinin de, fırların yanında durması şeklinde önlem almaları gerekmekte olduğu, alıcı gümrükçülerin faturaları ibrazına kadar sürücülere beklemelerini bildirdiklerine göre, malın henüz teslim edilmediği ve taşıyıcının sorumluluğu teslimle sona ereceğini göre, sürücülerin sorumlu olduğu dönemde emtianın çalındığı, hasarın davalıların önleyemeyeceği bir sebepten kaynaklandığını kabule imkan bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle” yerel mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği kararı onamıştır.
böyle bir fiyat yoksa, geçerli piyasa fiyatlarına göre bir tespit yapılır. Eğer ne ticaret borsası fiyatı ne de geçerli piyasa fiyatı mevcutsa tespit, aynı cins ve kalitedeki malların normal kıymetine göre yapılır. Bununla beraber tazminat, eksik brüt ağırlığın kilogramı başına 8.33 Hesap Birimini aşmayacaktır”.
öncelikle, eşyanın değeri teslim alma yerindeki ticaret borsası fiyatına göre , böyle bir fiyat yoksa geçerli piyasa fiyatlarına göre , bu da yoksa aynı cins ve kalitedeki eşyanın normal kıymeti dikkate alınarak tespit olunacaktır. Dosyada bu şekilde bir veri bulunmayıp davaya konu eksik emteanın bedeline ilişkin faturalar bulunmaktadır. Bu durumda dahi, faturada belirtilen değerin piyasa değerine uygun olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Nitekim Yargıtay’ın da bir kararına göre; “…z/ya halinde ödenecek tazminatın belirlenmesinde CMR ‘nin 23/2 nci maddesi hükmünün dikkate alınması gerekmekte olup hükümden açıkça anlaşılacağı üzere, eşyanın değerinin tespitinde eşyanın gönderen/gönderilen için ifade ettiği değerin tazminatın belirlenmesinde her hangi bir önemi yoktur. Eşyanın gönderen ile gönderilen arasında belirlenmiş, örneğin faturaya geçirilmiş değeri, eşyanın piyasa değerinin belirlenmesinde önemli bir emare teşkil eder. Ancak, gönderen ve gönderilenin belirlemiş oldukları söz konusu değer, eşyanın değeri hakkında kesin bir kanıt niteliği taşımadığından ve CMR’nin 23/2 nci maddesinde tazminatın hesabında eşyanın fatura değeri değil, piyasa değeri ölçüt kabul edildiğinden, faturada yer alan değerin gerçek değeri yansıttığı ölçüde tazminat hesabının belirlenmesinde göz önüne alınabileceği açıktır.
Dosyada mübrez alıcı tarafından göndericiye kesilen mal faturasında kaybolan eşyalara ilişkin bedeller yer almakta olduğundan bu bedellerin kadri marufunda olup olmadığı hususu Heyetimizde teknik bilirkişi olmadığından tespit edilememiştir. Heyete teknik bilirkişi atandıktan sonra bu hususta değerlendirme yapılabilecektir.
3.Ayrıca teknik bilirkişi heyete atandıktan sonra bulunacak rakamın taşıyıcının sınırlı sorumluluk miktarını aşıp aşmayacağı da taşıyıcının sınırlı sorumluluk çerçevesinde ödeyeceği tazminatın miktarı; eksik brüt ağırlığın kg başına 8.33 hesap birimi ile çarpılması sonucu bulunacaktır.
Davalının davaya konu hırsızlık nedeniyle CMR Konvansiyonu 17 inci madde çerçevesinde sorumlu olduğu,
Dosyada mübrez alıcı tarafından göndericiye kesilen mal faturasında kaybolan eşyalara ilişkin bedeller yer almakta olduğundan bu bedellerin kadri marufunda olup olmadığı hususu Heyetimizde teknik bilirkişi olmadığından tespit edilemedği, Heyete teknik bilirkişi atandıktan sonra bu hususta değerlendirme yapılabileceği, ayrıca teknik bilirkişi heyete atandıktan sonra bulunacak rakamın taşıyıcının sınırlı sorumluluk miktarını aşıp aşmayacağı da taşıyıcının sınırlı sorumluluk çerçevesinde ödeyeceği tazminatın miktarı; eksik brüt ağırlığın kg başına 8.33 hesap birimi ile çarpılması sonucu bulunacağı, açıklanmış, davacı vekilinin yeni bir bilirkişiden rapor alınması talebinin kabulüne karar verilerek sigorta bilirkişiden rapor alınmış, bilirkişinin 12/06/2020 havale tarihli raporunda; ………Dosya münderecatı , iddia, olay ve sunulan belgeler ile Sayın Mahkeme’nin tevdi ettiği görev kapsamında değerlendirildiğinde;
…. no’lu Emtia Nakliyat Sigorta poliçesi ve 19.012018 -19.01.2019 vadeli …. no’lu Nakliyat Abonman Sigorta poliçelerinin hukuken geçerli bir poliçe olduğu,

