Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/573 E. 2019/239 K. 22.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/573 Esas
KARAR NO : 2019/239

DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 22/06/2017
KARAR TARİHİ : 22/02/2019
KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/03/2019
Davacı vekili tarafından açılan Tazminat davasının Mahkememizde yapılan açık
yargılaması sonucunda:
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili Bakırköy 6.Tüketici Mahkemesine vermiş olduğu dava dilekçesi ile; müvekkili tarafından sigorta poliçesi ile sigortalı davalının maliki olduiğu ve kaza tarihinde sürücüsü belirlenemeyen …. plakalı araç ile 18/07/2015 tarihinde dava dışı sürücü ….. idaresindeki ….plaka sayılı araç ile sahil güney Sirkeci istikametine seyrederken o konumda bulunan otel kapısına geldiğinde arkadan gelen ve plakası …. olduğu anlaşılan otobüsün arka sol kısmına çarptığını, hakimiyetini kaybederek sağ ön kısmı ile aynı istikamete seyreden dava dışı …. idaresindeki …plakalı aracın sol arka kısmına çarptığını, devamında dava dışı… idaresindeki …. plakalı aracın sol arka kısmına çarptığını ve bu aracında bariyerlere çarpması sonucu maddi hasarlı trafi kazası meydana geldiğini, kaza sonrası olay yerini terk eden ve kimliği belirlenemeyen sürücünün kazanın meydana gelişinde kusurlu olduğunu, …. ve ….plaka sayılı araçlarda meydana gelen zarardan sorumlu olduğunu, … plakalı araç hakkında müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarı neticesinde düzenlenen ekspertiz raporunda belirlenen hasar tutarı olan 1.275,00 TL’nin 12/10/2015 tarihinde ödendiğini, aynı şekihde ….plakalı araç hakkında müvekkili şirkete yapılan hasar ihbarı neticesinde belirlenen hasar tutarı olan 9.200,00 TL’nin 27/11/2015 tarihinde ödendiğini, müvekkili şirketin ödediği tazminatları, zarara neden olan sigorta ettirenden halefiyet prensibi gereğince rücu imkanı olduiğunu, bu nedenlerle müvekkili şirketin ödemiş olduğu tazminatların davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekilinin Bakırköy ….Tüketici Mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasındaki akdedilen genişletilmiş kasko poliçesinin tanzim tarihinin 23.07.2014 tarihi olduğu, bu nedenle talep edilen tazminatın hukuka aykırı olduğu, bu talep için 02.02.2016 tarihinde yürürlüğe giren kanun maddelerine göre işlem yapılması gerektiği, aynca sürücünün uyuşturucu ve içkili olduğuna dair herhangi bir belge olmadığım, kazanın meydana geldiği tarihteki araç sürücüsünün ….. olduğunu bu nedenle şahsın kendisine rücu edilmesi gerektiğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Bakırköy ….Tüketici Mahkemesinin…. esas ….karar sayılı görevsizlik kararı ile dosya mahkememize gönderilmiştir.
Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; dava hukuki niteliği itibariyle rücuen tazminat davası olup, dosyada deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişinin 22/05/2018 havale tarihli raporunda; ……………dava konusu olay ile ilgili olarak tanzim edilen maddi hasarlı kaza tespit tutanağında özetle; 18 /07/2015 tarihli Maddi Hasarlı Trafik Kaza Tespit Tutanağında olay yerinde durmayan …. plaka sayılı otobüs sürücüsünün KTK Madde 84 “ Doğrultu Değiştirme Manevrasını Yanlış Yapma’’ maddesini ihlal ettiğinin belirtildiği,
Dava Konusu olay ile ilgili olarak tanzim edilen …. no.lıı ve 20.08-2015 tarihli Ekspertiz Raporunda özetle:
Söz konusu kazanın 18.07.2015 tarihinde saat 20:00 sıralarında …. plaka sayılı aracın Zeytinbumu sahil yolunu takiben Sirkeci istikametine seyir halinde iken …. Otel önünde …. plaka sayılı araca çarptığı, çarpılma neticesinde bu aracın önündeki …plaka sayılı araca, bu aracında önündeki …. plaka sayılı araca çarpması sonucu meydana geldiği, ve …. plaka sayılı araç sürücüsünün olay yerini terk etmiş olduğunun belirtildiği,
SİGORTA HUKUKU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME
> Öncelikle taraflar arasındaki çekişmenin tespiti için tarafların talep ve beyanları ile sundukları deliller incelenmiştir.
