Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1305 E. 2020/559 K. 14.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1305
KARAR NO : 2020/559

DAVA : Sözleşmenin İptali
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1. ATM 2018/1307 E.

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/12/2018
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 5. ATM 2019/513 E.

DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 11/07/2019
KARAR TARİHİ : 14/10/2020

Mahkememizde görülmekte olan Sözleşmenin İptali, Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan), Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili, taraflar arasında … ilçesi … ada …. parsel sayılı taşınmaz üzerine D,E,F,G ve H blokların kaba inşatının yapılması konusunda anlaşma yapıldığını, akabinde de bir çok ek protokoller yapıldığını, bu protokollerden 24/02/2016, 12/05/2016, 01/12/2016,19/04/2017 ve 28/03/2018 tanzim tarihli portokollerin müvekkiline tehdit ve baskılar ile imzalatıldığını ileri sürerek 24/02/2016, 12/05/2016, 01/12/2016, 19/04/2017 ve 28/03/2018 tanzim tarihli portokollerin iptali ile fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere 500.000,00 TL’nin taraflarına iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacının müvekkilinin taşeronu olarak iş yaptığının doğru olduğunu, müvekkili ile davacının 11/06/2015 tarihli sözleşme ile iş yapmak üzere anlaşıtıklarını, ancak davacının ödemeleri zamanında yapmaması nedeniyle noter aracılığı ile ihtar çekildiğini, bilahare görüşmeler sonucunda yeni ek protokoller yapıldığını, ancak davacının bu porokoller de uymadığını, davacının üstlendiği yükümlülükleri yerine getirmediğinden sözleşme uyarınca teminat olarak alınan senetlerin Bakırköy … İcra müdürlüğünün …. ve …. icra müdürlüğünün …. E. sayılı takip dosyaları ile icra takibine konu edildiğini, davacanın iddialarının doğru olmadığını ve haksız olarak bu davayı açtığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Birleşen Bakırköy … ATM ‘nin …. esas sayılı dosyasında davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında … İli … İlçesi … pafta, …Ada, …. parsel üzerinde bulunan … Evleri Projesini kapsamımında D,E,F,G,H bloklarının kaba yapılması işi ve teknik şarname doğrultusunda diğer imalat işlerinin yapılması konusunda anlaşma yapıldığını, birçok sözleşme ve ek protokeler yapılarak dava konusu oluşturulan teminat senedinin tanzim edildiğini, ek sözleşmelerinin şirket yetkililerinin tehdit edilmesi ve zorlanmıs neticesinde imzalandığını, bu nedenle ek protokollerin iptali amacıyla dava açıldığını, müvekkili şirket tarafından verilen 02/01/2019 vade tarihli, 600.000,00 TL bedelli bononun teminat amaçlı verildiğini, bu bakımdan ilgili bononun teminat senedi olduğunu, kambiyo senedi vasfında olmadığını, müvekkilinin davalıya bono da belirtilen şekilde bir borcunun bulunmadığını belirterek senet hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesine, senet nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya usulüne uygun tebligat yapılmış, cevap dilekçesi ibraz etmediğinden davayı inkar etmiş sayılmıştır.
