Emsal Mahkeme Kararı Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/1181 E. 2018/20 K. 08.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2017/1181
KARAR NO : 2018/20

DAVA : Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 28/12/2017
KARAR TARİHİ : 08/01/2018
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/01/2018
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı 04/07/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; …mahallesi … sokakta depo olarak kullandığı yeri olduğunu, ilgili dükkanda … abone numaralı elektrik saati bulunduğunu, elektrik saatinin düzenli olarak elektrik tüketimini yazdığını, elektrik saatine abone olmak için idareye müracaat ettiğini, ancak ticari bir faaliyeti olmadığı için abonelik vermediklerini, depo olarak kullandığı elektrik saati nin düzenli elektrik tüketim bedelini yazdığından iadreden gelen memurların elektrik saati üzerinde bulunan tüketim bedeli kadar davacıya fatura çıkardıklarını, davacının faturaları düzenli olarak ödediklerini, kaçak elektrik kullanmadığını ancak kaçak elektrik kullandığından bahisle davacıya 3.273,29 TL ceza tutanağı düzenlenip tebliğ edildiğini, Bedaş tarafından davacı hakkında Bakırköy …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kaçak elektrik kullandığından kaçak elektrik bedeli olarak 3.273,29 TL tutarında ilamsız icra takibi yapıldığını, kaçak elektrik kullanmayan davacı hakkında açılan icra takibinin durdurulmasını ve davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Dava mahkememize görevsizlikle gelmiş olup HMK 114.madde kapsamında resen dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda öncelikle dava şartı olan görev bakımından yapılan inceleme sonucunda, Davaya konu talep davacı şirket taraf tarafından davalı aleyhine tahakkuk ettirilen faturadan kaynaklı elektrik fatura borcundan kaynaklanmış olup davalının gerçek kişi olması üzerine incelenen tutanak ve davacı beyanına göre elektrik abone sözleşmesinin bulunduğu taşınmazın sadece depo olarak kullanıldığı kira sözleşmesi ile sabittir. Bir yerin salt depo olarak kullanılması davayı ticari yapmadığı gibi davalının da TTK anlamında bir tacir olduğu anlamına gelmez
Söz konusu davadaki gibi Nisbi Ticari dava ve işler bakımından bir davanın ticari sayılabilmesi için her iki tarafın da tacir olması şarrtır. 26.06.2012 tarih ve 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değiştirilen 6102 sayılı TTK’nın 5. maddesinde, aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın Asliye Ticaret Mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olup, Asliye Ticaret Mahkemeleri ile Asliye Hukuk Mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu düzenlenmiştir. Bir yerde asliye ticaret mahkemesi bulunduğu takdirde, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevi içinde bulunan ve anılan yasanın 4. maddesi hükmünce ticari sayılan davalara ve özel hükümler uyarınca ticaret mahkemesinde görülecek diğer işlere asliye ticaret mahkemesinde bakılacağı da hüküm altına alınmıştır. Somut olayda uyuşmazlık, elektrik abone sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Anılan bu tür uyuşmazlıklar 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan değildir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 22.09.2008 tarih ve 2007/7851 E., 2008/10258 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere; TTK’nın 11. madde (6102 sayılı TTK 11.madde) hükmüne göre, ticarethane veya fabrika (md.12), yahut ticari şekilde işletilen diğer müesseseler (md.13) ticari işletme sayılır. Bir ticari işletmeyi, kısmen de olsa kendi adına işleten kimseye tacir denir (md.14) (6102 sayılı TTK 12.m). Esnaf’ın tanımı 17. maddede yapılmış ve bunların tacir olmadıkları vurgulanmıştır. Esnaf’ın yaptığı işin hacim ve ehemmiyeti, ticari muhasebeyi gerektirdiği ve ona ticari veya sınai bir müessese şekil ve mahiyeti verdiği taktirde, bu müessesenin de ticari işletme sayılacağı 13. maddede hüküm altına alınmıştır. Bir kimsenin Vergi Usul Kanunu’na göre esnaf sayılması, TTK yönünden de esnaf kabul edilmesini gerektirmez. Ticari işletmenin, ticaret siciline kayıtlı olmaması, diğer anlatımla esnaf odasına kayıtlı olması, bu işletme sahibinin tacir sayılmamasını gerektirmez ve tacir olmamanın kesin bir kanıtı da değildir. Vergi mükellefi olup olmamak da tacir-esnaf ayrımında kesin bir ölçüt olarak değerlendirilmez.
TTK’nın 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) uyarınca, iktisadi faaliyeti, nakdi sermayesinden ziyade, bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret sahipleri esnaftır. 11.06.2002 tarih ve 24782 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Esnaf ve Sanatkar ile Tacir ve Sanayiciyi Belirleme Koordinasyon Kurulu’nun 11 numaralı Kararı’nın 2. maddesinde, imalatla iştigal etmekle beraber, 5590 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Ticaret Odaları, Sanayi Odaları, Deniz Ticaret Odaları, Ticaret Borsaları ve Türkiye Ticaret, Sanayi Deniz Ticaret Odaları ve Ticaret Borsaları Birliği Kanunu’nun 3. maddesindeki “Sanayici” tanımının kapsamına girenler ile TTK’nın 17. maddesi (6102 sayılı TTK 15. madde) dışında kalanların esnaf ve sanatkar sayılmayacağı belirtilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında Buna göre davalının UYAP sisteminden alınan kaydında SSK çalışanı olarak gözüktüğü ve TTK anlamında tacir sıfatının bulunmadığı, bunun yanında taşınmazın niteliği gereği tüketici de sayılamayacağı gibi dava konusu uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili hukuk davası (nispi ticari dava) niteliğinde bulunmadığı ve Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görevli olduğu takdir ve sonucuna varılmıştır. Bu nedenle dilekçenin görev yönünden reddi ile mahkememizin görevsizliğine, Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğuna ilişkin aşağıdaki hükmün kurulması gerekmiştir.(Yargıtay 23. HD 2015/6390 esas ve 2016/3589 karar sayılı ilamı)
HÜKÜM: Yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın HMK 114/1-c maddesi gereğince mahkememizin görevsizliği nedeniyle USULDEN REDDİNE,
2-HMK 20. maddesi gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının görevli BAKIRKÖY ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE gönderilmesine,
3-İki haftalık süre içerisinde dosyanın gönderilmesi talebinde bulunulmadığı takdirde davanın açılmamış sayılacağının ihtarına,
4-HMK’nun 20 maddesi uyarınca kararın kesinleşmesini müteakip yasal iki haftalık sürede talepte bulunulduğunda dosyanın görevli Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi tevzi edilmek üzere GÖNDERİLMESİNE,
5-Mahkememizce verilen görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra dava yetkili ve görevli mahkemede devam edilmemesi ve talep halinde yargılama giderlerinin değerlendirilerek HMK’ nun 331/2. maddesi gereğince bir karar verileceğinin İHTARATINA,
6-Harç ve masrafların görevli mahkemede nazara ALINMASINA
Dair, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341 vd. maddeleri gereğince (5235 sayılı Kanunun 2. maddesi de dikkate alınarak), gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde mahkememize verilecek veya başka bir mahkeme aracılığıyla gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili Hukuk Dairesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere dosya üzerinden karar verildi. 08/01/2018

Katip …
e-imzalıdır.

Hakim …
e-imzalıdır.