> Bu incelemede, taraflar arasındaki çekişmenin; vaki hasar nedeniyle yapılan onarım sonrasında sigortacı tarafından yapılan ödemenin, geçerli bir sigorta ilişkisine nazaran ve sigorta teminatı kapsamında olup olmadığı, kadri marufunda olup olmadığı, sigortacının yaptığı ödemeyi davalı sigortacıdan rücuen talep etme hakkının bulunup bulunmadığı, davalının sigortalısının kazanın gerçekleşmesinde kusurunun ve bu anlamda davalının sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa tazminatın miktarı noktalarında toplandığı anlaşılmıştır.
> Dosya kapsamındaki belgelerden …. plakalı aracın davacı …. Sigorta A.Ş’ ne ….. no lu ve 26.07.2014-2015 tarihleri arasında zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesi tahtında sigortalı olduğu, olaym poliçe vadesi içerisinde 18.07.2015 tarihinde gerçekleştiği tespit edilmiştir.
> Dosya kapsamında yapılan incelemede, davacı tarafından …..LTD. ŞTİ. ne yapılan ödemeye ilişkin dekont görülmüş, bu anlamda TTK 1472. Maddede düzenlenen kanuni halefiyetin gerçekleştiğine kanaat getirilmiştir.
> Davacı tarafından geçerli bir sigorta ilişkisinin varlığı ve davalının gerçekleşen kazada kusurlu olduğu da dosya kapsamına sunulan bilgi, belge ve dokümanlardan anlaşılmıştır.
SONUC VE KANAAT:
❖ Dava konusu olaym Karayolları Trafik Kanunu Kapsamında maddi hasarlı, TRAFİK KAZASI olduğu.
❖ Meydana gelen olayda KAÇINILMAZLIK faktörünün etkisinin OLMADIĞI, önlenebilir bir kaza niteliğinde OLDUĞU,

Davaya konu Trafik Kazası Kapsamında;…. plaka sayılı araç sürücüsünün % 100 kusur oram ile ASLİ KUSURLU olduğu,
❖ Söz konusu araçta meydana gelen hasar ile kazanın uyumlu olduğu,
❖ …. plaka sayılı araç hakkında hasar ihban neticesinde düzenlenen ekspertiz raporunda belirlenen hasar tutan olan 1.275,00 TL’nin….’ a 12/10/2015 tarihinde ödendiğim, aynı şekilde ….plaka sayılı araç hakkında yapılan hasar ihban neticesinde belirlenen hasar tutan olan 9.200,00 TL’nin 27/11/2015 tarihinde ödendiğini ve kadri marufunda olduğu,
❖ Bu miktara ödeme tarihi olan 12.10.2015 ve 27.11.2015 tarihinden takip tarihine kadar yasal faiz işletilmesi gerekeceği,
❖ Karayollan Trafik Kanunun 99.maddesinde; “….MADDE 99- Sigortacılar, hak sahibinin kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağım veya bilirkişi raporunu, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk
sigortası sınırlan içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar….” demektedir.
Trafik Poliçesi genel şartlan B.2 md. de aynı çerçevede düzenlenmiş olduğu,
*** Açılan herhangi bir hOsar dosyası ve/veya ödemesi bulunmaması durumunda dava tarihi temerrüt tarihi olarak kabul edilmelidir.
*** ZMSS Genel Şartları Madde BA-f hükmü;
Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşlarına gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş şekline ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması halinde… ”rücu hakkı mevcuttur.
