Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/730 E. 2020/790 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/730
KARAR NO : 2020/790

DAVA : Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 15/08/2017
KARAR TARİHİ : 09/12/2020
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/01/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin 21.12.2011’de kurulduğunu, davadışı … ile davalı …’nün %50’şer hisseye sahip ortaklar olduğunu, şirketin ….da şube açma kararı aldığını, davalı …’nün şube yetkilisi olarak atanarak kendisine şubeyi münferit imza ile temsil ve ilzam yetkisi verildiğini, davalının Bakırköy … Noterliğinin 24.09.2014 tarihli ve …. yevmiye numaralı azilnamesi ile her türlü tazminat ve ceza davası açma hakkı saklı tutularak azledildiğini, davacı şirketin davalı yanın vekilliği sırasında Türkmenistan Tekstil Bakanlığınca düzenlenen ihaleyi kazandığını ve Bakanlık ile 08.08.2012 tarihinde 3 adet sözleşme imzalayarak … Fabrikası, …. İplik Fabrikası ve …. İplik Fabrikasının inşaat/modernizasyonu işlerini üstlendiğini, bu inşaat işlerinin Türkmenistan’da yapılan uygulamalarının tamamının müvekkil şirket adına vekil sıfatıyla davalı yan tarafından yürütüldüğünü, davalı tarafın, müvekkili şirketin Türkmenistan’daki işleriyle ilgili yetkili bulunduğu 2012, 2013, 2014 yıllarında şirket için nakit harcamalar yapmak maksadıyla muhtelif tarihlerde, muhtelif bedellerde, dayanağı bulunmaksızın toplam 1.610.046,45-USD şirketten nakit para çektiği ve işbu çektiği nakitlerle ilgili harcamaların açıklaması varsa bu harcamalar karşılığında alınan mal ve hizmetlerin bilgisi kendisinden talep edilmesine rağmen davalı tarafından bu hususta bilgi ve dayanak belge, kısacası hesap verme yükümlülüğü yerine getirilmediği, davalı tarafın bu bedelleri uhdesine geçirdiğinin sabit olduğunu, müvekkil şirket ile Türkmenistan tekstil bakanlığı arasında, 2012 yılında; Şeydi, Köneürgenç ilçesi ve Türkmenebat (itnit) şehrinde olmak üzere 3 tane iplik fabrikası inşa etmek için sözleşme akdedildiğini, davalı tarafın şirketin menfaatine aykırı şekilde ve bu projelerde, sözleşmede yer almayan/proje dışı ek inşaatlar ve/veya işler yaptığını ve şirketin işbu sözleşmeler dışında 3 proje için toplamda 5.419.221,08-USD. ek maliyete katlanmasına, diğer bir deyişle zarar etmesine sebebiyet verdiğini, davalı yanın Bakırköy …. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı dosyasına vermiş olduğu kendi beyanlarıyla, kontrat dışı işler yaptığını açıkça ikrar ettiğini, bu kadar yüksek montanlı fabrika inşaat işlerinde; davalı yanın vekaletnamede olmayan yetkiye rağmen sanki yetki varmışçasına hareket etmesi, böylesine maliyetli ve en nihayetinde sözleşmesel yükümlülüğün bulunmadığı hususta davacı şirket tarafından alınmış bir yönetim/ortaklar kurulu alınmaksızın, diğer ortak …. bilgilendirilmeksizin davalı yanın kendi inisiyatifiyle hareket etmesi kabul edilemez olup, davalının basiretli ticari vekil sıfatıyla bağdaşmadığını, davacı şirket ile Türkmenistan Tekstil Bakanlığı arasında akdedilen kontratın davalı yana verilen talimat/davacı şirketin açık iradesi niteliğinde olup davalı yanın işbu talimata aykırı davrandığını, talimatın dışına çıktığını, talimattan ayrılarak davacı şirketin 5.419.221,08 USD ek maliyete katlanmasına sebebiyet verdiğini, Neticeten; davalının müvekkil davacı şirket tarafından kendisine verilen vekaletnamelerde bulunan yetkileri kötüye