Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/947 E. 2018/985 K. 18.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/947 Esas
KARAR NO : 2018/985

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 25/10/2017
KARAR TARİHİ : 18/10/2018
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/10/2018
Davacı vekili tarafından açılan İtirazın İptali davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekilinin mahkememize vermiş olduğu dava dilekçesi ile; Müvekkil şirket, davalı ile aralarındaki ticari ilişki neticesinde yapılan satışlara ilişkin faturalara ait bedelleri davalı tarafından müvekkil şirkete verilen siparişlere göre USD (Amerikan Dolan) veya TL (Türk Lirası) üzerinden davalı şirkete keşide edildiğini, ancak davalı tarafından döviz bazmda keşide edilen faturalara ilişkin ödemelerin TL olarak yapıldığını, fatura bedellerinin TL olarak ödenmesi nedeniyle müvekkil şirketin davalı nezdinde kur farkı alacağı doğduğunu, müvekkil şirket tarafından 31.10.2016 tarihli 754828 no.lu 1.848,83 TL bedelli kur farkı faturası keşide edildiğini, söz konusu faturanın davalı şirket tarafından kabul edildiğini, cari hesabına işlendiğini ve müvekkil şirkete ödendiğini, bu nedenle taraflar arasında kur farkından doğan alacaklara ilişkin fiili uygulama ve teamül bulunduğunu, ticari ilişkilerinin devamında döviz bedelli faturalarına ilişkin olarak kur farkından dolayı 31.12.2016 tarihinde …. no.lu 10.186,60 TL bedelli faturayı kestiğini ve davalıya gönderdiğini, ancak davalı tarafın Bakırköy …. Noterliğinin 27.01.2017 tarihli …. yevmiye no.lu ihtarnamesi ile faturayı iade ettiğim, bunun üzerine başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla müvekkil şirket tarafından davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı vekili mahkememize vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; Davacı tarafın iddialarının aksine, müvekkil ile davacı arasında kur farkından doğan alacaklara ilişkin herhangi bir anlaşıma ve/veya ticari teamül bulunmadığını, tüm ticari kalemlerin ne şekilde ödeneceği taraflar arasındaki ödeme uygulamaları ile sabit olup, davacının sonradan zorlama bir yorumla ürettiği kur farkı alacağının yasal veya kanunda borç doğuran sebeplere ilişkilendirilmiş bir dayanağı olmadığını, davacı şirketin somut olayda Türk Lirası üzerinden fatura kestiğini, Türk Lirası üzerinden ödeme aldığını, Türk Lirası üzerinden ticaret yapmış fakat kendince kendi doğrusuna göre hesaplama yaparak tek taraflı olarak müvekkil şirketi borçlu akdettiğini, müvekkil şirket ile davacı arasında, ticari ilişkinin döviz ile yapılacağına kur farkı alınacağına dair yazılı bir sözleşme veya fiili bir uygulama olmadığını, her ticari olay birbirinden bağımsız olup müvekkil şirket tavrını net olarak koyduğunu, davacı şirketin sonradan icat ettiği kur farkı alacağına itiraz yapıldığını, hal böyle iken davacı tarafın ticari teamülden bahsetmesinin kabul edilemez olduğunu belirterek, davanın reddi ile, davacı şirketin % 20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmişlerdir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Bakırköy …İcra Müdürlüğünün…. Esas sayılı dosyasında 10.186,50 TL asıl alacak, 458,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.645,31 TL kur farkından kaynaklanan alacak için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın takibe konu kur faturasından dolayı davalının davacıya borcunun olup olmadığı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra mali müşavir bilirkişi ile inceleme yaptırılmış, mali müşavir bilirkişinin 22/06/2018 havale tarihli raporunda; ……….İncelenen davacı şirkete ait 2016 ve 2017 yılı yevmiye, defteri kebir ve envanter defterinin açılış tasdikleri ile dönem sonunda yaptırılması gereken yevmiye defterinin kapanış (görülmüştür) onaylarının yasal süresinde olduğu, (TTK Md.64/3) 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin yeni TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır. (HMK Md.222/2).
Davacı şirketin incelenen 2016 yılı ticari defterlerinde, 2017 yılında davalı şirkete 231.256,52 TL tutarında 39 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 156.000,00 TL tahsilat yapıldığı ve 48.579,91 TL tutarında 12 adet iade faturası alındığı, yılsonu itibariyle davalı şirketin 26.676,61 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
Davacı şirketin incelenen 2017 yılı ticari defterlerinde, davalı şirketin 2016 yılından 26.676,61 TL borçlu olduğu, 2017 yılında davalı şirkete 5.006,88 TL tutarında 1 adet fatura düzenlendiği, karşılığında 21.000,00 TL tahsilat yapıldığı, takip ve dava tarihi itibariyle davalı şirketin 10.683,49 TL borçlu olduğu tespit edilmiştir.
