Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/279 E. 2021/1081 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/279
KARAR NO : 2021/1081

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 23/03/2017
KARAR TARİHİ : 24/11/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/12/2021

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … İnş. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’nin 05.05.2014 tarihinde …. Ticaret sicil no. ile kurulduğunu, şirketin kurucu ortaklarının; …, …, …, … olduğunu, şirket müdürlerinin ilk on yıl için … ve … olduğunu, münferiden temsile ve ilzama yetkili olduklarını, şirketin sermayesinin 10.000,00 TL olduğunu, şirket ortaklarının her birinin 25 paya sahip olduklarını, Eşi … ve oğlu …’in ortak olduğunu, şirketin ortağı olmayan ancak işlerin yürümesi için finansal ve kredi desteği sağlayan …’in bankalardan alacağı krediye karşılık oturduğu evi ve yazlığını ipotek karşılığı aile şirketi … iletişime destek olduğunu, şirketin yönetiminin iş hayatında tecrübeli ve sektörü bildiğini düşündüğü şirket müdürleri … ve ….’e bıraktığını, o ana kadar gönül rahatlığında işlerin yürüdüğünü sandığı bir anda …. (…. Bankası) den Üsküdar … Noterliğince … yevmiye no.lu 14.04.2016 tebliğ tarihli Hesap Katı ihtarnamesi ile kredilerin ödenmediğinden haberdar olduğunu, bankanın 29.706,72 TL tutarındaki kredi alacağının ödenmemesi halinde takibe geçeceğini ihbaren bildirdiğini, …’in şirket lehine vermiş olduğu kefalet sermaye desteği hukuki ve mali sorumlulukları nedeniyle olaya el koyarak … ve …’den hisselerini devralarak tek imza ile şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olduğunu, …’ün müdürlüğünün sona ermesinin 27.05.2016 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, …’in şirket müdürü olarak göreve başladığında boş kasa teslim aldığını, yaptırdığı incelemelerde Kebir ve Kasa defter kayıtlarına göre kasada sürekli para gözüktüğünü, … tarafından Hesap Katı yapılan tarihte 89.154,95 TL kasa hesap bakiyesi olduğunu, 30.05.2016 Tarihinde ödenmeyen DBS kredi borç ve faizlerine karşılık olmak üzere şirket ortağı … tarafından 29.900,00 TL, 30.05.2016 tarihinde 290,00 TL, 23.05.2016 tarihinde 600,00 TL ödenerek bankanın takibe geçmesinin engellendiğini, … tarafından 24.05.2016 tarihinde 4.521,89 TL 2015/12 2016/1-2-3 SGK borçlarının ödendiğini, şirket müdiresi …’ün şirketin deposu olarak kullanılan yer için gider aidatı 40,00 TL olduğu halde 50,00 TL göstererek haksız çıkar elde ettiği ve emniyeti suistimal ettiğini, 06.05.2016 günü …bank … Şubesi … no.lu hesabından çekilen 22.688,00 TL’nin şirket kasasına girmediği halde kasaya giriş gösterildiğini, …’in … Hizmetleri San. ve Tic. A.Ş.’ye 06.06.2016 tarihinde 22.500,00 TL bono verdiğini ve bunu kendi öz kaynaklarından ödediğini, belediyeye ödenmesi gereken 3.494,00 TL tutarındaki reklam vergi ve ….’nin … tarafından ödendiğini, 30.000,00 TL tutarında emtianın stoklarda kayıtlı olmadığını, satıcı … San. Tic. A.Ş. kayıtlarında 31.12.2015 sene sonu 13.952,81 TL alacaklı gözüktüğü halde … İletişim 2015 kurumlar vergisi beyannamesi ve eklerinde hiç borcu gözükmediğini, …’in … Bankası 26.01.2016 ve 26.02.2016 tarihli 8.186,37 TL kredi borçlarını 04.03.2016 tarihinde şahsi hesabından ödediğini, 10.05.2016 1.850,00 TL ve 699,71 TL, 27.04.2016 tarihinde 3,850.00 TL şahsi hesabından ödediğini, … Bankası tarafından şirkete açılmış olan 30.000,00 TL DBS kredisinin tümünün kullanılmış olduğunu, satın alınan malların satış ve stok kayıtlarının kayıt dışı hale getirilmiş belge düzenine uyulmamış olduğunu, 2015 yılına ait yevmiye kayıtları 01.07.2015 tarihinden başlatılmış, 2015 kebir kayıtlarının hiç yazılmamış olduğunu, ortaklar cari hesabı hayali ve gerçek dışı kayıtlarla şirketi borçlu ortak ve müdür …’ü alacaklı olarak göstererek gerçek dışı mali tabloların oluşmasına sebebiyet verildiğini, neticeten; Davalıların yöneticisi olduğu … İnş. San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ni zarara uğratmaları yasal defter ve belgeleri usulüne ve muhasebe tekniklerine uygun tutmamaları ve tutturmamaları gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek şirket sermayesini ve gelirlerini kendi menfaat ve çıkarlarına uygun kullanmaları nedeniyle şirketi ve şirket ortaklarını zarara uğrattıklarından dolayı yapılacak inceleme sonucu HMK.107.md. gereğince uğranan zararın bilirkişilerce hesaplanıp tespit edilen miktarın faiz ve masrafları ile davalılardan müteselsilen ve müştereken tahsili ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini istemiştir.