Birleşen Bakırköy … ATM ‘nin …. esas sayılı dosyasında davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen esas ve ek sözleşmelerle müvekkilinin … ilçesi … ada …. parselde bulunan imalatların yapılması işini davalıya verdiğini, bu kapsamda 28.03.2018 tarihli ek protokol kapsamında iki adet 100.000 TL bedelli teminat bonosunun davalıya verildiğini, sözleşmelerin irade fesadı altında imzalandığının tespiti ile iptali için Bakırköy …. ATM’nin … Esas sayılı dosyasında iptal davası açıldığını, bonoların da tehdit altında verildiğini, ileri sürerek, Bakırköy …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konu iki adet bono nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokoller kapsamında bonoların müvekkiline verildiğini, davacının sözleşmede tahrifat yaptığını, davanın kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE;
Asıl dava, taraflar arasındaki … İlçesi, … pafta, … Ada, … parsel üzerinde bulunan … Evleri Projesini kapsamımında D,E,F,G,H bloklarının kaba yapılması işi ve teknik şarname doğrultusunda diğer imalat işlerinin yapılmasına ilişkin 06/11/2015 tarihli taşeronluk sözleşmesinin revize edilmesine ilişkin 24/02/2016, 12/05/2016, 01/12/2016, 19/04/2017 ve 28/03/2018 tanzim tarihli protokollerin tehtid ve baskı ile imzalatıldığı iddiasıyla iptaline ve bu sözleşmelere bağlı olarak ödenen 500.000,00 TL ‘nin sebepsiz zenginleşme kapsamında iadesi istemine ilişkin; Birleşen Bakırköy … ATM ‘nin … esas sayılı dosyasındaki dava, yukarıda belirtilen 28/03/2018 tanzim tarihli ek protokol kapsamında davalı tarafa verilen iki adet 50.000,00 ‘er TL ‘lik bonoların teminat bonosu olduğundan bahisle menfi tespit talebine ilişkin; Birleşen Bakırköy … ATM ‘nin … esas sayılı dosyasındaki dava ise, yukarıda belirtilen 28/03/2018 tanzim tarihli ek protokol kapsamında davalı tarafa verilen bir adet 600.000,00 TL bedelli bononun teminat bonosu olduğundan bahisle menfi tespit talebine ilişkindir.
Tarafların bildirdiği ve sundukları deliller kapsamında iptali talep edilen ek protokoller ve dayanak sözleşme, noter ihtarnameleri, hak ediş raporları, Bakırköy …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası, Bakırköy … ATM ‘nin … D.İŞ sayılı tespit dosyası, Büyükçekmece CBS ‘nin …. soruşturma nolu dosyası dosya kapsamına alınmış, davacının bildirdiği tanıklar dinlenmiştir.
Bir sözleşme yapılırken taraflardan birinin işlem iradesinin oluşum veya beyanı aşamasında ortaya çıkan sakatlıklara irade bozukluğu denir. Bu tanım geniş anlamda irade bozukluğunu ifade etmektedir. Aslında dar ve teknik anlamda irade bozukluğu yalnız işlem iradesinin oluşumu safhasında ortaya çıkan bozukluklarla ilgilidir. Oysa geniş anlamda irade bozukluğunun içine irade beyanındaki bozukluklar da girmektedir. Doktrin ve uygulamada irade bozukluğu kavramı geniş anlamda kullanılmaktadır.
İradenin bozulmasını sağlayan sebeplerden korkutmada taraflardan biri, diğer tarafa bir hukuki işlemi yapmaması hâlinde, kendisinin veya yakınlarından birinin bir kötülüğe uğrayacağını bildirir. Bir kimsenin, diğer tarafı sözleşme yapmaya sevketmek amacıyla bilerek onda korku yaratmasına veya mevcut bir korkudan yararlanmasına korkutma denir (Eren, s.418). Yani, korkutma, bir kimsenin başka bir surette yapmayacak olduğu bir hukuki işlemi, bir kötülüğün başına gelmekte olduğunu göstererek yapmasına neden olan ürkütülmedir (Tunçomağ, s.362).Korkutma, TBK’nın 37. vd maddelerinde düzenlenmiştir. Korkutmanın söz konusu olabilmesi için sözleşmeyi yapan kimseye veya yakınlarına yönelmiş bir tehlikenin bulunması, ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğmuş olması, korkutma eyleminin hukuka aykırı olması ve korkutma ile sözleşmenin kurulması arasında illiyet bağının bulunması gerekir. (Yargıtay HGK 04/12/2018 Tarih, 201711-/3154 Esas ve 2018/1847 Karar sayılı ilamı)
Korkutma yukarıdaki açıklamada da bahsedildiği üzere bir nevi tehdittir. Kişide sözleşme yapma iradesi bulunmadığı halde böyle bir irade varmış gibi beyanda bulunmasıdır. TBK 37. maddesine göre, bir kimse karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi ya da yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK’nin 38. maddesinde belirtildiği gibi, korkutmadan (ikrah-tehdit) söz edilebilmesi için, korkutmanın sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması yani sözleşmenin korkunun yarattığı etki sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırılabilir. TBK 39 maddesine göre, korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def’i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacaktır.