kullanmak/vekaletin kendisine yüklediği yükümlülüklere aykırı hareket suretiyle ticari vekil kılındığı 31.01.2012 tarihinden vekaleten azil tarihi olan 24.09.2014 tarihine kadar; muhtelif giderler adı altında şirketten aldığı/çektiği ancak şirket giderleri/faaliyetleri için kullanmayıp uhdesinde/zimmetine nakden geçirdiği 1.610.046,45 USD’den; şirketin Türkmenistan’da gerçekleştirdiği inşaat projelerinde projelere dair ilgili makam/kurumlarla yapılan sözleşmelerde yer almayan ek inşaatları şirket yönetim kurulunun bilgi ve onayı olmaksızın, bu hususta kendisine verilen ayrı bir talimat bulunmaksızın tamamen şirket menfaatine aykırı olacak şekilde kendi inisiyatifiyle yapmak suretiyle hukuka aykırı olarak şirketin katlanmasına sebebiyet verdiği 5.419.221.08-USD. ek maliyetten, davacı şirketin uğradığı ve Bakırköy … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E. sayılı dosyasında mübrez 22/06/2017 tarihli bilirkişi raporu ile sabit olan, (fazlaya ilişkin ve ceza şikayetinde bulunma hakkımız saklı kalmak kaydıyla) ödeme günündeki TCMB tarafından uygulanan efektif döviz kuru karşılığı TL. olarak hesaplanacak toplam 7.029.267.53-USD zararının dava tarihinden itibaren isteyecek devlet bankalarının bu döviz cinsinden bir yıllık mevduat hesabına uyguladığı en yüksek faiziyle birlikte davalı tarafça tazminine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
ASIL DAVA CEVAP-KARŞI DAVA:Davalı vekili asıl davada cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin müvekkiline usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, müvekkili tarafından 15.09.2017 tarihinde haricen öğrenildiğini, dava dilekçesi ekinde sunulduğu belirtilen davacı delillerinin, mahkeme tensip zaptı bendi ve HMK 121 maddesi kapsamında taraflarına tebliğ edilmediğini, bu belge asıllarının mahkemeye sunulmasını, örneklerinin taraflarına tebliğini talep ettiklerini, dava dilekçesinde de belirtildiği üzere “Türkmenistan mevzuat’ gereğince tüzel kişiliğe haiz ayrı bir şirket…” işlemlerine ilişkin uyuşmazlık olduğunun belirtildiğini, davacı tarafça Bakırköy …. İş Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında işçi alacağı için açılan davaya sunulan cevap dilekçesinde savunma olarak; Türkmenistan Ülkesinde iş yapan şirketin Türkmenistan kanunlarına göre kurulan ayrı bir tüzel kişilik olduğu belirtildiğini, davacı tarafça ileri sürülen iddiaları hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere; müvekkilin davacı şirketin %50 oranında hisseye sahip ortağı olduğunu kendisine vekalet verilmesi, şirket işlemlerini yürütülmesine ilişkin olup, ticari vekil sıfatını veren bir işlem olmadığını, ortak sıfatı taşıyan müvekkilin sorumluluğu olsa olsa TTK 644 maddesi yollaması ile Limited Şirketler hakkında da uygulama alanı bulan 560. Maddesi kapsamında olabileceği, bu kapsamdaki zamanaşımı süresinin de 2 yıl olduğunu, Türkmenistan’daki şirkete ilişkin muhasebe kayıtlarının davacı şirket uhdesinde tutulması, tüm alımların davacı şirketçe yapılıp Türkmenistan’a davacı şirket yetkilisi dava dışı İbrahim Kütük tarafından Türkmenistan’a defalarca gidilip işlerin denetlenmesi, yapılan toplamı tutanakları… vs. dikkate alındığında sözleşme dışı tüm işlerin çok öncesinde bilinip yapılan işlere onay verildiği. 