CEVAP; Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; … ana bayilerinin ilk açılışta 3 ay boyunca hak ediş (kira personel maaş prim) hiçbir şekilde destek almadıklarını, 16.500,00 TL’lik dükkan kirası ile 3 ay boyunca stopajlarıyla beraber ….’den satılan cihaz bedellerinin bir kısmının davacı, bir kısmının da kendileri tarafından borca girilerek ödendiğini, davalı olarak kardeşi ve kendisinin dükkan açıldığı zaman müşteri ihtiyaçlarına karşılık verebilmek adına aksesuar, kırılmaz cam filmi, telefon kapağı piyasadan satın alınarak dükkana konulduğunu, bu alımlar için 15.000,00 TL ödeme yaptıklarını, dükkan açılışı esnasında reklam giderleri, muhasebe açılışı, noter masrafları ayriyeten mal sahibine verilen depozito eski mal sahibi …. tarafından, …’e borç olarak verildiğini, dükkan devir alınırken bayi sahibine 70.000,00 TL peşin 100.000,00 TL’si 36 ay vadeli aylık 2.778,00 TL taksitle alındığını, peşin verilen 70.000,00 TL tutarın 50.000,00 TL’sinin 2 parça halinde … tarafından davacı …’e verilmiş ve davacı sadece 20.000,00 TL ekleyerek …’a ödeme yaptığını, …., … ve …. birleşmesinden ötürü dükkanın yeni yüzü için tadilat yapıldığını, tadilatın masrafının yaklaşık 50.000,00 TL olduğunu ve dükkanın bir ay boyunca kapalı kaldığını, bu süre zarfında 40.000,00 TL artı masraf olduğunu, şirketin kuruluş aşamasında davalılar … ve … adına olması gerekirken, önceden haber vermeden noter aşamasında oğlu … ve eşi …’i de dahil ederek davacı planlı ve art niyetli bir davranışta bulunduğunu, eşinin Bağ-kur giderlerini her ay şirketten ödettirdiğini, ortaklık payı hariç …’e her ay maaş, yol parası, yemek parası, Bağ-kur primleri ve kullandığı araca benzin parasının şirket gelirleri tarafından karşılandığını, 2016 yılı Ocak ayından itibaren davacının kardeşi ve kendisine maaş ve prim alacaklarını ödemediğini, davacının ise dükkan kapatılana kadar maaş ve tüm giderlerini aldığını, ayrıca dükkana yakın bir yerde ofis adı altında 141 daire tutarak orada istirahat ettiğini, davacının dükkandan kendisine ve eşine Iphone 6 ve Iphone 6 Plus marka telefonları (yaklaşık 6.000,00 TL) aldığını, davacının dükkanda oluşan giderlerin sorumluluğunu kardeşi …’e yüklettiğini, 625 hissesini almak için sürekli asker olduğunu vurgulayarak üzerinde taşıdığı silahla tehdit ederek baskı kurarak zorla imza attırarak ortaklık ödemeden hissesini devraldığını, davacının yaptığı tehditler sebebiyle can güvenlikleri bulunmadığını, akrabalık bağları bulunduğu ve kimseleri olmadığı için şikayette bulunma cesareti gösteremediklerini, … Bankası … Şubesinden çekmiş olduğu ve kullanmış olduğu krediyi eşinin ve ortak olduğu şirketin üzerine devrettiğini, kardeşinin 20.04.2016 tarihinde kendisinin ise 12.05.2016 tarihinde dükkandan ayrıldığını 01.11.2016 tarihinde dükkan kapanana kadar hiçbir şekilde gelir ve giderlerinden bilgisi olmadığını, 01.11.2016 tarihine kadar …’dan yatan hakkedişlerin hepsini davacının aldığını, davacının, …’dan almış olduğu kira yardımını yüksek gösterip (16.500,00 TL) devlete sunmuş olduğu kira bedelini düşük (5.500,00 TL) göstererek vergiden muafiyet sağladığını, dükkanda yapılan hırsızlık sonucunda kendisinin fikrini almadan davacının işe almış olduğu … isimli personel tarafından çalınan para ve cihazlarında maddi hasarını davacının kendilerine yükletmeye çalıştığını, neticeten; yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle haksız ve yasal dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
Dava, limited şirket yöneticinin sorumluluğuna dayalı tazminat talebine ilişkin olup, uyuşmazlık; davalıların şirket yöneticileri olarak davacı şirkete zarar verip vermedikleri, vermiş iseler zarar miktarı ile bundan sorumlu bulunup bulunmadıkları hususlarındandır.