TBK’nın 39. maddesine göre; “Yanılma veya aldatma sebebiyle ya da korkutulma sonucunda sözleşme yapan taraf, yanılma veya aldatmayı öğrendiği ya da korkutmanın etkisinin ortadan kalktığı andan başlayarak bir yıl içinde sözleşme ile bağlı olmadığını bildirmez veya verdiği şeyi geri istemezse, sözleşmeyi onamış sayılır.” Bu şekli ile, iradesi sakatlanan taraf sözleşmeyle bağlı değildir. İptal hakkı tek taraflı, hak düşürücü nitelikteki bir yıllık süre içerisinde karşı tarafa ulaşması gerekli, açık veya zımni bir irade beyanıyla kullanılır. İptal hakkı, sürekli edimleri ihtiva etmeyen sözleşmelerde geçmişe etkili sonuçlar doğurur. Sözleşme her iki taraf içinde baştan itibaren hüküm doğurmaz. Ancak iptal beyanı için belirlenen bir yıllık süre içerisinde sözleşmenin geçerliliği askıdadır. İptal hakkı, bir yıllık süre içinde kullanılmadığı takdirde, hak sahibi bundan feragat etmiş sayılır. İptal hakkından feragat üzerine, sözleşme geçmişe etkili olarak her türlü sakatlıktan uzak bir şekilde yapılmış sayılır. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına göre, irade sakatlığı halleri her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Asıl dava yönünden yapılan incelemede;
Davacı taraf, dava konusu ek protokollerin tehdit ve baskı altında imzalatıldığını ileri sürmektedir. Öncelikle dava konusu protokol tarihlerinin 24/02/2016, 12/05/2016, 01/12/2016, 19/04/2017 ve 28/03/2018 olduğu, davacı şirket yetkilisinin savcılığa şikayet tarihinin 20/02/2018 ve iş bu dava tarihinin 27/12/2018 tarihi olduğu nazara alınacak olursa bir yıllık hak düşürücü sürenin son iki protokol için geçmese de ilk iki protokol için geçtiği görülmüş, bunun yanında protokollerin birbirine ek protokoller olarak imzalandıkları ve davacının iddiasına konu baskı ve tehdittin olup olmadığı ve varsa ne zaman kalktığı hususunda inceleme yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda dinlenen tanık beyanlarında davacı şirket yetkilisi ile davalı şirket yetkilisinin dava konusu inşaatın yapımı sürecinde kavga ettikleri, davalı şirket yetkilisi … ve kardeşi ile babasının inşaat mahallinde gezdikleri, davacı şirket yetkilisi … ‘ın fiyat farkını vermezsen asarız, keseriz şeklinde tehdit ettikleri yönünde ve bu minvalde beyanlarda bulunmuşlar ise de iptali talep edilen protokollerin bizzat baskı ve tehdit altında imzalatıldığına ilişkin doğrudan bir beyanları yoktur. Kaldı ki konu ile ilgili yapılan şikayet üzerine Büyükçekmece CBS ‘nin …. soruşturma nolu dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Bunun yanında, söz konusu protokollerin tanzim tarihleri arasındaki süreler nazara alındığında protokollerin uzun bir süreçte peyder pey imzalandıkları, bu kadar uzun süreli bir baskı ve tehdide karşı davacının basiretli tacir olarak yasal yollara başvurarak sonuç alabilecek iken başvurmayıp yeniden protokol imzalaması karşısında, davacının tehdit ve baskı altında protokolleri imzaladığı yönündeki iddiasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle protokollerin baskı ve tehdit altında imzalatıldıkları iddiasıyla bu protokollerin iptali ve protokollere göre tahsil edilen şimdilik 500.000,00 TL fazla tahsilatın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi talepli asıl davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen davalar yönünden yapılan incelemede;
Taraflar arasındaki 6/11/2015 tarihli taşeronluk sözleşmesin ve bu sözleşmenin revize edilmesine ilişkin 24/02/2016, 12/05/2016, 01/12/2016, 19/04/2017 ve 28/03/2018 tanzim tarihli protokoller incelenmiş; birleşen davalarda menfi tespit talebine konu bonolar 28/03/2018 tarihli ek protokolde geçen bonolar olduğundan mezkur protokol ayrıca incelenmiştir.