2 yıllık zaman aşımı süresinin somut olayda gerçekleştiğinin göstergesi olduğunu, bir an için vekil sıfatı kabul edilse dahi TBK 145 kapsamında 5 yıllık zamanaşımı süresinin de geçtiğini, dava dilekçesinde, müvekkilin sözleşme kapsamında Türkmenistan Devletinde, vekillik görevi kapsamında bilgi vermediği, vekillik görevini kötüye kullandığı ve şirketi zarara uğrattığı belirtilerek işbu dava açılmış ise de; bu iddialar soyut nitelikte ve gerçeği yansıtmadığı, davacı tarafça zarara esas alınan Bakırköy…. Asliye Ticaret Mahkemesinde alınan bilirkişi raporuna, müvekkil tarafça itiraz edilmiş olup, hukuken değer taşıyan bir belge niteliğinde olmadığı, tamamen yetersiz verilerle, hatalı değerlendirmelerle ve tam bir taraflılıkla hazırlandığı, yapılan tüm işlerin davacı şirket yetkilisi ve %50 ortağı olan İbrahim Kütük bilgisi ve onayı kapsamında yapıldığı, işin yapılış prosesi (aşamaları) dikkate alındığında; yapılan inşaat işlerinin zaman süreci içerisinde yapıldığı, sürecin her anının davacı şirket kontrolünde olduğu, tüm alımların merkezden yapıldığı, müvekkilin süreçte belirleyici olmadığı, merkezin onayı doğrultusunda ve işin gerektirdiği zorunluluklar (temelde su çıkması vs) doğrultusunda hareket ettiği; yargılama sürecinde incelenecek ticari kayıtlar, tutanaklar ve tanık beyanları ile ortaya konulacağını, müvekkilin yıllara dayalı olarak %50 ortağı bulunduğu şirketin yararına olmak üzere Türkmenistan Ülkesinde tüm gücü ile fedakarca çalıştığını bu kapsamda maddi ve manevi olarak çaba sarf ettiğini, bu emek karşılığında teşekkür beklerken, şirket ortaklığından kaynaklanan hakları gasp edilmiş ve üstelik böylesine haksız bir suçlama ile de itham edildiğini, müvekkilin özverili çabaları sonucunda Türkmenistan Ülkesinde yapılan iş ve elde edilen kazancın yüz milyon dolarlarla ifade edilecek büyüklüğe ulaştığını, ancak bu paraların dava dışı şirket yetkilisi tarafından kendi kontrolündeki offshore şirketlere aktarılarak adeta buharlaştırıldığını, davalı yanın 24.10.2017 havale tarihli karşı dava dilekçesinde özetle: müvekkilin davalı şirketin %50 ortağı olduğunu, bu durumun Ticaret Sicil kayıtları ile dayalı şirket kayıtları ile sabit olduğunu, müvekkilin Türkmenistan Ülkesinde ortağı bulunduğu davalı şirket için çalışmalarda bulunduğunu, bu kapsamda alınan ihaleler kapsamında inşaatlar yaptığını ve iplik fabrikaları kurduğunu, bu işlerin yapılması sürecinde müvekkilin şahsi emeğini yıllarca şirketinin gelir elde etmesi için sarf ettiğini, bu şahsi emek yanında alınan işlerin yapımı sırasında finansal anlamda da ortağı bulunduğu şirkete destek verdiğini, yapılan işler sonucunda müvekkilin verdiği bedelleri ve payına düşen geliri elde etmeyi hayal ederken: davacı şirketin yöneticisi ve %50 ortağı olan dava dışı ….’ün muhasebe hileleri ve fiktif işlemlerle tüm kazancı kendi kontrolündeki offshore şirketine aktardığının ortaya çıktığını, müvekkilin finansman katkısı sağladığı alacak dışındaki taleplerinin başka mahkemelerde dava konusu edildiğini, bu davanın konusunun müvekkilin Türkmenistan Ülkesinde yapılan işler sırasında müvekkilin verdiği bedele ilişkin olduğunu, davacı şirketin Türkmenistan Ülkesinde yapmış olduğu işlemlerin bedelinin hem davacı şirket kayıtlarında hem de Türkmenistan Devlet kayıtlarında sabit olduğunu, yapılan işlerin maliyetini oluşturan bedellerin bir kısmının davacı şirket tarafından geri kalan kısmının ise müvekkil tarafından karşılandığını, yargılama sürecinde davacı şirketin muhasebe kayıtlarında yapılacak inceleme ile müvekkilin alacaklı olduğu miktarın tam olarak ortaya çıkacağını, şirket muhasebe kayıtlarının