Davacı şirketin ticaret sicil ve kayıtları incelendiğinde; 09.05.2014 tarihinde 10.000 TL sermayeli (4) ortaklı bir limited şirket olarak kurulduğu, şirket ortaklarından … ve …’ün (10) yıl süre ile ve münferit imzaları ile şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olarak seçildikleri, şirket ortakları olan …, …, … ve …’ün eşit olarak %25 hisse sahibi oldukları, daha sonra …’ün ve …’in davacı şirketteki ortaklık paylarını 20.04.2016 tarihinde …’e devrettikleri, devirlerin şirketin 13.05.2016 tarihli toplantısında kabul edildiği ve 23.05.2016 tarihinde ticaret siciline tescil ve 27.05.2016 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği, böylece şirket ortakları olan … % 50, … ve … %25’er hisse sahibi oldukları, şirketi münferit imzası ile temsil ve ilzama …’in seçildiği;
İstanbul Ticaret Siciline 29.12.2016 tarihinde tescil ve TTSG’nin 04.01.2017/… sayılı nüshasında ilan edilen 24.12.2016/…sayılı ortaklar kurulu toplantısında şirketin fesih ve tasfiyesine karar verildiği, tasfiye memuru olarak …’in seçildiği, davacı şirketin 24.12.2016 tarihinde tasfiyeye girdiği şirketin 17.12.2017 tarihinde yapılan 2017/02 sayılı Genel Kurul Toplantısında Tasfiye Sonu Bilanço Gelir Tablosu hesaplarının oybirliği ile kabul ve tasfiye memurunun ibrasına karar verildiği, ticaret siciline 22.12.2017 tarihinde tescil ve 28.12.2017/… sayılı nüshasında ilan edilen genel kurul tutanağından anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık konularında inceleme yaptırılarak, Bankacı …., Mali Müşavir …. ve İletişim Uzmanı ….’dan rapor alınmasına karar verilmiş, 13/07/2018 havale tarihli alınan bilirkişi raporunda özetle; İncelemeye sunulan defter ve belgeler incelemeye uygun olmadığı, önceki dönem bilgileri bulunmadığı, Ticari defterlerin delil niteliği taşımadığı, bu nedenlerle şirketin gerçek kar zarar durumunun tespiti mümkün görünmediği, davalıların şirket yönetiminden uzaklaştırılmasından sonra …, … ve … A.Ş. den toplam olarak yaklaşık 281.553,24 TL hak ediş ve prim bedeli tahsilatı yapıldığı incelemeye ibraz edilen faturalardan görüldüğü, davalılar tarafından 2016 yılı Ocak ayından itibaren kendilerine maaş ve prim alacaklarının ödenmediğinin belirtildiğinin görüldüğü, kasada yer alan fazla tutarların belgesiz ve giderleştirilmeden, kayıtlara girilmeden elden yapılan ödemelerden kaynaklandığı kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 12/09/2018 tarihli duruşmasında “Alınan bilirkişi raporu bilirkişi inceleme ara kararı gereğince bilirkişiden istenen hususları taşımadığı ve bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli bulunmadığı anlaşıldığından dosyanın önceki bilirkişi kuruluna tevdi ile davacının iddiası ve davalıların savunması ve şirket defter ve kayıtları ve davalıların şirket hesaplarını uygun tutmadıklarına kök rapordaki tespit dikkate alınarak davalı yöneticilerin bu eylemleri ile davacı şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları, uğratmış iseler uğrattıkları zarar miktarını belirleyecek şekilde