28/03/2018 tarihli ek protokol incelendiğinde;
Bu protokolün öncekilere ek olarak düzenlendiği,
Protokolün 3/1 maddesine göre davacının … Evleri projesinde bulunan F1 Blok 4 nolu bağımsız bölüm, G 1 Blok 6 nolu bağımsız bölüm, G 2 Blok 5 nolu bağımsız bölümü iki iş günü içerisinde davalı taşerona devredeceği,
Protokolün 3/2 maddesine göre daha önceki sözleşmelerde mutabık kalındığı üzere iş veren tarafından taşerona devir edilmesi kararlaştırılan ancak hukuki imkansızlık sebepleri (ilgili taşınmazların arsa sahiplerine karşı ikame edilmiş veraset davasında hükmolunan ihtiyati tedbir kararı) ve sair sebepler ile şuan için devir işlemi gerçekleştirilemeyecek olan A 1 Blok 3 nolu ve G 2 Blok 3 nolu bağımsız bölümleri iş verenin 10 iş günü içerisinde alacağın temliki yoluyla taşerona devir edeceği,
Protokolün 3/3 maddesine göre A 1 Blok 3 nolu bağımsız bölümün hukuki imkansızlığının 30/07/2018 tarihine kadar giderilememesi halinde taşeronun uğrayacağı zararın teminat altına almak amacıyla iş verenin taşerona teminat bonosu vereceği, 30/07/2018 tarihine kadar hukuki imkansızlığın giderilmemesi halinde teminat senedinin bedelinin taşerona ödeneceği ve senedin iş verene iade edileceği, bedelin ödenmesi halinde taşeronun iş bu daire üzerinde hiç bir hakkının kalmayacağı,
Protokolün 3/4 maddesine göre taşeronun iş verenden 1.150.000,00 TL bakiye alacağının bulunduğu hususunda tarafların mutabık olduğu;
Protokolün 3/5 maddesine göre bakiye alacağın 950.000,00 TL ‘sinin G1 Blok 7 nolu bağımsız bölümün devri ile 50.000,00 TL ‘sinin protokol tarihinde nakit ödeme ile kalan 150.000,00 TL ‘nin 30/04/2018, 30/05/2018 ve 30/06/2018 vade tarihli 50.000,00 ‘er TL ‘lik senetlerle ödeneceği,
Protokolün 3/6 maddesine göre, şantiyede çalışan işçilere ait sigorta primlerinin ödenerek borcu olmadığına dair SGK ‘dan alınacak belgenin taşeron tarafından alınarak 30/07/2018 tarihine kadar iş verene teslim edileceği,
Protokolün 3/7 maddesine göre, taşeronun 19/04/2017 keşide tarihli, 15/05/2017 vade tarihli, 500.000,00 TL bedelli, 19/04/2017 keşide tarihli, 15/07/2017 vade tarihli, 300.000,00 TL bedelli, 19/04/2017 keşide tarihli, 15/08/2017 vade tarihli, 300.000,00 TL bedelli, 19/04/2017 keşide tarihli, 15/09/2017 vade tarihli, 300.000,00 TL bedelli 4 adet teminat senedini protokolün imzalanması ile birlikte iş verene iade edeceği,
Protokolün 3/8 maddesine göre, taşeronun protokol tarihinde tüm ekipmanları alarak şantiyeden ayrılacağı,
Protokolün 4/1 maddesine göre, tarafların birbirlerini ibra ettikleri,
Hususlarında anlaştıkları görülmektedir.
