Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1307 E. 2019/529 K. 08.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1307
KARAR NO : 2019/529

DAVA : Ticari Şirket (Fesih İstemli)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
KARAR TARİHİ : 08/05/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/05/2019

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Fesih İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili, davalı şirketin 6.318.000,00TL sermayeli ve 4511 ortaklı halka kapalı bir şirket olduğunu,dava dışı ……… AŞ’nin davalı şirkette %25,03 oranına tekabül eden 158.120.278 adet hisseye sahip olduğunu, davalı şirketin de ……..AŞ’nin hisselerinin %92,52’sine sahip bulunduğunu, iki şirket arasında hakim şirket- yavru şirket ilişkisi bulunduğunu, her iki şirketin de aynı adreste ve aynı yönetim kurulu yapısına sahip bulunduğunu, müvekkillerinden……’in davalı şirketteki hisse sayısının 336.000 adet, ……’in 133.350 ve ……’nın ise 8.250 adet olup hisselerinin %10’undan fazlasına sahip olduklarından azınlık hissedarı olduklarını, davalı şirket yöneticilerinin kötü yönetim gösterdiklerini ve azınlık haklarını ihlal ederek küçük yatırımcıyı zarara uğrattıklarını,şirketi kendi çıkarlarına uygun yönettiklerini, bilançoda gelirlerin az, giderlerin fazla gösterildiğini, şirketin içini boşalttıklarını, hissedarlara çok düşük temmettü dağıttıklarını, yavru şirketin kar payı almaması gerekirden kar payı verildiğini, müvekkilleri açısından ortaklığın devamının çekilmez hale geldiğini, şirketin feshinin diğer ortaklar ve kamu yararına olduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir ile davalı şirketin feshine, feshe karar verilmediği takdirde müvekkillerinin pay bedellerinin ödenmesi suretiyle ortaklıktan çıkarılmalarına karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, müvekkili şirketin 6.318.000,00 Tl sermayeli ve 4.500 ortaklı bir şirket olduğunu, davacıların şirketteki ortaklıklarının devam ettiğini,davacıların iyiniyetli olmadığını, fesih nedeni bulunmadığını, müvekkili şirketin yedi defa kar payı dağıttığını, davacıların gelirlerin az, giderlerin fazla gösterildiği iddiasının doğru olmadığını, davacıların toplam hisselerinin % 7.56 oranında bulunduğunu ve TTK 531. maddesindeki onda bir koşulunu sağlayamadıklarından davanın dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine, olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, ……. şirketin haklı nedenlerle feshi isteğine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davanın TTK 531. maddesine dayalı A.Ş.’in haklı nedenle feshi talebine ilişkin bulunduğundan, davalı şirketin sicil adresinin mahkememizin yetki alanında kalması nedeniyle mahkememizin görevli ve yetkili bulunduğu saptanmıştır.
Bilindiği üzere A.Ş’in haklı nedenlerle feshi, TTK ‘nın 531. maddesinde düzenlenmiştir. TTK 531.maddesinde “Haklı sebeplerin varlığında , sermayenin en az on da birini, halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler…” hükmü yer almaktadır. Feshi istenen davalı A.Ş.’in halka açık şirketlerden bulunmadığı saptanmıştır.
Davacıların davalı AŞ’nin ortaklarından bulunduğu ve davalı şirketin 6.318.000,00 TL sermayeli olup davacılardan……’in davalı şirketteki pay sayısının 336.000 adet, …….’in 133.350 ve ……’nın ise 8.250 adet olduğu anlaşıldığı gibi esasen taraflar arasında da bu hususta bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı şirketin sermaye ve pay durumuna göre davacıların paylarının toplamının %7,56 oranına ulaştığı ve bu durumda TTK 531. maddesindeki %10 oranına ulaşamadıkları anlaşılmaktadır. TTK 531. maddesindeki %10’luk bu şart HMK 53. maddesi de gözetildiğinde dava takip yetkisine ilişkin özel bir dava şartıdır ve gerçekleşmemiştir.
Her ne kadar davacılar vekili, müvekkillerinin toplam payı %7,56 ise de dava dışı ……… AŞ’nin davalı şirkette %25,03 oranına tekabül eden 158.120.278 adet hisseye sahip olduğunu, davalı şirketin de ……..AŞ’nin hisselerinin %92,52’sine sahip bulunduğunu, iki şirket arasında hakim şirket- yavru şirket ilişkisi bulunduğunu, bu durumda TTK 389. maddesi gereğince yavru şirket konumunda bulunan ……… AŞ’nin davalı şirkette %25,03 oranına tekabül eden 158.120.278 payının düşülmesinin gerektiği ve bu halde müvekkillerinin %10’un üzerinde pay sahibi olduklarını ve bu şekilde TTK 531. maddesindeki özel dava şartını gerçekleştirdiklerini savunmuş ise de davalı şirket ile dava dışı ……..AŞ’nin ana- yavru şirket olup olmadıkları bir yana, bu nitelikte olsalar bile TTK 389 ve TTK 531. maddelerdeki düzenlemeler farklı hususlara ilişkin bulunmaktadır. Zira, TTK 389. maddesindeki düzenlemede yer alan ” yavru şirket tarafından iktisap edilen ana şirket paylarının ana şirketin genel kurulunun toplantı nisabında dikkate alınmayacağı ve oy hakları ve buna bağlı hakların donacağına” ilişkin hüküm genel kurul toplantılarında oy kullanma hakkına ilişkindir. Halbuki TTK 531. maddesinde ise haklı sebeple fesih davasını açabilmek için pay sahipliği esas alınmıştır.Pay sahipliği ve oy kullanma hakkı farklı kavramlar olduğundan TTK 389. maddesindeki düzenlemeden yararlanarak TTK 531. maddesinde ön görülen %10’luk ( veya %0’lik) pay oranının etkisizleştirilmesi sonucunu doğuracak bir kabule varmak hukuken mümkün olmadığından davacılar vekilinin bu yöndeki iddiası kabul edilmemiştir.
Bu durumda davacıların pay oranı TTK 531. maddesinde belirtilen %10 oranına ulaşamadığından iş bu davada dava takip yetkileri bulunmamaktadır. Diğer yandan HMK 115. maddesi gereğince eksikliğin mahiyetine göre, bu eksikliğin giderilmesi sonradan mümkün olmadığından ayrıca süre verilmesine gerek görülmemiştir.
Hal böyle olunca dava şartı eksikliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın dava şartı eksikliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan harçtan mahsubu ile bakiyesinin davacılardan tahsiline,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınıp davalıya verilmesine,
4-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 08/05/2019 11:33

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …