Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/142 E. 2019/102 K. 28.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/142
KARAR NO : 2019/102

DAVA : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/02/2017
KARAR TARİHİ : 28/01/2019
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 30/01/2019

Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP; Davalı borçlu aleyhine 27/08/2016 tarih …. sıra nolu fatura bedelinin müvekkiline ödenmemesi sebebiyle Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün …. E. Sayılı dosyası ile yasal takibe geçildiğini, davalı borçlu tarafından icra takibine haksız itirazda bulunulduğunu, davalının itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisiz olduğunu iddia ettiğini, ancak işbu takibin para alacağının ödetilmesine ilişkin olduğunu, alacaklının ödeme tarihindeki yerleşim yerinin icra dairesinin yetkili olduğunu, davalı şirketin müvekkili şirket herhangi bir borcunun bulunmadığının gerçeği yansıtmadığını, borçlunun kötü niyetli olarak müvekkilinin alacağının tahsilini engellemeye çalıştığını, söz konusu malların 26/08/2016 tarihli sevk irsaliyesi ile davalı şirkete teslim edildiğini, sevk irsaliyelerinde malların şirkete teslim edildiğinin açıkça belirtildiğini ve imza altına alındığını, davalının borcu olmadığını iddia etmesine rağmen müvekkiline 28/09/2016 tarihinde 1.674,55 TL’lik ödeme gerçekleştiğini, ancak kalan 10.000,00 TL bakiyenin ödenmediğini, bu nedenlerle davalı borçlunun Büyükçekmece …. İcra Müdürlüğünün…. E. Sayılı dosyasına dair yaptığı haksız itirazın iptalini, takibin devamını, haksız itiraz nedeni ile davalı borçlunun %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı borçluya yükletilmesini talep etmiştir.
CEVAP; Müvekkili aleyhine başlatılan icra takibinin yetkisiz icra dairesinde başlatıldığını, taraflar arasındaki ilişkinin müvekkili tarafından davacıdan talep edilen ambalajlara ve bunların üretimine ve satın alınmasına ilişkin olarak taraflar arasında kurulan eser sözleşmesine dayandığını, müvekkili … şirketinin bisküvi üreticisi olduğunu, üretmiş olduğu muhtelif çeşitte bisküvileri farklı adlar ve ambalajlarla gerek yurt içinde gerekse yurtdışında pazarlamak ve satmak suretiyle ticari faaliyetini sürdürdüğünü, Eylül 2016 yılında İstanbul’da gerçekleştirilecek gıda fuarına yapılan hazırlıklar doğrultusunda ambalaj gereksinimi doğduğunu, davacı şirket ile yapılan görüşmelerde … tarafından istenilen miktar ve nitelikte ambalaj üretilebileceğinin taahhüt edilmesi üzerine anlaşmaya varılarak ambalajların üretimine başlanıldığını, buna karşı üretilen ve müvekkiline teslim edilen ürünler ile ilgili yapılan kontrollerde hem baskı görsellerinde hata olduğunu, hem de malzemeden kaynaklı paketleme esnasında yapıştırma ile ilgili üretimi etkileyen sorunlar olduğunun tespit edildiğini, bu durumun derhal davacıya gerek sözlü olarak gerekte yazılı olarak bildirildiğini, davalı yana 08/09/2016 tarihinde elektronik posta mesajında ürünle ilgili yaşanan sorunların detaylı bir şekilde anlatıldığını, müvekkil şirket tarafından ambalajların tesliminden sonra yapılan kontrollerde ambalajların istenilen görsellikte ve paketlemeye elverişli olmamasının tespit edilmesi üzerine bu durumun davacıya derhal bildirildiğini, ilgili ambalajları müvekkilinin katılacağı fuarda kullanacağını, ancak ayıplı olan ambalajları herhangi bir amaçla dahi kullanamaması sonucunun doğduğunu, bunun sonucunda davacı ….’e iade faturası kesildiğini, ambalajların deneme için kullanılan kısımlarını çıkarıp kalan kısım için iade faturası kesildiğini, davacı yana herhangi bir borcunun bulunmadığını, ambalajları taraflar arasındaki anlaşmaya uygun surette istenilen kalitede üretmeyen davacıya karşı müvekkilinin bu ambalajları kullanamaması sebebiyle uğradığı zararlara ve kar kayıplarına ilişkin ve fazlaya dair her türlü talep ve dava hakkını saklı tuttuklarını, bu sebeplerle davacı tarafından açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER VE DEĞERLENDİRME;
Dava, ticari satımdan kaynaklanan itirazın iptali davasıdır.
29/09/2017 havale tarihli Bilirkişi Raporu;
Davacının 2016 yılı Ticari Defteri Üzerinde Yapılan İnceleme ve Tespitler;
Davacı şirketin 08/2016 ve 09/2016 aylarına ait yevmiye ve kebir defterlerinin e-defter beratlarının süresinde oluşturulduğu, 2016 yılına ait envanter defterinin yasal süresi içinde tasdik ettirildiği, davacı yanın incelenen 2016 yılı ticari defterlerinde, davalı ile olan hesap hareketlerini 120.01.01491 cari hesap kodunda takip etmekte olduğu, düzenlediği fatura bu hesabın borcuna, yapmış olduğu tahsilatları bu hesabın alacağına kaydetmiş olduğu, davacının ticari defterlerinde, 2016 yılında davalı adına düzenlenen 11.674,55 TL tutarında 1 adet fatura olduğu, davalı tarafından 1.674,55 TL tutarında ödeme yapıldığı, 2016 yıl sonunda davalı cari hesabının 10.000,00 TL olarak görülmüştür.
Sektör Bilirkişisinin İnceleme, Tespit ve Değerlendirmeleri;
Dosya içeriğinde yer alan mail yoluyla yapılan yazışmalarda, sipariş edilecek ürünler ile ilgili cold seal ya da hot seal olacağı konusunda herhangi bir yazışmanın dava dosyasında görülmediği, davacı ve davalı tarafından kaşeli ve imzalı olarak dava dosyasına sunulan 22/08/2016 tarihli müşteri teyit formunda da ürünlerin cold seal ya da hot seal olduğu konusunda herhangi bir detayın görülmediği, 22/08/2017 tarihli yazışmada davacı ….’in davalı ….’ye gönderdiği mailde cold seal olarakta fiyat teklifini sunacaklarının belirtildiğinin görüldüğü, ilgili teklif mailine yapılan onay cevabında kapatma işlemini yapacak makinenin sıcak ya da soğuk prosesinin özellikle belirtilmediğinin görüldüğü, dosyaya sunulan resimlerden incelendiği üzere paketlenmiş bisküvi ambalajlarında bolluk olduğunun görüldüğü, ürünün hareket etmesi sonucu kapatma yerlerinden deformasyon oluştuğu, bu deformasyonun ambalajın büyük gelmesinden kaynaklandığı ihtimal dahilinde olduğu, ayrıca bisküvi hamurlarının ambalaj üzerindeki renk tonlarının aynı olmadığı, daha öncesinde sipariş formunda teyit edilenlerden farklı olduğu tespit edilmiştir.
Netice ve Kanaat;
-Taraflar arasındaki ihtilaf konusunun, davacının davalıya düzenlemiş olduğu fatura sonucunda oluşan 10.000,00 TL cari hesap alacağının davalıdan tahsil edilmesi talebinden ibaret olduğu,
-Davacının sunmuş olduğu ticari defterlerinin lehine delil niteliği bulunduğu,
-Dava dosyasında taraflar arasında imzalanmış herhangi bir sözleşmenin olmadığı, dolayısıyla kurulan ticari ilişkinin cari hesap ilişkisi olduğu,
-Davacının ticari defterlerinde 2016 yılında düzenlemiş olduğu faturalardan dolayı davalıdan 10.000,00 TL alacaklı olarak görüldüğü, davalının davacı adına düzenlemiş olduğu 10.000,00 TL’lik iade faturasının davacının hesap hareketlerinde görülmediği,
-Davalının 04/11/2016 tarihinde düzenlemiş olduğu 10.000,00 TL’lik iade faturasının davacı tarafa teslim edildiğine dair dava dosyasında herhangi bir evraka rastlanılmadığı,
-Dava dosyasındaki yazışmalardan ürün siparişinde davalı tarafın kendi bünyesindeki makinelere uygun ambalaj teklifi sunup sunmadığının tespitinin yapılamadığı, dava dosyasında 22/08/2016 tarihli davacı ve davalının imzaladığı müşteri teyit formunun olduğu, dosyadaki resimlerden ilgili ambalajlarda deformasyonlar olduğu, bu deformasyonun yapıştırma tekniği haricinde ebatlarının büyük olmasından da kaynaklanabileceğinin tespit edildiği,
-Talep edilen icra inkar tazminatının mahkemenin takdirinde olduğu görüş ve kanaatine varılmıştır.
24/10/2017 havale tarihli Talimat Bilirkişi Raporu;
Dosya kapsamında gerek davacı ve gerekse davalı tarafların sunmuş oldukları bilgi ve belgelerden ihtilaf konusu işlemlerin tamamının 2016 takvim yılına ait olduğu anlaşıldığından ve ayrıca inceleme sırasında da bu husus teyit edildiğinden davalı şirketin sadece 2016 takvim yılına ait resmi defterleri incelenmiştir. İhtilafa konu işlemlere ilişkin davalı şirketin defterlerinde tespit edilen kayıtlar şu şekildedir.
-27/08/2016 tarih …. yevmiye numaralı kayıt: Davacı şirket …. A.Ş’den KDV dahil 11.674,55 TL alış işlemi yevmiye defteri … numaralı sayfalarda, kebir defteri … numaralı sayfada tespit edilmiştir.
-28/09/2016 tarih … yevmiye numaralı kayıt: Davacı şirket ….A.Ş’ye yapılan 1.674,55 TL tutarlı ödeme işlemi yevmiye defteri …. numaralı sayfalarda bulunan kayıtta …. numaralı sayfada, kebir defteri ….numaralı sayfada tespit edilmiştir.
-04/11/2016 tarih …. yevmiye numaralı kayıt: Davacı şirket …. A.Ş’ye kesilen KDV dahil 10.000,00 TL tutarlı iade faturasına ait kayıt yevmiye defteri …. numaralı sayfada, kebir defteri …. numaralı sayfada tespit edilmiştir.
Sonuç;
Tevdii edilen göreve ilişkin yerinde yapılan defter incelemesine istinaden ulaşılan cari hesap ekstresi sonucunda;
İncelemeye esas resmi defterlerin açılış ve kapanış onaylarının kanuni sürelerinde yapıldığı, bu yönüyle delil vasfını taşıdıkları,
Kesilen iade faturasına istinaden davalı şirket kayıtlarına göre davalı şirketin davacı şirkete cari hesap borcu bulunmadığı görüş ve kanaatine varılmıştır.
02/05/2018 havale tarihli Bilirkişi Raporu;
Huzurdaki uyuşmazlığın çözümü için öncelikle dosyaya ibraz edilmiş yazılı belgeler olan taraflar arasında geçen e-mail yazışmalarının matbaacılık ve baskı sektörü nezdinde tek tek incelenmek suretiyle hareket edilmesi gerekli görülmüştür.
Davalı … A.Ş şirketinin satış bölümünde çalıştığı anlaşılan …’ün davacı şirket müşteri temsilcisi …’a 22/08/2016 tarihinde gönderdiği dosyada mevcut mail görüntülerinde kendilerinin ambalaj olarak kullandıkları malzemenin 20 mat opp olduğunu bildirdiği tespit edilmiştir.
E-mail görüntüsünden davacı şirket müşteri temsilcisi …’ın 20 mikron mat opp + 30 mikron opp açıklamalı fiyat teklifini davalı şirkete gönderdiği görülmektedir.
Davacı şirket müşteri temsilcisi …’ın davalıya fiyat teklifi verdikten hemen sonra 22 Ağustos 2016 saat 15:40’ta davalı şirket çalışanı …’e gönderdiği dosyada bulunan e-mail görüntülerinde ”cold seal fiyat teklifini de bugün iletmeye çalışacağım.” ibaresinin mevcut olduğu görülmüş bu ifadeden daha önce davalıya verilen teklifin hot seal tekniğine uygun malzemeye göre verildiği cold seal’a uygun teklifin daha sonra verileceği tespit edilmiştir.