davacı şirket elinde ve kontrolünde oluşu, bu kayıtlara müvekkilin erişiminin engellenmesi, fiktif muhasebe işlemleri, yapılan işlemlerin yıllara yaygın ve kapsamlı oluşu dikkate alındığında müvekkilin alacağının tespitinin, ancak detaylı olarak yapılacak bilirkişi incelemesi ile ortaya çıkabileceğinden, belirsiz alacak davası olarak dava açmak zorunluluğunun hasıl olduğunu, Neticeten; asıl dava yönünden öncelikle usule ilişkin itirazları kapsamında davanın usulden reddine, aksi takdirde esasa ilişkin itirazları kapsamında davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine, karşı dava yönünden, karşı davanın kabulüne, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100.000,00 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan alınmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:

Asıl dava; davacı şirket yöneticisi (Şube Müdürü) olarak görev yapan davalının yaptığı iş ve işlemlerle şirketi zarara uğrattığı iddiası ile sorumluluk hukuki nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir. Karşı dava ise; şirket ortağının ( şube müdürü’nün), şirkete verdiğini iddia ettiği finansal desteğin iadesi talebine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; asıl davada davalının ticari vekil mi, yoksa vekil mi, yoksa şirket ortağı olarak mı hareket ettiği, davacı şirketin davalının eylemleri ile zarara uğrayıp uğramadığı, zimmetine para geçirip geçirmediği, davalının sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise ne miktar sorumlu olduğu, zamanaşımı itirazının yerinde bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı, karşı davada ise davacının karşı davalı şirketin inşaat faaliyetinden dolayı karşı davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacaklı ise ne miktar alacaklı olduğu hususlarındadır.
Dava, limited şirket yöneticisinin sorumluluğu davası olup, somut olaya davalının sorumlu tutulduğu dönem itibariyle 6762 sayılı Yasanın uygulanması gerekmektedir. Buna göre, yöneticinin şirketten almış olduğu paralar varsa bunları iade ettiğini veya şirket işlerinde kullandığını ispatlayarak ancak sorumluluktan kurtulabilir.
Şirketin temsil ve idaresinden sorumlu bulunan yöneticilerin şirket işlerinde gösterecekleri dikkat ve basiret hakkında 6762 sayılı TTK’nun 320. maddesi, Borçlar Kanunu’nun 528/2. maddesine atıf yapmıştır. Buna göre şirket yöneticileri bir vekil gibi sorumludur. Şirket ile yöneticiler arasında vekalet ilişkisi söz konusu olup, yöneticiler kanun ve anasözleşme hükümleri ile genel kurullar tarafından alınan kararlar uyarınca şirket yararını gözeterek şirketin temsil ve yönetimini gerçekleştirmekle yükümlüdür. Şirket yöneticileri kasti veya ihmali hareketleri sonucu şirketi zarara uğratmaları halinde meydana gelen zarardan sorumludurlar. Bu itibarla, yöneticilerin şirkete karşı sorumluluğu kusur sorumluluğu niteliğinde ise de, TTK’nun 338. maddesi uyarınca meydana gelen zararda bir kusuru olmadığının ispat yükü şirket yöneticilerine ait bulunmaktadır. Bir başka deyişle, yöneticinin sorumluluğu ispat yükü tersine çevrilmiş bir kusur sorumluluğu olup, yöneticinin zararın meydana gelmesinde kusursuz olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Davalı vekili zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de taraflar arasındaki hukuki ilişkinin mahiyeti gereğince zamanaşımı süresi dava tarihi itibariyle dolmadığından ( TTK’nın 560. maddesinin ”sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren 2 ve her halde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren 5 yıl geçmekle zamanaşımına uğrar, şu kadarki bu fiil cezayı gerektirip Türk Ceza Kanunun’na göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır.” hükmünü ihtiva ettiği, her ne kadar davalı hakkında dosyamıza yınsıyan bir ceza soruşturması bulunmuyorsa da, iddia konusu fiilin teorik olarak güveni kötüye kullana suçuna konu olabileceği, bu nedenle ceza zamanaşımına tabi olduğu ve 8 yıllık zamanaşımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığından ) zamaşımı itirazının reddine karar verilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Her ne kadar davalı cevap dilekçesiyle karşı dava açmış, davacı karşı davanın süresinde olmadığından tefrikini talep etmeş ise de karşı davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından HM 133/2. maddesi gereğince bu davadan tefriki talebinin reddine karar verilerek yargılamaya devam edilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında davacı şirketin ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak asıl ve karşı dava yönünden ön inceleme duruşma tutanağı e maddesiyle belirlenen uyuşmazlık konusunda tarafların iddia ve savunmalarını da irdeleyecek şekilde Mali Müşavir …., İnşaat Mühendisi … ve Prof. Dr. … ‘ten denetime ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınmasına karar verilmiş, 19/09/2019 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; “… dosyaya mübrez belge, bilgi, takip dosyası, davacı ticari defter-belgeleri ile sınırlı olarak yapılan tespit, inceleme ve değerlendirmeler neticesinde;
a)Dava konusunun, asıl dava yönünden, davacı-karşı davalı şirketin, davalı-karşı davalı ortağın vekillik görevini kötüye kullanması nedeniyle uğramış olduğu toplam 7.029.267,53 USD tutarındaki zararının davalı-karşı davalıdan tahsili talebinden ibaret olduğu,
b)Karşı dava yönünden, davalı-karşı davacı ortağın davacı karşı davalı şirketin Türkmenistan’da yapılan işler için yapmış olduğu fînansal yardım tutarının davacı-karşı davalı şirketten tahsili talebinden ibaret olduğu,
c)Davacının 2011-2012-2013-2014 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu kanaatine varıldığı,
d)Dosyada mübrez yedi adet vekaletnamenin incelenmesi neticesinde davalı …’nün Türkmenistan Şubesi müdürü (yetkilisi) sıfatıyla 30.11.2011 tarihinden 24.09.2014 tarihine kadar Türkmenistan’daki bilcümle işleri yapmak üzere vekil tayin edildiği, dolayısıyla yapılan yetkilendirmeler neticesinde de davalı …’nün dava konusu işlerde de vekil sıfatıyla hareket ettiği ve şubeyi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, şirket müdürü değil ancak şube müdürü olduğunun tespit edildiği,
e)Dava konusu olan 1.610.046,45 USD tutarındaki harcamaların davalının onayı ile yapıldığı, 1.610.046,45 USD’nin şirket yararına yapıldığı hususunda kayıtlarda bir açıklama bulunmadığı gibi, davalı …’nün bu harcamaların davacı şirket menfaatine yapıldığına dair herhangi bir belge sunmadığı,
f)Asıl dava yönünden, davalı-karşı davacının onayıyla yapılan 1.610.046,45 USD tutarındaki harcamaların davacı-karşı davalı şirket menfaatine yapıldığı hususu davalı-karşı davacı ortağın ispatına muhtaç olduğundan ve davalı-karşı davacı tarafından ispat da edilemediğinden, davacı-karşı davalı şirketin davalıdan dava tarihi itibariyle 1.610.046,45 USD alacağının bulunduğu,