❖ Bu kapsamda yapılan değerlendirmede Kaza Tespit Tutanağının tutulması aşamasında …. plaka sayılı araç sürücüsünün olay yerini terk etmiş olduğunun belirtildiği, bu kapsamda kazanın oluşumunda ilgili araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu,
❖ Aynca KTK kapsamında kolluk kuvveti gelmeden olay yerinin tek edilmemiş olması gerektiği, bu nedenle davacı sigorta şirketinin kanun gereği rucuen tazminat talep etme şartlarının oluştuğu, açıklanmış, davalı vekilinin rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişiden ek rapor alınmış, bilirkişinin 04/12/2018 havale tarihli ek raporunda; …………….Davacı vekilinin kök rapora yapmış olduğu itirazlar ve dava dosyası ve eklerindeki tüm belge ve bilgiler yeniden incelenerek irdelendi. Buna göre 22.05.2018 tarihli Kök Raporda dosya muhteviyatına sunulan poliçe tarihlerinin sehven karıştırılmış olması nedeni ile maddi hata yapılmış olduğu, bu anlamda yapılan değerlendirmede; Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlan (Yürürlük Tarihi: 19 Ocak 20041
B.7. Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı
Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
Tazminatı gerektiren olay ;
a) Sigorta ettirenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya aâır kusuru sonucunda meydana gelmişse,
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/5254 E.2016/7518 K. sayılı ilamında
“Dava, ZMSS sözleşmesine dayanılarak sigorta şirketi tarafından sigortalı aleyhinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 1409. Maddesine göre sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur.
Sigortası Genel Şartlarının A/l maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullanalım iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararlardan sigortacı sorumludur. Sigortacı gerçekleşen rizikoların poliçe teminatı kapsamı dışmda olduğunu iddia ediyorsa 1409/2 maddesi gereği ispat külfeti sigortacıya aittir. Bu düzenlemeler karşısında poliçede belirtilen rizikonun gerçekleştiğini sigortalı, rizikonun teminat kapsamı dışmda olduğu iddiasmda ise ispat külfeti sigortacıya aittir………..Somut olayda, kaza tespit tutanağı incelendiğinde davalıya ait aracın karıştığı trafik kazasında sürücünün belirlenemediği belirtilmiş olmasına karşın bilirkişi raporunda sürücünün davalı … kabul edilerek olayda %100 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili katıldığı 27.10.2014 tarihli duruşmada “bilirkişi raporuna bu nedenle bir itirazımız yoktur” şeklinde ki beyanı karşısında bilirkişinin sürücünün … olduğu yönünde ki tespitine itiraz etmediği gibi dava dilekçesinde de sürücünün davalı dışında adı soyadı belirtilen başka bir şahıs olup bu şahsında alkollü ya da ehliyetsiz araç kullandığı yönünde bir iddiası ve bu yönde somut delili olmadığı, sürücünün davalı olduğu hususunun mahkemenin de kabulünde bulunmasına göre;
*** Yamtav’ın yerleşik uveulamaları eereemce asır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup kasıt değildir. Bu sebeple %100 kusurlu bulunmak asır kusurlu olunduğunu sostermez. Kaldı ki sisortahmn %100 kusurlu bulunmuşu olav verini terk etmesi rücu sebebi olarak sayılmamıştır.