Dolayısıyla davalı taraf davacı ambalaj şirketine hot seal’a uygun malzeme ile sipariş vermiş davacı taraf da kendisine verilen siparişe uygun olarak üretim yapmıştır.
Matbaacılık ve baskı sektöründe belirli tirajların altında baskı yapılması ekonomik olarak avantajlı olmamakta, baskı tesislerinin kendilerine göre belirledikleri minimum sipariş limitleri bulunmaktadır. Örneğin ofset baskıda 1.000 adedin altında baskı yapılmamaktadır. Yapılsa bile maliyetler çok yükselmektedir. Davacının baskı yaptığı plastik malzemelerin rulo – bobin şeklinde olmasından kilograma göre sipariş alınmaktadır. Davacı tarafından 130 + 130 + 117 kg olmak üzere toplamda 377 kg rulo ambalaj baskısı yapıldığı dosya kapsamından görülmektedir. Bu bakımdan davacı plastik ambalaj firmasının 20 – 30 – 50 kg gibi daha düşük az miktarda baskı siparişi almayacağı aşikardır. Davalı tarafın 377 kg ambalaj malzemesinden 70-75 kg kadarını kullanıp 300 kg’lık ambalaj için iade faturası kestiği görülmektedir.
Matbaacılık ve baskı sektöründe eğer bir baskında kusur ayıp var ise baskıyı yapan firma baskı yaptığı adet kadar ürünü tam ve eksiksiz olarak geri almaktadır. İçinden bir kısım ürünün kullanılması kalan kısmının iade edilmesi durumu sektördeki minimum sipariş sayısından dolayı söz konusu değildir. Örneğin bir matbaa 5.000 adet katalog bastıysa üründe ayıp tespit edilirse iade olarak 5.000 adet katalogu geri almakta içinden 10 adetini bile eksik olmasına izin vermemektedir. Aksi takdirde müşterinin hem katalogları ayıplı olduğu iddiasıyla iade edeceği hem de belli bir miktarı kullanmaya değer göreceği gibi fevkalade hatalı bir durumla karşılaşılacaktır. Şayet basılan ürünlerin bir kısmı kullanılmış kalan kısmı iade edilmişse bu durumu ürünün baskının kullanılabilir olduğunu göstermektedir.
Huzurdaki uyuşmazlıkta sektör teamüllerinin aksine davalı tarafın yalnızca kullandığı ambalajların ücretini ödediği bu tutarı iade faturasına yansıtmayarak kalanları iade ettiği görülmektedir. Oysa ki kullanılamaz durumda olduğu iddia edilen ambalajlar çöpe atılsa dahi eksiksiz olarak davacıya teslim edilmesi gerekirdi ancak böyle yapılmadığı görülmektedir.
Davalı tarafın davacının baskısını yaptığı ambalajlar renklerinin kromolinden farklı olduğu yönündeki iddiası mevcuttur. Kromolin gerçek baskı öncesi alınan baskıya en yakın baskının bir dijital provası olup %100 baskı renklerini yansıtmamaktadır. Kromolin ile nihai baskı arasında her zaman küçük farklar olması normal olup dosyadaki renkli fotoğraflardan ve 1 adet orjinal numuneden davacının baskısını yaptığı ambalajların renk pigmentlerinde ayıp derecesinde bir kusur tespit edilememiş ambalajların üzerinde görsel renkleri olması gereken doygunlukta ve renk ayarında olduğu görülmüştür.
Davalı taraf davacı tarafa sıcak yapıştırmalı ambalaj malzemesinden sipariş verdiği ve davacının buna uygun olarak verilen sipariş doğrultusunda üretim yaptığından siparişe aykırı bir durum olmadığı, ambalajda yaşanan yırtılma, kapanmama ve bolluk durumunun davalının ambalaj makinesinin yapıştırma özelliklerinden, ambalajın boyutundan veya ambalaj içine doldurulan bisküvinin gramajından ebadından kaynaklanabileceği, bu hususların davacının üretimiyle ilgisinin olmadığı, dava konusu üretimin ayıplı olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.
Sonuç;
Yukarıda açıklanan gerekçelere, incelemelere ve değerlendirmelere dayanarak;
-Söz konusu ürünlerin üretiminin ayıplı şekilde yapılmadığı,
-Siparişlere aykırı üretim yapılmadığı, görüş ve kanaatine varılmıştır.
