Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/873 E. 2019/634 K. 01.07.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/873
KARAR NO : 2019/634

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 04/10/2017
KARAR TARİHİ : 01/07/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/07/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkilinin davalı şirketten 33.655,18 TL cari hesap alacağının bulunduğunu, söz konusu tutarın davalı şirkete ödünç olarak ödendiği müvekkili şirketin ticari defter kayıtlarında da görüldüğünü, davalıya yapılan ihtar üzerine borcun ödenmediği bu nedenle Küçükçekmece …. İcra Müdürlüğünün… E. Sayılı dosyasından ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bu nedenlerle yapılan itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Davacının üstlendiği işi gereği gibi ifa etmediğini, davacının işi tamamlamadığı gibi müvekkili şirkete haksız yere 77.715,61 TL ve 13.216,00 TL lik faturalar kesmiş olduğunu, bu faturalara dayanak alacak talebinde bulunduğunu, davacının haksız kazanç sağlama peşinde olduğunu, faturalardaki yapılan işin ispat edilmesi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRİLMESİ;
Dava itirazın iptali davası olup taraflar arasındaki ticari ilişki sebebiyle icra dosyası kapsamında davacının davalıdan cari hesap alacağının bulunup bulunmadığı, davalıdan alacaklı olup olmadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
01/03/2018 tarihli Bilirkişi Raporunda;
Davacı tarafından, cari hesaba konu olan alacağının ticari ilişkiden dolayı davalıya borç olarak verildiği beyan edilmiş olup, bu beyana istinaden icra takibi başlatılmıştır.
Davalı taraf ise cevap dilekçesinde ” Müteahhitliğini müvekkili şirketin yaptığı, … Mah. ….Sok. No:…. … Ada … Parsel … Pafta Gelibolu Çanakkale adresindeki binanın elektrik işlerinin yapımı konusunda, müvekkili şirket ile davacı arasında 09/04/2016 tarihli sözleşme imzalandığını, ancak davacının üstlendiği bu işi, gereği gibi ifa etmediğini, işi yapmadığını, davacının işi tamamlamadığı gibi müvekkili şirkete haksız yere 77.715,61 TL ve 13.216,00 TL’lik faturalar kestiğini ve bu faturalara dayanarak alacak talebinde bulunduğunu beyan etmiş olup, bu beyan ile ilgili 09/04/2016 tarihli tarafların kaşe ve imzasını içeren ”Elektrik tesisat işçilik sözleşmesinin” dosyaya sunulduğu görülmüştür.
Fatura ticari ilişkilerde ispat vasıflarından birisidir. Bir faturanın borç doğurabilmesi için öncelikle faturanın karşı tarafa tebliğ ve teslim edilmesinin ispatı ile ispat edilememesi durumunda ise davaya konu işlerin yapılıp davalıya teslim edildiğinin muteber deliller ile ispatı gereklidir.
Davacı şirket tarafından dosyaya 20/10/2016 tarihli … nolu ve A, B ve C blok elektrik altyapı tesisatı açıklamalı 77.715,61 TL tutarındaki fatura ile 20/10/2016 tarihli …. nolu vade farkı açıklamalı 13.216,00 TL tutarındaki fatura fotokopilerinin sunulduğu görülmüştür.
Taraflar arasında imzalanan ”Elektrik tesisat işçilik sözleşmesinin” incelenmesinden, sözleşmede ödenecek tarihler belirlenmediğinden ve vade farkı istenebileceği ile ilgili bir hüküm bulunmadığından, davacı tarafın davalıya hitaben düzenlediği 13.216,00 TL tutarındaki vade farkı faturasının bedelini isteyemeyeceği söylenebilecek olmakla birlikte, bu konuda nihai karar mahkemenindir.
Bu durumda dava konusu olayın çözümlenebilmesi, davacının davalıya hitaben düzenlediği 20/10/2016 tarihli ve 77.715,61 TL tutarındaki fatura bedelini davalıdan talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Söz konusu faturada teslim alan isim ve imzanın bulunmadığı ve işin yapıldığı ile ilgili başkaca bir belge de sunulmadığı görülmüştür. Bu fatura bedelinin istenip istenemeyeceğinin belirlenmesi için davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesinden 2016 yılına ait BA ve BS bildirimlerinin istenilmesi gerektiği düşünülmekle birlikte, bu konuda nihai karar mahkemenindir.
