Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/576 E. 2018/637 K. 04.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/576
KARAR NO : 2018/637

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/06/2017
KARAR TARİHİ : 04/06/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 08/06/2018

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Müvekkili ile ticari münasebeti olan müvekkili şirkete borçlanan ve borcunu ifa etmeyen davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalının takibe kendilerine takipten önce ihtar gönderilmediğinden ve takipten evvel temerrüde düşürülmediklerinden bahisle itiraz ettiğini, takipten evvel ihtar göndermemenin ve borçluyu temerrüde dfüşürmemenin alacaklıyı faiz talebinden mahrum eden bir usuli muamele olduğunu, bu durumun borçluya var olan bir borcun ödenmemesi hakkını bahşeden bir nâkısa olmadığını, davalının vaki itirazının haksız ve mesnetsiz olduğunu, haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline ve takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP; Alacaklı tarafından müvekkili aleyhine yapılan icra takibinde alacağın sebebinin muhtelif faturalardan doğan alacak şeklinde belirtilerek muğlak belirsiz olduğu, müvekkilinin davalı şirketten aldığı kumaşlar karşılığında anlaştığı bedeli ödemesine rağmen davacının alacaklı ek ödeme çıkardığını, müvekkilinin de bunu kabul etmediğini, bu nedenle alacağın haksız ve yersiz olduğunu, davacının talep ettiği alacağın likit olmayıp belirsiz olduğundan icra inkar tazminatı talebinin yersiz olduğunu, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, faiz talebinin de yersiz olduğunu, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
DELİLLER VE YARGILAMANIN ÖZETİ;
Dava taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında fatura ve kur farkı alacağından dolayı İİK 67.madde kapsamın da alacak talebine ilişkin itirazın iptalidir.
Dosyaya delil olarak; Takibe konu İcra dosyası, İstanbul …. İcra Hukuk mahkemesi kararı, Davalının veri dairse BA formu kayıtları, Faturalar ve Ticari defter kayıtları dosya arasına alınmış ve iddia savunma kapsamında davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı hususunda HMK 222. Maddesi uyarınca defter incelemesi yapılması sonucunda,
Davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine Başlatılan İcra Takibi: Davacı şirket, davalı şirket hakkında İstanbul …. icra Müdürlüğümün … E. sayılı dosyasında davalı yandan 27,03.2017 takip tarihi itibariyle 12 356,05 TL fatura alacağından kaynaklanan alacağı için haciz yolu ile takibe geçtiği görülmüştür. Davacı vekilinin yasal bir yıllık süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalının davacıya takibe konu alacaktan dolayı borcunun olup olmadığı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra dosyada HMK 266.madde uyarınca çözümü teknik bilgiyi gerektirmesi sebebiyle mali müşavir bilirkişi ile inceleme yaptırılmış raporda Özetle;
Davacı yan ile davalı yan arasındaki ticari ilişkinin 20.03.2016 tarihinde başladığı ve 20,01.2017 tarihi itibariyle sonlandığı, Davacı yanın incelenen kendi ticari defterlerine göre takip tarihi olan 27.03.2017 tarihi itibariyle davalı yandan 12 356,05 TL cari hesap alacaklı olduğu, Davalı yanın incelenen kendi ticari defterlerine göre takip tarihi olan 27.03.2017 tarihi itibariyle davacı yana 5 140,00 TL cari hesap borçlu olduğu, Cari hesap farkının davacı yan tarafından davalı yana düzenlenen “16.01.2017 tarihli …. no.lu Kur Farkı açıklamalı 7.345,72 TU tutarlı faturanın davacı ticari defterlerinde kayıtlı olup, davalı ticari defterlerinde kayıtlı olmadığından kaynaklandığı, Davacı yanın İstanbul … İcra Müdürlüğü nün … E, sayılı dosyasında davatı yandan 27.03.2017 takip tarihi itibariyle 5.010,32 TL cari hesap alacaklı asıl alacağına takip tarihinden (27.03.2017) itibaren davacının talebi ile bağlı olarak faiz talep edebileceği kanaatine varıldığı yönünde görüş bildirmiştir.
Davalı davayı inkar ettiğinden alacağı olduğunu iddia eden davacı ispat yükü altında olup davacı tarafça sunulan ticari defterler de ayrıca ispat vasıtalarından birisidir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere uyuşmazlık taraflar arasında ticari ilişkiye göre davacının davalıdan icra dosyasında fatura alacağını talep edemeyeceği hususudur.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacı tarafından davalı adına düzenlenen kur farkı faturasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki ticari ilişkinin TL davalıya faturaların düzenlendiği görülmüş olup davalı tarafından düzenlenen faturaların davalı defterine itirazsız şekilde kaydediği anlaşılmış olup ticari ilişkin buna göre kurulduğu, davacının davalı tarafından talep edilen ürünleri temin ettiği ve davalının da bu ürün bedellerini davacıya ödediği, bu hususta herhangi bir ihtilaf olmadığı görülmüş ihtilaf kur farkı faturası noktasındadır.