11/09/2018 havale tarihli yerinde yapılan keşif sonucu Bilirkişi Ek Raporu;
Yerinde inceleme sırasında ayıplı olduğu iddia edilen baskıyı, davacının Türkiye’de sadece davacıda bulunan ilk ve tek olma özelliğine sahip HYBRİT teknolojisiyle basım yapan ofset makinesiyle bastığı anlaşılmıştır. Ayrıca üzerine baskı yapılacak … malzemenin kalınlığının mikron cinsi olarak 20 mikron + 30 mikron olarak verilip toplamda 50 mikron kalınlıktaki bir malzemeye baskı yapılacağı ifade edilirken toplama hatası yapılarak 40 mikron kalınlığındaki daha ince bir malzeme kullanıldığı görülmüştür.
Matbaacılık sektöründe yaygın olan teamüle göre, müşteri tarafından basılması için verilen fakat basılınca bozuk çıkma ihtimali olan bir tasarımı matbaacı fark edip basmamakla ve müşteriyi uyarmakla yükümlüdür. Eğer müşteriye gerekli uyarı yapılıp müşteri ayıbı kabul ediyorsa baskı gerçekleşmesi lazımdır.
Matbaacıya eğer ayıplı bir tasarım verilmişse ve bu tasarım basıldıktan sonra ayıplı olduğu iyice ortaya çıkacaksa, matbaacının ”ne verildiyse onu basarım” şeklindeki yaklaşımı matbaacılık etiğine uygun değildir.
Basılmış metaryelin arka yüzündeki tabakanın şeffaf olması nedeniyle öte yandan beyaz boyanın kapatıcılığının ve örtücülüğünün yetersiz gelmesi nedeniyle beyaz yazıların ve beyaz bantların yeterince beyaz gözükmediği görülmektedir. Siyah zeminli bir dergi sayfası üzerine konulmuş bulunan uyuşmazlığa konu ambalaj baskı numunesinin altındaki tüm görüntüyü gösterdiği görülmektedir. Bu sebeple ambalaj üzerindeki olması gereken renk parlaklığını ve doygunluğunu göstermediği, kirli bir görüntü arz ettiği anlaşılmaktadır.
Davacının basmış olduğu ambalajın içi bisküvi doldurulmuş halinin ışığa tutulmasıyla elde edilen görüntü görülmekte olup ambalajda kullanılan şeffaf OPP nedeniyle transparan görünüm oluştuğu, yandan ve arkadan gelen ışıkları içeri alarak buzlu cam görüntüsü oluşturduğu, bunun da ambalaj üzerindeki renkleri soldurduğu bu nedenle görüntünün ve yazıların okunmaz hale geldiği anlaşılmaktadır. Beyaz zemin üzerinde ambalajın dış tarafından çekilmiş, altta ise ters çevrilerek yine beyaz zemin üzerinde iç tarafından alınmış görüntüler görülmektedir.
Beyaz zemin üzerinde önden çekilmiş resimde renkler parlak ve canlı gözükmekte, tersten ve içten çekilmiş görüntüde ise içteki beyaz boyanın kapatıcı olmadığı anlaşılmaktadır.
Beyaz zemin üzerine konulmuş olan ambalaj malzemesinin alttaki beyaz zeminin beyaz rengini de göstererek ayıpsız ve net bir görüntü arz ettiği görülmektedir.
Aynı ambalaj malzemesinin altındaki siyah zeminli beyaz yazıların bulunduğu dergi sayfasının görüntüsünü gösterecek derecede saydam olduğu, bu saydamlık sebebiyle baskı kalitesinin bozulduğu anlaşılmaktadır.
Dosyada mevcut bulunan görüntülerde yine beyaz zeminde çekilmiş fotoğraflar incelendiğinde, davacının hibrit ofset tekniği ile bastığı transparan malzemeli ürün ile dava dışı başka bir matbaanın rotogravür tekniği ile bastığı ve arkasına şeffaf malzeme yerine metalik malzeme kapladığı numune incelendiğinde, dava dışı firmanın basmış olduğu renklerin daha canlı olduğu anlaşılmaktadır. Davacının bastığı ambalajın diğerine nazaran daha soluk gözüktüğü görülmektedir.