Ticari defterler de ayrıca ispat vasıtalarından birisidir. Ticari defter ve belgelerin sahibi lehine delil teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, tacirin tutmakla yükümlü olduğu ticari defterlerin kendisi lehine kanıt teşkil etmesi, her iki tarafın da defter tutma yükümlüsü olmasına uyuşmazlığın her iki tarafın da defterlerine kaydetmesi gereken ticari bir işle ilgili olmasına, tutulması gereken tüm defterlerin tutulmuş olmasına, defterlerin usulüne uygun tutulmasına ve onaya tabi defterlerin onaylatılmış olmasına, defterlerdeki kayıtların birbirini teyit etmesine, defterlere dayanarak ispat edilmek istenen iddianın da karşı taraf delillerince çürütülmemiş olmasına, defterlerine dayanan tarafın yemin etmiş olmasına bağlıdır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler ile davacının incelenen ticari defterleri lehlerine kesin delil vasfına haiz olup, davalının incelenen ticari defterlerinin lehlerine kesin delil vasfına haiz olup olmadıkları konusunda takdir mahkemenindir.
Davacı taraf inceleme gününde ticari defterlerini ibraz etmiş olup, incelenen ticari defterlerin lehlerine kesin delil vasfına haiz olup olmadıkları konusunda takdir mahkemeye ait olmak üzere davacının incelenen ticari defterlerinde faturalar ile ödemelerin davacının ticari defterlerinde faturalar ile ödemelerin davacının ticari defterlerinde kayıt altına alındığı görülmüştür.
Davalı şirket tarafından inceleme gününde ticari defterleri ibraz edilmediğinden, ticari ilişki ile ilgili kayıt bulunup bulunmadığı, kayıt var ise ticari ilişkinin ne şekilde kayıt altına alındığı belirlenememiştir.
Davacı tarafın davalıdan alacak talebinde bulunabilmesi için, davalının bağlı bulunduğu vergi dairesinden 2016 yılına ait BA-BS bildirimlerinin istenilmesi gerektiği, davalının 77.715,61 TL tutarındaki faturayı vergi dairesine BA formu ile beyan ettiğinin görülmesi ihtimalinde, davacının davalıdan alacak talebinde bulunabileceğinin söylenebileceği,
Başlatılan icra takibi; Davacı şirket, davalı şirket hakkında 33.231,61 TL ile 152,14 TL asıl alacak ve 281,08 TL ile 0,35 TL geçmiş gün faizi olmak üzere toplam 33.665,18 TL alacağı icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yıllık %10,50 avans faizi ile tahsili talebiyle Küçükçekmece … İcra Dairesinin …. E. Sayılı dosyasından 18/11/2016 tarihi itibariyle cari hesap alacağından kaynaklanan alacağı için haciz yolu ile takibe geçtiği görülmüştür.
İcra takibinin 18/11/2016 tarihi itibariyle başlatıldığı, ödeme emri ve eklerinin 23/11/2016 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, 24/11/2016 tarihinde davalı vekili tarafından sunulan itiraz dilekçesi ile takibin durduğu tespit edilmiştir.
İcra takibine davalı tarafın cevabı; Yapılan icra takibine karşı davalı vekili tarafından verilen 24/11/2016 tarihli dilekçede özetle ”Dosyada alacaklı olarak görünen firmaya müvekkilin herhangi bir borcunun bulunmadığı, bu borcun tamamına faiz, ücreti vekalet ve diğer bütün ferileri ile birlikte itiraz ettiklerini belirterek borca itirazlarının kabulü ile takibin durdurulmasına karar verilmesi” talep ve beyanında bulunduğu görülmüştür.