Bu açıklamalardan sonra somut davaya gelince taraflar arasındaki faturalarda yer alan ibareler taraflar arasında tek başına kur farkı uygulamasının kabul edildiği anlamına gelmeyip bu durumda taraflar arasında kur farkı alacağının doğması için fiili bir uygulamanın yapılmış olması gerekir. Kur farkı faturasının düzenlenip tebliğ edilmesi ve bu faturaya itiraz edilmemesi dahi tek başına yeterli değildir. Alınan bilirkişi raporu ile daha önceye dayalı düzenlenen faturalar taraflar arasında böyle bir kur farkı uygulaması bulunmadığı saptanmıştır.
Dava konusu uyuşmazlık incelendiğinde, davacının davalıya hitaben düzenlediği faturalar davalının ticari defterlerinde kayıt altına alındığından toplam 5.010,32 TL bedelli faturaların içeri malları teslimi konusunda taraflar arasında çekişme bulunmadığı kanaati edinilmiştir.
Cari hesap farklılığına konu olan 16.01.2017 tarihli 145194 no.lu fatura yönünden ise Faturanın davacı yan tarafından davalı yana teslim edildiği İle ilgili dosyada somut bir belge ve verinin mevcut olmadığından faturanın davalı yana teslim edilip edilemediği belirlenmediği gibi taraflar arasında kur farkının talep edilebileceği ile akdedilmiş bir sözleşme yada yazılı bir belgenin mevcut olmadığı ve yine kur farkıyla ilgili taraflar arasında daha önceden düzenlenen bir faturanın mevcut olmadığı da tespit edildiğinden Kur farkına ilişkin taraflar arasında “teamüle” rastlanılmadığından iş bu fatura yönünden taraflar arasında yabancı para üzerinden sipariş ya da davalı tarafından yapılan bir ödeme de söz konusu olmadığından bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir. Nitekim YARGITAY 19. HUKUK DAİRESİ E. 2004/11345 K. 2005/7891 T. 12.7.2005 emsal ilamında da Davacı tarafından satım konusu mallara ilişkin olarak düzenlenen faturalar Türk Lirası cinsinden düzenlenmiş olup, yabancı paranın Türk Lirası karşılığı olduğuna dair bir kayıt bulunmamaktadır. Faturaya tek yanlı olarak yazılan “vade tarihlerindeki TCMB Euro döviz satış kurundan hesaplanacaktır” ibaresi kur farkı istenebilmesi için yeterli değildir. Öte yandan taraflar arasındaki bu yönde bir uygulama bulunduğu da davacı yanca kanıtlanamamıştır. Şeklindeki kararı dikkate alınmış toplanan delillere göre sonuç olarak icra takip tarihi itibariyle takibe bir kısım konu faturalardan dolayı davalı taraf bu faturaları itirazsız şekilde kabul ettiğinden faturanın kim tarafından teslim aldığının gelen defter kayıtlarına göre önemi kalmamıştır. Taraflar arasında yazılı ticari bir ilişkinin mevcut olduğu ve dava konusu alacağın dayanağı olan faturalar ile muhteviyatındaki hizmetin davalıya verildiği anlaşıldığından asıl alacak yönünden talebin kabulü ile takibin 5.010,32 TL yönünden devamı davacı anılan gerekçelerle kur farkı talep edemeyeceğinden Davacının takipteki 7.345,72 TL asıl alacak talebi yönünden talebinin reddine ve bu tarihten borç tamamen ödeninceye kadar takipte avans faiz uygulanmasına ve İİK’nin 67 maddesi uyarınca da davalının itirazında haksız oluşu ve alacağın likit olması nedeniyle davalının alacağın %20 sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KISMEN KABUL-KISMEN REDDİ ile;
2-Davalı borçlunun İstanbul …. İcra Müdürlüğünün …E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibe 5.010,32 TL asıl alacak üzerinden aynen devamına,
3-Davacının takipteki 7.345,72 TL asıl alacak talebi yönünden talebinin reddine,
4-Hüküm altına alınan asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek şekilde 3095 sayılı Yasanın 2/2 maddesi uyarınca avans faizi uygulanmasına,
5-Hüküm altına alınan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına davalı tarafın mahkum edilmesine,
6-492 sayılı Harçlar yasası uyarınca alınması gereken 342,25 TL nispi karar harcından peşin alınan harçtan 149,24 TL mahsubu ile bakiye 193,01TL ilam harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına
7-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 2.180 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca red edilen miktar üzerinden hesaplanan 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
8-6100 sayılı HMK’nın 326/1 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan 31,40 başvurma harcı, 4,60 TL vekalet harcı ve 149,24 TL peşin harç olmak üzere 185,24 TL toplam harç nedeniyle yargılama giderinin kısmen kabul red oranına göre 75,12 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
9-6100 sayılı HMK’nın 326/2 maddesi gereğince davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 602,60 TL yargılama giderinin kısmen kabul red oranına göre 244,36 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine
-Gider Avansından kalan miktarın 6100 SY nın 333 md göre karar kesinleşince davacıya iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 04/06/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.