İncelenen davacı şirkete ait 2016 ve 2017 yılı yevmiye, defteri kebir ve envanter defterinin açılış tasdikleri ile dönem sonunda yaptırılması gereken yevmiye defterinin kapanış (görülmüştür) onaylarının yasal süresinde olduğu, (TTK Md.64/3) 2016 ve 2017 yılı ticari defterlerinin yeni TTK. Hükümlerine göre usulüne uygun tutulmuş ve kendi lehine delil olma özelliğine sahip olduğu kanaatine varılmıştır. (HMK Md.222/2).
Davalı şirketin incelenen 2016 yılı ticari defterlerinde, 2016 yılında davacı şirketten 221.069,91 TL tutarında 38 adet fatura alındığı, karşılığında 156.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı ve 48.579,91 TL tutarında 12 adet iade faturası düzenlendiği, yıl sonu itibariyle davacı şirketin 16.490,00 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Davalı şirketin incelenen 2017 yılı ticari defterlerinde, Davalı şirketin 2016 yılından 16.490,00 TL borçlu olduğu, 2017 yılında davacı şirketten 5.006,88 TL tutarında 1 adet fatura alındığı, karşılığında 21.000,00 TL tutarında ödeme yapıldığı, takip ve dava tarihi itibariyle davacı şirketin 496,88 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir.
Mali açıdan değerlendirmelerimiz: Yapılan mali inceleme neticesinde davacı şirketin ticari defter ve belgelerinde davalı şirketin 10.683,49 TL borçlu olduğu, davalı şirketin ticari defter ve belgelerinde ise davacı şirketin 496,88 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Taraflar arasında 10.186,61 TL fark bulunmakta olup bu fark davacı şirketin düzenlediği 31.12.2016 tarih ve …. no.lu kur farkı faturasından kaynaklanmaktadır. Davacı şirket tarafından davalı şirkete 31.10.2016 tarihli 1.846,83 TL tutarında bir “kur farkı” açıklamasıyla fatura düzenlenmiştir. Davacı şirket taralından davalı şirkete bu fatura dışında dava konusu olan 31.12.2016 tarihli 10.186,50 TL tutarında bir “kur farkı” açıklamalı fatura düzenlemiştir.
Taraflar arasında kur farkı hesaplanmasına dair yazılı bir sözleşme bulunmadığı görülmüştür. Davacı şirket düzenlediği kur farkı faturasında hiçbir açıklamada bulunmamış, faturanın açıklama bölümünde sadece “kur farkı” yazılmıştır.
Davacı şirket davalı şirket ile ticarete başladıkları tarihten 4 ay sonra (Haziran-Ağustos dönemini kapsayan satış ve tahsilatlarına ilişkin olarak) Ekim ayında bir kez kur farkı faturası düzenlemiş, 2 ay sonra da (aynı döneme ilişkin olarak) dava konusu olan kur farkı faturasını düzenlemiştir. Her iki kur farkı faturası da aynı dönem (Haziran-Ağustos) için düzenlenmiştir. Bu faturalara dayanak olarak sunulan tabloda düzenlenen faturalar ve yapılan tahsilatlar için uygulanan kurlar belirtmemiştir. Taraflar arasındaki ticari ilişki Aralık ayma kadar devam ettiği halde davacı şirket Evlül-Aralık dönemi için kur farkı faturası düzenlememiş ve bu yönde bir talepte bulunmamıştır. Bu uygulamalardan, taraflar arasında kur farkına ilişkin bir teamül olmadığı kanaatine varılmaktadır.
Düzenlenen dövizli faturada gösterilmesi gereken TL bedelin hesaplanmasında kullanılması gereken kur TCMB döviz alış kuru olmalıdır. Düzenlenen dövizli faturalardan kaynaklanan cari hesap alacakları ister yurtiçi müşterilerden olsun, isterse yurtdışı müşterilerden, geçici vergi dönemlerinde ve hesap dönemi sonunda kur değerlemesinin yapılması gerekir. Davacı şirketin ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede kur farkı hesaplamasını TCMB döviz alış kum verine döviz alış kuru verine döviz satış kuru üzerinden yapıldığı, geçici vergi dönemlerinde ve vılsonunda ise kur farkı hesaplaması yapılmadığı görülmüştür.