g)Dava tarihi(15.08.2017) itibariyle USD kurunun (1 USD = 3,5369 TL) olduğu, davacının, 1.610.046,45 X 3,5369 = 5.694.573,28 TL tutarında alacağının bulunduğu,
h)Her ne kadar görevlendirme yazısı gereğince esas alman ön inceleme duruşma tutanağının e maddesinde “….zamanaşımı itirazının yerinde bulunup bulunmadığı noktasında toplandığı” şeklinde ibare bulunmakta ise de, mahkemenizce yapılan ön inceleme duruşmasında zamanaşımı itirazının reddine karar verildiğinden bu hususta heyetimizce bir değerlendirme yapılmadığı,
i)Yapılan sözleşmelerde yer almayan ek inşaatları şirket yönetim kurulunun bilgisi ve onayı olmadan davalının kendi insiyatifi ile yapmasından kaynaklanan 5.419.221.08 USD ek maliyet üzerinden Teknik Yönden yapılan İncelemelerde;
Son keşif tutanaklarına göre projelere ait fazladan yapılan iş toplamının 5.419.221.08 USD olduğu, takdiri Sayın Mahkemenize ait olmak üzere davacı şirket ortağı İbrahim Kölük’ün Türkmenistan’da bulunan şantiyelere on, onbeş kez geldiği, şirketin yetkilendirmiş olduğu davalı … ve diğer teknik elemanlarla toplantılar yapıp talimatlar verdiği dosya kapsamında anlaşılmış olup, diğer bir deyişle davacı şirketin Türkmenistan’da yukarıda 3 şantiyede belirtilen keşif fazlası işlerin yapılmasında bilgisi ve haberdar olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır. Zira davacı şirketin %50 hissedar ortağı ….’ün basiretli bir iş adımı, tüccar ve tacir olup, ne yaptığını ve ne yapılması gerektiğini bilecek ve bilebilecek durumda olduğu bu nedenle yukarıda tabloda gösterilen 3 adet şantiyedeki toplam 5.419.221,08 USD tutarındaki keşif harici fazla işlerin yapılmasında davacı şirket ortağı İbrahim Kölük’ün bilgisi ve haberi olmadığı durumunun hayatın olağan akışına ve normal halin icabına aykırı bir durum olduğu düşünüldüğü,
Yine takdir ve değerlendirme Sayın Mahkemenize ait olmak üzere yukarıda belirtilen keşif ve sözleşme harici ilave işler bedeli olan 5.419.221,08 USD’nin davacı şirketin zararı olduğunu kabul görmesi halinde zira davacı şirket davalı yanı Yurtdışı temsilcisi olarak adı geçen şantiyelerde yetkilendirmiş olup davalı tarafın yetkiden azil edilmeden önce şirketin %50 hissedarı olması durumu ile şirketin zararının ve karından %50’sinin davalıya %50’sinin diğer şirket ortağı İbrahim Kölük’e yansıtılması gerektiği kanaatine varıldığı,
Bu yansıma Sayın Mahkemece kabul görmesi halinde davacı şirketin alacağının;
5.419.221.08 USD / 2= 2.709.610,54 USD TL karşılığının ise (Dava tarihi 15.08.2017 itibariyle USD kurunun (1 USD = 3.5369 TL1 2.709.610,54 TL x 3.5369 TL= 9.583.621.51 TL olduğu kanaatine varıldığı,
j)Davacı-karşı davalı şirketin ticari defterleri üzerinde yapılan incelemede davalı-karşı davacı ortağın şirkete herhangi finansal yardımda bulunduğu ile ilgili Ortaklara Borçlar hesabında herhangi bir alacağının bulunmadığı,
k)Karşı dava yönünden; davalı-karşı davacının davacı-karşı davalı şirkete Türkmenistan’da yapılan işler için finansal destekte bulunduğu iddiasının davalı-karşı davacı ortak …’nün ispatına muhtaç olduğu kanaatine varılmış ve bu hususta dosyaya ispata elverişli belge ibraz edemediği, dolayısıyla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak talep etmiş olduğu 100.000,00 TL alacak iddiasını ispat edecek şekilde dava dosyasında herhangi bir bilgi, belge ve delile rastlanılmadığından bu durumun ispata muhtaç olduğu durumun takdir ve değerlendirilmesi Mahkemenize ait olduğu, sonuç ve kanaatine varılmaktadır.”kanaati bildirilmiştir.