denetime ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor tanzim etmelerinin istenmesine,” karar verilmiş, alınan 27/11/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle: ” İncelemeye sunulan 2015 takvim yılı hesap dönemine ait yevmiye defteri Temmuz 2015 döneminden itibaren basılı olduğu ilk altı aylık döneme ait defter kayıt ve belgelerinin incelemeye ibraz edilmediği bu sebeple hesaplanabilecek kar yada zararın kesinlikle doğru olmayacağı tarafımızca tespit edilmiştir. ” kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 28/11/2018 tarihli duruşmasında “Alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya elverişli bulunmadığından yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınmasına,” karar verilmiş, …., …. ve ….’dan alınan 19/03/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle: ” a) Davacının 2014-2015-2016 yılları ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunduğu, 2017 yılı ticari defterlerinin lehine delil niteliğinin bulunmadığı,
b) Davacı yanın incelenen tüm yıllara ait ticari defterlerinin Tek düzen Muhasebe Hesap Planına göre tutulmamış olup, inceleme yapmaya elverişli olmadığı,
c) Dava dosyasına sunulu belge ve verilere göre davalı …’ün şirketin yetkilisi olduğu dönmede şirketin vergi, kredi ve cari hesap ödemelerini yapmayarak şirketi zarara uğrattığının kanaatine varıldığı,
d) Şirket ortaklarından … ve …. tarafından davacı şirket için ödenen borç toplamının 165.548,73 TL olduğu,
Şirket ortaklarından … ve … tarafından şirket için ödenmeye devam eden kamu borç toplamının 68.301,04 TL olduğu,
Davacı şirketin Toplam borç durumunun (165.548,73 + 68.301,04=) 233.849,77 TL olduğu,
Davacı şirketin her bir davalı yönünden %25 hisseleri nispetindeki zararının … için 58.462,44 TL … için 58.462,44 TL olduğu,
e) Davalı …’ün 20.04.2016 tarihinde, …’ün ise 12.05.2016 tarihinde şirketten ayrıldığını iddia ettikleri dönemde davacı şirketin zararda olduğu anlaşıldığı, 2016 yılı sonu itibariyle ise şirketin -63.066,69 TL zarar elde ettiğinden şirketin dağıtılacak bir karının bulunmadığı,” kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 29/05/2019 tarihli duruşmasında “-Alınan bilirkişi raporuna itiraz edildiği gibi bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli sonuç içermediği anlaşıldığından dosyanın önceki bilirkişi kuruluna tevdi ile bilirkişi kuruldan davacının iddiası ve davalıların savunması ve şirket defter ve kayıtları dikkate alınarak davalı eski yöneticilerin iddia edilen eylemleri ile davacı şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları, uğratmış iseler uğrattıkları zarar miktarının ne olduğu, her bir davalı yönünden belirleyecek şekilde ve önceki kök bilirkişi raporuna yönelik tirazları da değerlendirecek şekilde ön inceleme duruşma tutanağı e maddesiyle belirlenen uyuşmazlık hakkında denetime ve hüküm kurmaya elverişli ek rapor alınmasına,” karar verilmiş, alınan 08/10/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda kök rapor ile aynı sonuç kanaat bildirilmiştir.