Bu durumda mahkemece 2918 sayılı KTK’ nin 95.maddesi ile ZMSS genel şartlarının 4.maddesinde belirtilen rücu sebeplerinin somut olayda bulunmadığının, aksinin davacı… şirketi tarafından ispatlanmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
b) 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununda yasaklanan hallerden, sigorta ettirenin bu kanun ve ilgili yönetmelikteki yükümlülüklerini yerine getirmemesinden doğmuşsa,
e) Taşımacının yetki belgesinde kayıtlı olmayan taşıtlarla yapılan veya yetki belgesi olmadan yapılan taşımalar sonucu meydana gelmişse,
d) Taşıtın, mevzuatın gerektirdiği teknik şartlara uygun olmamasından, nitelikli şoför ve hizmetli personeli olmadan sefere çıkarılmasından; güzergah mesafesini dikkate alarak yeteri kadar sürücü bulundurulmamasmdan meydana gelmişse,
e) İkram edilen yiyecek ve içecekler ile diğer maddelerin sağlık şartlarına uygunluğunun sağlanmaması, yolcuların sağlığının olumsuz etkilenmemesi hususunda taşımacının yükümlülüklerini yerine getirmemesinden doğmuşsa,
f) Gerekli ilk tıbbi yardım malzeme ve ilaçların taşıtta bulundurulmaması veya bunlardan derhal istifade edilmesi imkanının sağlanmamış olmasından meydana gelmişse,
g) 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve ilgili diğer mevzuata göre, taşıtın, gerekli sürücü belgesine sahip kişiler tarafından sevk edilmemesi sonucunda olmuşsa,
h) Sürücülerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olmasından veya alkollü içki almış olarak aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından meydan gelmişse;
i) Yetkili makamlarca saptanan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınmasından veya taşıtın işletilmesine ilişkin diğer yasaklanan hallerden doğmuşsa,
j) Sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusuru neticesinde aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda meydana gelmişse ve sigorta ettirenin rizikonun gerçekleşmesi halinde B.2. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesi nedeniyle, artan zarar miktarı ile sınırlı olmak kaydıyla, zarar miktarında bir artış olmuşsa sigorta ettirene rücu edilir.
^ Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Sartlarıt 01.06.2015 tarihin
B.4. ZARAR GÖRENLERİN HAKLARININ SAKLI TUTULMASI VE SİGORTACININ SİGORTALIYA RÜCU HAKKI
Sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmesine ilişkin kanun hükümlerinden doğan ve tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya miktarının azaltılması sonucunu doğuran haller zarar görene karşı ileri sürülemez.
ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda kazaya sebebiyet veren sigortalıya rücu edebilir.
Sigortalıya başlıca şu nedenlerle rücu edilir:
a) Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya astr kusuru sonucunda meydana selmiş ise,
b) Tazminatı gerektiren olay, aracın ilgili mevzuat hükümlerine göre gereken ehliyetnameye sahip olmayan veya geçerliliğini yitirmiş sürücü sertifikasına sahip ya da ehliyetine geçici/sürekli el konulmuş kimseler tarafından sevk edilmesi veya trafik kurallarının ağır kusur ile ihlali sonucunda meydana gelmiş ise,
c) Aracın, uyuşturucu madde veya ilgili mevzuatta belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması sırasında meydana gelen zararlar,
d) Tazminatı gerektiren olay, yolcu taşımaya ruhsatlı olmayan araçlarda yolcu taşınması veya yetkili makamlarca tespit edilmiş olan istiap haddinden fazla yolcu veya yük taşınması veya patlayıcı, parlayıcı ve tehlikeli maddeleri taşıma ruhsatı bulunmayan araçlarda, bu maddelerin parlama, tutuşma ve infilakı yüzünden meydana gelmiş ise,
e) Sigortalının rizikonun gerçekleşmesi halinde bu genel şartların B.l. maddesinde belirtilen yükümlülükleri yerine getirmemesinden dolayı zarar ve ziyan miktarında bir artış olursa,
f) Tazminati gerektiren olaym aracın çalınması veya gasp edilmesi sonucunda olması halinde, çalınma veya gasp edilme olayında sigortalının kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kusurlu olduğu tespit edilirse,
g) Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği
nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay verini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranması halinde,
^^Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereğince ağır kusur kavram bir özel hukuk kayrana olup kasa değildir. Bu sebeple %100 kusurlu bulunmak ağır kusurlu olunduğunu göstermez. Kaldı ki sigortalının %100 kusurlu bulunması, olay verini terk etmesi rücu sebebi olarak sayılmamıştır.
h) Sigortacı rücu sebeplerine dayanarak tazminat sürecini geciktiremez ve bu sebeplere dayalı bilgi ve belgeyi hak sahibinden talep edemez.
Bu kapsamda yapılan incelemede;
> Davaya konu Trafik Kazası Kapsamında;
Z …. plaka sayılı araç sürücüsünün % 100 kusur oram He ASLİ KUSURLU olduğu,
♦> Meydana gelen olayda KAÇINILMAZLIK faktörünün etkisinin OLMADIĞI, önlenebilir bir kaza niteliğinde OLDUĞU,
**** KAÇINILMAZLIK^ tüm önlemler alındığı ve kazalı da bu önlemlere uyduğu halde kaza meydana gelmişse söz edilebilecektir. Kaçınılmazlık hukuksal ve teknik anlamda, olayın meydana geldiği tarihte geçerli olan bilimsel ve teknik tüm önlemlere rağmen zararın meydana geldiği ve önlenemediği durumları anlatan bir kavram olup, bu halin kabulünün koşulu; vuku bulan olaya
KARŞI KOYULMAZLIK” hali ve her türlü tedbirin alınmasına rağmen gerçekleşmesi önlenemeyen ve objektif bir kaçınılmazlık durumunun söz konusu olmasıdır. Umulmadık bir hal kaçınılmazlık olarak nitelenemeyecektir. Ummamak, ummayı düşünmemek ve zarar verici olay ile karşılaşmak, kaçınılmazlık olarak değerlendirilemez.
Söz konusu olayda olduğu gibi kaçınılmazlık veya kötü tesadüften bahsedebilmek için tarafların alabilecekleri bütün önlemleri aldıktan sonra işin doğası gereği kendiliğinden veya doğa güçleri gibi beklenmeyen etkiler nedeni ile ortaya çıkan bir takım olumsuzlukların bulunması gerekir. Önlem almak sureti ile önüne geçilebilecek olaylarda kaçınılmazlıktan söz edilemez. Tedbirlerin varlığı ve bunların uvsukmabüiriiei dikkate alındığında olayın meydana gelişi ile ilgili “KAÇINILMAZLIK” ilkesinden söz edilemeyeceği açıktır. Evrensel nitelikte bilimsel teknik ve önlemler göz önünde tutularak önlenmesi olanaksız zararlar kaçınılmazlık olarak tanımlanmaktadır. Geçerli hukuki, bilimsel ve teknik kurallar gereğince alınacak tüm koruyucu Önlemlere rağmen kazanın meydana gelmesinin önlenememesi kaçınılmazlık ilkesi ile ifade edilmekte olup Kaçınılmazlık ilkesi, tarafların yasal mevzuat hükümlerine tam olarak riayet ettiğinin saptandığı noktada hayat bulmaktadır.
❖ Söz konusu araçta meydana gelen hasar ile kazanın uyumlu olduğu,
❖ …. plaka sayılı araç hakkında hasar ihbarı neticesinde düzenlenen ekspertiz raporunda belirlenen hasar tutan olan 1.275,00 TL’nin ….’ a 12/10/2015 tarihinde ödendiğini, aynı şekilde ….plaka sayılı araç hakkında yapılan hasar ihban neticesinde belirlenen hasar tutan olan 9.200,00 TL’nin 27/11/2015 tarihinde ödendiğini ve kadri marufunda olduğu,
❖ Sigortalıya rücuya esas aracın 23.07.2014 tarihinde sigorta edilmiş olduğu,
Kök Raporda yapılan incelemede kazaya birden fazla aracın karışmış olması ve her bir aracın sigorta poliçelerinin ibraz edilmiş olması nedeni ile sehven 01.06.2015 tarihli ZMSS Genel şartlar esaslarına göre değerlendirme yapılmış olduğu,
❖ Davacı tarafından rücu konusunun “olay verinin terk edilmesi’ esasma dayandırıldığı, ancak bu hükmün 01.06.2015 tarihli ZMSS Genel Şartlarına dahil edildiği, bu tarihten önceki Genel Şartlarda Holay verini terk etme “ hususunun rücu esaslarından olmadığı,
❖ 19.01.2004 tarihli Genel Şartlar rücu esaslarında “ Sigorta ettirenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya asır kusuru sonucunda meydana eelmîsse.” maddesinin bulunduğu,
❖ Ancak “ Yargıtay Un yerleşik uygulamaları gereğince asır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup kasti değildir: Bu sebeple %100 kusurlu bulunmak asır kusurlu olunduğunu göstermez* Kaldı ki sigortaiimn %100 kusurlu bulunması, olay verini terk etmesi rücu sebebi olarak savtlmamıstır. “
şeklinde istikrar bulmuş kararlarının bulunduğu,
❖ Bu kapsamda Nihai takdiri Sn. Mahkemede olmak üzere …. plaka sayılı araç sürücüsünün %100 ve TAM KUSURLU olduğu dikkate alınarak , ağır kusurlu olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı,
❖ Bu nedenle Yarsttav tarafından olay verinin terk edilmesinin rücu sebebi olarak savümarms oldusu.
Yargıtay …. Hukuk Dairesi E. ….K. ….. sayılı ilamında:
“Dava dosyasında davacı araç sürücüsünün kaza sırasında alkollü olduğuna dair bir delil ve tespit yoktur. Kaza sonrası olay yerinin terk edilmesi de rizikonun teminat dışı kalması nedenlerinden değildir. Dosya arasında bulunan fotoğraflar, faturalar ve Karayolları Genel Müdürlüğü yetkililerince tutulan hasar tespit tutanağına göre davacı aracının hasarlandığı sabit olup, rizikonun kasko sigortası geçerlilik süresi içinde meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda sigortalı araçta belirtilen kaza sebebiyle bir hasarın olduğu sabit olduğu gibi davacı sigortalı taralından rizikonun gerçekleşme şeklinin kasten ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak bildirildiği, rizikonun ihbar edilenden farklı bir şekilde gerçekleştiği ve kazanın alkolün etkisiyle gerçekleştiği davalı sigortacı taralından ileri sürüldüğünden, olaydaki ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden sigortacı üzerinde bulunmaktadır. Davalı sigortacı bu iddialarını soyut ifadelerle değil, somut delillerle kanıtlamalıdır. Dosya kapsamı itibariyle, sigortacı ileri sürdüğü hususları ispat edebilmiş değildir.
O halde, davaya konu hasarın kasko sigortası teminat kapsamında kaldığı kabul edilerek, sigortalı araçta oluşan gerçek zarar yönünden tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.”
Yargıtay ….. Hukuk Dairesi E…..K. …. savdı ilamında;
“Buna göre, yukarda açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, sigortalı araçta bir hasarın oluştuğu sabit olup, rizikonun gerçekleşme şeklinin kasten ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak bildirildiği, olayda sürücü değişikliği yapıldığı, sürücünün alkollü (veya ehliyetsiz) olduğu, yönündeki iddianın ispat külfeti mevcut durumun aksini iddia eden davalı sigortacıdadır. Dosya kapsamı itibariyle, davalı sigortacının iddiasını somut delillerle kanıtlayamadığı ve davaya konu hasarın kasko teminat kapsamında kaldığı kabul edilmelidir.”
Yargıtay ….. Hukuk Dairesi …. E. …. K. sayılı ilamında:
“Dava, ZMSS sözleşmesine dayanılarak sigorta şirketi tarafından sigortalı aleyhinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 1409. Maddesine göre sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur….
Sigortası Genel Şartlanmn A/l maddesine göre gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararlardan sigortacı sorumludur. Sigortacı gerçekleşen rizikoların poliçe teminatı kapsamı dışmda olduğunu iddia ediyorsa 1409/2 maddesi gereği ispat külfeti sigortacıya aittir. Bu düzenlemeler karşısında poliçede belirtilen rizikonun gerçekleştiğini sigortalı, rizikonun teminat kapsamı dışmda olduğu iddiasında ise ispat külfeti sigortacıya aittir.
Türk Ticaret Kanununun 1446. maddesine göre “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.” Aynca yine aynı yasanın 1447. maddesinde “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sözleşme uyarınca veya sigortacının istemi üzerine, rizikonun veya tazminatın kapsamının belirlenmesinde gerekli ve sigorta ettirenden beklenebilecek olan her türlü bilgi ile belgeyi sigortacıya makul bir süre içinde sağlamak zorundadır. Aynca, sigorta ettiren, aldığı bilgi ve belgenin niteliğine göre, rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapmasma izin vermekle ve kendisinden beklenen uygun önlemleri almakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.” Düzenlemeleri karşısında sigortalı araç sürücüsünün kaza mahallini terk etmesi tek başına teminat dışı hal olarak kabul edilemeyecektir. Sigortalının geç bildirimi ya da sigortacıya sunması gereken belgeleri süresinde sunmaması durumunda ancak, ödenecek tazminatta bir artış sağlamış ise tazminatta indirim sebebi olarak sayılmıştır.