Davacı şirket vekili Sayın Mahkemenizin 2 no.lu celsesinin 2 no.lu kararında belirtilen “icra takibine konu ettiği kur farkına ilişkin faturanın hangi faturalardan kaynaklanan kur farkı ve vade tarihlerini bildirmesi için 2 hafta süre verilmesine” kararına rağmen 04.04.2018 tarihli dilekçesi ekinde sunulan tabloda kur farkları fatura bazında hesaplanmamış, faturaların ve tahsilatların kur karşılığı yazılmamış, Haziran-Ağustos dönemi toplam satış ve tahsilat tutarları üzerinden 31.12.2016 tarihli TCMB döviz satış kuru üzerinden değerleme yapılmıştır. Yukarıda belirtilen açıklamalar ışığında taraflar arasında kur farkına ilişkin ticari bir teamül olmadığı, davacının davalıdan kesmiş olduğu faturalara istinaden kur farkı talep edemeyeceği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Takdir Sayın Mahkemenize aittir.
Davacın şirketin ticari defterlerinde davalı şirketten alacağı olan 10.683,49 TL’den dava konusu 10.186,50 TL tutarındaki kur farkı faturasının düşülmesi sonrasında davacı şirketin davalı şirketten 496,99 TL talep edebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
B Formlarının değerlendirilmesi: Davacı şirketin kayıtlı olduğu Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğü ve davalı şirketin kayıtlı olduğu Güneşli Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından 2016 – 2017 takvim yıllarına BA-BS formları gönderilmiştir. Bu formlar üzerinde yapılan inceleme sonrasında taraflar arasında sadece Aralık 2016 dönemine ait B formlarında dava konusu faturadan kaynaklanan KDV hariç 9.431,00 TL fark bulunduğu tespit edilmiştir. İş bu dava konusu fatura davacı şirket tarafından beyan edilmiş, davalı şirket tarafından beyan edilmemiştir.
FAİZ: Davacı şirket vekili, takip talebinde 458,81 TL işlemiş faiz talep etmiştir. Bir alacağa faiz talep edilebilmesi için ödeneceği tarihin kesin olarak belli olması ya da karşı borçlunun bir ihtar ya da ihbarla temerrüde düşürülmesi gerekmektedir. Dosya incelemelerimizde, takip öncesinde davacı şirketin karşılıklı bir anlaşma ve belirlenmiş bir vadeye ilişkin belge ya da takip öncesi bir ihtar dosyaya sunmamıştır. Bu nedenle takipten önce işlemiş faiz hesaplaması yapılmamıştır. Davacı şirket takip tarihi itibariyle 3095 sayılı kanun 2. Mad. göre değişen oranlarda faiz talep edebilir.
GEREKÇELİ SONUÇ:
1. Yapılan mali inceleme neticesinde, davacı şirketin davalı şirketten 496,99 TL talep edebileceği,
2. Taraflar arasında kur farkına ilişkin ticari bir teamül olmadığı,
3. Davalı şirketin davalıdan kesmiş olduğu faturalara istinaden kur farkı talep edemeyeceği,
4. Davacı şirketin takip tarihi itibariyle 3095 sayılı kanuna göre değişen oranlara faiz talep edebileceği,
5. Tarafların, inkâr tazminatı ve diğer benzeri taleplerinin Mahkemenin takdiri içinde kaldığı, açıklanmış, bilirkişi raporu denetime ve hükme elverişli bulunduğundan, mahkememizce hükme esas alınmış, bilirkişi raporunda açıklanan gerekçelerle ve davacı vekili bilirkişi raporunda davalının cari hesaptan kaynaklanan 496,00 TL alacağı için talepte bulunmadıklarını, kur farkına dayalı faturadan kaynaklı alacaklarını talep ettiğini beyan etmiş, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere taraflar arasında kur farkına ilişkin ticari bir tahammül olmadığı, davacının davalıya kesmiş olduğu faturalara ilişkin kur farkı talep edemeyeceği, ayrıca taraflar arasında kumaş satımının yabancı para ile olduğuna dair yazılı bir sözleşme dosyaya sunulmadığı gibi, davacının dayandığı faturalarda yabancı para ile ilgili herhangi bir ibarenin bulunmadığı, faturalarının da TL cinsinden düzenlendiğinden kur farkı talep edilmesi mümkün olmadığından, yine davalı tarafından bir adet kur farkı faturasının ödenmiş olması sonraki kur farkı taleplerini haklı kılmayacağından, davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasının reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının REDDİNE,
2-Davalı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine,
3-Davalı lehine takdir edilen 2.180,00.-TL.vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 35,90.-TL karar harcından peşin alınan 181,80.-TL harcın mahsubu ile bakiye 145,90.-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davacı vekili Av. …. , Davalı vekili Av. … Şahinyüzüne karşı verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.18/10/2018

Katip …

Hakim …