Davacı vekili 18.11.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; Bilirkişilerce yapılan hesaplama ve alınan 08.10.2019 tarihli ek raporda ve yapılan hesaplamalar sonunda, müvekkil şirketin netice olarak 233 849,77 Tl.zarara uğratıldığı, davalı … ve …’ün ayrı ayrı 58 462,44 Tl. tutarında zarardan, münferiden sorumlu oldukları doğrultusunda rapor tanzim edildiğini, dava dilekçesinde harca esas tutar olarak belirlenen 10 000,00 TL’nin, davalılar payına eşit olarak bölünmesi ile hesap edilen 5.000,00Tl. nin her bir davalı için ayrı ayrı mahsup edilerek, neticei taleplerini, davalı … yönünden 53.462,44 Tl. ıslah ederek toplam 58 462,44 Tl.;… yönünden hesap edilen 5 000,00 Tl.nin mahsup edilerek, 53.462,44 TL.ıslah edilerek, toplam 58 462,44 TL.nin, her bir davalı yönünden dava tarihten itibaren işletilecek olan ticari kanuni faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkememizin 04/12/2019 tarihli duruşmasında “1-Bilirkişilerce geçen ara kararı gereğince sunulan ek rapor bu hususta kurulan ara kararına uygun düzenlenmediği ve alınan rapora davalılar vekilince itiraz edildiğinden dosyanın ek rapor tanzim eden son bilirkişilere tevdi ile “Bilirkişi kuruldan davacının iddiası ve davalıların savunması ve şirket defter ve kayıtları dikkate alınarak davalı eski yöneticilerin her birine ayrı ayrı iddia edilen eylemlerinin varit olup olmadığı, varit ise davacı şirketi zarara uğratıp uğratmadıkları, uğratmış iseler uğrattıkları zarar miktarının ne olduğu, her bir davalı yönünden sorumlu oldukları zararların ve sorumluluk miktarlarının ne olduğunu ayrı ayrı belirleyecek şekilde ve önceki kök ve ek bilirkişi raporuna yönelik itirazları da değerlendirecek şekilde ön inceleme duruşma tutanağı e maddesiyle belirlenen uyuşmazlık hakkında denetime ve hüküm kurmaya elverişli” ek rapor alınmasına,” karar verilmiş, alınan 08/06/2020 tarihli bilirkişi 2.ek raporunda özetle: “
a) Dava dosyasına sunulu ticari defter ve belgeler tam olarak incelemeye uygun olmayıp, önceki dönem bilgileri bulunamamakla birlikte ticari defterler delil niteliği taşımadığı kanaati edinildiği,
b) Dava dosyasına sunulu belge ve verilere göre davalı …’ün şirketin yetkilisi olduğu dönmede şirketin Vergi, Kredi ve Cari hesap ödemelerini yapmayarak şirketi zarara uğrattıkları kanaati edinildiği,
c) Şirket ortaklarından … ve … tarafından davacı şirket için ödenen borç toplamının 165.548,73 TL olduğu,
d) Şirket ortaklarından … ve …. tarafından şirket için ödenmeye devam eden Kamu borç toplamının 68.301,04 TL olduğu,
Davacı şirketin Müdürü ….’in şirketin borçlarına kefillikleri ve mali sorumlulukları nedeniyle şirketi fiilen yönetime almış olduğu tarih 11.05.2016 olduğu dosyadaki belge ve davacı beyanından anlaşılmakla davalı yanların 11.05.2016 tarihine kadar olan Vergi borçlarından sorumlu oldukları anlaşılmış ancak dosyaya sunulu Burç Dökümü ‘nün kapak hesabi olarak sunulmuş olduğundan 11.05.2016 tarihine kadarki davalıların sorumlu oldukları borç tutarı tespit edilemediği,
e) Dosyadaki belge ve verilere göre davaci şirketin Taplam borç durumunun (165.548,73 + 68.301,04 =) 233.849,77 TL olduğu, davacı şirketin her bir davalı yönünden 9025 hisseleri nispetindeki zararının aşağıdaki gibi olduğu, ancak 11.05.2016 tarihine kadarki vergi borcu tutarının belirlenmesi ile iş bu tutarının değişeceği,
f) Davalı yarı, şirktin açılmış olduğu tarihten itibaren 3 aylık alınmayan hakedişin şirketin kapanışı sonrasında geriye dönük hakedişiyle birlikte hissesine düşen borç tutarının fazlasıyla karşılandığını, … tarafından Bayi sahibine şirketin kapanmasına münhasır ne kadar ödeme yapıldığı dosyadaki belgelerden tespit edilemediği, davacı yanın şirketin kapanışı sonrası tahsil etmiş olduğu hakediş tutarı var ise davalıların hissesine düşen tutarın yine davalıların hisselerine düşen borç tutarından düşülmesi gerektiği,