Uyuşmazlığa konu baskının diğerinden soluk olduğu, bisküvi ile zemindeki sarı rengin birleşip ürünün belli olmadığı, bisküvinin içindeki hurma ezmesinin renginin soluk kaldığı, 4 renkli CMYK baskı sırasında M rengi olan Magenta renginin zayıf olduğu, diğer baskıda ise kırmızının daha doygun olduğu görülmektedir.
Tüketici, ambalajdaki görüntüye ve ambalajın reklamcılık sektöründe çok bilinen albenisi sayesinde ürünü satın almaktadır. Huzurdaki uyuşmazlıkta dava konusu olan ambalajın bu haliyle albenisini kaybettiği ve dikkat çekicilikten uzak soluk kaldığı görülmektedir.
Dava dosyasındaki yazışmalar ve karşılıklı gönderilen tasarım görüntüleri incelenmiş olup, tasarım görüntülerinin şeffaf malzeme üzerine değil, opak beyaz kağıt üzerine basılacak halde tasarlanıp taraflarca birbirlerine sunulduğu, davalıya onay için sayfam … ile basılmış ve adına ambalaj sektöründe şahit numune denilen baskı numunesi gönderilmediği, bu numunenin davalı tarafından onaylandığına dair bir belgenin dosyada mevcut olmadığı, onayın internet üzerindeki resimler aracılığıyla verildiği anlaşılmıştır.
Kağıda veya kartona baskı yapan ofset makinelerinde prova baskı yerine 4 renkli filmlerden oluşan ve adına Kromolin denilen, baskı hakkında %85-90 bilgi veren bir numune gösterimi söz konusudur.
Yerinde inceleme sırasında, davacı yetkilisi tarafından davalıya bu kromolinlerden gösterildiği ve davalının onay verdiği tarafımıza bildirilmiş olup, bize de bu kromolin baskısı gösterilmek istenmiştir. Asıl numunenin baskının yapılacağı malzeme üzerinde ibraz edilmesi gerektiği tarafımızdan bildirilmesi üzerine tarafımıza gösterilen rulo şeklinde basılmış baskı numuneleri teslim edilmiştir. Gösterilen görüntüde etikette müşteri onayı hanesinin boş olduğu görülmektedir.
Her ne kadar önceki raporumuzda davacı tarafın üretiminin ayıplı olmadığı hususunda kanaat belirtmiş isek de, sayın mahkemnin yerinde inceleme görevlendirmesindeki hususlara uygun olarak yerinde inceleme yaptığımız sırada temin ettiğimiz ve talep ettiğimiz materyallaer üzerinde yaptığımız incelemeler sonucunda ve yukarıda ayrıntılı arz ve izah ettiğimiz üzere;
-Baskıda şeffaf … malzeme kullanılmasının renkleri soluk gösterdiği,
-Beyaz baskının doyurucu ve kapatıcı olmadığı,
-Piyasa incelemelerimizde Bisküvi ambalajlarında bu tür yarı şeffaf malzemelerin kullanıldığına dair örnekler tespit edilemediği,
-Piyasada daha çok iç tabakası metalize olan ve şeffaf olmayan malzemeler kullanıldığına dair pek çok örnek ambalajın bulunduğu,
-Baskının …. kağıt üzerine basılacakmış gibi değerlendirilmesinin hatalı olduğu, saydam malzeme üzerine basıldığı takdirde renklerin soluk gözükeceğinin baskı öncesinden öngörülmediği,
-Bu hususta ayıplı üretim olacağının uyarısının davacı matbaa tarafından müşteri davacıya yapılmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle dava konusu baskının olması gereken renk tonlarını vermediği görülmüş ve ayıplı olduğu kanaati oluşmuştur.