2.Uyuşmazlığa konu davada, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu hükümleri uygulama alanı bulacağı,
3.Hırsızlık sebebiyle meydana gelen zıyaı-hasarda, emtiayı tam ve hasarsız olarak teslim alan, ancak gönderilen alıcısına emtiayı çaldırmak suretiyle teslim etmeyen taşıyıcı eyleminden dolayı emtiaya karşı özen borcunu göstermeyerek edimin ifa etmediği,
4-Sayın Mahkeme’nin, taşımayı yapan davalıların meydana gelen tam yükü zıyaı-hasar eyleminden sınırlı sorumlu olduğunu benimsemesi halinde, TTK m.875/1 atfı ile TTK m.882/1,2/a hükümleri uyarınca hesaplanan sınırlı sorumluluk miktarının gerçek hasar miktarı ile mukayesesi sonucu, gerçek zıyaı-hasar miktarının sınırlı sorumluluk üst sınırının altında kaldığı, dolayısıyla davacı … şirketinin davalı şirketten 53.404.85 TL rücuen tazminat talep edebileceği, açıklanmış, dosyada alınan her iki bilirkişi raporunda açıklandığı üzere; emtia nakliyat sigorta poliçesi ve nakliyat abonman sigorta poliçelerine göre hırsızlık sebebiyle meydana gelen ziyadan emtiayı tam ve hasarsız olarak teslim alan ancak gönderilen alıcısına emtiayı çaldırmak suretiyle teslim etmeyen davalının emtiaya karşı özen borcunu göstermeyerek edimini eksik ifa ettiği, kaybolan emtianın 1172 kg olduğu, özel çekme hakkı sonucu yapılan hesaplamada 53.404,85 TL davacı sigortanın davalıdan rücuen talep edebileceği, davalının CMR taşıma senedinde taşıyıcı olarak belirtildiği, ancak davalının taşımayı başkasına yaptırdığı, TTK 928 gereği davalının taşıma işleri komisyoncusu olup, taşıyıcı gibi sorumlu olduğu, dolayısıyla davalının davada pasif husumetinin bulunduğu sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının KABULÜ ile, davalı borçlunun Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına,
2-Davacı vekilinin %20 icra inkar tazminat talebinin alacak likit ve muayyen olmadığından reddine,
3-Davacı lehine takdir edilen 7.742,63.-TL vekalet ücreti ile davacının yaptığı 1.974,11.-TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
4-Alınması gereken 3.648,08.-TL karar harcından peşin alınan 645,01.-TL harcın mahsubu ile bakiye 3.003,07.-TL harcın davalıdan alınıp hazineye gelir kaydına,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davacı vekili Av. …. , Davalı vekili Av. …. yüzüne karşı verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.01/10/2020

Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.

Davacı Yargılama Giderleri
686,11.-TL İlk masraf
1.200,00.-TL Bilirkişi ücreti
+ 88,00.-TL Yargılama gideri
1.974,11.-TL