g) Davali …’ün 20.04.2016 tarihinde, ….’ün ise 12.05.2016 tarihinde şirketten ayrıldığını iddia ettikleri dönemde davacı şirketin zararda olduğu anlaşıldığı, 2016 yılı sonu itibariyle ise şirketin -63.066,69 TL zarar elde ettiğinden, şirketin Mali olarak dağıtılacak bir karının bulunmadığı, ancak 2015 takvim yılı hesap dönemine ait yevmiye defteri, Temmuz 2015 döneminden itibaren basılı olduğu, ilk altlı aylık döneme ait defter kayıt ve belgelerinin incelemeye ibraz edilmediği, bu sebeple Mali olarak hesaplanan kar yada zararın doğru olamayacağı,” kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 23/09/2020 tarihli duruşmasında “Bilirkişi raporu ve ek raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığından yeni bir bilirkişi heyetinden daha önceki mahkeme heyetince bilirkişi görevlendirilmesine ilişkin ara kararlarda belirtilen hususlar ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konuları ve tarafların itiraz ve beyanları tek tek incelenerek denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınmasına,” karar verilmiş, …., … ve … den alınan 25/02/2021 tarihli bilirkişi raporunda özetle: ” a) Şirket yöneticilerinin sorumluluğuna gidilebilmesi için basiretli davranmakla yükümlü olan bir yöneticinin yapmaması gereken işlemlerin davalı tarafından yapılmış olduğunun ve bunun sonucunda da bir zararın meydana geldiğinin kanıtlanmış olması gerektiği,
b) Limited şirketin müdürlerinin devredilmez görev ve yetkileri arasında “.. Şirketin yönetimi için gerekli olduğu takdirde, muhasebenin, finansal denetimin ve finansal planlamanın oluşturulması…. Şirket finansal tablolarının, yıllık faaliyet raporunun ve gerekli olduğu takdirde topluluk finansal tablolarının ve yıllık faaliyet raporunun düzenlenmesi…” hususlarının da yer aldığı,
c) Bu görevler dikkate alındığında, uzun süreden beri şirket müdürü olan ve bu yetkisine dayanarak şirket adına bir takım işlemler yapan davalıların, şirketi yönettikleri dönemde, şirketin defter ve kayıtlarının tutulmasından ya da en azından şirket adına almış olduğu ödemeleri şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlenmesinden de sorumlu olmaları gerektiği,
d) Dolayısıyla davalıların görev yaptıkları dönem itibariyle şirketin elde etmiş olduğu gelirlerin ve şirkete ödenen paraların usulüne uygun olarak şirketin menfaatlerine harcanmış olduğunun davalılar tarafından ispat edilmesi gerektiği, aksi takdirde basiretli davranma yükümlülüklerini ve yukarıda anılan yasa hükümlerini ihlal eden davalıların makul bir harcama sebebi gösteremedikleri bedellerden sorumlu olmaları gerektiği, bu konuda ispat yükünün, şirketin hesap ve kayıtlarını tutan ve şirketi basiretli yönetmekle yükümlü olan davalılarda olduğu,
e) Söz konusu zararın şirketin kuruluşundan davalıların müdürlüklerinin sona erdiği döneme ait kayıtların tek tek bir muhasebe modülüne işlenerek ve belgelerin yapılacak mutabakatlar ile doğruluğunun tek tek tespit edilerek hazırlanacak bir Özel Denetim Raporu sonucunda ortaya çıkacağı, dosyada böyle bir raporun mevcut olmadığı,
f) Raporumuz içerisinde yapılan açıklamalar ışığında; gerek davacı şirketin söz konusu zararın ne kadar olduğuna ilişkin somut bir veri sunamaması ve gerekse söz konusu zararın şirketin kuruluşundan davalılarının müdürlüklerinin sona erdiği döneme ait kayıtlarırı tek tek bir muhasebe modülüne işlenerek ve belgelerin yapılacak mutabakatlar ile doğruluğunun tek tek tespit edilerek hazırlanacak bir Özel Denetim Raporu sonucunda ortaya çıkacağı birlikte değerlendirildiğinde davacının zarara ilişkin talebinin bu aşamada ispata muhtaç olduğu,” kanaati bildirilmiştir.