Faiz Talebinin İrdelenmesi; Her iki taraf da tacir olduklarına göre aralarında faiz esastır. Ancak bir alacağa faiz istenebilmesi için ödeneceği tarihin belli olması veya alacaklının bir ihtar veya ihbar ile borçluyu temerrüde düşürmesi gerekmektedir.
Davacı tarafın davalıya hitaben düzenlediği ihtarname 11/11/2016 tarihinde davalı şirkete tebliğ edilmiş olup, ihtarname ile verilen 3 günün sonu 16/11/2016 tarihine tekabül etmektedir.
Davacı tarafın takipten önce 19,39 TL faiz isteyebileceği hesaplanmış olup, davacının takipten önce istediği faizin tespitleri aşan kısmının yerinde olmadığı kanaati edinilmiştir.
Davacı tarafın davalıdan 18/11/2016 takip tarihinde TCMB kısa vadeli krediler avans faizi nispetinde avans faizi isteyebileceği ve davacının takipten sonra yıllık %10,50 ve sonraki dönemlerde değişen oranlarda avans faiz isteminin mümkün bulunduğu söylenebilecektir.
Sonuç;
Davacı tarafın davalıdan alacak talebinde bulunabilmesi için davalının bağlı bulunduğu vergi dairesinden 2016 yılına ait BA-BS bildirilmlerinin istenilmesi gerektiği, davalının 77.715,61 TL tutarındaki faturayı vergi dairesine BA formu ile beyan ettiğinin görülmesi ihtimalinde davacının davalıdan 18/11/2016 tarihinde 33.231,61 TL tutarınca alacak talebinde bulunabileceğinin ve takipte yıllık %10,50 ve sonraki dönemlerde değişen oranlarda avans faizi isteminin mümkün bulunduğunun söylenebileceği,
Davalı tarafın cevap dilekçesindeki diğer beyanlarının değerlendirilmesi hukuki ve teknik bilgiler gerektirip, bu alanlarda hukuki değerlendirme yapılabilmesi için dosyaya elektrik mühendisi bilirkişinin eklenmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
17/09/2018 tarihli Bilirkişi Ek Raporunda;
Davalı şirketin bağlı bulunduğu vergi dairesi tarafından gönderilen yazı ekinde davalı şirketin 2016 yılına ait BA bildiriminin incelenmesinden, takibe konu olan 20/10/2016 tarihli 13.216,00 TL ve 20/10/2016 tarihli 77.715,61 TL tutarındaki faturalara BA bildiriminde rastlanmamıştır.
Bu durumda, davacının davalıya düzenlediği 20/10/2016 tarihli …. nolu 13.216,00 TL tutarındaki faturalara davalı şirketin 2016 yılındaki BA bildiriminde rastlanmadığından ve davacı tarafın faturaların kaşrı tarafa tebliğ edildiği ile ilgili yazılı delil sunmadığı görüldüğünden, dosyadaki mevcut belge ve bilgilere göre davacının takip tarihi itibariyle talep edilebilir bir alacağının bulunmadığının söylenebileceği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde;

Davacı tarafın cari hesaptan kaynaklı alacak talepli icra takibi başlattığı davalının süresinde yaptığı itiraz üzerine iş bu itirazın iptali davası açılmış olmakla ;
Cari hesaba dayanak olduğu iddia edilen 77.715,61 TL tutarındaki imzasız ve 13.216,00 TL tutarındaki ad soyad olmaksızın paraflı faturalar incelendiğinde,bilirkişi raporu ile de anlaşılacağı üzere her iki faturanın da BA-BS formlarında yer almadığı ,davalı asil isticvap edilmiş ve de 13.216,00 TL lik faturadaki ad soyad olmaksızın atılan parafın kendisine ait olmadığı beyanı karşısında davacı yanın mal/hizmet edimini ifa ettiğini ıspat edemediği bu hali ile davasını ıspat edemediği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Alınması gereken 44,40 TL karar harcından peşin alınan 406,42 TL harçtan mahsubu ile 362,02 TL’nin talep halinde ve karar kesinleşince davacıya iadesine,
3-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
6-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 4.038,62 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.01/07/2019

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır