Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/356 E. 2018/217 K. 26.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2017/356
KARAR NO : 2018/217

DAVA : Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
DAVA TARİHİ : 18/04/2017
KARAR TARİHİ : 26/02/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 15/03/2018

Mahkememizde görülmekte olan Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı …ünvanlı şirketin daha evvel …. Ltd. Şti. Ünvanı ile dava dışı 3. Şahıslar tarafından kurulduğunu, kurucu ortakların bilahare hisselerini davacıya ve müvekkil …’e devrettikleri, şirketin sermayesini 5.000 TL ye çıkarıldığı, davacının adı geçen şirkette bulunan ve şirket sermayesinin 1/2 sine tekabül eden hisselerini, inançlı temlik kapsamında İstanbul …. Noterliğinin 11/05/2009 tarih ve … yevm. Sayılı ”Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi” ile müvekkillerden …’e devrettiği, hisse devri hususunun Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 07/10/2011 tarih … sayı ve …. Sayfasında ilan edildiği, hisse devrinin uzunca bir süre tescil ve ilan edilmemiş olmasının gerçek bir devir söz konusu olmadığını gösterdiği, davacının aleyhinde devam eden ceza soruşturmaları olduğu ve davacının uzunca bir süre cezaevinde kaldığı, bu olumsuz durumun şirketi etkilememesi amacıyla hisselerini geri iade edilmek üzere müvekkillerden …’e devrettiği, davacının devir bedeli olarak herhangi bir bedel almadığı, tüm bu hususların tanık beyanları ile ispatlanacağı iddia edilerek şirket hisselerinin davacıya ait olduğunun tespiti ile pay defteri ve ticaret siciline işlenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davayı kabul etmemekle birlikte zamanaşımı itirazında bulunduğunu, zamanaşımının başlangıç tarihinin noterde düzenlenen hisse devri sözleşmesinin tarihi olup 5 yıllık zamanaşımı süresinin çoktan sona erdiğini, davacının dava harcını ikmal etmesi gerektiğin, dosyada inançlı temlik söz konusu olmadığını, davacının tanık dinletmesine muvafakat etmediklerini, öncelikle zamanaşımından dolayı davanın reddine, aksi halde harcın tamamlatılması için davacıya 1 aylık süre verilmesine, tamamlamadıkları takdirde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Deliller ve Yargılamanın ÖZeti
Dava ,davalı şirkette bulunan hisselerini inançlı temlik ile devrettiği bu sebeple söz konusu hissenin adına devir ve tescili talebine ilişkindir.
Dosyaya delil olarak, Davacı ile müvekkilim … arasında akdedilen İstanbul …. Noterliğinin, 11.05.2009 tarihli Limited Şirket hisse Devir Sözleşmesi ,Sermaye artışı ortaklar kurulu toplantısının yapılacağına dair 05.04.2010 tarihli ticaret sicil gazetesi fotokopisi ,Sermayenin 465.000-TL’ye çıkartıldığına dair 11.06.2010 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi, Hisse devirlerinin İlan edildiği 07.10.2011 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi, Davalı şirketin unvan değişikliğine dair Ticaret Sicil Gazetesi örnekleri celb ve ibraz edilmiştir.
Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan delillere göre uyuşmazlık taraflar atasındaki 11.05.2009 tarihli Limited Şirket hisse Devir Sözleşmesinin gerçekte inançlı işleme dayalı olarak yapılıp yapılmadığı hususundadır.
Davalı taraf zamanaşımı itirazında bulunmuş ise de 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. Maddesi özetle söyledir;
Madde 147 – Aşağıdaki alacaklar için BEŞ YILLIK ZAMANAŞIMI uygulanır:
4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar şeklindedir.
Ancak iş bu eldeki dava inançlı işleme dayalı olarak açıldığından inançlı işlem devam ettiği sürece zamanaşımı süresinin işlemeyeceği anlaşıldığından davalının bu itirazı yerinde görülmemiştir.
İnançlı işlemler, inananın teminat oluşturmak veya yönetilmek üzere mal varlığı kapsamındaki bir şey veya hakkını, inanılana devretmesi ve inanılanın da inanç anlaşmasındaki koşullara uygun olarak inanç konusu şeyi kullanmasını, amaç gerçekleştiğinde ise belirlenen şekilde inanana iade etmesini içeren işlemlerdir. İnançlı bir işlem ile inanan, sahibi olduğu bir mülkiyet veya alacak hakkını inanılana kazandırıcı bir işlemle devretmekte ancak borçlandırıcı bir sözleşme ile de onu bazı yükümlülükler altına sokmaktadır. İnançlı işlemde inanılan, hakkını kullanırken kararlaştırılan koşullara uymayı, amaç gerçekleşince veya süre dolunca hak veya nesneyi tekrar inanana (veya onun gösterdiği üçüncü kişiye) devretmeyi yüklenmektedir. İnançlı işlem, kazandırmayı yapan kişiye yani inanana belirli şartlar gerçekleşince, kazandırmanın iadesini isteme hakkı sağlayan bir sözleşmedir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir. İnanç sözleşmeleri kaynağını Borçlar Kanunu’nun 18. maddesi ile 05.02.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararından alır. Sözü edilen bu karar uyarınca inanç ilişkisi ancak yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Kısaca, inanç ilişkisinin varlığını kabul edebilmek için yazılı bir sözleşmenin, açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber, bunun vukuuna delalet edecek, karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin varlığı aranır. Yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge varsa 6100 sayılı HMK’nın 202. maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının yorum yolu ile genişletilerek bir taraf aleyhine durum yaratılması da İçtihadı Birleştirme Kararı ile amaçlanan sonuca uygun değildir.
Somut uyuşmazlıkta ise davacı tarafça inanç ilişkisinin ispatı için yazılı delil sunulamadığı sabittir. Davacı yakarıdaki ilkelere göre davanın kabulü için dayanılan delillerin de yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge olmadığı açıktır. Dolayısıyla davacı tarafça inanç ilişkisinin varlığı ispatlanamamıştır. Davacı tanık deliline dayanmış ise de iş bu davada tanık dinlenemeyeceği sabit olup hisse devrinin yazılı olarak yapılıp, bu devrin şirket defterlerine işlenip kayıt altına alındığı, devri gösteren bu kayıtların hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıran inançlı işlem iddiasınında HUMK 204.maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlanmasının gerektiği anlaşılmış olup davacı en son olarak yemin deliline dayanmış olup davalı hisse devrinin hukuka uygun alındığını ve danışıklı yapılmadığına dair yemin etmiş olması karşısında davacı iddiasını ispat edemediğinden sübuta ermeyen davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-Yargılama harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına
3-492 sayılı harçlar yasası uyarınca alınması gereken 35,90 TL karar harcından daha önce yatırılan peşin harçtan mahsubu ile bakiye 6,8 TL harcın karar kesinleştiğinde TALEP HALİNDE davacıya iadesine
4-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT. hükümleri uyarınca 2.180 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine
6-HMK’nun uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereği talep halinde gerekçeli kararın tebliğine,
7-Davalı tarafından yapılan 10,20 TL masraf ve 4,60 TL vekalet harcının davacıdan alınarak davalıya verilmeisne
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı.26/02/2018

Katip …
E-imzalıdır

Hakim …
E-imzalıdır