Mahkememizin 14/04/2021 tarihli duruşmasında “Bilirkişi heyetine Prof. … ‘un eklenerek, taraflara arasındaki uyuşmazlık konularında hüküm kurmaya elverişli ve denetime açık rapor hazırlanması için önceki bilirkişi heyetinden ek rapor alınmasına, yeni iklenen bilirkişi için 1.250,00 TL diğer bilirkişiler için 250’şer TL ek ücret taktiri ile davacı tarafça iki haftalık kesin sürede karşılanmasına,” kararı verilmiş, alınan 29/09/2021 tarihli ek raporda özetle;
Hisse devri tarihine (20.04.2016) en yakın bilanço tarihi (31.12.2016) itibariyle borç tutarı 106.346,99 TL, ödenmiş sermayesi (10.000,00 TL), özsermayesi ise (5.846,25 TL) olmakla davacı şirketin ticari faaliyetlerini özsermayesi (5.846,25 TL) ile değil özsermayesinin (18,19) katı fazlasına isabet eden (106.346,99:5.846,25-18,19) borç sermayesi ile finanse ettiği, davacı şirketin borçlarını gününde ödeyememiş olmasının esasta özsermaye yetersizliğinden kaynaklandığı,
Davacı şirketin %50 ortağı ve müdürü …’in, şirketin eski ortağı ve eski müdürü …’den satın aldığı şirketin 2.500,00 TL bedelli %25 hissesine ait Devir Senedi ile %25 hissesini ise 2.500,00 TL bedelle …’ten bütün aktif ve pasifiyle, hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte devraldığı,
Sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği, devir tarihi (20.04.2016) itibariyle davacı şirketin aktif ve pasifi devir sözleşmesi mucibi davacı şirketin (%50) ortağı ve müdürü dava dışı …’in kabulünde olduğu,
Davacı şirketi, (1).davalı … ve (2).davalı … ‘ün 09.05.2014-20.04.2016 tarihleri arasında davacı şirkette müdür sıfatıyla yaptıkları görev döneminde şirketi zararlandırıcı eylemleri ile zarara soktuklarını öne sürerek hüküm kurmaya elverişli olmadığı mahkemece tespit edilen (23.09.2020/2 sayılı ara karar) dosyaya sunulu (2). bilirkişi raporuna istinaden davalıların payına düşen şirket zararının (58.462,44+58.462,44) 116.924,88 TL davalılar tarafından tazminini talep etmekte ise de;
Huzurdaki davada, davacı şirketin 17.12.2017 tarihli Tasfiye Bilançosunun aktifinde mevcut müşterilerindeki alacak toplamı 197.709,85 TL ile pasifinde mevcut şirket ortaklarına vaki borç toplamının (197.709,85 TL) birbirleriyle takas/mahsubu suretiyle sıfırlanarak davacı şirketin tasfiyesinin 17.12.2017 t. itibariyle sonlandırıldığı, tasfiye zararının olmadığı, Bakırköy Vergi Dairesine vermiş bulunduğu 31.12.2017 tarihli bilançosu ile sabit olduğunu,
Davacı limited şirketin eski (2) müdürü aleyhine açılan haksız fiilden kaynaklanan 23.03.2017 tarihli tazminat davası, 24.12.2016 1. itibariyle tasfiyeye giren davacı şirketin tasfiye memuru tarafından açılmamış olmakla yasal yönden dava şartının oluşmadığı, 24.12.2016 t. itibariyle başlayan tasfiye sürecinin 17.12.2017 t. itibariyle sonlandırıldığı dava dosyası ile sabit olmakla davacının (2) eski müdürü davalılardan tazminat talebinde bulunabilmesi için gerekli kanuni ve akdi şartların oluşmadığı,” kanaati bildirilmiştir.
Dosya kapsamı ve toplanan deliller birlikte değerlendirilmiştir.
Dava, limited şirket müdürünün sorumluluğu esasına dayalı olarak şirketin uğradığı zararın tahsili davasıdır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun 644/1-a maddesinin yollaması ile limited şirket müdürlerinin sorumlulukları hakkında da uygulanacak olan TTK’nın 553/1. maddesi uyarınca, kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.