Protokol hükümleri tümden değerlendirildiğinde taraflar arsındaki eser sözleşmesi kapsamında süre gelen ticari ilişkinin tasfiyesi amacıyla bu son protokolün düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Birleşen Bakırköy …. ATM ‘nin … esas sayılı dosyasında menfi tespit talebine konu edilen iki adet bono taraflar arasındaki yukarıda belirtilen 28/03/2018 tarihli protokole konu olan bonolar olup, her ne kadar dava dilekçesinde protokolün 3/3 maddesine göre verilen teminat bonoları olduğu ileri sürülmüş ise de bu bonoların taşeron bakiye alacağına karşılık olarak verildiği, protokolün 3/4 ve 3/5 maddeleri ile sabittir. Yine davacı tarafça protokolün zorlama ve tehdit yoluyla imzalatılarak senetlerin alındığı iddia edilmiş ise de yukarıda belirtildiği üzere bu iddiada davacı tarafça ispatlanamadığından dava konusu bonoların geçerli olan protokol kapsamında taşeronun alacağına karşılık verildiği kabul edilerek birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Birleşen Bakırköy .. ATM ‘nin … esas sayılı dosyasında menfi tespit talebine konu edilen 600.000,00 TL bedelli bono taraflar arasındaki yukarıda belirtilen 28/03/2018 tarihli protokole konu edilen bono olup, dava dilekçesinde protokolün 3/3 maddesine göre verilen teminat bonosu olduğu ve davalıya bonoda belirtilen şekilde bir borcu bulunmadığı ileri sürülmüş ise de bu bononun yukarıda belirtilen protokolün 3/2 ve 3/3 maddeleri kapsamında daha önceki sözleşmelerde mutabık kalındığı üzere iş verenin taşerona devir edeceği A 1 Blok 3 nolu bağımsız bölümün devrine engel hukuki imkansızlığının 30/07/2018 tarihine kadar giderilememesi halinde taşeronun uğrayacağı zararı teminat altına almak amacıyla iş verenin taşerona vereceği teminat bonosu olduğu, fakat bu bono ile ilgili protokolün 3/3 maddesinin devamında 30/07/2018 tarihine kadar hukuki imkansızlığın giderilmemesi halinde teminat senedinin bedelinin taşerona ödeneceği ve senedin iş verene iade edileceği, bedelin ödenmesi halinde ise taşeronun iş bu daire üzerinde hiç bir hakkının kalmayacağının düzenlendiği anlaşılmaktadır. Buna göre A 1 Blok 3 nolu bağımsız bölüm 30/07/2018 tarihine kadar taşerona devredilmezse, artık taşeron 600.000,00 TL bedelli bono’nun tahsilini talep edebilecek ve bağımsız bölüm üzerinde hiç bir hakkı kalmayacaktır. Dosya kapsamına alınan tapu kayıtlarından dava A 1 Blok 3 nolu bağımsız bölüm tapusunun davalıya devredilmediği anlaşılmaktadır. Buna göre davalının dava konusu bono nedeniyle davacıdan alacaklı olduğu anlaşılmıştır. Yine davacı tarafça protokolün zorlama ve tehdit yoluyla imzalatılarak senetlerin alındığı iddia edilmiş ise de yukarıda belirtildiği üzere bu iddiada davacı tarafça ispatlanamadığından dava konusu bonoların geçerli olan protokol kapsamında taşeronun alacağına karşılık verildiği kabul edilerek birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Asıl davanın reddine,
A-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 8.538,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 8.484,35 TL ‘nin talebi halinde davacıya iadesine,
B-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 42.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
2-Birleşen Bakırköy … ATM ‘nin …. esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine,
A-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 1.707,75 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.653,35 TL ‘nin talebi halinde davacıya iadesine,
B-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Birleşen Bakırköy … ATM ‘nin … esas sayılı dosyasında açılan davanın reddine,
A-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 10.246,50 TL harçtan mahsubu ile bakiye 10.192,10 TL ‘nin talebi halinde davacıya iadesine,
B-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 47.050,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Asıl ve birleşen davalarda davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı.
14/10/2020 11:28

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.