Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/897 E. 2018/199 K. 21.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/897
KARAR NO : 2018/199

DAVA : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
DAVA TARİHİ : 11/10/2017
KARAR TARİHİ : 21/02/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/02/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı, davalı şirketin YK üyesi ve ortağı olduğunu, müşterilerden ortaklıktan ayrıldığım ve ilişiğimin kesildiğine dair e- mail atıldığını öğrendiğini, diğer ortak …’dan durumu sorduğunda şirket ortağı olmadığını ve şirkete gelemeyeceğim cevabını aldığını, şirket kayıtlarını inceleme isteğinin ise red edildiğini, ticaret sicil kayıtlarında yaptığı araştırmada kendisinin şehir dışında olduğu sırada 25/08/2016 tarihinde olağanüstü genel kurul yapıldığını ve bu genel kurulda şirket YK’dan istifa ve şirket ortaklığından ayrıldığına ilişkin karar alındığını, kendisinin istifa ve hisse devri hususunda herhangi bir belge imzalamadığını, C. savcılığına suç duyurusunda bulunduğunu ve ceza davası açıldığını ileri sürerek 25/08/2016 tarihi ve 10/10/2017 Olağanüstü genel kurul kararlarının batıl sayılmasına,ihtiyati tedbir ile şirkete kayyım atanmasına karar verilmesin istemiştir.
Buna karşılık davalı vekili, dava konusu 25/08/2016 tarihli genel kurulun iptal edildiğini, davacının halen şirket hissedarı bulunduğunu, 10/10/2017 tarihli genel kurulda ise yönetim kurulunun belirlendiğini, seçimin yasal prosedüre uygun yapıldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Dava, şirket genel kurul kararlarının butlanın tespiti veya iptali isteğine ilişkindir.
Tarafların iddia ve savunmaları, sunulan ve sağlanan bilgi ve belgeler ile tüm dosya kapsamından anlaşılacağı üzere;
Davacının davalı şirketin ortağı ve davaya konu genel kurul kararlarından önce davalı şirketin Y.K üyesi olduğu; ancak davalı şirketin 25/08/2016 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısında YK’dan istifa ve şirket ortaklığından ayrıldığına ilişkin karar alındığı; davacının da iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davalı şirketin 25/08/2016 tarihinde yaptığı olağanüstü genel kurul toplantısına davacının katılmadığı ve toplantının çağrısız şekilde yapıldığı saptanmıştır. Diğer yandan davalı şirket, davacının şirket ortaklığından ve Y.K üyeliğinden istifa ile ayrıldığına ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmamıştır.
Davalı şirketin 25/08/2016 tarihli genel kurul toplantısında aldığı bu kararın sehven alındığına ve davacının ortaklığının devam ettiğine ilişkin bilahare 20/03/2017 tarihinde yeni bir genel kurul kararı aldığı saptanmış ise de bu genel kurul toplantısının da çağrısız yapıldığı ve davacının katılmadığı saptanmıştır.
Davalı şirketin davacının şirket ortaklığının devam ettiğine ilişkin aldığı 25/08/2016 tarihli genel kurul kararından sonra dava konusu 10/10/2017 olağanüstü genel kurul toplantısını yapmıştır. Bu toplantıya davacı da çağrılmış; ancak şirkete bildirdiği adrese tebligat yapılamamıştır.
Davacının şirket ortaklığından ayrıldığı ve Y.K üyeliğinden istifa etmediği tarafların kabulünde olduğu göz önüne alındığında dava konusu genel kurul kararlarının sıhhatinin incelenmesi gerekir.
Dava konusu 25/08/2016 tarihli toplantının çağrısız şekilde yapıldığı ve şirket ortağı olan davacının bu toplantıya katılmadığı anlaşılmaktadır. 25/08/2016 tarihli genel kurul toplantısı, toplantı yapıldığı tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın 416.maddesine göre çağrısız yapılmış olup, TTK.nun 416. maddesindeki düzenlemeye göre bütün pay sahipleri veya temsilcileri, aralarından biri itirazda bulunmadığı takdirde genel kurul toplantılarına dair olan diğer hükümler saklı kalmak şartıyla, çağrı hakkındaki merasime riayet etmeksizin de genel kurul olarak toplanabilir. Diğer bir anlatımla, anılan yasa hükmünden de anlaşılacağı üzere, kanun koyucu çağrısız bir genel kurulun var sayılmasını, bütün pay sahipleri veya temsilcilerinin hazır bulunmaları ve pay sahiplerinin bu toplantı şekline itiraz etmemiş bulunmaları şartlarının gerçekleşmesi durumunda kabul etmektedir. Tek bir payın sahibi veya temsilcisi bulunmaz veya toplantıyı terk ederse, yada katılıp toplantı şekline itiraz ederse, bir genel kurulun gidişini etkileyebilecek durumda olup olmaması da durumu değiştirmez. Bu durumda TTK.nın 416. maddesinde öngörülen iki şart gerçekleşmeden yapılan 25/08/2016 tarihli genel kurul toplantısı ve alınan kararların da yoklukla malul olduğu kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalı vekili 25/08/2016 tarihli genel kurul kararlarının sonradan yapılan 20/03/2017 tarihli genel kurul kararı ile kaldırıldığını ve bu nedenle davanın konusuz kaldığını savunmuş ise de anılan genel kurul toplantısının da çağrısız yapıldığı ve davacının da bu toplantıya katılmadığı ve dolayısı ile bu toplantının da yok hükmünde bulunduğu sonucuna varıldığından davalı vekilinin bu savunması yerinde görülmemiştir.
Diğer dava konusu 10/10/2017 olağanüstü genel kurul toplantısına gelince;
İş bu genel kurul toplantısının TTK 414. maddesi gereğince çağrı usulü ile yapıldığı, çağrının kanun ve ana sözleşmenin 11. madde hükümlerine uygun olarak yapıldığı saptanmıştır. Her ne kadar davacı, bu genel kurul toplantısı için kendisine çağrı yapılmadığını ileri sürmüş ise de çağrı ilanlarının kanun ve ana sözleşmeye göre yapıldığı, davacıya noter aracılığı ile gönderilen davetin davacının şirkette kayıtlı olan adresine gönderildiği, ancak davacının adresinde olmaması ve yeni adresinin de bilinmemesi nedeniyle yapılamadığı, ayrıca kendisine bu hususta e-mail gönderildiği anlaşıldığından davacının bu yöndeki iddiası yerinde bulunmamıştır. Diğer yandan bu toplantıda alınan kararların içeriği dikkate alındığında toplantı ve karar nisabında bir eksiklik bulunmadığı, anılan kararların kanun ve ana sözleşme ile afaki iyiniyet kurallarına da aykırı bir yönünün de bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Hal böyle olunca davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile davalı şirketin 25/08/2016 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun TESPİTİNE, 10/10/2017 tarihli genel kurul toplantısına yönelik talebin REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90 TL karar harcından daha önce yatırılan 31,40 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye karar harcının davalıdan tahsiline,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ile 31,40 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 137,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
7-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere hazır taraf vekillerinin yüzünde oy birliği ile verilen karar açıkça okunup anlatıldı. 21/02/2018 10.39

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVACI
9 Tebligat – 114,00 TL
4 Müzekkere – 23,20 TL
Toplam = 137,20 TL