Sonuç;
Yerinde yapılan incelemedeki elde edilen yeni belgeler sayesinde önceki raporumuzdan farklı kanaat oluşmuş bulunmakta olup, yukarıda açıklanan gerekçelerle ve değerlendirmelere dayanarak;
-Söz konusu ürünlerin matbaada üretiminin ayıplı şekilde yapıldığı, ayıbın üretimden kaynaklandığı görüş ve kanaatine varılmıştır şeklinde rapor tanzim edilmekle;

Taraflar arasında ambalaj yapımına ilişkin eser sözleşmesi kurulduğu, davacının edimini gereği gibi ifa ettiği ancak davalının hizmet bedelini ödemediği iddiası karşısında ,davalının ayıplı ifa savunmasında bulunup iade faturası kestiği anlaşılmakla ,davacının edimini yerini getirdiği taraflar arsında tartışmasız olup ,uyuşmalığın edimin ayıplı olup olmadığı ayıplı ise ihbarın süresinde olup olmadığı , iade faturasının haklı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır,
Dosya kapsamında aldırılan bilirkişi raporlarında tarafların ticari defterleri incelenmiş iade faturasının davacı yan ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı anlaşılmıştır.Ayıp iddiasına konu ürünler üzerinde sektör bilirkişilerinini yaptığı ve yukarıda rapor içeriklerinin aktarıldığı üzere;
Davacının plastik ambalaj yapım işi incelendiğinde;
-Baskıda şeffaf … malzeme kullanılmasının renkleri soluk gösterdiği,
-Beyaz baskının doyurucu ve kapatıcı olmadığı,
-Piyasa incelemelerimizde Bisküvi ambalajlarında bu tür yarı şeffaf malzemelerin kullanıldığına dair örnekler tespit edilemediği,
-Piyasada daha çok iç tabakası metalize olan ve şeffaf olmayan malzemeler kullanıldığına dair pek çok örnek ambalajın bulunduğu,
-Baskının …. kağıt üzerine basılacakmış gibi değerlendirilmesinin hatalı olduğu, saydam malzeme üzerine basıldığı takdirde renklerin soluk gözükeceğinin baskı öncesinden öngörülmediği,
-Bu hususta ayıplı üretim olacağının uyarısının davacı matbaa tarafından müşteri davacıya yapılmadığı anlaşılmıştır.
– dosyaya sunulan resimlerden incelendiği üzere paketlenmiş bisküvi ambalajlarında bolluk olduğunun görüldüğü, ürünün hareket etmesi sonucu kapatma yerlerinden deformasyon oluştuğu, bu deformasyonun ambalajın büyük gelmesinden kaynaklandığı ihtimal dahilinde olduğu, ayrıca bisküvi hamurlarının ambalaj üzerindeki renk tonlarının aynı olmadığı, daha öncesinde sipariş formunda teyit edilenlerden farklı olduğu tespit edilmiştir .
Dosya arasında yer alan fotoğraflardan da açıkça anlaşıldığı üzere davacı yanın ürettiği ambalajların renklerinin soluk ve de bol olduğu açıkça anlaşılmaka ,bu hali ile davacı yanın baskının hemen ilk aşamasında farkettiği/farketmesi gerektiği ve de davalı yandan ikinci teyit alması gerektiği halde yapmayarak ayıplı olarak üretimi gerçekleştirdiği, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanları doğrultusunda da sipariş üzerine gönderilen görselin kendilerince kabul edildiği üretime geçince davacı tarafın yeni bir görsel sunmadığı ,üretimin bitirilip hazır olarak davalı yana teslim edildiğinde ayıplı ifa olduğunun anlaşıldığı ve de iade edildiğinini bildirildiği,hal böyle iken üretimden kaynaklı ayıplı ifa sebebi ile davalı yanın iade faturasında haklı olduğu böylelikle davacının davasını ıspatlayamadığı anlaşılmakla açılan davanın ve davacının yaptığı takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Açılan davanın REDDİNE,
2-Davacının yaptığı takipte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
3-Alınması gereken 44,40 TL karar harcının peşin alınan 175,54 TL harçtan mahsubu ile 131,14 TL nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Kullanılmayan gider avansı konusunda HMK 333. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden sonra talep halinde davacıya iadesine,
6-Yürürlükteki AAÜT gereğince hesap edilen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
7-HMK’nın uygulanmasına dair yönetmeliğin 58/1 maddesi gereğince taraflardan birinin talebi halinde gerekçeli kararın taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak) davacı vekili ve davalı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere açıkça okunup usulen anlatıldı. 28/01/2019

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.