Alınan bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edildiğinden dosyanın önceki bilirkişi kuruluna tevdi ile taraf vekillerinin bilirkişi kök raporuna yönelik itirazları konusunda ek rapor alınmasına karar verilmiştir. 17/02/2020 havale tarihli alınan bilirkişi ek raporunda özetle; “a)Davacı – karşı davalı şirketin döviz kuru ile ilgili itirazları yerinde görülmüş olup, iddia olunan alacağın yabancı para borcu olması ve davanın da yabancı para üzerinden ödeme günündeki efektif döviz kuru karşılığı talepli ikame edilmiş olması nazara alınarak, Sayın Mahkemenizce kabul kararı verilmesi halinde esas alınması gereken döviz kurunun ödeme günündeki döviz kuru karşılığı TL olması gerektiği,
b)Gerek davacı- karşı davalının gerek davalı-karşı davacının diğer tüm itirazları yönünden kök raporumuzda değişiklik yapılmasını gerektirir bir hususa rastlanmadığı, sonuç ve kanaatine varılmaktadır.” “kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir. Davalı şahıs davacı şirketin %50 hisseli ortağıdır. Davacı şirketin Türkmenistan’da gerçekleştirdiği inşaat projeleri mevcuttur. Verilen vekaletnamelerle ve dolayısıyla yapılan yetkilendirmeler neticesinde de davalı …’nün dava konusu işlerde vekil sıfatıyla hareket ettiği ve şubeyi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, şirket müdürü değil, ancak şube müdürü olduğunun tespit edildiği, bu durumda yöneticisinin sorumluluğu hükümleri kapsamında sorumluluğunun bulunduğu, itibar edilen bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere; dava konusu olan 1.610.046,45 USD tutarındaki harcama yönünden yapılan değerlendirmede, bu harcamaların davalı tarafından yapıldığı anlaşılmakla beraber, davalının bu harcamaları ne şekilde yaptığını, daha önemlisi şirket menfaatine yaptığını ispatlayamadığı anlaşılmakla şirkete karşı bu harcamalar bakımından sorumlu olduğu, dava konusu diğer talep olan, yapılan sözleşmelerde yer almayan ek inşaatları şirket yönetim kurulunun bilgisi ve onayı olmadan davalının kendi insiyatifi ile yapmasından kaynaklanan 5.419.221.08 USD ek maliyet üzerinden teknik yönden yapılan incelemelerde; fazladan yapılan iş toplamı olan 5.419.221.08 USD olduğu, davacı şirket ortağı İbrahim Kölük’ün Türkmenistan’da bulunan şantiyelere on, onbeş kez geldiği, şirketin yetkilendirmiş olduğu davalı … ve diğer teknik elemanlarla toplantılar yapıp talimatlar verdiği dosya kapsamında anlaşılmış olup, diğer bir deyişle davacı şirketin Türkmenistan’da yukarıda 3 şantiyede belirtilen keşif fazlası işlerin yapılmasında bilgisi ve haberdar olduğu, zira davacı şirketin %50 hissedar ortağı İbrahim Kölük’ün basiretli bir iş adamı, tüccar ve tacir olup, ne yaptığını ve ne yapılması gerektiğini bilecek ve bilebilecek durumda olduğu bu nedenle 3 adet şantiyedeki toplam 5.419.221,08 USD tutarındaki keşif harici fazla işlerin yapılmasında davacı şirket ortağı ….’ün bilgisi ve haberi olmadığı durumunun hayatın olağan akışına ve normal halin icabına aykırı bir durum olduğu değerlendirilmekle, yapılan bu harcamaların şirket adına yapılan harcamalar olduğu, bu harcamalardan davalının sorumlu olmaması gerektiği sonucuna varılmıştır. Karşı dava yönünden yapılan değerlendirme de ise davalının Türkmenistan’da davacı şirket adına yürüttüğü işler sırasında şirket adına kendi hesabından harcamalar yaptığını, şirkete finansal destek verdiğini somut delillerle ispatlayamadığı anlaşılmakla karşı davanın reddi gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle asıl davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine, karşı davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklandığı üzere;
A- Asıl davanın kısmen kabulüne;
1.610.046,45 USD’nin dava tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı kanunun 4a maddesi gereği Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı şirkete verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
1-Alınması gereken 388.996,30 TL karar harcından daha önce yatırılan 424.577,67 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 35.581,37 TL karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 145.570,73 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 280.297,43 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL başvurma harcı ile 388.996,30 TL alınması gereken karar harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
B-Karşı davanın reddine,
1-Alınması gereken 54,40 TL karar harcının peşin alınan 1.739,15 TL harçtan mahsubu ile bakiyesinin talebi halinde davacıya iadesine,
2-Yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 13.450,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
C-Asıl davada davacı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 3.969,00 TL yargılama giderinin ret- kabul oranına göre 912,87 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
D-Asıl davada davalı tarafından yapılan ve aşağıda dökümü yapılan 3.910,00 TL yargılama giderinin ret- kabul oranına göre 3.010,70 TL’sinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
E-Kullanılmayan yargılama gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/12/2020 10:36

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.

YARGILAMA MASRAFLARI
DAVACI-KARŞI DAVALI DAVALI-KARŞI DAVACI
3.969,00 TL – Yargılama Gideri 3.910,00 TL – Yargılama Gideri