Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1003 E. 2022/131 K. 08.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1003 Esas
KARAR NO : 2022/131

DAVA : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/10/2018
KARAR TARİHİ : 08/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/02/2022

Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından müvekkili aleyhine Bakırköy …. İcra müdürlüğünün … E sayılı takip dosyası ile takip başlatıldığını, takibe konu bononun kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu iki adet taşınmazın satın alımı için imzalanmak suretiyle boş olarak verildiğini ve tarafların sözleşme hazırlamak için ayrıldıklarını, bu durumun şahitleri olduğunu, ancak inşaatın başlamaması üzerine müvekkilinin senedin iadesini istediğini, davalının masraf yaptığı gerekçesiyle müvekkilinden 10.000,00 TL istediğini, müvekkilinn davalıya elden 9.000,00 TL verdiğini ve imzaladığı senet olduğunu düşündüğü senedi geri aldığını ve üzerine iptal yazarak kasaya koyduğunu, daha sonra takipten haberdar olunması üzerne yaptırılan özel biilrkişi incelemesi ile müvekkiline iade edilen bonodaki imzanın taklit imza olduğu, takibe konu senetteki imzanın ise müvvekkiline ait olduğunun ortaya çıktığını, ayrıca senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu ileri sürerek ihtiyati tedbir ile icra takibine konu bonodan dolayı borçlu bulunmadığının tespitine ve kötüniyet tazminatına karar karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmisini istemiştir.
CEVAP:Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Hak düşürücü ve zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili ile davacı arasında noterlikçe düzenlenmiş 19/10/2015 tarihli taşınmaz satış vaadi sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeyle davacının üç adet taşınmazı müvekkiline vermeyi kabul ve taahhüt ettiğini,üç adet taşınmaz bedelinin 500.000,00 TL olarak kararlaştırıldığını ve bu bedelin davacıya ödendiğini,dava ve takip konusu senedini de yapılan bu ödeme nediniyle verildiğini,davacının edimlerini yerine getirmediğini, satış vaadi sözleşmesinde satış bedilinin davacının isteği ile 150.000,00 TL olarak gösterildiğini, davacının müvekkiline 10.000,00 TL vermediğini, davacıya senet iade etmediklerini ve davacıdaki senedi kabul etmediklerini savunarak davanın reddini dilediği, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili 08/02/2022 havale tarihli dilekçesi ile tarafların sulh olmaları üzerine davadan feragat ettiklerini, dosyada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini ve yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını bildirdiği, davacı vekilinin bu hususta yetki içeren vekaletnamesinin bulunduğu, davalı vekili de 08/02/2022 tarihli dilekçesiyle sulh olmaları nedeni ile feragatı kabul ettiklerini ve feragat nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini yargılama gideri ve vekalet ücreti taleplerinin olmadığını beyan ettiği anlaşılmıştır.
Taraf vekilleri hem sulh protokolü nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesini, hem de davacı vekilinin aynı dilekçe davadan feragat etmiş olduğunu beyan etmiştir.
Bilindiği üzere, HMK’nın 307. maddesine göre davadan feragat “Davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir.” Yine aynı kanunun 311. maddesine göre “Feragat, kesin hükmün sonuçlarını doğurur.” Bu hükümler gözetildiğinde davadan feragat davaya kendiliğinden son veren bir taraf işlemi olduğunda kuşku bulunmadığı, davadan feragatın usulüne uygun, süresinde ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri hususta olduğu anlaşılmıştır.
Bir davada hem feragat nedeniyle davanın reddine, hem de sulh nedeniyle karar verilmesini yer olmadığına karar vermek mümkün değildir. Tarafların sulh olduklarına dair karşılıklı beyanda bulunmuş olmaları nedeniyle sulhun taraflar açısından bağlayıcı olacağı konusunda tereddüt yoktur. Fakat davacının davadan feragatı nazara alınarak davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmesi usuli olarak zorunludur.
Hal böyle olunca davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın feragat nedeniyle reddine,
2-Davadan feragatin gerçekleştiği safhaya göre alınması gereken 2/3 oranındaki 53,80 TL karar harcının alınan peşin harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Talep edilmediğinden davalı lehine vekalet ücreti ve yargılama giderleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile karar verildi. 08/02/2022

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.