Yönetim kurulu üyeleri görevlerini ifa ederken ve verilen yetkileri kullanırken, tedbirli bir yöneticinin özeniyle hareket etmeli ve şirket menfaatlerini gözetmelilerdir. Yönetim kurulu üyelerinin özen ve dikkat yükümlülüğünün kapsamı, şirket ana sözleşmesi, kanun, iç yönerge ve yönetim kurulu tarafından verilen tüm yetki ve görevleri kapsar. Ancak, yönetim kurulu üyesinin özen yükümlülüğünün, kurulda kendisine tanınan yetki ile sınırlı olduğuna şüphe yoktur. Bunun yanı şıra yönetim kurulunun sorumluluğu kusura dayanan bir sorumluluktur. Ayrıca, yönetim kurulu üyesinin sorumlu tutulabilmesi için kusurlu hareketin o üyeye izafe edilmesi de gereklidir. Yönetim kurulu üyelerinin şirket nam ve hesabına yapmış oldukları işlem ve sözleşmeler nedeniyle sorumlu tutulabilmeleri, ancak kendilerine kusurlu bir eylemin yüklenmesi durumunda mümkündür.
Limited şirketlerde Ortaklık adına sorumluluk davası açılabilmesi için ortaklığın zarara Uğramış olmasının yanı sıra; ortaklar genel kurulunca dava açılması yönünde karar alınmış olması gerekir. Ortaklığın iflası halinde dava hakları iflas idaresince, tasfiye halinde ise tasfiye memurlarınca kullanılır.
29/09/2021 tarihli bilirkişi raporunda; davacı şirketin 24.12.2016 tarihi itibariyle tasfiyeye girdiği ve davanın tasfiye memuru tarafından açılması gerektiği halde davacı şirketi temsilen şirket müdürünün vermiş bulunduğu 02.06.2016/… yev nolu vekaletnameye istinaden 23.03.2017 tarihinde açılmış olmakla “dava şartı” yerine gelmediği kanaati bildirilmişse de; daha önce şirket yöneticisi olan …’in daha sonra tasfiye memuru olarak da seçildiği, bu nedenle …’in şirket yetkilisi olarak şirket adına verdiği vekaletname ile iş bu davanını açılmasında temsil anlamında bir eksiklik bulunmadığı değerlendirilmiştir.
29/09/2021 tarihli bilirkişi raporundaki esasa ilişkin değerlendirmelere mahkememizce itibar edilerek; davacı şirketin borçlarını gününde ödeyememiş olmasının esasta özsermaye yetersizliğinden kaynaklandığı, Davacı şirketin %50 ortağı ve müdürü …’in, şirketin eski ortağı ve eski müdürü …’den satın aldığı şirketin 2.500,00 TL bedelli %25 hissesine ait Devir Senedi ile %25 hissesini ise 2.500,00 TL bedelle …’ten bütün aktif ve pasifiyle, hukuki ve mali yükümlülükleriyle birlikte devraldığı, sözleşmeye bağlılık ilkesi gereği, devir tarihi (20.04.2016) itibariyle davacı şirketin aktif ve pasifi devir sözleşmesi mucibi davacı şirketin (%50) ortağı ve müdürü dava dışı …’in kabulünde olduğu, davacı şirketin 09.05.2014-20.04.2016 tarihleri arasındaki yöneticileri … ve …’ün paylarına düşen şirket zararının tazminini talep edilmekte ise de; davacı şirketin 17.12.2017 tarihli Tasfiye Bilançosunun aktifinde mevcut müşterilerindeki alacak toplamı 197.709,85 TL ile pasifinde mevcut şirket ortaklarına vaki borç toplamının (197.709,85 TL) birbirleriyle takas/mahsubu suretiyle sıfırlanarak davacı şirketin tasfiyesinin 17.12.2017 t. itibariyle sonlandırıldığı, tasfiye zararının olmadığı, Bakırköy Vergi Dairesine vermiş bulunduğu 31.12.2017 tarihli bilançosu ile sabit olduğu, davalı yöneticilerin kendi dönemlerine ilişkin şirketi zarar soktukları iddia edilen iş ve işlemlerinin somut olarak ortaya konulamadığı anlaşılmakla davanın reddine ilişkin aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın reddine,
2-Alınması gereken 59,30 TL karar harcının peşin alınan 170,78 TL ve 1.826,01 ıslah harcından mahsubu ile bakiye 1.937,49 TL nin talebi halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden, yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 8.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 6,50 TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
6-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra karar verilmesine,
Dair taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde İstanbul Bölge Adliye Mahkemelerinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar taraf vekillerinin yüzüne karşı açıkça okunup, usulen anlatıldı.24/11/2021 11:15

Başkan …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Üye …
e-imzalıdır.
Katip …
e-imzalıdır.