Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1085 E. 2019/435 K. 12.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BAKIRKÖY
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1085 Esas
KARAR NO : 2019/435

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2018
KARAR TARİHİ : 12/04/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/04/2019
Davacı vekili tarafından açılan İtirazın İptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; Davalı-borçlu … ile müvekkili firma arasında 2017 yılının 10. Ayı itibariyle çeşitli ticari alışverişler neticesinde cari hesap ilişkisi kurulduğunu, karşılıklı olarak alacak ve borç kalemlerinin bu şekilde oluşturularak 2018 yılının 4. Ayına kadar iş bu ticari ilişkinin sürdürüldüğünü, bu hesapla müvekkilinin satışını gerçekleştirdiği bazı mallarına Türk lirası cinsinden özellikle ithal olarak getirdiği mallara ise USD para cinsinden fiyatlandırma yaptığını ve ödeme para cinsinin de bu para cinsi olacağını her sipariş öncesi aldığı sipariş formu ve tekliflerinde iş bu hususu teyit ettirdiğini, bu sebeple de firma ile arasında Amerikan Doları Cari hesabı ile Türk Lirası Cari Hesabını ayrı Bu sebeple de firma ile arasında Amerikan Doları Cari hesabı ile Türk Lirası Cari Hesabını ayrı olarak tuttuğunu, Amerikan Doları para cinsinden siparişlerin ödeme tarihlerindeki kur farkından kaynaklanan bedel farkı müvekkili tarafından 03.10.2018 tarihinde 051705 seri numaralı fatura ile faturalandırılarak davalı borçluya bildirildiğini, iş bu bedel davalı borçlu tarafından dikkate alınmadığını, bu kez müvekkilinin bu bedelin sebep ve açıklamalarını içerir ihtarname ile birlikte faturanın asıl nüshasını davalı borçluya gönderdiğini, davalı borçlunun ise müvekkiline fatura aslını borcu kabul etmediğini bildiren bir ihtarname ile geri gönderdiğini, sonrasında ise müvekkilinin Bakırköy …. İcra Müdürlüğü …. esas sayılı dosyası ile takibe giriştiğini, ödeme emrini alan borçlu ise vekili aracılığı ile borca itiraz ettiğini ve takibi durdurduğunu, iş bu haksız ve kötü niyetli itirazın iptali için mahkememize başvurmak durumunda kalındığını, iş bu itiraz iptal edilmesi gerektiğini ve davalı-borçlunun icra inkâr tazminatı ödemeye hükmedilmesi gerektiğini, Davalı borçluya ait mevcut menkul ve gayrimenkuller üzerinde müvekkil firmanın alacağı miktarmca dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyaten tedbir kararı verilmesine, Davalı-borçlu firma tarafından yapılan borca itirazın iptaline ve takibin, takip taleplerindeki oranda faizi uygulanarak devamına, Davalı-borçlu firma aleyhine %20/den asası olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalı-borçluya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; gerek öğretide ve gerekse yerleşik Yargıtay kararlarında kur farkı alacağının istenebilmesi için taraflar arasında bu anlamda yazılı bir sözleşme ve/veya ticari teamül olması gerektiğinin kabul edildiğini, oysa taraflar arasında kur farkı ödeneceği yönünde yazılı bir anlaşma olmadığı gibi, bu yönde uygulama görmüş bir ticari teamül de mevcut olmadığını, davacı tarafça dosyaya sunulan sipariş formunda sadece sipariş konusu ürünün birim fiyatı $ olarak ifade edilmiş olup, bu siparişin dolar bazında fatura edileceği ya da dolar bazında ödemenin yapılacağı veya kur farkı faturası düzenleneceği yönünde en ufak bir hüküm mevcut olmadığını, gerçekten de davacı tarafından sipariş konusu ürünler temin edilerek müvekkili şirkete teslim edildiğinde bu ürünlere ilişkin fatura Türk Lirası olarak düzenlenerek teslim edilmiş olup, fatura bedeli de tarafların mutabakatına uygun olacak şekilde çek verilmek suretiyle kapatıldığını, davacı tarafın faturayı düzenlerken kur farkı uygulayacağını bildirmediği gibi, fatura bedelini tahsil ederken de kur farkından ötürü doğabilecek alacağını talep edeceği yönünde herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, müvekkil şirketin fatura konusu alacağı Türk Lirası çeki vererek kapattığından artık bundan dönerek döviz bazında ödeme talep etmenin mümkün olmadığını, taraflar arasında bugüne kadar gerçekleşen ticari alışveriş kapsamında daha önce de (+ -) kur farkı uygulaması da gerçekleşmediğini, davacı tarafça bildirildiği üzere 2007 yılından beri devam eden ticari alışverişlerin tamamı aynı kapsamda gerçekleşmiş olup, davacı tarafından faturalar Türk Lirası olarak düzenlenmiş ve bugüne kadar bu fatura bedelleri Türk Lirası çeki verilerek kapatıltığını, bu ticari alışverişler de (+-) kur farkı oluştuğu halde taraflar arasında gerçekleşen bu ticari alışverişlerde bugüne kadar (+-) kur farkı faturası düzenlenmediğini, taraflar arasında kur farkı ödemesi yönünde oluşmuş bir ticari teamül ve uygulamanın da mevcut olmadığını, bu nedenle davacının kur farkı talebi yasaya ve taraflar arasındaki ticari teamüle uygun olmadığını, davacının takiple talep ettiği faiz oranının da fahiş olduğunu, davacının dövize %10 yıllık faiz talep ettiğini, Merkez Bankası tarafından dövize uygulanan reeskont faizinin yıllık %4 civarında olduğunu, bu nedenle davacının takip talebindeki faiz talebinin de yasaya uygun olmadığını, taraflar arasındaki mutabakata aykırı olan davanın reddine, takip alacağının %20sinden az olmamak üzere davacının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulmasına, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde;davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Bakırköy ….İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyasında 24.635,95 USD asıl alacak, 94,61 USD işlemiş faiz olmak üzere toplam 24.760,56 USD alacak için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalının davacıya takibe konu miktardan dolayı borcunun olup olmadığı hususunda olup, Bakırköy …İcra Müdürlüğünün …. esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine yapılan icra takibinde ödeme emrinin davalı şirkete 24/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirketin 21/11/2018 tarihinde ödeme emrine itiraz ettiği, dolayısıyla takibin durmadığı, yine takibin durduğuna dair icra müdürlüğünün durma kararı da vermediği anlaşılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının takip durmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-Davalı lehine takdir edilen 13.591,36.-TL.vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
3-Alınması gereken 44,40.-TL karar harcından peşin alınan 1.624,94.-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.580,54.-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
4-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili Av. … in yüzüne karşı, davalı vekilinin yokluğunda verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 12/04/2019
Katip …
¸e-imzalıdır.

Hakim …
¸e-imzalıdır.