Sigortacının, trafik sigortalısı hakkında rücuen tazminat davası açabilmesinin sebepleri ve şartlan, 2918 sayılı KTK’ nin 95 ve ZMSS Poliçesi Genel Şartlanmn 4.maddesinde düzenlenmiştir. Bunlar arasında ehliyetnamesiz sürücü tarafından aracın kullanılması sırasında meydana gelen zararlar, münhasıran alkolün etkisi nedeniyle meydana gelen zararlar, rizikodan sonra ihbar ve diğer yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle zararda artış olmuşsa artan kısımla ilgili zararlar, sürücünün ağır kusurlu veya kasıtlı olması halinde meydana gelen zararları vs. saymak mümkündür.
Somut olayda, kaza tespit tutanağı incelendiğinde davalıya ait aracın karıştığı trafik kazasmda sürücünün belirlenemediği belirtilmiş olmasına karşın bilirkişi raporunda sürücünün davalı … kabul edilerek olayda %10Ö kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili katıldığı 27.10.2014 tarihli duruşmada “bilirkişi raporuna bu nedenle bir itirazımız yoktur” şeklinde ki beyanı karşısında bilirkişinin sürücünün … olduğu yönünde ki tespitine itiraz etmediği gibi dava dilekçesinde de sürücünün davalı dışmda adı soyadı belirtilen başka bir şahıs olup bu şahsında alkollü ya da ehliyetsiz araç kullandığı yönünde bir iddiası ve bu yönde somut delili olmadığı, sürücünün davalı olduğu hususunun mahkemenin de kabulünde bulunmasına göre;
**** Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereğince ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup kasıt değildir. Bu sebeple %100 kusurlu bulunmak asır kusurlu olunduğunu eöstermez, Kaldı ki sigortalının %100 kusurlu bulunması, olay verini terk etmesi rûcu sebebi olarak sayılmamıştır. Bu durumda mahkemece 2918 sayılı KTK ‘hin 9S.maddesi ile ZMSS genel şartlarının maddesinde belirtilen rûcu sebeplerinin somut olayda bulunmadığının, aksinin davacı … şirketi tarafından ispatlanmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
❖ Sonuç olarak Yargıtay yerleşik içtihatları doğrultusunda davacı sigorta şirketinin riicu hakkının bulunmadığı,
Değerlendirilmiştir,
IV) SONUÇ VE KANAAT:
Yukarıda açıklandığı üzere, davacı tarafın itirazı doğrultusunda yeniden yapılan değerlendirmede yukarıda açıklanan hususların değerlendirmeye alınmasını, bunun haricindeki KÖK rapor sonuç ve kanaatlerimin aynen devam ettiği, açıklanmış, bilirkişi ek raporunda açıklandığı üzere davalıya ait aracın karıştığı trafik kazasında davalı sürücünün %100 kusurlu olduğu, bu durumun da yani %100 kusurlu olmasının ağır kusurlu olduğunu göstermediği, ZMMS genel şartlarının 4.maddesinde belirtilen rücu sebeplerinin bulunmadığı, dolayısıyla davacı sigorta şirketinin rücu hakkının olmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu rücuen tazminat davasının REDDİNE,
2-Davacının yapmış olduğu masrafların üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı lehine takdir edilen 2.725,00.-TL.vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
4-Alınması gereken 44,40.-TL karar harcından peşin alınan 178,89.-TL harcın mahsubu ile bakiye 134,49.-TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
5-Kalan gider avansının karar kesinleştikten sonra yatırana iadesine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) Davacı vekili Av. …. , Davalı vekili Av. ….yüzüne karşı verilen karar, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.22/02/2019

Katip ….
¸e-imzalıdır.

Hakim ….
¸e-imzalıdır.